Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Coğrafyada Geometri  (Okunma sayısı 35197 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 21, 2009, 11:24:30 öö
Yanıtla #40


Sayın Adam;

bu ilginç,insanın ufkunu genişleten  çalışma için kendi adıma teşekkür ederim.Emeğinize sağlık.Görünmeyeni görünür kılmak,doğadaki bu işaretlerin barındırdığı negatif varoluşu deşifre etmek için,yorum ilmi üzerinde daha yoğun çalışmak gerektiği gerekliliğini bize anımsatma görevini üstlendiğiniz için size ve bu görevi size tevcih eden kutsal iradeye de ayrıca teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum.


Saygılarımla

Aynısını ben de düşünüyorum Sevgili Ceycet; Sayın Adam'ın Yazılarının içeriği itibariyle tıpkı okyanustan fışkıran Bilgi fırtınaları gibi bizleri alıp başka yönlere sürükledi. O kadar önemli bir mana taşıyor ki işin açıkçası Yazılarında gördüğüm o güzel esinti ve Bilgisel muhteşemliği karşısında deyim yerindeyse ağzım açıkta kaldı diyebilirim. Belki de düşündüklerimin sadece ufak bir kırıntısını dile getirebiliyorumdur. Bunun idrakindeyim ancak söylediğim gibi bu Yazıların önemi benim içim mahiyeti gereği çok büyük bir Değer taşımaktadır.

Tıpkı yeryüzüne gelmiş Filozoflarımızın, Bilimadamlarının, Peygamberlerin vedevamı.. Dünyamıza ve Insanlığa Bilgi'nin her yönünden nasıl Işık tutmuşlarsa ve Bizler, Onların Sayesinde daha ileri safhalara taşındığımız için Kendimizi Onlara her zaman Minnettar ve Kıvançlı sayacağız. Benim gibi düşünenleri kastediyorum:) Anlayamayanlara ise davul zurna misali sivrisinek saz gelir, diye düşünmeden kendimi alıkoyamıyorum. Burada yanlış anlaşılmasın lütfen bilmeyerek öğrenmek isteyenlere her zaman Sonsuz Saygım vardır ve başımın üstünde yerleri vardır.Çünkü ben de bilmiyordum (hala öğrenme aşamasındayım, gerçi bu devam edip gidecektir, o ayrı mesele )  ve öğrenme isteği içgüdüm beni öğrenmeye teşvik etti. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır misali.. Ancak bilmeyip de ileri geri konuşanlara ve zırvalayanlara karşı alerjim olduğu için kendilerini ilgilendirmeyen hususlarda böylesi bir Güzellik karşısında saçmalamaları -yanlış anlaşılmasın yine- kendimle ilgili hiçbirşeyden dolayı değil- burada Bilginin çeşitli fonksiyonları üzerinde durduğumuz için böylesi muhteşem Görüşleri bizlere yansıtanlara vermiş olduğum büyük Değer çerçevesinde daha fazla durum karşısında kendimizi fazlasıyla küçülttüğümüz artık yeter dercesine sinirlenmem bu bağlamdadır. Çünkü artık şimdiye kadar her türlü Güzelliği kendi iç pisliklerimiz yüzünden mahvettik bari bundan sonra bizlere verilen bu geniş Bilgi yelpazesinin sunumlarından faydanlanmak dururken elimizin tersiyle tepmek kişiyi yada kişileri zaten yozlaşmış bilinç durumuna düşüreceği için kendilerini ilgilendiren bir durum olsa da gerçi beni ve benim gibi düşünenleri bağlamadığı için en azından bizlere bari bir sekte olmasınlar diye sadece kendi dünyalarında yaşayıp şu müdahale etme safsatasını bıraksınlar da en azından biz faydalanalım diye de düşünemeden edemi-
yorum bir türlü..

Affedersiniz amacım bu Güzelim Konu'ya ve Bu Değerli Paylaşımı sunan Sayın Adam'a bir saygısızlık yapmak değil ama sadece içten içe duyduğum derin bir acı ve hüzünle karşılık hissettiğim duygunun bir ürünü olduğunu, vermiş olduğum rahatsızlıktan ötürü de özürlerimi sunuyorum.    

