Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Aristoteles Kimdir?  (Okunma sayısı 4177 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 21, 2008, 01:20:54 ös
  • Ziyaretçi

Aristoteles’in (384 –322) doğduğu yer, Selanik yakınlarındaki Stageiros. Eski bir hekim ailesinden. Aristoteles daha 19 yaşında iken Atina’ya gelip Platon’un Akademia’sına girdi. Platon’un ölümüne kadar hiç ayrılmadan burada kaldı. 343 yılında Makedonya Kralı Philipp kendisini oğlu İskender’i yetiştirmek üzere sarayına çağırdı.

İskender’in eğitimi ile aşağı yukarı üç yıl uğraştı. İskender'in Asya seferine çıkması üzerine de Atina’ya gidip burada kendi okulunu kurdu. Bu okul, bilimsel ilgilerinin çokyanlılığı, öğretimindeki disiplini, planlı araştırma ve çalışmalarıyla az zamanda Akademia’yı gölgede bırakmış, İlkçağın bundan sonraki bu gibi bilim ocaklarına örnek olmuştur. Aristoteles, felsefi konuşma ve tartışmaları, Platon gibi oturarak değil de bir yukarı bir aşağı gezinerek yaptığı için, bu okula Peripatos (Gezinenler) adı da verilir.

İskender’in ölümünden sona Atina’da Makedonya’ya karşı kımıldamalar başlayınca, Makedonya sarayı ile olan yakın ilgileri dolayısıyla güç durumda kaldı. Nitekim hemen dinsizlikle suçlandırılmış, Sokrates’in başına gelene uğramamak için, Khalkis’e gitmiş, burada bir yıl sonra bir mide hastalığından 62 yaşında iken ölmüştür.

Yapıtları

Daha Akademia’da çalışırken geniş bir okuyucu kütlesi için kendisinin yayımladığı, çoğu diyalog biçiminde ve Platon felsefesi çerçevesinde kalan, bir iki parçası günümüze kadar gelmiş olan yapıtları ilk araştırmalarıdır. Mantık üzerine yazıları öteden beri Organon (alet) adı altında toplanmıştır. Organon deniyor, çünkü bunlar yöntem sorununu, dolayısıyla bilimsel bilgiye götüren aleti incelerler. Aristoteles’in en büyük başarısı da bilimsel çalışmayı yöntemleştirmesidir. Bu konuda yazdıkları şunlardır: Kategoriai (Katogoriler), Peri hermeneias (Önerme üzerine), Analytika I (Tasım üzerine), Analytika II (Tanıtlama, tanım, sınıflama ve bilginin üzerine), Topika ( Dialektik tasımlar üzerine) Peri sophistikon elegkhon (Sofistlerin yanlış çıkarımları üzerine), Metaphysika (Metafizik), Physika (Fizik), Peri psykhe (Ruh üzerine). Ahlak konusunda, Aristoteles’in olduğu ileri sürülen üç yapıt var: Ethika Nikomakheia (Nikomakhos Ahlakı). Devlet felsefesi ile ilgili yapıtları: Politika, Politeia Athenaion (Atinalıların devleti), Rhetorika (Hitabet), Poetika (Sanat öğretisi).

Her ele aldığı soruyu sistematik olarak inceler; bunun için, ilkin, ele alınan konu ile ilgili olguları ve bu konu üzerinde daha önce söylenmiş olanları bir araya toplar; bundan sonra, bu olgulara dayanarak kendi anlayışını temellendirmeye ve kendisinden önce ileri sürülmüş olan teorileri eleştirmeye çalışır. Onun asıl büyüklüğü de bu sistemli çalışmasındadır.

