Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Seyyit ''Battal'' Gazi  (Okunma sayısı 15740 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 28, 2007, 11:50:53 ös

Battal Gazi'nin diyarından


Eskişehir'den Afyon'a "Kütahya üzerinden" gidilir. "Yol standardı" yüksektir. Bu iki kent arasında "bir yol daha" vardır.
"Virajlı... Dağların, ormanların arasından geçen... Manzaralı ama standardı daha düşük" bir yol.
"Seyitgazi, Kırka, Gazlıgöl" yolu. İşte bu "az bilinen... Az kullanılan" yola saptık. "Seyit Battal Gazi"nin diyarı, Seyitgazi'ye ulaştık.
* * *
Seyitgazi'nin nüfusu "Osmanlı döneminde" 15 binmiş. 1917'de belediye olmuş. Eskişehir'in en eski üç ilçesinden biri. Diğer ikisi Sivrihisar ile Mihalıççık. Şimdi nüfus 3.380. Eskişehir'e 40 kilometre.
Afyon'a 90. Eski "İpekyolu"nun üzerinde, şirin bir yerleşim alanı.
* * *
Halkın geçimi "tarım ve hayvancılık." Ama "ikisi de para getirmiyor."
İlçede "iki fabrika" var.
Biri "yem", diğeri "ayçiçeği."
Ayçiçeği fabrikasında "ham yağ" üretiliyor. Yağ "işlense... Rafine edilse" daha çok kişiye istihdam sağlanacak.
Ama "fabrikanın büyütülmesi için, Ankara'da üç yüz ayrı yetkilinin imzası... Bürokrasinin aşılması" gerekiyor.
* * *
Anarşinin "a"sı, terörün "t"si, hırsızlığın "h"si, kapkaçın "k"si yok. İlçe tam bir "huzurlu bahçe." Eskiden "cezaevi" varmış. Şimdi "kapalı."
* * *
Cezaevinin açık olduğu dönemde bir gün İbrahim Tatlıses Seyitgazi'ye gelmiş.
Halk toplanmış:
- Hoşgeldin imparator... Hayırdır?
- Cezaevinde bir tanıdığım var... Ziyaret etmek istedim.
Halk "imparatora" kucak açmış. Tatlıses, ziyareti yapıp, ayrılırken sormuş:
- Bu memleketin bir şeye ihtiyacı yok mu?
- Var imparator... Huzurevi'ne ihtiyaç var... Onu da aramızda para toplayıp, yapıyoruz.
Tatlıses, kendisini "imparator" diye bağrına basanlara dönmüş:
- Benim de çorbada tuzum olsun... Şu bir milyar lirayı kabul edin.
* * *
Seyitgazi'de "Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden ziyaretçi" görebilirsiniz. "Sünni" de geliyor, "Alevi" de.
"Alman" da geliyor, "Amerikalı" da. Seyitgazi sanki "başlı başına bir müze." Zaten ilçede bir "müze" de varmış. Ama bir gece "büyük kentlerden birileri" gelip, soymuşlar.
Bakanlık da "müzeyi kilitlemiş."
Şimdi "müze Seyitgazi'de, anahtarı ise Ankara'da."
* * *
"Orada bir Seyitgazi var uzakta."
Gitmesek de, görmesek de o ilçenin Seyit'i bizim Seyit'imiz, Gazi'si bizim Gazi'miz. Yolunuz düşerse görmenizi öneririz.


Nisan 28, 2007, 11:56:20 ös
Yanıtla #1

Ben gittim gerçekten mistik bir yer halkı çok cana yakın gençler şahane ne zaman istersen bir alo de yeter biz herşeyi ayarlarız kaç kişi olursan ol gel diyorlar birde tel. verdiler mangal vs. :) İlginçlikler bitmiyor... Hava durumu önümüzdeki 2 gün yağışlı diyor ancak uyanıklar bunu değerlendirmiş Başta Milli Eğitim Müdürü Cuma Namazının ardından çıkılıyor Yağmur Duasına :) bizlerde davetliyiz kim olusan ol gel diyorlar meyva suları etli pilavlar ve tabii ki sohbet ardımızda hoş bir seda kalbimizde dostane yüzlerdeki gülümsemeler dönüyoruz tekrar geldiğimiz yola...