Saygılar, Sevgiler..
« Son Düzenleme: Eylül 21, 2009, 11:37:26 öö Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 21, 2009, 08:39:17 ös
Yanıtla #41
  • Ziyaretçi

Sayın  ADAM,


Bildiğim kadarıyla  Mısır  piramitlerinin yapılmış olduğu  taşlar  da  bulundukları  bölgeden  değiller...

Öyleyse  insanlık  milat  öncesi  çağlarda  şimdikinden  daha  yüksek  bir  medeniyet,  kültür  ve 

mühendislik  tasarımına  mı  sahipti ? Ya  da  beyin  gücünü  bizlerden  daha  mı  yoğun 

kullanabiliyorlardı ? Ve  söz konusu  yapıtların ve  heykellerin  yapılmış  olduğu  taşlar  dünyada 

nerelerde mevcuttur?  Ya  da  dünyada  mevcut  mu?  diye  sorular  geliyor  aklıma...Bir  de  uslübunuz 

ve yazım  tarzınız  bir  arkadaşıma  çok  benziyor  ...Söylemeden  edemiyeceğim...


Saygılarımla


Eylül 22, 2009, 08:00:25 öö
Yanıtla #42
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Özak1977,

Gize'deki piramitlerin taşlarının nereden geldiği bilinmeyen bir şey değil. Üstelik bunların nasıl taşınmış olduğunu gösteren, nasıl üst üste yerleştirildiklerini anlatan kısmen duvar çizimleri ayrıca papirüsler de var. Elbette o kadar büyük kayaların Nil vadisinde bulunması söz konusu değil. Aynı durum Memphis ve Luxor gibi yerlerde de söz konusu. Bu bağlamda Abu Simbel ve Haşepsut gisi taşını kendi bölgesinden almış tapınaklar da vardır elbette.

Paskalya Adası'nda ise olay farklı. Okyanusun ortasında tek başına bir ada... Yakınında başka bir ada da yok.  En yakın kara binlerce km ötede. Taşlar gemiyle mi getirilmiş? Hatta belki de başka bir yerde işlendikten sonra mı oraya taşınmış?

Bu akıllara durgunluk veriyor.

Fakat dikkat!... Bir başka etmen daha var. Ne demiştim? Bunlar en as 10 bin yıl eskinin ürünleri. Yani bilinen en eski tarihin üzerine yaklaşık 5 bin daha ekleyeceksiniz. Şayet bir dünya deprem haritasına bakarsanız, Paskalya Adası'nın büyüf fay hatlarıyla adeta çerçevelenmiş temiz bir alanda bulunduğunu görürsünüz. Bu da şu demek olabilir: Belki de o tarihlerde orada çok dah büyük bir ada hatta belki bir kıta vardı. Sonra tektonik olaylar sonucu göçüntüler oldu; kala kala Paskalya Adası kaldı. Eğer bu varsayım doğruysa, o zaman buna benzer megalitlerin okyanusun derinliklerinde de bulunması gerek.

İlgili bilim adamları bu konuyu inceliyor mu, bu bağlamda yeni bulgular var mı bilmiyorum. Ancak işte bakın, bir coğrafyada geometrik ilişkiler incelemesi bizi nasıl düşünülere yöneltiyor.

Sevgiler,



 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 01:54:25 ös
Yanıtla #43
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM,

Coğrafyada geometri konusu ilgi çekici bir konu ama aklıma takılan bir kaç konu var.

Bunlardan en önemlisi, yeryüzün deki geometrik şekil ve bağlantılarını biz onları görmek/bulmak  istediğimiz için mi görüyoruz/buluyoruz?

(Mesela bulutlara anlam yüklemeye çalışarak baktığımız da bulutları  yaşamdan bir şeylere benzetebiliriz.)

Paskalya adasındaki heykelleri (şapkalı olanları),  karşılama veya uğurlama töreni için bekleyen protokole benzettim.


