Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İLK ÇAĞDA HIRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER -1  (Okunma sayısı 3016 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 14, 2010, 12:19:58 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




   Hıristiyanlığın, Filistin ve Yahudiye’nin hayli karmaşık bir döneminde ortaya çıkarak, kısa sürede önce Ortadoğu’da sonra Ön Asya ve Avrupa Kıtası’nda yaygınlaşması, beraberinde yepyeni sorunlar getirdi.
   
   Hıristiyan dininin kurucusu olduğu söylenen İsa, günümüzde olduğu gibi geçmişte de gerek yaşamı gerekse öğretisi bakımından tartışmalı bir kimlik olagelmiştir. Çoğu Hıristiyan kilisesinin geleneksel öğretisine göre, İsa’nın gelişi, ulusun kâhinlerince, özellikle Vaftizci Yahya adlı bir vaiz tarafından önceden bildirilmiştir.
   
   Bir bakirenin rahminde mucizevî bir biçimde döllendiği, Betlehem (Beytüllahim) köyündeki bir ahırda doğduğu, Galile ve Yahudiye’de vaazlar verdiği, Kana’daki bir düğünde şarabı suya dönüştürmekten başlayarak birtakım mucizeler gösterdiği anlatılır. Bu mucizeler arasında hastalara şifa verdiği gibi pek çok örnek vardır. Ayrıca, su üzerinde yürüyerek, fırtınaları dindirerek, doğaüstü güçler de sergilemiştir. Kendisinden önceki Vaftizci Yahya gibi tövbe çağrısında bulunmuş, günahkâr ölenleri yargı gününün, sonsuz cezanın beklediğini söylemiştir.
   
   Romalıların işgali altındaki Filistin’de yaşanan zulmün aksine; İsa, şefkati ve basitliği yüceltiyor, yoksulları ve sabırlıları kutsuyor; çocukların masumiyetine özenilmesi gerektiğini söylüyordu. Savunduğu değerler, kendi nitelemesiyle “dünyevî” değerlerin, bencillik ve zevk düşkünlüğü kültürünün tam karşıtıydı. İnsan zenginliğe, güce ve toplum içinde ilerlemeye özenmemeliydi. Adaletsiz eylemlerin intikamını almaya kalkmamalı, bir yanağına vurulduğunda öteki yanağını çevirmeliydi.
   
   İsa’nın öğütlediği sadece pasiflik değildi. Düşmanın nefretine sevgi ile karşılık verilmeliydi. Erdemin Yahudilerdeki gibi dış ibadetlerde değil, insanın iç eğilimlerine, eylemler kadar duygulara, hayallere bağlı olduğunu söylüyordu.
   
   İsa’nın orada burada verdiği bu tür vaazların yanı sıra, davranışları da Yahudileri rahatsız etmişti. Bir Pesah Bayramı arifesinde Kudüs’teki tapınağa giderek, oradaki güvercin satıcılarının, para ticareti yapan tefecilerin masalarını dağıtmış, tapınağı altüst etmişti. «Evim, tüm uluların dua evi olarak adlandırılacak, ama siz onu haydut inine çevirdiniz.» diyen İsa’nın bu davranışı, bardağı taşıran son damla olmuştu.
   
   Hıristiyanlık tarihini yazan Hıristiyan yandaşı araştırmacılara göre Yahudi önderler, -Ferisî yorumcular ve Saddukî önde gelenleri- âyin ve tapınmaların bu şekilde yadsınmasını ve İsa’nın Mesih, Tanrı’nın oğlu olma, günahları bağışlama, sonsuz yaşama giden tek olanağa sahip olma iddialarını dine küfür ve fitne olarak gördü. Romalı Vali Pontius Pilatus’u, İsa’nın çarmıha gerilmesine ikna ettiler. Bazı kaynaklara göre bu iş için ona rüşvet bile verdiler. İsa öldükten sonra çarmıhtan indirilerek yakınlardaki bir mezara yatırıldı ama havarilerine göre, üç gün sonra dirildi. Hatta kimilerinin iddiasına göre; Arimatealı Yusuf onu çarmıhtan hiç kimseye belli etmeden canlı olarak indirmiş ve kaçırmıştı. (Nitekim İncil’deki özgün anlatımın doğru çevirisine bakılırsa, Arimatealı Yusuf çarmıhtan İsa’nın bedenini indirmiştir; cesedini değil.
   
