Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mason Mabedi – 5 (İki Sütun)  (Okunma sayısı 14567 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 28, 2011, 09:15:09 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




İki Sütun deyince aklım önce bambaşka yerlere gidiyor.

Kimileri buna “İki Kolon” diyor. Bir bakıma aynı şey bir bakıma değil. Kolon, benim teknik anlayışım çerçevesinde, bir yapıda yük taşımak üzere kullanılan düşey öğelerden herhangi biri. Ancak sütun yük taşımayabilir.

Bir binanın ya da kalenin ya da tapınağın girişinde yer alan iki görkemli sütun hep kişinin dikkatini çekmiştir. Mısır’da hemen her tapınağın girişi böyledir. Bu bağlamda en belirgin olanlarından biri sanırım Edfu’daki Horus Tapınağı. (Resmin Kaynağı: www.sightsandculture.com)





Bu resmi seçişimin bir özel nedeni var. Arka planda kocaman kolonlar görüyorsunuz, çatı lentolarını taşıyan. Fakat kapının yanındaki iki sütun sanki işlevsiz gibi. Hiç olur mu? Yük taşıyan ötekilerin hepsinin aynı olan başlığının dışında herhangi bir simgesel anlamı yok ama beriki çiftin var.

Luxor Tapınağı da öyledir ama orada bir başka espri vardır. (Konumuzun dışında. Merak eden gidip görmeli. Hem gündüz değil, ille de gece gitmek gerek.)

Zahmet edip Abu Simbel’e kadar gidecek olursanız, (zahmetine değer bence) orada 2. Ramses’in bu iki sütunu nasıl gölgede bıraktığını görürsünüz. (Tarihte çok megaloman vardır ama hiçbiri bu adamın eline su dökemez.)

Kale ya da şato biçimindeki yapıların ana girişlerinin her iki yanında iki kule yapılmış olduğunu görürüz. Hem bu sadece Batı mimarisinin bir özelliği değildir; Türk-İslâm-Osmanlı mimarisinde de çok güzel olanları vardır. Topkapı Sarayı’nın ana girişi işte hemen gözümüzün önünde. Sivas ve Erzurum’daki çifte minareler, daha birçok benzerlerinin örnekleri. Medreselerin girişlerine böyle iki kule dikilişi, hiç de gelişigüzel olmasa gerek; ben bunun yorumunu Sufîliği iyi bilenlere bırakırım.

Kudüs’te M.Ö. 10. yüzyıl ortasında inşa edilmiş Süleyman Tapınağı’nın ana binasının girişinde de böyle iki sütun bulunduğu, Tevrat’tan başlayarak birçok kaynakta anlatılıyor. Gerçi o tarihte Kudüs’te öyle bir tapınak inşa edilmiş olup olmadığı da bilimsel açıdan kanıtlanamamış durumda ama yapılmadığı da kanıtlanamadığına göre yapıldığını kabul etmek daha doğru gibi.

Nitekim kimilerinin dediğine göre; bir mason mabedinin girişindeki iki sütun da Süleyman Tapınağı’nın o iki sütununun simgesel benzeriymiş.

Simgesel benzeri olması zorunlu çünkü tıpatıp benzeri olursa bu sütunlardan her birinin yüksekliğinin 17,5 arşın (neredeyse 8 m) yüksekliğinde olması gerek. Tavanı o kadar yüksek mason mabedini nerede buluyorsunuz. Ha, evet, Batı ülkelerinde o çok özel toplantıların yapıldığı, spor salonu boyunda koskocaman mabetlerde belki. Sayın Mustafa Kemal’e soralım: “New York’taki büyük mabetteki durum nasıldı?” diye.

Mason mabetlerinde bu sütunlardan birine B Sütunu, ötekine J sütunu deniyor.

Bu harfler neyi temsil ediyor?... İkisi de birer sözcüğün baş harfi; hiç kuşku yok. Masonlukta bu bağlamda yapılmış olan bir sürü açıklama, yorum var. Burada ritüelik açıklamalara yer veremeyiz; bu anlattıklarımızın forum kuralları uyarınca bir sınırı var. Fakat ben derim ki: B = Benjamin, J = Judah. Niçin böyle dediğimi sanırım forumdaki bir başka başlık altındaki bir yazımda anlatmıştım. Ancak bu açıklama mason mabedi için geçerli olmayabilir; o varsayımsal Süleyman Tapınağı için geçerli.

Sütunların başlıkları var elbette… Başlıksız sütun olur mu? Antik Çağda uygulanmış Roma ve Grek sütun başlığı stilleri Masonlukta yeri geldiğinde değerlendirilir. Bunların üçü simgesel derecelerde çalışan bir locanın oturumlarını yaptığı mabette de var; ona ayrıca geleceğiz. İki sütunun başlıkları ise öyle değil. Bunlar, geleneksel olarak zambak yaprağı motiflerinden oluşma biçimde düzenleniyor.

Neden başka bir şey değil de zambak yaprağı?

Bu bir simgesel yorumdur. Ben burada o işe karışmam.

