Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Turkler kimdir?  (Okunma sayısı 43659 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 26, 2007, 08:02:33 öö
  • Ziyaretçi

Izledigim yabanci belgesellerde genelikle turklerin ortaya cikisi icin soyle deniyor...

orta asyadan inen mogollar onlerine gelen herseyi yakip yikip, tas tas ustunde koymayarak orta dogu ve babilelre kadar ulastilar. sonra babillerle gecen uzun yillar savaslardan sonra onlarla kaynasmaya basladilar. babilller ve mogollarin karisimindan turk irki cikti ve cikan turk irkinin bir bolumu gene orta asyaya dogru yayildi ama en buyuk kismida, selcukluyu kurup,  anadoluya dogru yayildi ve anadoluya girip osmanli imparatorlugunun temellerini attilar, sonra kurup oyle devam ettiler..

yani sonuc olarak turk irki, mogollar ve babillerin karisimindan ortaya cikmis orta cagin ilk kisimlerinde baslayan bir irktir deniyor.

Oysa turk kaynaklarda, orta asyada yasayan mogollarada turk deniyor.
bu konudaki kaynaklar ve dsuncelerinizi merak ediyorum.


Mart 26, 2007, 08:56:00 öö
Yanıtla #1

Moğollar Türk değildir aynı topraklarda yaklaşık 600 sene beraber yaşadıkları ve birbirleriyle ilişkiler içinde olmaları dolayısıyla tek millet sanılmaktadırlar.
Cengiz Hanın kurduğu Moğol imparatorluğu içinde Türk devet adamlarından yararlanılmış Türk ordu ve devlet sistemindeki bazı unsurlar devşirilip kullanılmştır.
Uygurlar döneminde ise bilindiği gibi Uygurlar Budist ve Maniheist dinler benimsemiştir. Bu dinlerde kan dökmenin yasak olması sebebiyle Uygurlardan oluşan bir orduya rastlayamayız ancak bu dönemin askeri unsuru olarak Moğollardan olşturulmuş paralı askeri birlikler ile bu ihtiyaç karşılanmıştır.
Tarihte saf ırk aramak anlamsız olacaktır elbette bugün düşünüldüğünde zamanla Türk leşmiş Moğol ya da Moğol laşmış Türk aileler vardır kuşkusuz akrabalık ilişkileri kurulmuştur fakat iki kavmin ortaya çıktığı bölge yakın olmasına rağmen ayrı kavimlerden oluşmuşlardır.

Tevrat tan ve Yunan tarihçi Ksenophon un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserden aldığımız bilgilere göre (Türkler hakkındaki ilk yazılar bunlardır.) Karadeniz ve İran -Afganistan yöresinde hüküm süren ilk defa atı evcilleştirmiş eğeri bulan kavim İSKİTLER dir. Bu bir imparatorluktur. Bilindiği üzere İskitlerin içinde yaşayan SAKA Türkleri vardır Alp Er Tunga Yabgusu adlı eserden bu bilgileri doğrulayabiliyoruz.

Saygılarımla.


Nisan 27, 2007, 01:51:58 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

mogollar turk degil. tamam bunu anladik. peki orta asyadan asagi inen barbar denilen ve babillerler savasip sonradan anadoluya girenler kim?

benim yazim tam olarak okunursa, asnlayacaksinizki, bana ve bircok belgesele gore, turkler mogol ve babillerin karisimindan ortaya cikarak, anadoluya yerlesmisler ve orayi ulkeleri ilan etmislerdir.

orta asyadaki, atilla, hunlar vb... olanlari dunya, turk olarak kabul etmiyor. belgellersede turk olarak gecmiyorlar. belki bunun hatasi bende ama butun dunya yanlis biliyor, turkiye dogrusunu biliyor demekte bana sacma geliyor. o yuzden soruyordum ben...