Saygılarımla,

« Son Düzenleme: Kasım 02, 2009, 01:56:44 ös Gönderen: dogudan »


Kasım 02, 2009, 02:16:25 ös
Yanıtla #44
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Böyle birtakım ilişkilerin bulunabileceği ya öğrenilmiş ya da kuşkulanılmış. Sonra aranmasına başlanmış. Büyük ve uzun bir uğraşı.

Ancak bu işin içinde galibe birtakım başka etkenler de var; kıskançlık gibi. "Orada bunlardan varsa benim ülkemde de olmalı."... Bunun en belirgin örneğini de İskoçya'da Caithness'deki ilişkilerde buluruz. Şayet Languedoc'daki geometrik ilişkilere bakarsak bunların bir mantıklı açıklaması var. İskoçya'daki noktalar ise öylesine seçilmiş; hiçbirinin öyle belirgin bir niteliği yok. Ancak ben derim ki, (daha önce söylemiş miydim bilmiyorum), şayet birisi yatırım yapar ya da esaslı bir sponsor bulursa, Kapadokya'da bir beşgen ortaya çıkarılabilir. Ancak bu ne denli önemli, ona bakmak gerek.

Kutup noktası ile bağlantılı o mesafelerin ise nasıl öyle denk düştüğü gerçekten anlaşılamaz bir olgu. Belki tarih öncesi çağlarda yani bir kozmik afet sonuçcu dünyanın ekseni değişmeden önceki yerleşimlere ilişkin doğru dürüst bir bsilgi olsa, buna benzer daha nice ilişki bulunabilir. Bu konuyu dünya dışı yaratıklarla açıklamaya çalışanlar da var ama hepsi bir bilimsel dahyanağı olmaüdığı sürece sadece bir kurgu.

Paskalya Adası'ndaki megalitlere gelince... Bunlardan kimisi şapkalı, kimisi değil. Şapkalyar da birbirinin aynı değil; aralarında ayrıntı farkları var. Demek ki şapkalı adamlar protokol bakımından bir yer tutuyor; diğerleri daha alt düzeyde. Bu elbette böylesine bakmakla yapılan bir yorum. Belki daha ilerisini yapanlar da vardır ama yine tarih öncesi çağlara gidilecek, yine yorumlar varsayımlar üzerine kurulacak.

Benim bu görsel nitelikli anlatımda hiç değinmediğim iki sözcük var: Atlantis ve Mu. Forim üyelerinden kimilerinin onlara değineceğini, bir bağlantı kurmaya girişeceğini bekliyordum; kimseden ses çıkmadı. Demek ki forumda o konular üzerinde yeterli bilgi birikimi olan üyemiz yok.  Ne yapalım; o zaman izleyenler sadece böyle birtakım ilginç oluşumlar gördü o kadar.

Sevgiler.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 03:11:27 ös
Yanıtla #45
  • Ziyaretçi

Sayin ADAM, cember ve yaylarla ugrasabiliriz demistim, siz elimde veri yok deyince devam etmedim. bir daire olusturabilseydik belki mu'ya bir giris yapabilirdik. sinus grafigi seklinde farkli olan tek yer paskalyadir. digerleri kitalarda olmasina karsi paskalya noktasi bir adadir. nicin? acaba onceden orada bir buyuk kita mi vardı da bir tufan veya benzeri bir afet sonucu bir cokme meydana geldi? grafikteki diger noktalarda kurulan uygarliklar atlantisin kolonileri olabilir mi? ve paskalyayi merkez alarak bir daire cizsek sonuc ne oluyor? soru cok ama benim elimde sizdeki gibi haritalar grafikler goruntuler yok. belki yardimci olabilirsiniz bu noktada. Saygiyla...


Kasım 02, 2009, 03:48:06 ös
Yanıtla #46
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sarastro,

Bir iletiye böyle başlamayı sevmiyorum ama bu kez gerekti.

Daha önceki bir sözünüzü unutmuş olabilirim; belki de yeterince dikkat etmemiştim; özür dilerim.