Aristoteles’ten önceki felsefede ilkin doğa, sonra insanla ilgili pratik sorunlar araştırılmış, Platon bunlara bir de dialektik’i (idea öğretisi, metafizik) katmıştı. Böylece beliren üç sorun alanının başına, Aristoteles şimdi yeni bir bilimi koyar: mantık (Logike). Ona göre, bu üç alanda incelemelere girişmeden önce, bilimin ne olduğu ve yapısı üzerinde bir araştırma, bilimsel düşüncenin formları ve kanunları üzerinde bir öğreti gerektir. Aristoteles bu başlangıç denemelerini mantığında bir sistem halinde işleyip geliştirmiştir. Bundan dolayı ona “mantığın kurucusu” denir.

Aristoteles’in mantığının göz önünde bulundurduğu ilk şey, yöntem sorunudur. Nasıl hitabet karşımızdakini ikna etmek sanatını öğretiyorsa, mantık da bilimsel araştırmanın ve tanıtlamanın tekniğini öğretecektir.

Aristoteles’e göre, ancak bir önerme (protasis, propositio) doğru ya da yanlıştır, dolayısıyla bilgi ancak önermelerle kurulur. Bir önermede de hep iki şey vardır: Önerme ya iki kavramın birleştirilmesi ve ayırt edilmesidir, ya da bir deyidir. Buradan Aristoteles kategoriler öğretisine varmıştır. Aristoteles için söz, düşünülenin bir simgesi, bir işaretidir. Ama kategoriler, düşüncenin formları olarak, aynı zamanda varlığın da formlarıdır: çünkü nasıl sözler düşüncenin işaretleri ise, düşünceler de var olanın yansılarıdır, benzerleridir: çünkü düşüncenin doğru olması demek, var olana uygun olması demektir.

Aristoteles’in mantığı kendi içinde kapalı bir sistemdir. Burada, soyut düşüncenin çok yüksek bir aşamasıyla karşı karşıyayız. Bu soyut kavramlar kurma yeteneğini, Aristoteles bilginin her alanında göstermiştir. Kurduğu kavramların sağlam, açık ve tutarlı olmaları yüzünden Aristoteles, iki bin yıl boyunca felsefenin büyük ustası sayılmıştır. Kendisi aynı zamanda bilim dilinin de yaratıcısıdır; bugünkü bilimsel kavramlarımızın, terimlerimizin birçoğu onun formüllerinden çıkmıştır.

Aristoteles, metafiziğinde Yunan felsefesinin bir ana –sorununu, “görünüşlerin –fenomenlerin –değişen çokluğu arkasında birliği olan, kalan bir varlık olmalıdır” problemini, sözü geçen soyutlayıcı düşüncesiyle ele almış ve onu gelişme kavramıyla çözmüştür. Aristoteles için “gerçek varlık”, fenomenlerin içinde gelişen özdür (ousia, essentia). Bu anlayışı ile Aristoteles, artık fenomenlerden ayrı, ikinci üstün bir dünya kabul etmez; nesnelerin kavram halinde bilinen varlığı, fenomenlerin dışında ayrı bir gerçek değildir, fenomenlerin içinde kendini gerçekleştiren öz’dür; öz (ousia), “hep olmuş olan varlıktır”; öz, kendi biçimlenmelerinin biricik dayanağıdır, ancak bu biçimlenmelerinde “gerçek” bir şeydir, bütün fenomenler de öz’ün gerçekleşmeleridir.

Ağırlık merkezini oluş (genesis) kavramında bulan Aristoteles felsefesinin, kendisinden önceki felsefelerden başlıca bir ayrılığı da, ereklik (teleologie) kavramını esas olarak almasıdır.

Aristoteles’e göre, var olan, form kazanmış olan maddedir. Ama madde ile form arasındaki ilinti rölatiftir: Daha aşağısına göre form olabilen aynı şey, daha yukarıdakine göre maddedir. Örneğin tuğla toprak için form, ama ev için maddedir. Bu anlayışla gelişme kavramı, nesnelerin değer bakımından düzenlenmelerinin ilkesi oluyor.

Felsefenin bütün alanları gibi, doğa öğretisi de Aristoteles’in metafiziğine dayanır. Madde (salt olabilirlik, dynamis) hareket ettirilen şeydir, kendisi kendiliğinden hareket edemez. Salt form ise hareket ettirendir. Bu ikisi arasında da –salt madde ile salt form arasında –bütün varlıklar yer alırlar. Bunlar, hareket bakımından hem etkin, hem edilgendirler. İşte nesnelerin bu bütününe Aristoteles physis (doğa ya da evren) der.


