Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bozulan insan ilişkilerine dair birkaç söz...  (Okunma sayısı 1935 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 02, 2018, 07:18:34 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717


İnsan ilişkilerinin her geçen saniyede daha da kötüye gitmesi aslında insanın bir filtreye benzemesinden dolayıdır. Hayatı da filtreden geçen çamurlu bir suya benzetirsek; suyun içindekiler filtreden geçtikçe onu eskitmeye, pisletmeye ve tıkamaya başlıyor. Bu suyu bulandıran faktörler ise savaşlar, kötüye giden ekonomi, belirsizlik için oradan oraya savrulan eğitim sistemi, sosyal ağlar, gelecek kaygısı, insanoğlunun mutsuzluğa olan hassasiyeti ve mutluluk odaklı yaşaması yani hedonist olması, çevre kirliliğinin her türlüsü, rekabet ortamı, ölümler, hastalıklar, eğitimsizlik, sistematik olarak insan ilişkilerini yozlaştıran TV programları ve filmler. Bu sebeplerden dolayı filtre tıkandıkça insanın sabrı da doluyor demektir. Sabrı dolan insan hayatta ikinci plana atılmış hisseden insandır. Böyle birinin egosu, savunma mekanizmasına bağlı olarak, otomatik olarak tetiklenir ve kendini düşünen bencil bir yaratık haline bürünür. Bencillik kendini nefret, zamanı sorgulama, kâr-zarar kritiği, vaatlerini unutma veya toplumun ilgi odağı olma histerisiyle gösterir. Bunlara sahip olmuş biri artık ne arkadaşlarına ne ailesine ne de eşine saygı gösterebilecektir. Bir kere kişimiz bu döngüye girdi mi, bulunduğu ilişkilerden en az biri zarar görene veya sonlanana kadar devam eder. Sonlanan ilişkinin yerini alan bir başkası ise tıkalı filtreyi değiştiren bir başka tesisatçı olacaktır. Artık tıkalı eski filtremiz açılmış ve eskiden tıkanmış ama şimdi kısmen de olsa düzelmiş ilgili kişi hayatına yeni bir sayfa açmıştır tesisatçısıyla. Ama bu filtre bozunuma uğramaz bir filtre değildir bu yüzdendir ki kendisini tıkayan ufak tefek parçaların etkisinden doğmuş paslanmalar veya ufalanmaları olmuştur. O yüzden açtığı yeni sayfa o bunun farkında olmasa da aslında daha hızlı dolacaktır çünkü açtığı sayfa tertemiz bir sayfa değildir. Ne yazacağını bilmeyen insana her sayfa boş gelir. Bu denilenleri insan ilişkilerinin her boyutu için düşünebiliriz. Kısacası eğer insanoğlu kendi ruhunu günde en az bir kere yatmadan önce sorgulamazsa çamurlu suyun tortuların birikmesi sonucu filtre yani insan üzerindeki eskitici ve tıkayıcı etkisini gösterecektir. Sevgiler.
                                                                     Ö.A
Hominem te esse memento!


Mart 03, 2018, 06:11:18 ös
Yanıtla #1


 İnsan doyumsuz bir canlı.Yaşadığımız şu çağdaki sosyal yapı,benlik hissini arz-talep döngüsü içinde kurguluyor ve besliyor.Biz İnsanlar, kontrol etmemiz gerekenler ile etmememiz gerekenler arasındaki ayrımı bir türlü çözemiyoruz; ve bu durum sonsuz mutsuzluğumuzu tekrarlatıyor.

Kültürümüz biyolojik evrimimizden çok daha hızlı gelişiyor,ve sonuç olarak; nükleer bombaları,tankları ve diğer sayısız ergümanı olan sadece birer mağra insanlarına dönüşüyoruz.

Sistemler yetiskinleri duyarsizlaştirmalı ki, yeni nesillerin zihni daha güzel bir geleceğe programlanabilsin.Çağlardır devam eden yetişkinlerin bu çarpık anlayışlarını, bir noktadan sonra değiştirmek çok zor; fakat,bir sonraki nesle aktarıcakları yanlış kültürel bakış engellenebilir.Çocuklara ve gençlere yönelik tüm yayın ve yaklaşımlar kanımca çok düzgün kurgulanmalı ki, güzel bir gelecek neslimiz için inşaa olabilsin.
Sen Özelsin


Mart 19, 2018, 02:21:23 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Sn. @Tık-Tik-Tak Değerli yorumunuz ve yazınız için çok teşekkür ederim. Dediklerinizde çok haklısınız. Sevgiler.
Hominem te esse memento!


Mart 20, 2018, 05:59:11 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 174
  • Cinsiyet: Bay

Daha gençken toplumlar arasındaki iktisadi büyüme ve kalkınma farkları hakkında literatürü tararken modern çağ öncesi tipik bir insanın hayatını nasıl yaşadığı hakkında bir kaynağa raslamıştım. Gerçekten çok zor bir hayat tasvir edilmişti. Doğanın ve başka insanların merhametine kalmış bir tipik yaşam öyküsü. Bu öyküde çoğu yaşam ekonomik ve sosyal desteksizlik nedeniyle erken bir yaşta sona eriyordu. Ben günümüzde insan ilişkilerinin bozulduğunu düşünmüyorum. Hatta düne nazaran bir parça daha iyi diyorum. Medya ve iletişim olanakları var olanı biraz da manüple ederek  daha bir gözümüze soktu o kadar. Dün olduğu gibi bu gün de sürüklendiğimiz bir yerler var. Ama ne daha çok benciliz ne de daha az empati yapıyoruz. Sadece hala çocuklar gibi masallara inanıyoruz  ;)
no one