Nisan 27, 2007, 02:03:53 öö
Yanıtla #3

 İşin derinliğine inmeden görünüşe bakarak bir kanıya varanlar (bunların içinde yerli ve yabancı bilimadamlarıda var.),Türk grupları arasındaki farklılıkları bir ırk/soy farklılığının işareti sayıyorlar. Belli başlı ayrı özellikler, Türkistan Türklerinde göz kapaklarının belirgin çekikliği ile, Batı (Anadolu ve Balkan) Türklerinin "çoğunda" bunun olmayışı ;birde Orta Asyada kestane kumral renkli saçlara daha az rastlanışı.

          Buna dayanarak Türk Dünyasında bir soy/ırk beraberliği değil , sadece kültür/dil birliği olduğunu ileri sürebiliyorlar.

           "Görünüşe aldanmamalı" sözünü hatırlatarak konuya daha bilimsel bir yaklaşımda bakalım. İlk bakışımız "antropolojik tarih" yönünde olacak.

Bir kere "İlk" ve "Ön" Türklerin yapılarına bakalım.

            Türk'ün doğumuna her evlilikte bir ana birde baba olduğu gibi sebep olan iki ana ırk vardır : biri ural dağlarını yurt edinmiş "Alpinler" ,diğeri ise henüz Amerikaya göç etmemiş olan "Doğu Asyalı Kızılderililer". Alpinler kestasne renk saçlı, düz yeşil gözlü,yuvarlak başlı, kızılderililer ise bakır tenli,hafif çekik gözlü,mazosefal (orta) başlı,siyah saçlı ve karagözlü özellik taşırlar. M.Ö. 9000'le 7000 arasında ,Cilalı Taş (Neolitik) Çağının bitişiyle tunç devrinin başladığı sıralarda, Alpin'lerin bir kolu güney doğuya (Hazar-Aral Göllerine) doğru göçederler ; o tarihte Doğu Asyalı kızılderililerin çoğu Bering Boğazı yoluyla Amerikaya geçmişti; geri kalanlardan ufak bir boy batıya doğru göçer ve Aral gölü civarına yerleşmiş olan Alpinlerle "evlenirler" (yani karışırlar). Doğan yeni nesil (tabi asırlarca aralarında evlenip genetik istikrara kavuşunca), Alpin'lerdende Kızılderililerdende farklı yeni bir soy olarak ortaya çıkarlar.Bunlara "İLK TÜRKLER" diyoruz. Bunlar buğday tenli ,kestane renk saçlı,belli belirsiz çekik ve ela gözlü , yuvarlak başlı yapıdaydılar. Yani Kızılderili özelliklerini az Alpin genlerini daha çok taşıyorlardı.

            M.Ö. 6000-4000 yılları arasında bu ilk Türkler Mezepotamyaya (Subarlar, Sümerler, Elamlılar) , Hindistana (Mohencadaro-Hareppa), M.Ö. 3000'lerde Anadoluya göçtüler (Hatti'ler ,Luwi'lerin bir kısmı ve daha sonraki Turska/Etrüsk'ler , Ulmek'ler).

Gelelim "ÖN-TÜKLER"e.

            M.Ö. 2000'lerde Alpinlerin ufak bir kolu gene doğuya fakat bu sefer kuzeydoğuya ,Altay Dağlarına kadar uzanıyor. Orda kalmış Asya Kızılderileri ile tekrar bir "evlenme" oluyor. Doğan yeni nesile "Ön-Türkler" diyoruz. Bin-bin beşyüz yüz yıl kadar aralarında evlenmelerle onlarda genetik istikrara kavuşuyor ve "İlk Türkler"e çok benzeyen yeni bir soy beliriyor. Çin arşivvleride rastlanan "Ti..k"ler "Hyung-nu"/Hun'lar herhalde bunların çocuklarıydı.

            "İlk Türkler"le "Ön Türkler" de M.Ö. binli yıllarda karşılaşacak ve birbirleriyle karışacak, bildiğimiz "Türkler" olarak tarih sahnesine çıkacaklardır :Türkistan'da Sakalar , daha doğuda Gök-Türkler, Uygurlar.. vb.