Ağustos 22, 2008, 02:27:39 ös
Yanıtla #1

Anlamli paylasiminiz icin tesekkür ederim.Bende elimde bulunan bazi Aristoteles deyislerini sizlerle paylasmak isterim.

Alçak olan kimse düşmekten korkmaz.
*
Gerçek arkadaş, iki gövdede yaşayan bir ruhtur.
*
Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.
*
Hiç kimse rastlantıyla ya da onun aracılığıyla doğru ve akıllı olmaz.
*
Bilim iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda sığınak ve iyi bir yol göstericidir.
*
Dost kişinin ikinci benliğidir.
*
Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
*
Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır.
*
Erdem bilincine sahip olmak yeterli değildir, erdeme erişmek için ya da iyi bir kişi olmak için çaba göstermeliyiz.
*
Felsefe kişilerin yaşamı merak etmesinden doğar. Yaşamı en çok merak eden çocuklardır.
*
Ruhun güzelliği bedenin güzelliği kadar çabuk görünmez.
*
Hayatı bir şölen sofrası gibi bırakmalı, ne susuz ne de sarhoş olarak.
*
İyi rejimler arasında demokrasi en kötüsüdür, ancak kötülerin en iyisidir.
*
İnsan politik bir hayvandır.
*
Bir çok kişinin yaşamı, isteklerini doyurma yollarını aramakla geçer.
*
İsteklerini tutsak al, vicdanına tutsak ol.
*
Okuyup yazanla okumayıp yazmayan arasındaki ayrılık, ölülerle diriler arasındaki ayrılık kadardır.
*
Her kişi öfkelenir, bu çok kolaydır; ancak tam istenilen kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde, tam yöntemince öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır.
*
Yaratılış bakımından bütün kişiler öğrenmek isteği içindedirler.
*
Hükümetlerin alınyazılarını belirleyenler, her zaman silah taşıyanlardır.
*
Sözün en güzeli söyleyenin doğru olarak söylediği, işitenin yararlandığı sözdür.
*
Ortak tehlikeler, birbirlerinin can düşmanı olanları bile birleştirir.
*
Utanç gençlerin süsü, yaşlıların yüz karasıdır.
*
Yetinmesini bilenler mutludur.
*
Yüreklilik güçle birleşince büsbütün artar.
*
Bilge kişi zevk aramaz, kaygı ve acılardan uzak durur.
*
Mutluluğun özü, bizdeki tam bilgi ve ruh doğruluğudur.
Bir güzel söz söyleme sanati varsa;birde güzel dinleme ve anlama sanati vardir..


Ağustos 22, 2008, 02:30:55 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

sn zarathustra  bunları iyi analiz etmek gerekiyor güzel bi paylaşım...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Turkler kimdir?

Başlatan Hamlet « 1 2 3 4 5 » Turkler

46 Yanıt
43653 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 12, 2010, 09:55:22 ös
Gönderen: Texan
1 Yanıt
9501 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2007, 09:29:31 ös
Gönderen: Fraternis
1 Yanıt
5542 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2007, 01:43:59 öö
Gönderen: zarathustra
Kimdir Bu Adam?

Başlatan LEON COMANDANTE Diger Konular

7 Yanıt
6244 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2007, 11:45:08 öö
Gönderen: LuckyEye2
32 Yanıt
25263 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2013, 02:00:04 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
3371 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2008, 02:35:09 öö
Gönderen: Kaan
0 Yanıt
2550 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2009, 09:21:47 ös
Gönderen: Vachogan
0 Yanıt
2349 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2013, 01:48:45 öö
Gönderen: Ares
9 Yanıt
7419 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 06, 2015, 10:30:52 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
2653 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2015, 05:39:25 ös
Gönderen: ADAM