Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: AMERİKA’NIN İLK KEŞFİ - 1  (Okunma sayısı 11041 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 08, 2010, 02:04:50 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Benim yazdıklarımı izleyenler biliyor: Forumun Edebiyat bölümündü “Tapınakçıların Hazinesi” adlı bir kitaptan alıntılar aktarıyorum.

O kitabı okuduğumda, orada anlatılanları şu günümüzün ünlü roman yazarı Dan Brown’un kitaplarında anlattıklarına benzettim. Nitekim o kitapta, burada sözünü edeceğim Kaptan Zeno’nun maceraları da anlatılıyor. Bunu merak ettim; acaba bu anlatının bir gerçek dayanağı var mı diye çünkü kitabın sonunda bir kaynakça listesi veriliyordu. Onlardan başlayıp, biraz daha derinlemesine inceledim. O kadar çok şey buldum ki… İlginç!... Dolayısıyla buraya da kitap özetinin o aşamasına gelmeden önce bu konudaki derlemelerimin bir özetini vermek istedim.



Kaptan Nicolo Zeno

Çok zamandan beri ortaya şöyle bir iddia konuluyor:

“Amerika kıtasını ilk kez keşfetmiş olan kişi ne Kristof Kolomb, ne de Amerigo Vespucci idi. Tapınak Şöalyelerinin gemileri bundan çok daha önce oraya ulaşmış, orada keşifler yapmıştı. Fakat o tarihlerde bu bilgi çok gizli tutulmuştu.”

Eğer bu doğruysa, tarihte “gerçek” diye bildiğimiz birçok şeyin değişmesi, farklı olması gerekebilir.

Bunun sırf bir söylenti olmadığını göstermek üzere ortaya konmuş bir belge de var: “Zeno Haritası” olarak anılan, tıpkı Pîri Reis’in ünlü haritasına benzer bir harita ile bunu çizen Venedikli Kaptan Nicolo Zeno’nun anıları.

Üstelik bu hiç bilinmeyen, yeni bulunmuş bir belge de değil. Sadece yüzyıllardan beri göz ardı edilmiş, üzerinde pek durulmamış, o kadar...

Buraya bu haritanın internetten aldığım bir kopyasını yerleştirmek istiyorum:


Şimdi bu haritada görünenleri kısaca inceleyelim.

Ancak öncelikle şunu belirteyim ki, bu haritadaki kara parçaları ile günümüzdeki olağan bir atlasta görülenleri bire bir uyuşturmaya kalkışmamak gerekir. Çünkü bu harita 14. yüzyılın denizcilik yöntemiyle ve “kartezyen” olarak anılan tarza göre çizilmiştir. Çağımızda bu yöntem pek kullanılmamaktadır.

Pîri Reis’in 1531 tarihli haritasında, Afrika kıtasının batısı ile birlikte Güney Amerika’nın doğusu görülür; nasıl çizilmiş olduğuna ilişkin spekülâsyonlar bir başka konu... Zeno Haritası ise gördüğünüz üzere MCCCLXXX yani 1380 tarihini taşıyor ve Norveç’ten Kanada’ya kadar Atlas Okyanusu’nun kuzeyini gösteriyor.

Haritanın sağ yanında Danimarka ve Norveç’in kuzeye doğru uzanan kıyılarını izliyoruz. Alt ortada ise Britanya’nın kuzeydeki en uç noktası yani Orkney olarak anılan yer görülüyor.

En yukarıda (kuzeyde) üzerinde “Engronelant” yazılı kara parçası Grönland’dır. O tarihte Grönland’ın kuzeye doğru uzanmayı sürdürdüğü sanılmıştır. Hemen altında İzlanda’nın o tarihteki hali, sağında yani doğusunda ise Norveç kıyıları.

İzlanda’nın güneyinde “Frisland” adlı irice bir ada daha göze çarpıyor. Bu ada, yeryüzünde yüzyıllardan beri artık yoktur çünkü daha sonraki bir tektonik olay nedeniyle göçerek su altında kalmıştır. Nitekim Atlas Okyanusu’nun o bölgesi yer yer hayli sığ sayılır. Bu doğal afet İzlanda’yı da etkilemiş ve kıyıları göçmüş olsa gerek ki, bu haritaya bakıldığında İzlanda günümüzdekinden çok daha büyük boyutlu.

Konumuz bakımından asıl önemli olan nokta, bu haritanın sol yanında (batıda) görülen kara parçası. “Estotiland” adı verilmiş bu kara parçası, Kanada’daki “Newfoundland” denilen bölge. Onun güneyinde, haritanın sol alt köşesinde ancak ucu görünen, üzerine “Drogeo” yazılı olan kara parçası ise, günümüzde Kanada’nın “Nova Scotia” eyaletinin bulunduğu yarımada.