             Bu "Yeni Türkler"e ,doğudan batıya doğru bakıldığında,hafif farklar göze çarpıyor :Aral gölünün kuzeydoğu ve güneydoğu coğrafyasında yaşayanların göz çekikliği , batıda kalanlara kıyaslada daha belirgin , tenler,saclar ve gözler daha koyuca; Avrasya ve Anadoludakiler ise daha açık renkli ve düz gözlü olanları daha fazla.

Şimdi sualimize geldik:

             Bu , iki ayrı soy mu demektir veya başka ırklarla karışmanın damgası mıdır ?

Bir kere iki ayrı ırk/soy değiller. Kafatası,kan grubu,boy,yüz ölçümleri temeldeki beraberliği gösteriyor. Fark , aynı "milletin" dilinin bölge ve lehçe ayrılıkları gibidir. Dil aynydyr, fakar yer yer şive ve lehçe farkları vardır. "Tip" konusunda da öyle.

              İkinci soru ,"Melezleşme"nin olup olmadığıdır. "Melez"in doğru tarifi ,aşağı yukarı eşit miktarda iki ayrı ırkın karışmasıdır. Ya genetik bir istikrarsızlık vardir yada istikrara varılmış bambaşka bir soy meydana gelmiştir. Türkler bu iki kategoriyede uymaz. Özellikler asırlar boyu devam etmişler ve ne doğudaki nede batıdaki Türkler yeni iki ırk oluşturmuştur.

"Lehçe farkı" gibi olan bu "tip farklılıkları" nedendir öyleyse ? İzahı şöyle:

             İlk Türkleri doğrudan "evvlenme"den doğanlarda (yani Asya'nın batısındakilerde) , Alpin ırkın "düz göz kapağı,açık ten ve göz" genleri biraz daha fazlaydı ;Ön-Türklerinkinde ise "hafif çekik göz, koyuca ten ve göz" genleri baskındı. Her nekadar tarih boyunca İlk Türklerle Ön Türkler kaynaşmışlarsa da ,doğudakilerde Kızılderili ,batıdakilerde Akdeniz ırklarının izi daha belirgindi.

Doğu Asya Türklerini alalım:

             Hemen her yerde , her millette olduğu gibi onlarda komşu soylarla bir dereceye kadar karışmışlardır. Bu Türklerin , göz çekikliği abartılı olan Moğollarla ve Çinlilerle evlendikleri olmuştur. Bir hesaba göre bunun derecesi 15-20 kadardır.

             Türklerin genetik özelliğinde, ecdattan biri olan Kızılderililerden miras hafif göz çekikliği de ilave edilince bu göz çekikliği biraz daha belirgin olmıuştur. (tenin ve göz-saç renklerinin biraz daha koyulaşmasıda aynı sebepten). Şunu hemen belirtmeli ki bu "normdan kayış" , sadece "yabancı evliliği " yapan ailelerde kalmamış , daha sonraki nesillerde , "toplumların genetik havuzu" dolyısıyle bütün Orta Asya Türklerinin tiplerine yansımıştır.

              Aksi yönde buna benzer bir değişim Batı (Avrasya ,Anadolu ve Balkan) Türklerinde de oluşmuştur. O coğrafyada şu ırklar yaşıyordu: Avrasya'da Kuzeyli Nordic) ve Slavvic;Anadolu'da ise Akdeniz (Mediterranean Aryan ve Semitic) ,İlk Türk ((Hatti) ve Kuzeyli (Aryen Hitit) soyları. M.S. 1000'lerde Oğuz Selçuk Türkleri Anadoluya girdiklerinde nüfusça çokça azalmış olan yerli halk harplerle dahada kırılmış ,gerisi (Rum ,Ermeni ve dağlık Kürt toplumları olarak) Türklerle pek karışmadan kimliklerini sürdürmüşlerdir. Genede bazı kız almalar ve evlenmeler olmuştur buda doğudaki gibi yüzde 15-20 oranlarında kalmıştır.)