Bu başlıkların altına yedi sıra zincir sarılır bildiğimce. Bunları kimi localar uyguluyor, kimisi es geçiyor.

Bu da bir simge. Yorumuna karışmam.

Sütun başlığının üzerinde sütun tablası vardır. Onun üzerinde ise sütunları bütünleyen diğer öğeler. Bunlar ise ikiye ayrılıyor büyük locaların tercihleri uyarınca. Biri Süleyman Tapınağı’ndaki uygulamanın benzeri, öteki çağdaş Masonluğu daha uygun olabileceği söylenebilecek bir düzenleme. İlki yarılmış durumda çok sayıda nar; öteki ise biri “gökküre” diğeri “yerküre” kavramlarını yansıtmak üzere iki küre.

İnternette bu iki sütunun resmini bulabilir miyim diye baktım. Çok var. Siz de bulabilirsiniz, buraya aktarmayı gereksiz buluyorum. En çok görüleni de üzerine küre yerleştirilmiş olanları.

İşte şimdi bu iki sütunun arasındayız.

Neredeyiz?



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 28, 2011, 09:46:18 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
İşte şimdi bu iki sütunun arasındayız.

Neredeyiz?

Sayın Adam'ın sorusuna yanıt vermeye çalışayayım:

Mikrokosmos ve makrokosmos'un tam birleştiği noktadayız, göklerin ve yerin birleştiği noktadayız, araftayız, sınırdayız. Yokluğun ve varlığın oluştuğu - dönüştüğü andayız.

Not: Tamamen kişisel yorumlarımdır.

Konu ile ilgili bir de sorum olacak:

Piramitlerin de kadim uygarlıkların yaptığı her büyük eserde, yapıda olduğu gibi bir giriş "kapı"sı olmalı. Genelde bu "iki sütun" ile çok çarpıcı bir bir biçimde vurgulanmış ve yapının büyüklüğüne doğru orantılı olarak da ebadlandırılmıştır.

Peki piramitlerin girişinde bulunan sfenks eğer "iki sütun" gibi yani bir giriş kapısı gibi bir işlev görüyorsa (ki şu anda neredeyse tüm araştırmacılar bu konuda hem fikir) neden tek? Acaba ikinci bir sfenks daha vardı da, yıkıldı mı? Yıkıldı ise bu aslında geçişin uzun zaman bulunamaması içn yapılmış olabilir mi?

Saygı ile.
« Son Düzenleme: Temmuz 28, 2011, 10:23:29 öö Gönderen: alcyone »
veritas lux mea.


Temmuz 28, 2011, 10:18:25 öö
Yanıtla #2
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 243

Sayin ADAM'in bu guzel yazi dizisinde Iki Sutunun boyutlari ve uzerlerindeki suslerle ilgili bizlere anlattiklari, bu yapilara dair dogrulugu az cok herkesce kabul edilmis, Tevrat'in cesitli kitaplarinda bulunan bilgiler.

Bunlara bir ekleme olarak, ben de bu sutunlarin iclerinin oyuk oldugunu soyleyeyim. Ola ki, eger dunyada baska oyuk sutunlar da var ise, onemli bir detaydir...

Bir de bu sutunlarin hangi malzemeden yapildigi konusu vardir, ama o konuda pek fikir birligi yok gibidir.

Pirincten dokuldukleri sik olarak soylense de, pirinc icin cinko gerektigi ve cinkonun donemin Israil'inde pek taninmadigini ileri surerek, sutunlarin tunc veya bakirdan dokulduklerini soyleyenler de vardir.

Ayrica, Masonlukta, Hz. Suleyman Mabedi efsanesine gore bu sutunlarin nerede ve hangi muhterem sahis tarafindan dokuldukleri de anlatilir, ama o kisim Mason Mabedi konusu disina cikiyor. Yine de arastirmak isteyene bir gosterici olmasi acisindan deginmek istedim.

Eureka
« Son Düzenleme: Temmuz 28, 2011, 10:38:49 öö Gönderen: Eureka »
The mason square doth clear the air of folly and deception
The rule is straight, the angle clear, for greatness has direction


Temmuz 28, 2011, 10:22:09 öö
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Alcyone'nin simgesel yorumları bence pek güzel. Daha başkaları da yapılabilir. Daha önce değinmeyi unuttum. Masonlara göre mabet bir bakıma "evren"i simgeler. (Böyle olunca işin kötüsü muntazam locaların mabedi, muntamaz olmayan locaların mabedi diye bir tutum anlamsızlaşmaya başlar. Muntazam ve muttazam oylmayan locaların mabedi ayrıysa, demek ki bunlar evrensel değildir. O zaman mabet evrenin bir simgesi olamaz.)

Mabet evreni simgeliyorsa, o zaman iki sütun arası evrenin girişidir. Bunun üzerine ayrıca betimlemeler yine yapılabilir.