Şayet bu haritayı özgün ve gerçek olarak benimsersek, böylece, bu haritanın çizilmiş olduğu 1380 yılında yani Amerika’nın keşif tarihi olarak bilinen 1492’den çok daha önce o kıtaya varılmış olduğu ortaya çıkıyor. Elbette tarihine güvenilebilecek olursa...

Burada “Amerika’nın keşfi” sözüyle aslında şunu demek istiyoruz: “Amerika’nın Orta Çağ Avrupalıları tarafından keşfi”. Nitekim, Orta Çağın sona eriş tarihi genellikle 1453 olarak benimsenir ama bu hayli siyasi bir bakış açısından ileri gelir. Bilgi ve kültü bakımından değişimin başladığı dolayısıyla Avrupa’da Orta Çağı sona erdiren asıl tarih ise 1492.

Bu haritada az önce değinmiş olduklarımdan çok daha ilginç bir olgu var.

Dikkatle incelediniz mi?... İncelemediyseniz, lütfen bir kez daha bakın. Haritada meridyen ve paraleller gösterilmiş. Üstelik bunlar, dünyanın yuvarlak olduğu benimsenerek yerleştirilmiş. Oysa dünyanın yuvarlak olduğunu ileri süren bilim adamlarının Engizisyonun izlemesine uğramalarına daha iki yüzyıl var.

Burada “0” meridyeni, günümüzde kabul edilmiş olandan (Grennwich) 15 derece kadar daha batıya konmuş. Oysa daha sonra “0” meridyeninin Paris üzerinden geçtiği benimsenmişti; bunun Greenwich’e alınışı çok daha yakın bir tarihin ürünü. Bu haritada paraleller de biraz farklı. Bunların arasındaki ölçüye bakılırsa, yerküre asıl boyutundan %30 kadar daha küçük olarak benimsenmiş.

«Hayli yanlış yapmışlar. İyi ölçememişler.» diyebilir misiniz?

Bence bunlar bu haritanın özgün ve gerçek olması olasılığına kuşku konduruyor. Birkaç seçenek var. Ya bu harita aslında gerçek değil, ya sonradan dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılınca yeniden düzenlenmiş ya da o tarihte Kilise ne kadar karşı çıkarsa çıksın, dünyanın yuvarlık olduğunu bilenler varmış.

Bu harita 1380 tarihini taşıyor ama ilk kez 1558 yılında ortaya çıkarılmış olduğu da biliniyor. O tarihte bu belgeyi yayımlayan kişinin adı da Nicolo Zeno. Ona “Genç Nicolo Zeno” deniyor. Haritayı çizen ise “Şövalye Nicolo Zeno” olarak anılıyor. Genç Nicolo Zeno, ailenin o tarihten sonraki beşinci kuşağında geliyor.

Bu “şövalye” unvanı da nereden çıktı?

Kim bilir!... Tapınak Şövalyelerinden sonra Avrupa’nın birçok yerinde kurulmuş çeşitli şövalyelik tarikatlarından birinin üyesi olabilir. Belki de sadece bir takma ad. 14.yüzyılda Akdeniz’de hayli ün kazanmış, daha önce Cenevizlilere bağlı olan Venediklilerin bağımsızlığını sağlamış olan kardeşi Carlo Zeno da “aslan” diye bir takma adla anılırmış.

Burada pek görünmüyor ama güneybatıdaki en uç noktanın üzerinde bir kılıç resmi var. Kimileri, biçimine bakarak bunun bir “Tapınak Şövalyesi kılıcı” olduğunu ileri sürüyor.

Venediklilerin 13. yüzyılda denizcilikte çok ilerlemiş olduğunu biliyoruz. Bu işi Tapınak Şöövalylerinden öğrenmiş olduklarını söylemek pek doğru olmayabilir. Tapınak Şövalyeleri, Venediklilerin denizcilik yeteneğini tepe tepe kullanmış. Venedikliler de Tapınak Şövalyelerinin doğuda edinmiş olduğu bilimsel bilgilerden ve ele geçirdikleri aygıtlardan yararlanmış. İyi bir alış veriş. Karşılıklı çıkar birliği.

Kristof Kolomb

Amerika’nın genelde benimsenen bu ilk kâşifinin adı çeşitli dillerde çok farklı biçimlerde yazılır. Örneğin İngilizcede “Christopher Columbus”, Fransızcada “Christophe Colomb” biçiminde geçer. Aslına bakılırsa, Cenevizli olduğu için “Christoforo Colombo” en doğru olanıdır. Ancak ben dilimizde yazıldığı gibisine devam edeceğim; okunması daha kolay.