              Bur karışmaların hiçbirinin çekik göz özelliği yoktu, onun içinde batı Türklerinin genleride mevcut olan "göz çekikliği" , doğu kardeşlerin ki gibi takviye görememiş ,belirgin bir hal almamıştır. Bilakis "düz gözşülerin" genleri, Türkler'in Alpin ecdatlarından miras düz gözlülüğü takviye etmiş,ortaya çıkarmıştır. Buna rağmen 1940'larda Anadolu Halkı üzerinde yapılanantrometrik ölçümler ,Batı Türkleri'nin yüzde 52'sinin hala hafif göz çekikliği özelliğini koruduğunu ortaya çıkarmıştır. Yörüklerde bu Orta Asya'dakilere benzer derecede belirgindir. Bugün "Kürt" dediklerimizin yüzde 70'den fazlası ,Çaldıran Savaş'ından sonra dağlara sığınan Türkmenlerin az sayıdaki az sayıdaki dağlı Kürtlerle karışanların çocuklarıdır. (ne yazıkki kendilerini "Kürt" sanır ve Kürtçe konuşurlar)

              İşte Doğu ve Batı Türklerinde göze çarpan tip farklılığı ,fazla olmadığı için,aynı dildeki şive-lehçe farklılığı gibidir. O "başkalık"ta tam bir melezlikten değil, Türklerin genleride mevcut hafif göz çekikliğinin, Doğu Asyada az sayıda sarı ırk karışmasıyla "takviyelenmiş" olmasındandır ;batıdaki Türklerde de göz çekikliği genlerinde mevcut olduğu halde batıda takvviye görmemiş olmasındandır. O da ancak %48'i düz gözlü olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Prof. Dr. R. Oğuz TÜRKKAN



Nisan 27, 2007, 02:05:36 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

mogollar turk degil. tamam bunu anladik. peki orta asyadan asagi inen barbar denilen ve babillerler savasip sonradan anadoluya girenler kim?

benim yazim tam olarak okunursa, asnlayacaksinizki, bana ve bircok belgesele gore, turkler mogol ve babillerin karisimindan ortaya cikarak, anadoluya yerlesmisler ve orayi ulkeleri ilan etmislerdir.

orta asyadaki, atilla, hunlar vb... olanlari dunya, turk olarak kabul etmiyor. belgellersede turk olarak gecmiyorlar. belki bunun hatasi bende ama butun dunya yanlis biliyor, turkiye dogrusunu biliyor demekte bana sacma geliyor. o yuzden soruyordum ben...
Moğollar Türk değildir. Batılılar Türklere barbar gibi sıfatlar takmışlardı bunun sebebine inersek hep Türklere savaşta yenilmeleri, Türkler kadar uygar ve güçlü bir medeniyet olamamalarının verdiği kuruk acısından dolayı bu sıfatlar takılmıştı... Türkler Moğollardan çok önceleri vardı iddiaların tamamen yanlış, Moğollarda Türk değildir. Atilla, Hunlar, Cengiz Han vs. kişiler Türk ırkından çıkmıştır. Karşı gruplar kendileri böyle kişiler çıkaramadıkları için onların Türk olmadığını iddia ediyorlar. Kısaca kıskançlık. Biz Türk olmayan Eyyubi, Moğollar, Timur vs... zaten Türk demiyoruz. Ama Türk olana Türk değil dememek yanlıştır. Sen batılı kaynaklara fazla inanma. ;)


Nisan 27, 2007, 02:11:35 öö
Yanıtla #5

Türkler'in gen haritası çıkarıldı...