Sayın Alcyone'nin bizi bu aşamaya kadar getirişi çok güzel ama bundan sonra bizi götermek istediği yeri onaylayamıyorum doğrusu. Gize Platosi başlı başına bir tapınak değildir. Farklı zamlanlarda inşa edilmiş birçok farklı öğeden oluşmuştur. Sfenks'in yerleşmiş olduğu nokta, onu bir sütun ile özdeşleştirmeye elvermemektedir. Ancak elbette bunları Sayın Alcyone ister ve "Gize" başlığı altında bir konu açarsa, orada tartışabiliriz. (Aslında ben Gize'yi pek de sevememişimdir. Krallar Vadisi'ni yeğlerim.)

Sayır Eureka'nın katkılarına ayrıca teşekkürler. İşin ilginç yanı şu ki, birçok mason örgütü, mabetlerindeki iki sütunun tam da betimlenmiş olana benzetmeye çalışır. Bunun gerekli olup olmadığı da tartışma konusu edilebilir.


   
« Son Düzenleme: Temmuz 28, 2011, 10:25:05 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 28, 2011, 10:37:48 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Sayın Alcyone'nin bizi bu aşamaya kadar getirişi çok güzel ama bundan sonra bizi götermek istediği yeri onaylayamıyorum doğrusu. Gize Platosi başlı başına bir tapınak değildir. Farklı zamlanlarda inşa edilmiş birçok farklı öğeden oluşmuştur. Sfenks'in yerleşmiş olduğu nokta, onu bir sütun ile özdeşleştirmeye elvermemektedir. Ancak elbette bunları Sayın Alcyone ister ve "Gize" başlığı altında bir konu açarsa, orada tartışabiliriz. (Aslında ben Gize'yi pek de sevememişimdir. Krallar Vadisi'ni yeğlerim.)

Sayın Adam'ın yorumuna saygı duyuyorum. Bir anlamda da haklı buluyorum. Benim önceki yazımda belirttiğim piramitlerin neler olduğunu tam olarak belirtmeli ve bunun da altını çizmeliydim. Yoksa sadece Memphis'de bile onlarca piramit bulunmaktadır. Dünyanın birçok yerinde bulunan ve bulunmayı bekleyenleri de sayarsak yüzlercesinin giriş kapısının Sfenks olamayacağı aşikardır.

Burada özellikle ve önemle belirtmek istediğim de aslında herkesin piramit denilince aklına ilk gelen piramitler olan 3 büyük piramit ve onların da en büyüğü olan Keops'tur. Keops piramidi kadim uygarlıklar zamanında (Salt Mısır değil, Babil, Eski Yunan uygarlıkları dönemlerinde de) bir inisiyasyon merkezi (mabedi) olarak kullanılmıştır.

Dolayısıyla özellikle Keops, Kefren ve Mikerinos'un olduğu bu inisiyasyon merkezinin (Bununla ilgili birçok kitap, iddia ve yorum içeren kitaplar da yazılmıştır) bir büyük (bu ölçülerdeki mabedlere giriş kapısı olarak) kapısı veya "iki sütunu" olmalıdır.

Şahsi görüşüm bu piramitlerden Keops'un "iki sütun" girişinin Sfenks(ler) ile betimlendiğidir. Bu sfenks hem koruyucu olarak işlev görür hem de "iki sütun" un bir sütununu teşkil eder. Bu nedenle yine şahsi görüşüm, koruyucu olarak mutlaka bir ikizi olmalı, "iki sütun" da zaten mutlaka bir ikize sahip olmalıdır.

Konu moderatörler isterse başka başlığa taşınabilir ancak ben "iki sütun" ile çok ilgili olarsak gördüğümden burada kalması taraftarıyım.

Saygı ile.
veritas lux mea.


Temmuz 28, 2011, 11:50:10 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi


Sütunlar antik medeniyetlerde değişik tarzlarda kullanılıyordu. Mısır’da yekpare olan sütunların başlıkları çan,lotüs,papirüs şeklinde yapılıyordu.Mezopotamya’da ise sütunların dayanak kaldırıcı işlevi olmayıp sadece süsleme nesneleri olarak kullanılıyordu.Sütunların ölçü ve kurallara  bağlanması antik Yunan mimarisine aittir.İON,DOR,KORİNT tarzı sütunlar Yunan tarzı olup,değişik uygulamalar ile Roma’lılar da kendilerine özgü tarzlarda sütunlar yaratmışlardır.

Saygılarımla,


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
13 Yanıt
14295 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2011, 02:33:59 öö
Gönderen: ARCHITECT
1 Yanıt
7356 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 24, 2011, 12:26:28 öö
Gönderen: malygos
2 Yanıt
5180 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2015, 08:09:55 ös
Gönderen: ADAM
12 Yanıt
12609 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2011, 09:44:50 ös
Gönderen: Eureka
0 Yanıt
3901 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2011, 02:20:30 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
9921 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 12, 2011, 11:12:29 ös
Gönderen: neumann
5 Yanıt
6385 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 07, 2015, 05:56:05 ös
Gönderen: İNSAN
11 Yanıt
15491 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2011, 03:14:13 öö
Gönderen: ARCHITECT
8 Yanıt
10729 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2015, 08:49:45 ös
Gönderen: Risus
21 Yanıt
17065 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2018, 07:29:33 ös
Gönderen: karahan