Kristof Kolomb’un kayınbabası Bartolomeo Perestrello da 15. yüzyılın ikinci yarısında Portekiz’in ünlü denizcilerindendi. “İsa’nın Şövalyeleri” adlı tarikatın üyesiydi yani bir Tapınak Şövalyesi idi. Ölünce ardında bıraktığı belge, günlük, harita ve çizelgeler kızına, dolayısıyla damadına kalmıştı. Kristof Kolomb0 Atlas Okyanusu’nda batıya doğru yelken açarken, hiçbir şey bilmeden gelişigüzel bir serüvene atılmakta değildi.

Tarihte hep Kristof Kolomb’un dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlamak istediği, nitekim Antiller’e çıktığı zaman orasını Hindistan sandığı anlatılır. Dünyanın yuvarlak olduğunu kimden öğrenmiş olabileceği üzerinde durulmaz. Sanki bunu kendi kafasından üretmiş, öyle sezinlemiş gibi bir izlenim yaratılmıştır.

Büyük olasılıkla nereye gittiğini de Antiller’de karaya çıktığı zaman aşağı yukarı nereye vardığını da iyi biliyordu. O tarihlerde okyanusun ötesinde bir başka kara parçasının varlığı hakkında hiçbir bilgi olmadığı görüşüyle, Kristof Kolomb’un serüvenleri romantik bir tarzla aktarılmıştır.

Amerika’nın eski ve özgün yerlilerine İngilizcede niçin “Red Indians” (Kızıl Hintliler) denmiştir?... Bu denilen doğru olsaydı, bambaşka bir ad verilmesi gerekmez miydi?

Elbette gerekirdi... Hatta o kıtanın adı, güneyini de birkaç kez dolaşmış olan Amerigo Vespucci’nin anısı yaşatılarak “Amerika” konmuş olduğuna göre, yerlilerine de “Amerikalılar” denmesi çok daha uygun düşerdi. Fakat anlatılmış romantik serüven öyküleri uyarınca Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına yakın bir noktadaki Antiller’e çıkışından söz edilirken, dünya çevresinde şöyle bir dolaşıp Hindistan’a vardığını sandığı falan anlatılır. Nitekim bu adalara “West Indies” (Batı Hint Adaları) denmiş olması da bundandır. [/size]



Nicolo Zeno’nun macerasına devam edeceğim. Ancak önce şu yazmış olduklarımı bir sindirin. Bu konuda ek bilgileri olanlar varsa katkılarını rica edelim.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 08, 2010, 02:45:05 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Uzun zaman oldu aranızda olamadım ama yine konu anlamında döktürüyorsunuz.
Bu arada son okumakta olduğum cihangir genere ait kitapta sizin açmış olduğunuz konun üzerine cuk oturan bilgiler var.Kitabın adı Ezotorik batıni doktrinler tarihidir.Bir bölümünde platonun Atlantis kıtasından bahsederken kullanmış olduğu cümleler çok ilginç atlantis kıtasından bugünkü amerikaya geçişten bahsediyor.Ayrıca mu kıtası ile ilgili bölümde denizciliğin çok ileri olduğu ve uzak diyarlara gidildiğinden bahseder.Sanırım bu uzak tarihe ait bilgiler efsane olmaktan çıkarıldığında kolomb tarihe karışacaktır.
Saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 08, 2010, 03:03:46 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Konuyu Atlantis ve Mu gibi antik ve biraz da varsayımsal kitalarla bağdaştıracak olursak, işin boyutu başkalaşır. Dünyamızın bugünkü coğrafyası bundan yaklaşık 7 bin yıl önce bu hale gelmiş, o günden bu yana gerek depremler gerek yanardağ püstürmeleri ve diğer doğal olaylar nedeniyle arada pek az değişiklik oluşmuştur. Batı dünyası olarak andığımız Avrupa ve bunun yakınları, 14. yüzyıl sonlarına gelinceye dek keandilerinden daha batıda bir diğer kıta daha olduğunu bilmiyor, dünyanın o yönde okyanuus ile son bulduğunu sanıyorlardı. 2Amerikanın keşfi" lafı işte bundan doğar. Fakat diğer yöne bakarsak, Doğu dünyası kendilerinden daha doğuda, okyanusun ötesinde başka kıtalar bulunduğunu acaba biliyorlar mıydı? Bunun yanıtı yok; bilip bilmediklerini bilmiyoruz.