   
   Kur’an-ı Kerim’de İsa ve annesi Meryem ile ilgili birçok ayet yer alır. Bunlardan birinde Allah’ın Meryem’e insan kılığında Cebrail’i gönderdiği belirtilir: "Meryem dedi ki; ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer O'ndan korkuyorsan bana dokunma! O da, ben, temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbının sana gönderdiği elçiden başkası değilim, dedi. Meryem; bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın olmadığım halde nasıl oğlum olabilir? dedi. Cebrail, bu böyledir; çünkü Rabbın, "bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız," diyor, dedi. İş olup bitti. Böylece Meryem, İsa'ya gebe kalarak bir köşeye çekildi. Doğum sancıları başladı ve başına gelen bu hadiseden dolayı çok üzülerek, keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim, dedi." (Meryem, 19/1 8-23).
   
   Meryem'in kendisini Allah'a tapınmaya verdiğini ve onun tertemiz bir kadın olduğunu bilenler de bilmeyenler de bu duruma hayret etmiş ve doğumun bu şekilde nasıl olabileceği tartışmasına girmişlerdi. Meryem bunu çocuğa sormalarını işaret etmişti. Fakat "Onlar, biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler. Çocuk, ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece namaz kılmamı ve zekât vermemi, anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum gün de, öleceğim gün de, dirileceğim gün de, bana selâm olsun, dedi."  (Meryem, 19/23-33)
   
   Kur’an-ı Kerim’de İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili ayetler de yer alır: “İsrailoğulları, Hz.İsa ve ona tâbi olanları durdurmak için pek çok yol denediler; sonunda Hz. İsa'yı öldürmeğe karar verdiler. Ancak Allah, onların planlarını etkisiz hâle getirdi. Yahudiler, İsa’ya benzeyen birini yakalayıp astılar ve «Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük» dediler.” (en-Nisâ, 4/157)….. "Halbuki onlar Hz. İsa'yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. Ayrılığa düştükleri şeyde, doğrusu şüphededirler. Onların bu öldürme olayına ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah, onu kendi katına yükseltti. Allah güçlüdür, hâkimdir." (en-Nisâ, 4/157-158)
   
   «İsa Tanrı mıydı, insan mı?» sorusuna Hıristiyanlar «Her ikisi de.» diye yanıt verirken, Yahudiler ise inançları gereği “insan biçimine girmiş Tanrı” kavramını kabullenmedi. İsa Tanrı değilse, Hıristiyanlığın hiçbir anlamı yoktu. Tanrı ise, o zaman Yahudilik yanlıştı. Bu noktada herhangi bir uzlaşma olanaklı değildi. İnançların her biri diğeri için tehdit oluşturuyordu.
   
   İncillerde anlatılan İsa, zaman olarak bu kadar uzaktan bakıldığında ve kurmaca bir karakter olarak yorumlandığında bile hakkında yazılan öyküleri, gösterdiği söylenen mucizeleri okuyan kişileri etkiliyor.
   
   Hıristiyan yazarlara kalırsa; Kudüs’teki tapınak Romalı Titus tarafından yıkılmadan önce İsa’nın bu konudaki kehanetlerini anımsayan Hıristiyanların tümü Kudüs’ü boşaltmış, Pella kentine göç etmişti.
   
   İlk Hıristiyanlara kalırsa; Kudüs’teki tapınağın yıkılması Tanrı ile insan arasındaki yeni bir anlaşmanın gereği olduğu gibi, “bedenleştirdiği tek oğlu”nu yadsımaları yüzünden Tanrı’nın Yahudilere verdiği bir ceza olarak değerlendirmek gerekir.
   
   İncillerde Yahudi düşmanlığına yönelik paragrafların sayısı azımsanamayacak kadar boldur. Örneğin Matta, Pontius Pilatus’u isyan ettirir: «Ben bu adamın kanından sorumlu değilim, bunu siz düşünün.» der. Bunun üzerine kalabalık bir Yahudi topluluğu hep bir ağızdan bağırır: «Onun kanı bizim ve çocuklarımızın üzerine olsun.” (Yuhanna 19: 7,12)
   
İncillerde yer alan bu tür söylemler ile Yahudiler ırk bakımından aşağılanmaz. Yalnızca dinsel tutumları nedeniyle eleştirilir. Zira İncil yazarlarının tümü ne de olsa Yahudidir. Yahudilerin ırk bakımından hor görülmesi ise, çok sonraki yüzyıllarda ortaya çıkacaktır.