Bir küre üzerinde çember ve yaylar çizmek için sanırım iyi bir geometri uygulaması gerek. Bunun kartezyen biçimde gösterilmesi kolaylık sağlıyor ama işin gerçeğinde üç boyutlu eğri yüzey üzerinde çalıştığımızı unutmayalım.

Sanırım bu konunun sonunda yararlandığım kaynakların bir listesini vermiştim.  Bu bağlamda onlarda çok daha ayrıntı var. Ben sadece bazılarını kullandım. Orada bir de kürenin içinden geçen hatlar biçimindeki bağlantılar var ki, işte ona aklım ermediği, mantoğıma uyduramadığım için pas geçtim ve sadece "kuş uçuşu" mesageler üzerinde durdum.

Konuyu Mu ve Atlantis'e götürdüğümüzde, önce bu eski varsayımsal uygarlıklar hakkında pek az şey bildiğimi söylemeliyim. Ancak şunlar önemli: Bir kere bu uygarlıkların tarihteki varlık dönemleri aynı değil; birazcık ötüşüyor ama Mu daha eski, Atlantis daha yeni. İkincisi coğrafi yerleşimleri çok farklı. Üçüncüsü Mui bir kara ülkesi, Atlantis ise deniz; bu nedenle insanları arasında da çok fark var. Nitekim bu nedenle Atlantis'teki insanların Mu toplumunun bazı uygulamalarını taklit etmeye, onlara beinzemeye ya da onların yaptıklarını yapıp daha üstün bir uygarlık düzeyine gelemye çalıştıkları da söylenir. Languedoc'taki beşgenler de Mu'dan alınmaymış. Elbette hiç kimse neden bu beşgenlerin uçlarında birer tepe olduğunu sormadı. Anlaşılan ilgi çekmedi de ondan.

Paskalya Adası ile bağlantılı önemli bir noktaya değinmemiş miydim?... Oradaki megalitler, bu adanın malı değil. Bu taşlar bir başka yerden getirilmiş. Üstelik bunlar som taş; çoks iri ve homojen kayalardan çıkarılmış figürler. Bu figürleri çıkarabilmek için taşın kolay işlenir bir taş olması gerek; bir diğer deyişle volkanik artık. Tıpkı Kapadokya'daki kütleler gibi. Böyle olunca, Paskalya Adası'nın bugün bulunduğu çevrede çok eski çağlarda bir kıta bulunduğunu ve sonra meydana gelen bir jeodlojik olayla bir çöküntünün oluştuğunu düşünmek olanaklı. Doğrusu bunu araştırmadım. Bir başka nedenle böyle bir araştırmayı İzlanda için yapmıştım; orada çöküntü olayı çok daha belirgin ama öyle çok eski tarihlerde değil.

Çok da fazla yardımcı olamadığımın farkındayım. Bunun nedeni de benim ilgi alanımın bu kadar olması. Üzerine daha çok gitmedim. Belki o listedeki kaynakları araştırırsanız, daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Üstelik o kaynakların da yan kaynakları var. İlgilenen, özellikle İnternet'te çok bilgi edinebilir.

Sevgiler. 
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 04:54:07 ös
Yanıtla #47
  • Ziyaretçi

sayın adam, tarihide geometriyide,tarımıda ekonomiyide belirleyen cografyadır.tanrı dünyayı yaratırkende geometreyi kullanmıştır büyük bir olasılıkla, sizinde açıklamalarınız çok güzel  sagolun ,selamlar


Ocak 11, 2010, 12:03:11 öö
Yanıtla #48
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay


