Murat Bardakçı'yı foruma davet etmek gayet orjinal bir fikir.Ancak,sayın Dino'nun da söylediği gibi gelmek istemeyecektir.
Benim daha farklı bir düşüncem var.Bizler,masonlar.org'un üyeleri olarak,kendisinin proğramına çıkıp,kendi görüşlerimizi dile getirmek istediğimizi duyuralım.Bakalım ozaman tepkisi ne olur.Bakalım narsistlerin cesareti nekadarmış.Proğramının reytinginin tavan yapacağına inansa bile,bunu göze alabileceğini sanmıyorum ama bence bukonu kendisine ve kamuoyuna birşekilde duyurulmalıdır.Masonlar,belki böyle bir proğrama çıkmak istemeyebilirler ama bizim için hiçbir sakıncası yok.Böyle bir girişimin duyurulması,belkide birtakım tabuların yıkılmasına vesile olabilir.
Saygılarımla...
Hiç merak etmeyin Murat Bardakçı ya bu fikri kabul etmez ve dalga geçer ya da karşısına çıkacak olan standart bir üyeyi muhtemelen ezer geçer beyefendi.
Bu sıralarda forumda dikkatimi çeken bir tavır yükseliyor yeri gelmişken bunu elimden geldiğince düzgün bir şekilde anlatmaya çalışayım. Bu foruma üye olmak için örneğin ben, herkesten istenen o soruları olabildiğince düzgün bir üslupla cevapladım ve üyeliğim bir iki gün içerisinde başladı. Eminim üyelerin çok büyük çoğunluğu da bu şekilde geldi bu foruma. Yani bu forumdaki biz harici üyelerin ekstra bir özel gücü, özel yeteneği yoktur. Fakat sanki Masonlar forumu dahilinde olduğumuz için diğer hariciler içerisinde "primus interpare" pozisyonundaymışız gibi düşünen üyeler var. Ben buna karşı çıkıyorum. Dışarıda nasıl bir toplum varsa, bu forumda da aynı toplumun üyeleri vardır.
Bu durumda bazı sorunlar karşımıza çıkıyor. Masonlar forumunun harici üyelerinin Masonluk'u derinlemesine ve özüne zarar vermeden savunabilecek bir pozisyonu ya da bilgisi var mıdır? Eğer Masonluk savunulmaya muhtaç olsaydı bunu en iyi Masonlar yapmaz mıydı? Bakın kendileri mümkün olduğu kadar sessizliği seçiyorlarken, bu vazifeyi nereden üstümüze alabiliriz? Yahut neden almalıyız?
Forumda Murat Bardakçı karşısına Yirmisekiz Mehmed Çelebi'yle ilgili Osmanlıca bir dökümanı çıkarttığı zaman, "ama öyle değil, bakınız burada böyle diyor" diyebilecek Osmanlıca tahsiline sahip kaç kişi var örneğin? Masonluk nedir sorusuna bile düzgün bir tanım verebilmek kolay değil...
Bakınız adam saygısız, etik değerlerden nasibini almamış birisi... Fakat bilgisi, kendi konusunda özellikle iyidir. Masonluk'un Türkiye'de en aktif olduğu zamanlar da kendisinin uzmanlık alanıdır. Bir adamı bilge değil diye küçümsemek eğer iddia edildiği gibi aydınlık yolundaysa bir kişi doğru değildir. Bilgi gücü sağlam bir adamın karşısına öyle ben, siz, onlar çıkmayı düşünürlerse savundukları kavramlara zarar verebilirler...
Murat Bardakçı'dan bile öğrenilecek şeyler vardır. Diyalektik olarak düşünürsek, Murat Bardakçı bir antitezdir. Milimetrik de olsa senteze ulaşmak adına bir yararı dokunmuş olabilir. Mason üyelerin belki de inancı ve ketumiyeti sınanmıştır burada. Harici üyelerin kafası karışmıştır biraz belki ama bu da iyidir. Ordo Ab Chao, boşuna söylenmiş bir söz değil. Kaos, muhakkak kafanın içerisinde de lazım biraz...
Murat Bardakçı belki daha derinlemesine araştırmalar yapar. Büyük resmi görebilmek adına başka konuları da araştırır. Örneğin farkındaysanız programda Rose-Croix kelimesinin ne demek olduğunu pek anlamadılar. "Pembemsi Gül" gibi bir ifade kullandılar Pelin Batu'yla. Adam belki de hayatında Gül-Haçlılarla ilgili düzgün bir bilgi toplamamış. Yine o dalga geçtiği Yahudice kelimeler... Netice itibariyle Masonluk gibi coğrafi anlamda da çok geniş bir tarihe halef olduğunu iddia eden bir kurumu mümkün olduğu kadar sağlıklı tahlil edebilmek için tarihin hemen her dönemiyle ilgili bir fikriniz olması lazım. Murat Bardakçı ise daha çok belli bir dönemin uzmanı sayılabilecek bir araştırmacı.
Daha önce de dediğim gibi Murat Bardakçı, bilgi gücüne sahip fakat bilge olmayan bir adam. Fakat yüksek insan değerleri işte böyle adamlar karşısında sınanır. Bilge bir adam karşısında sükunetinizi, saygınızı, empatinizi korumak için inisiye ya da özel olmaya gerek yok. Ancak böyle zorluklarla sınanır sizin düşünce özgürlüğü, cehalet özgürlüğü, sessiz kalma, empati kurma, üzülme kavramlarınız...
Murat Bardakçı'ya üzülünüz. Onun kuzuya "olsaydı da yerdik ehihi mehihi, yazık oldu kuzunun kelleye" dediği gibi değil, onun bu kadar bilginin arasında neden böyle kendisine yenildiğini düşünerek üzülünüz. Kimisi kendini yenebilecek kadar güçlü, kimisi kendine bile yenilecek kadar naif olabiliyor işte. Muhakkak geçmişten gelen bir sebebi vardır onun bu ego sorununun. Babası İlhan Bardakçı, tarihi bir belgeyi bir Afrika ülkesinin büyükelçisi ya da konsolosuyla paylaştığı için casuslukla suçlanmış ve ülkeden kaçmak zorunda kalmıştı. Her ne kadar fikirlerine ters de olsam, adamın gidip Almanya'da ülke hasreti içerisinde ölmesine üzülürüm. Oğlunun da hareketlerinde biraz sevgisizlik, belki biraz küçükken fazla kınanma tavırları okunuyor. Ben ona üzülüyorum...