Nisan 28, 2007, 11:57:08 ös
Yanıtla #2

Kral kızı Elenora ile büyük buluşma

Seyit Battal Gazi'nin babası Hüseyin Gazi rüyasında "Cafer" adında bir kahraman görür. Cafer, pehlivanlıkta Hazreti Hamza gibi güçlüdür.
Hazreti Ali gibi heybetlidir.
Hazreti Ömer gibi adildir.
Hızır'ın atına binmekte, Hazreti Davut'un zırhını, Hazreti Ömer'in süngüsünü taşımaktadır.
Hüseyin Gazi bu yiğidin kimliğini merak eder. Sonra bir rüya daha görür.
Ve rüyasında "bu yiğidin, kendisinin evladı olacağı" müjdelenir.

PEYGAMBER SOYUNDAN
Gün gelir, Cafer doğar.
Büyür, yiğit bir genç olur.
Büyür, "yiğitliği dilden dile anlatılır. Su olur akar, yel olur eser, tek başına düşman ordularını dize getirir, dolaştığı yerlerde adı söylenir.
Halk arasında adı artık Seyit Battal Gazi'dir. Peygamber sülalesinden geldiği söylenir.

MALATYA'DAN SEYİTGAZİ'YE
Tarihi kaynaklara göre 680-740 tarihleri arasında yaşamış. Malatya'da doğmuş, Seyitgazi'de ölmüş.
Ölünce "Üçler tepesi" denilen yere gömülmüş. Sonra mezarını Alaaddin Keykubat'ın annesi Ümmühan Sultan bulmuş.
Ve türbesini yaptırmış. Türbe zamanla bir külliyeye dönüşmüş.

HALK KAHRAMANI
Hakkında şiirler yazılmış, romanlar yazılmış. Yaşamı pek çok filme konu olmuş.
Onun için destanlar söylenmiş.
Kahramanlıkları 1888'de Kazan'da kitap olarak yayınlanmış. Toplumbilimciler için Battal Gazi bir "model-örnek" şahsiyet. Zeki, cesur, yardımsever, kuvvetli... Tam bir halk kahramanı.

OKUL GİBİ
Seyitgazi'deki "külliye" ilçeye hakim bir tepede. Bir zamanlar "eğitim merkeziymiş." Bugün hala "önemli bir merkez." "Hazreti Ali inanç odaklıların" buluşma yeri.
Ama sadece onlar değil, "herkes" geliyor. Ve Seyit Battal Gazi bugün bile "her dinden, her inançtan, her yaştan, kadın, erkek herkesi buluşturuyor."

BOYU 2.40
Yaşamı bir "roman." Ölümü bir başka roman. Mezarına gittik. Tabutu "sekiz metre."
İnanılıyor ki o "sekiz metre boyunda bir yiğitmiş."
Ama bizi oraya götüren Seyitgazililer "gerçek farklı" diyorlar:
- Seyit Battal Gazi'nin boyu gerçekte 2.40.

BÜYÜK AŞK
Battal Gazi'nin tabutunun yanında bir tabut daha var. Üzerinde "Kral Kızı Elenora" yazılı.
Biri anlatıyor ki:
- Kral kızı Elenora İstanbul'da, Kız Kulesi'nde yaşardı... Battal Gazi onu aldı, buraya getirdi... Evlendiler.
Diğeri anlatıyor ki:
- Emevi ordusuyla Bizans ordusu savaşa tutuşurlar... Battal Gazi savaşta yaralanır... Ona aşık olan Kral Kızı Elenora, Battal Gazi'yi bir mağaraya götürür... Battal Gazi'nin yarası ağırdır, ölür... Onun öldüğünü gören Elenora da o anda kahrından ölür.