Konuyu Mu ve Atlantis'e götürdüğümüzde, önce bu eski varsayımsal uygarlıklar hakkında pek az şey bildiğimi söylemeliyim. Ancak şunlar önemli: Bir kere bu uygarlıkların tarihteki varlık dönemleri aynı değil; birazcık ötüşüyor ama Mu daha eski, Atlantis daha yeni. İkincisi coğrafi yerleşimleri çok farklı. Üçüncüsü Mui bir kara ülkesi, Atlantis ise deniz; bu nedenle insanları arasında da çok fark var. Nitekim bu nedenle Atlantis'teki insanların Mu toplumunun bazı uygulamalarını taklit etmeye, onlara beinzemeye ya da onların yaptıklarını yapıp daha üstün bir uygarlık düzeyine gelemye çalıştıkları da söylenir. Languedoc'taki beşgenler de Mu'dan alınmaymış. Elbette hiç kimse neden bu beşgenlerin uçlarında birer tepe olduğunu sormadı. Anlaşılan ilgi çekmedi de ondan.

Paskalya Adası ile bağlantılı önemli bir noktaya değinmemiş miydim?... Oradaki megalitler, bu adanın malı değil. Bu taşlar bir başka yerden getirilmiş. Üstelik bunlar som taş; çoks iri ve homojen kayalardan çıkarılmış figürler. Bu figürleri çıkarabilmek için taşın kolay işlenir bir taş olması gerek; bir diğer deyişle volkanik artık. Tıpkı Kapadokya'daki kütleler gibi. Böyle olunca, Paskalya Adası'nın bugün bulunduğu çevrede çok eski çağlarda bir kıta bulunduğunu ve sonra meydana gelen bir jeodlojik olayla bir çöküntünün oluştuğunu düşünmek olanaklı. Doğrusu bunu araştırmadım. Bir başka nedenle böyle bir araştırmayı İzlanda için yapmıştım; orada çöküntü olayı çok daha belirgin ama öyle çok eski tarihlerde değil.

Çok da fazla yardımcı olamadığımın farkındayım. Bunun nedeni de benim ilgi alanımın bu kadar olması. Üzerine daha çok gitmedim. Belki o listedeki kaynakları araştırırsanız, daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Üstelik o kaynakların da yan kaynakları var. İlgilenen, özellikle İnternet'te çok bilgi edinebilir.

Sevgiler. 
   

Kayıp Kıta Mu (lemuria) ve Atlantis hakkında başka bir başlık olsa da bu başlıkta da irdelendiğinden ve benim değineceğim konu da coğrafyada geometri olduğundan bu başlığa yazıyorum. Sayın Adam gerçekten değerli araştırmalar yaparak bizi bilgilendirmiş (ben ancak okuyabildiğim için 'miş' diyorum) ve emek vererek görseller ile zenginleştirerek konuyu detayı bir şekilde aktarmış.

Bu güzel çalışma bana Robert Bauval ve Adrian Gilbert 'ın 1994 yılında ” The Orion Mystery ” (Tanrıların Evi Orion’da) adı ile yayınlanmış olan  Eski Mısır medeniyeti ve halkının Orion (Avcı) Takımyıldızından gelen ziyaretçilerden ortaya çıktıklarını savundukları kitaplarını hatırlattı. Gilbert ve Bauval takdir edilecek bir buluş yapmışlardı.  Üç büyük piramit Orion Takımyıldızının kemer kısmını oluşturan üç yıldız ile aynı konumda ve oranlı uzaklıkta olduklarını fark etmişlerdir ki, bu fikir Mısır bilimcileri tarafından da kabul görmüştür.

Benim fikrim bu ilginç coğrafi geometrik düzenlerin bir şekilde zodyak ve takım yıldızlarla özellikle de

- Orion Takım yıldızı (avcı)
- Boğa Takım yıldızı (taurus)
- Pleiades takım yıldızı (M45) (bu yıldız hakkında alcyone başlığına yazdığım yazıyı da okumanızı tavsiye ederim)
 ile Sirius yıldızıyla bağının olması muhtemeldir.

Kayıp kıtalar Mu (lemuria) ve Atlantis'in de, dünyanın eksen kaymasının da, Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid kuşağının da bu konuyla yakından ilgisi olduğunu düşünüyor ama konu dağılmasın diye burada Sayın Adam ve diğer üyelerin yorum yapması için ara veriyorum.