Oxford'daki Gen Merkezi'nde, bugüne kadar 10 binden fazla Türk'ün gen haritası çıkarıldı. Sonuç: Türkler ağırlıklı olarak, Ortadoğu'da 40 - 25 bin yıl önce yaşamış 'Jasmin' ve 'Re' klanlarından geldiği saptandı.
Milliyet-Merkezi İngiltere'nin Oxford kentinde bulunan özel Gen Araştırmaları ve Ataları Tespit Merkezi'nin en iyi müşterilerinin Türkler olduğu ortaya çıktı. 180 sterlin (yaklaşık 470 YTL) ücret karşılığı isteyen herkesin genlerini inceleyen ve ayrıntılı sonucu en geç 6 hafta içinde bir gen haritası ve sertifikayla birlikte veren merkez, bugüne kadar 10 binin üzerinde Türk'ün gen haritasını çıkardı. Soyağacını merak edenler erkekse kendi DNA örneğiyle babasının soyunu, kadınsa annesinin soyunu tespit ettirebiliyor. Kişi, hem anne, hem de babasının soyunu öğrenmek isterse, karşı cinsten birinci derece akrabasının da DNA örneğini merkeze vermek zorunda.

Kökümüz çok eski

Gen Araştırmaları ve Ataları Tespit Merkezi'nin Başkanı Genetik Bilimci Prof. Brian Sykes'a göre, Türk kadınlarında en yaygın olarak kökleri 25 bin yıl önceki Suriye bölgesine yaşayan 'Jasmin' klanına kadar giden bir gene rastlanıyor. Jasmin ve haberde geçen öteki klan isimleri, bilim çevrelerinin çok eski devirlere ait insan topluluklarına verdikleri, ancak tarihsel verilere dayanmayan sınıflandırma amaçlı isimler.
Bulgulara göre, merkeze başvuran Türk erkeklerinin yüzde 25'inin kökeni de, 20 bin yıl önce Ortadoğu'da yaşayan 'Wodan' klanına dayanıyor. Aynı şekilde Norveç erkeklerinin yüzde 30'u da aynı klandan geliyor. Prof. Sykes, Türk erkeklerinin yüzde 30'unun, Ortadoğu'da 40 bin yıl önce yaşayan 'Re' klanından geldiğini açıkladı. Türkiye'nin iki bakımdan çok önemli olduğunu belirten Sykes, "En eski atalarınız bu bölgede, ayrıca ilk kasaba Çatalhöyük de bu bölgede" dedi. Türklerde insanlığın çok eski atalarının karışımından oluşan DNA'lara rastladıklarını söyleyen Sykes'a göre, Türklerin anne yönünden atalarında az da olsa, Kuzey Yunanistan bölgesinde 45 bin yıl önce yaşayan 'Ursula' kavminin izleri de görülüyor.

Erkek soyu tükenecek

Prof. Brian Sykes'ın önemli iddialarından biri de, 'Y' kromozomu olarak bilinen erkek kromozomunun yavaş yavaş yok olduğu.
Prof. Sykes, erkek cinsinin tümüyle yok olmasının, 100 ile 200 bin yıl arasında, büyük olasılıkla 125 bin yıl içinde gerçekleşeceğini ileri sürüyor. Prof. Sykes, bunun insan neslinin yok olması anlamına gelmeyeceğini, insan neslinin erkekler olspermde bulunan kromozomların, kadın yumurtasından da elde edilebileceğini söylüyor.

Prof. Sykes kimdir?