KESİK BAŞLAR
Söylence çok, hikaye çok, destan çok, şiir çok. Gelen, giden, ziyaret eden pek çok.
Kimi namaz kılıyor.
Kimi adak adıyor.
Kimi dua ediyor.
Kimi, kendi inanışının gereğini yapıyor.
Kimi "Çilehane"ye bakıyor.
Bu sırada Külliye'de bir "bölüm" dikkatimizi çekiyor.
"Kesikbaşlar" bölümü.
Bu bölümde bir de "yazı" var:
- 1953-1958'de restorasyon çalışmaları sırasında buradan yedi ceset çıktı... Yedisinin de başı yoktu.

ÇİLEHANE
Çilehane'nin kapısı çok alçaktı.
Zaten, Battal Gazi'nin mezarının bulunduğu yere açılan bütün kapılar alçak.
"Eğilmek" zorundasınız.
Bunun da bir "gerekçesi" var.
Bize anlatıldı ki:
- Seyit Battal Gazi'nin huzuruna eğilerek girilir... Onun için kapılar özellikle yüksek yapılmamıştır.

DİNLERİN BULUŞMASI
Biri, Peygamber soyundan yiğitler yiğidi Müslüman Battal Gazi.
Diğeri Bizans'tan gelen, güzeller güzeli, gayrımüslim Kral Kızı Elenora.
Türkmen Dağları ile Yapıldak Dağları'nın arasında, bir tepede "koyun koyuna" yatıyorlar. Ve "her dinden, her mezhepten" insan gelip, önlerinde saygıyla eğiliyor.
"Dinlerin ve uygarlıkların buluşması" bu olsa gerek.


Nisan 29, 2007, 12:04:20 öö
Yanıtla #3



Nisan 29, 2007, 12:17:07 öö
Yanıtla #4

Gerçekliği yitirdiğiniz masallar diyarı oradaki insanların gerçekleride masallardan geçiyor anlatılan hikayeler o kadar inanılmazki inanmak inanmamak size kalmış.

Sandukalar var insanlar yüz sürüyor dualar okuyor sandukaların hepsi boş hatta sanduka bile değil taştan mermerden mezar anıtları ancak bunu kimse ya bilmiyor yada önemsemiyor. Tapede bir yer masallardan çıkmış gibi en az dört medeniyet iç içe geçmiş (Bizans , Arap , Selçuklu , Osmanlı) şimdi bize emanet...

Şarap testileri devasa ancak bunların ne olduğunu anlamayanlar bile var aramızda :) eskiden her daim ikram varmış türbe içinde ocak var ruhun ölümsüzlüğünü simgeliyor daha önceleri çorba ve aşure kaynatılırmış kazanlarda...

Bakmasını bilen gözle iç içe geçmiş kaç din kaç mezhep kaç insan tarihi görür kimbilir daha ne kadarı eklenir...

Kıbleyi İnsan bilmek felsefesi hakim orada...

İlginçliklerin arkası kesilmiyor Selçuklu mezar taşlarında 6 köşeli yıldızlar, Bizans döneminden kalma vaftiz teknesi Osmanlı döneminde devşirilmiş simgesel arınmayı sağlamış... Alevi Sünni hepsi iç içe ... sanki sen duruyorsun ruhun geziyor...


Nisan 29, 2007, 12:33:13 öö
Yanıtla #5

Çilehanede Derviş adayı kendini sınamak için 40 gün kalırmış içersi kapkaranlık zincir takılcak halkalar var anlaşılan çile işi ciddi! ancak bu zorlama değil inanış biçimi kişi nefsinden arınmak kendini bulmak tanrıya bakmak için kalıyor karanlıklardan doğacak bir ışık bekliyor 40 gün dile kolay...

Aynı komplekste çilehanenin karşısında erzak depoları var önünde ise bir lahit inanılmaz burada lahitin ne işi var meğerse o zamanlar dağlardan kar getirilip bu lahit içinde suya dönüştürülüyor su ihtiyacı karşılanıyormuş Türklerin hoş görüsüne bir örnek burası kırıp dökmek yerine yeni yapılan binalara eski insanlara duyulan saygı ve hayranlık ile kendi geleneğine kültürüne onları da devşirmiş korumuş...