Ek: James Churchward, Kayıp Kıta Mu ile ilgili yazdığı kitaplar ile ilgili araştırmasına görevli olduğu Tibette bulduğu tabletlerin izini sürerek sonunda benzerlerini Meksikada da bulduğu zaman başlamıştı. (aynı dil ve şekillerdeki tabletler)
« Son Düzenleme: Ocak 11, 2010, 12:07:42 öö Gönderen: alcyone »
veritas lux mea.


Şubat 08, 2010, 08:32:09 ös
Yanıtla #49

Uzun mesafeler arasındaki oranlar ve benzerlikler ilginç.
Sinüs grafiği, başlı başına bir muamma gibi duruyor.

Bu konunun iki tür açıklaması olabilir.

1. Tüm bunlar tamamen bir tesadüftür. Öyle arandığı için bu sonuçlar doğmuştur.
2. Bunlar tesadüf değildir, insanlar bilinçli bir şekilde bu yapıları, benzerlik ve oran kurmak için olmaları gereken yere yapmışlardır.

Veriler, insanı ikinciye inanmaya zorluyor.
Bir varsayım kuralım ve ikinci şık doğru olsun; yani belli bir plana göre bunlar insanlarca bilinçli olarak dikilmiş olsun.

Yapılar arasındaki tarih farkları önemlidir. Yani Gize piramitleri ile paskalya adası yapıları arasında 5 bin yıllık bir fark var. Aynı şekilde Angkor wat da öyle.

Yani eğer bir bilinç varsa ortada; bu yapılar binlerce yıllık planların bir ürünü olur. Sanki bundan 12 bin yıl önce birileri çıkmış, dünya üzerinde belli noktalara dikkat çekici yapılar yapılmasını sonraki nesillere emretmiş, sonraki nesiller de sırası geldikçe bu yapıları yapmış. Niye? Orası meçhul.

Ancak ben şöyle bir çözümü daha makul ve daha az mistik buluyorum;

Dendiği gibi kutup eğikliği olmadan önceki zamanı düşünelim.

Mevsimler yoktu.

Bu şu demek; aynı enlem üzerinde sürekli aynı iklim koşulları.

Sürekli kış yaşanan bir yerde insan yaşayamaz. O halde?

Ilıman iklim kuşağı nereye isabet ediyorsa, eski insanlar da o enlem boyunca yaşamış olabilirler. O yüzden kutuptan 10 bin km ötede aynı enlem üzerinde insan yoğunluğu fazla olduğundan, tüm kültür mirasları da orada kalmıştır. Bu durumda ekvator çok sıcak olacağından bunun üst ve alt kuşağında iki "yaşanabilir" alan olabilir. (Mevsimler olmadığı için, yaşam alanları bugünkü gibi geniş de olamaz. Sürekli bir kış, bitki örtüsünü tahrip eder.)

Ancak şöyle bir irrasyonellik söz konusu; dünyanın eğiminin değişmiş olması herhalde milyonlarca yılla ifade edilir bir durum. (böyle bir şey var mı onu da bilmiyorum. Burak Eldem kitabında bir şeyler söylüyordu gerçi.).  O milyonlarca yıl öncesinde insan mı var dı ki? Sorun burada bence.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
8628 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 12, 2007, 08:05:25 ös
Gönderen: Supeluta
0 Yanıt
3476 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2007, 01:11:09 ös
Gönderen: MASON
2 Yanıt
8497 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2008, 03:32:58 ös
Gönderen: akasya
3 Yanıt
6091 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2015, 08:04:51 ös
Gönderen: GOASISG
Atatürk ve geometri

Başlatan bugfree Geometri

2 Yanıt
10856 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2010, 12:23:58 öö
Gönderen: khandorock
3 Yanıt
15713 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2016, 09:58:57 ös
Gönderen: Zennn
6 Yanıt
5871 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2015, 08:38:21 öö
Gönderen: Risus
5 Yanıt
4701 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2018, 09:17:24 ös
Gönderen: ozgurberkster
2 Yanıt
3403 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2017, 07:49:54 ös
Gönderen: Achilles