Brian Sykes, Oxford Üniversitesi'nin genetik konusunda otorite sayılan uzmanlarından biri. Genetik Merkezi'ni, soylarını öğrenmek isteyenlere hizmet vermek üzere ticari amaçla kurmuş. Sykes 1994'te Alp Dağları'nda donmuş olarak bulunan 5 bin yıllık bir cesetten DNA elde etmeyi başarmış ve bir İngiliz kadınının bu cesetle bağlantılı olduğunu kanıtlamıştı.
Ben de doku verdim 'Ursula' kökenli çıktım
Kökenimi öğrenmek için, Oxford'daki merkeze yanağımının içinden alınan özel bir doku örneğini verdim. Sonuç, benim için sürpriz oldu. Meğer buzul devrinde Yunanistan'da yaşayan ve Avrupa'nın en eski kabilelerinden biri olan 'Ursula'dan geliyormuşum. Merkezde gen haritasını çıkartanlar arasında 'Ursula' kavminden gelen başka kimse olmadığını öğrendim.
Havva sayısı 36'ymış
Yakın geçmişte yapılan bilimsel araştırmalar, vücudumuzun her hücresinde bulunan ve yalnızca annemizden gelen 'Mitokondrial DNA'ların (MTDNA), muazzam bir genetik kalıtım içerdiğini ortaya koydu. Bu durumda ana tarafından 150 bin yıl öncesine kadar giden kalıtımsal mirasın izi sürüldüğünde, yeryüzünde yaşamış ve yaşayan herkesin 36 klan annesinden birinin soyundan geldiği anlaşılıyor. Kadınsanız, DNA'nız ana atanızı gösteriyor. 36 Havva'dan 7'si soyunu Avrupa'da devam ettirmiş. Bunlara "Havva'nın 7 kızı" deniyor.

Tam 16 milyon torunu var (Cengiz Han)

Merkezin en ilginç bulgularından biri de, Cengiz Han hakkında. Prof. Sykes, "Cengiz Han'ın cinsellik açısından insanlık tarihinin en başarılı erkeği olduğunu" söyledi. 13. yüzyılda yaşayan Moğol İmparatoru, iktidarı boyunca, Moğolistan'dan Afganistan'a, Rusya'dan Irak'a, Asya'yı bir baştan bir başa fethederken o kadar çok kadınla beraber oldu ki, dünyada şu anda onun genlerini taşıyan en az 16 milyon erkek var. Sykes, "Adem'in Laneti: Y Kromozomu Üzerine Bir İnceleme" adlı araştırmasında son yüzyılda Asyalıların diğer ülkelere göç etmeleri sonucunda, İngiltere'de de Cengiz Han'ın torunlarının bulunabileceğini belirtti. Asya'nın 16 değişik bölgesinde yaptığı araştırmalarda bu bölgede yaşayan erkeklerin yüzde 8'inin Cengiz Han'ın soyundan geldiğini saptadığını belirten Prof. Sykes, "Cengiz Han, komutanlarına zaptettiği ülkeleri yağmalatırken kadınların kendisine getirilmesini istedi. Bu kadınlara sistematik şekilde tecavüz etti. 65 yaşında öldüğünde imparatorluğu Güney Çin Denizi'nden Basra Körfezi'ne kadar uzanıyordu. Evliliklerinden olan 4 oğlu ve torunları Polonya ve Macaristan'ı ele geçirip spermlerini bu ülkelerde yaydı. Genetik konusunda dünyada, büyük olasılıkla en başarılı soy oldular" dedi.

Başvuru nasıl yapılıyor?

DNA'nın araştırılması için yanağınızın içinden, acı vermeden alınacak bir miktar doku (bunun için size küçük bir fırça veriliyor) isteniyor. Bunu merkeze gönderdiğinizde, 'MTDNA'nız deşifre edilerek klan ananız tespit ediliyor. Böylece insanlığın aile ağacındaki yeriniz saptanıyor.


Kaynak

http://www.haberx.com/


Nisan 27, 2007, 02:15:40 öö
Yanıtla #6

Timur Türk sayılır Cengiz de ancak olay şu şekilde Mısırda kurulmuş Kölemen devleti Memlukler gibi yöneticileri Türk ancak yerel halk farklıdır.


Nisan 27, 2007, 02:18:01 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Evet Memlüklerin yöneticileri Türk yerel halk farklıydı. Ama ben Cengiz Han'a Türk değil demedimki Aksak Timur'un ve Eyyubi'nin Türk olmadığını söyledim!..