   Hıristiyan teologlara kalırsa; Tanrı, Yahudi kavmini Mesih-İsa için bir koza olarak seçmişti. O doğduğunda, bu koza da görevini yerine getirmişti ve artık çöpe atılması gerekiyordu.
   
   Yahudilere kalırsa; İsa’nın ölmesiyle öğretisi de sona erecek, halk indindeki saygınlığı bitecekti.
   
   Kanıları böyleyse, Başhaham Kayafa’nın «Bütün millet helâk olmasın diye kavim uğruna bir adamın ölmesi bizim için hayırlıdır.» diye bir karara varması hiç de mantıksız değildi.
   
   Yahudi önderlerin, Yahudiler arasında doğan bu hareketi bastırmak için ellerinden geleni yaptığı da biliniyor. İsa’nın havarilerinden Petrus hapsedildi; Stephanos taşlanarak öldürüldü; Yakup’un boynu vuruldu. Başhaham Ananias, “Tanrı’nın kardeşi” olarak tanınan Yakup adlı başka bir havariyi tapınağın duvarından aşağı atılmaya ve dövülerek öldürülmeye mahkûm etti.
   
   Yahudilerin tüm Hıristiyan soydaşlarını katletmelerini Roma egemenleri engelledi. Bu işi kısmen de olsa onlar üstlendi.
   
   Yahudi önderlerinin asıl baş belâsı, İsa’nın 12 havarisinden biri değil, İsa’yı asla tanımamış ve Hıristiyanları tutuklatmak üzere Şam’a giderken “yolda İsa’yı gördüğü için hidayete (!) eren” Tarsuslu Pavlus idi. (St. Paul)
   
   Pavlus, diğer havarilerden farklı olarak, Hıristiyan olmak için Yahudi olmak gerekmediğini öne süren kişidir. Günümüzde “Hıristiyanlığı icat eden kişi” olarak tanımlanır. Galileli bir “şeytan kovucu”yu bir dinin kurucusu olarak dünyaya ilan eden odur. İsa’yı Galileli bir şeytan kovucu olarak tanımlama ise aslında Yahudilerce değil Aydınlanma Çağı’nın ateist düşünürleri tarafından yapılmıştır. Dönemin Yahudi önderlerini asıl çileden çıkaran, Pavlus’un Roma İmparatorluğu eyaletlerindeki vaaz gezilerinde gösterdiği olağanüstü başarıydı.
   
   Pavlus, Ephesos, Korinthos ve Roma gibi kentlerde, Pagan olsun Hıristiyan olsun dinleyicilerine verdiği vaazlarda ve yazdığı mektuplarda, Yahudi geleneklerine saygı dolu göndermeler yapmakla birlikte, Musa’nın yasasının artık gereksiz olduğunu, insanlığı ancak İsa’ya duyulan inancın kurtarabileceğini belirtti.
   
   İşte böylece Yahudiliğin içinde Hıristiyanlık olarak anılan bir din doğdu.
   
   

   
   
   
   
Yukarıda pek kısa olarak İsa’nın çarmıha gerilmesine ve oradan indirilmesine değindim. Ancak konu Hıristiyanlık ile Yahudilik arasındaki ilişki ya da bağlantı olduğunda, bu olay öyle iki tümce ile geçilebilecek gibi değil. İzleyecek bölümde bunun üzerinde biraz daha durmak niyetindeyim.


   
« Son Düzenleme: Nisan 14, 2010, 12:22:54 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
4276 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2010, 10:37:41 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2925 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2010, 07:26:17 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3157 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 20, 2010, 10:55:14 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2563 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2010, 03:42:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2770 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2010, 01:29:45 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2538 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2010, 08:53:42 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3814 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 01:01:59 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3239 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 03:28:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4790 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2010, 11:49:32 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2783 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2010, 02:24:57 ös
Gönderen: ADAM