Hocamız 7 buçuk gün kalmayı başarmış çilehanede sonra öğrenciler tarafından hastaneye kaldırılmış kolay değil 40 gün sadece su ! kimi durumlarda da üzüm başka birşey yok !

Denemeyi düşündüm aklıma sığdırdım ancak kalbime de sığdırırsam denerim 40 gün herşeyden herkesten uzak kapkaranlık bir sen birde bulmayı beklediğin... karanlığın içinde bir tas su görebilirsen içersin... kaçmaktan korkuyorsan kendini zincirlersin...


Saygılarımla.


Nisan 29, 2007, 01:05:23 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Guzel bir arastirma olmus hakakten saol. Bende Turkiyenin dogu sehirlerindeyken, bazi yerleri gezmistim, harika ama asla reklami yapilmamis, el surulmemis, bircok turbe ve anitlar var.


Nisan 30, 2007, 12:14:22 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Gerçekten güzel bir konu. Teşekkürler. :) ;)


Haziran 13, 2007, 11:50:02 ös
Yanıtla #8
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 566
  • Cinsiyet: Bay
    • Yok site mite...

Guzel bir arastirma olmus hakakten saol. Bende Turkiyenin dogu sehirlerindeyken, bazi yerleri gezmistim, harika ama asla reklami yapilmamis, el surulmemis, bircok turbe ve anitlar var.
Bence Ulkemizi yeteri kadar tanitamiyoruz. Sadece turistik yerleri tanitmakla olmuyor. Kulturu de tanitmak lazim.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlari sevmiyorum.


Ocak 10, 2008, 01:04:01 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Seyyit Battal Gazi'nin gazavatı Türklerde Battal-Name adıyla destanlaşırken yanlış hatırlamıyorsam Araplar'da Dehemna ya da Dehemma olarak destanlaşmış olması gerekir. İlginçtir, Battal Gazi'nin yaptığı savaşlar ve olayların kurgusu olarak çok büyük benzerlik gösteren bir kahramandan bahseden bir kitap okudum geçenlerde. Yalnız şu var ki kitapta anlatılan kahraman bir Arap değildi. Türk olması ise zaten beklenemez zira o tarihlerde Emeviler hilafetin başındaydı ve Türkler henüz Anadolu'ya yoğun bir şekilde gelmemişlerdi. Kitaptaki kahraman Chrysocheir isimli bir Paflikyan'dı, bir Bizans vatandaşı.

Babası Carbeas'ın savaşları da tarihi açıdan Hüseyin Gazi ile çok benzeşiyor. Üstelik yaşadıkları tarihler de uygun. Battal-Name'de sözü geçen Malatya Emirliği ile çoğu zaman koordine çalışıyorlar. Şu da var ki kaynağına her ne kadar güvenemesem de (Erdoğan Çınar) Chrysocheir'ın askerlerinin kendilerine (Servants of the Lord) adı verdiklerini ve Bizans'la olan savaşında Khalkedon'a (Kadıköy) kadar gelip burada bir karakol kurduğunu ve bu karakolun şu an ki Şah Kulu Cem Evi'nin bulunduğu muhitte olduğu belirtiliyor. Efendi'nin Hizmetkarları ve Şah Kulları arasındaki anlam bütünlüğüne dikkat çekiyor Erdoğan Çınar.

Bu konular hakkında tatmin edici bilgisi olan arkadaşlar var mı acaba?
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
7108 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2007, 04:24:18 öö
Gönderen: Kaan
0 Yanıt
4109 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2007, 03:11:47 ös
Gönderen: Ittihatci
2 Yanıt
5044 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2009, 04:44:20 öö
Gönderen: de_hund
3 Yanıt
14396 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 03, 2012, 05:55:50 ös
Gönderen: BULGARIA
7 Yanıt
3447 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 26, 2014, 12:58:39 ös
Gönderen: 38