Saygıyla!..


Nisan 27, 2007, 02:26:36 öö
Yanıtla #8

Timur, kendi adıyla anılan büyük Türk İmparatorluğu'nun kurucusudur. 8 Nisan 1336'da,
Türkistan'ın Keş şehrinde dünyaya geldi. Semerkand'ın güneyinde bulunan bu yerin, bugünkü adı "Yehr-i Şebz"dir. Babası, Barlas oymağının beyi Turagay (Turgay), annesi Tekine Hatun idi. Barlas boyu, Orta Asya'dan gelen bir Türk kavmidir. O devirde Barlas boyu, Çağatay Hanlığı'na bağlı idi.
Timur'un babası, 1360'da ölmüş, onun yerine geçen amcası Hacı Barlas 'da 1361'de öldürülmüştü. Timur, o sırada 25 yaşlarında idi. Cesur, zeki, bilgili bir Türk asilzadesi olan Timur, siyasî ve askerî dehasını gösterecek her fırsattan yararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı. Doğu Türk Hakanlığı'nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını, İtil (Volga)'den Hindistan'daki Ganj Nehri'ne, Tanrı Dağları'ndan İzmir ve Şam'a kadar uzatacaktı.

İskender, Sezar ve Dârâ gibi ünlü cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, Timur Han, hepsi zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, onlara baş olmuştu. Böyle bir şahsiyeti, çocukluğundan itibaren bazı özellikleriyle tanımak gerekir.

İşte tarihçilerin Timur için söyledikleri:

At binen, kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçiren bir çocuk; on iki yaşında savaşa katılan bir bahadır; savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalan zamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçiren genç bir idealist; üç yüz kişilik bir kuvvetle on bin kişilik bir orduyu yenen eşsiz stratejist; bir savaşta ayağından yaralanan ve bu yüzden adının sonuna Fars dilinde "topal" anlamına gelen "lenk" sıfatı eklenen bir başbuğ (Türkler 'Aksak Timur' Batılılar 'Tamerlane' derler); dünya tarihini, özellikle Türk-İslâm tarihini çok iyi bilen, dinin, ilim ve sanatın koruyucusu; Asya'da Türkçe'nin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önleyen, öne geçmesi, örnek olması çığırını açan hükümdar; aman dileyenin dostu, düşmanlarının acımasız baş belası, ama askerlerinin çok sevdiği hükümdar ve milletinin babası...

Saygılarımla.


Nisan 27, 2007, 02:45:46 öö
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Topal Timur'un Türk olmadığını duymuştum, bazı kaynaklardada geçer. Eğer Timur Türksede benim gözümde zaten Türk değildir zira Osmanlı'ya savaş açana Yıldırım Beyazıt'le yarışa girene kadar birleşşeydi ya. Eğer aralarında savaş olmasaydı belkide bugün Çin ve Avrupa'dan eser yoktu. :)

Yazdığın tarihçilerde Timur'u bayağı abartmış oldu olacak çok iyi maraton koşardı deselerdi. :D


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
22701 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 13, 2007, 01:01:06 ös
Gönderen: Supeluta
16 Yanıt
10152 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 21, 2008, 07:09:52 ös
Gönderen: blossom
1 Yanıt
3385 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 08, 2010, 02:53:43 öö
Gönderen: scherif
0 Yanıt
2550 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2009, 09:21:47 ös
Gönderen: Vachogan
0 Yanıt
4009 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2011, 06:04:27 ös
Gönderen: sun
1 Yanıt
3261 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2011, 10:34:23 ös
Gönderen: moonlight
0 Yanıt
2349 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2013, 01:48:45 öö
Gönderen: Ares
9 Yanıt
7419 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 06, 2015, 10:30:52 öö
Gönderen: ADAM
16 Yanıt
8420 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2015, 07:31:02 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
2655 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2015, 05:39:25 ös
Gönderen: ADAM