Buradaki anlatım, hep olduğu gibi, bildiğimiz tarih çerçevesinde Batı dünyasının bilgileri üzerine kurulu. 1492 o bilgilerin yanlış olduğunu kanıtlamış olduğu içindir ki o tarihte Orta Çağ sona erer. Fakat anlaşılıyor ki o bilgilerin yanlışlığı daha önceden de biliniyormuş.

Sevgiler.
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 08, 2010, 03:13:52 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

İşin ilginç kısmı bana göre big bang öncesindeki yaşam tarih olarak anılmıyor,belki tam doğrulanamadığından belki hala bazı net mantıki cevaplar bulunamadığındandır.Ama Naacal tabletlerinde deşifre edilebilen kısımlarında tek tanrılı din ile ilgili anlatılan bölümlerde geçen yazıtlar bugün kurandada var.Bu Amerika kıtasından ve diğer kolonilerin yaşadığı yerlerden ayrıntılı bahsediyor.
Sn adam benim burda asıl merak etiğim tarihe nereden bakacağız ki doğru olanı bulalım.

Mısır tarihinin ilk dönemleri bilinmiyor hep yaşlılık dönemlerinden bahsedilir mesela,o yüzden amerika kıtasının kolomb öncesinden bulunmuş olması savına bende katılıyorum.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ocak 08, 2010, 03:39:00 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Elbette, olabilir. Ancak benim açımdan ya da benim ilgi alanım bakımından bundan sonrası daha da ilginç.

İzleyen bölümü yetişteribilersem yarın foruma yerleştiririm. Burada işin içine Tapınak Şövalyeleri'nin sonrasındaki İskoçlar girecek.  Gerçi bunları "Coğrafya " bölümünde anlatmak ne denli doğru, tartışılır. Ancak oldu bir kere.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 08, 2010, 11:11:13 ös
Yanıtla #5

Dünyanın yanlış bir hesapla %30 daha küçük oluşu ile, varılan noktanın "Hindistan" olması gerektği arasında bir bağ olabilir mi?  

Yani bu haritayı çizenler eğer ulaşmışlarsa Amerika kıtasını, Hindistan zannetmişler, ve sonradan haritalarınaki Hindistanın "doğu"daki en uzak adalarını da aslınd Amerika'nın en doğudaki adalarıyla kesiştirmişler ve bu nedenle de harita, dünya ölçeğinden %30 küçük hatalı çizilmiş olamaz mı?

Eğer böyleyse, bu insanlar için iki şey söylenebilir; Bu kişiler batıda bir Amerika kıtasından  yine habersizler, fakat dünyanın yuvarlak olduğundan haberliler. Dünyanın yuvarlak olduğunu Eski dünyadaki keşiflerle buluyorlar, ve batıya gidildikçe Hindistanın doğusunda kalan adalara ulaşacaklarını sanıyorlar. Bu da, Amerikanın kendisinin varlığını onlara haber vermiş kadim bir bilgi veya kitap olmadığını gösterir. Tabi eğer varsayımım doğruysa. Böyle olunca keşfin bir "kadim, mistik bilgi"ye dayalı değil, bilimsel bilgiye dayandığını söyleyebiliriz.

Fakat Piri Reis'in haritası, bu söylediklerimi geçersizleştiriyor. Çünkü orada net bir şekilde, Hindistanın doğusunda hiç tecrübe edilmemiş büyüklükte bir Güney Amerika var. 40 Senede Güney Amerika kıyıları bu şekilde gözlenip haritalanabilir miydi? Bu da durumu mistikleştiren öğe.
« Son Düzenleme: Ocak 08, 2010, 11:14:02 ös Gönderen: popperist »
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 09, 2010, 09:30:03 ös
Yanıtla #6

Bu konu hakkında kopyala yapıştır yapmak yerine daha önce bir dergide yer alan bir yazıyı ararken karşılaştığım aynı olayın incelendiği linki buraya ekliyorum.
Konu ise Çin İmparatorluğundaki Müslüman bir amiralin Amerika kıtasını Avrupalılardan önce keşfettiği tezidir.

Ayrıca aklımda kaldığı kadarıyla Haçlı Seferleri ve Türklerin Anadolu'ya yerleşmeye başladıkları dönemlerde, Wikingler'in Amerika'da gemi imal etmek için bir atölye kurdukları ispatlanmıştı. Bu tarihler ise yaklaşık M.Ö 1090 civarıdır.

Ayrıca Tapınakçılardan birine ait olduğu kabul edilen ve yine Colomb'tan yıllar öncesine tarihlenen bir mezar taşından ve Rosslin Şapelindeki Amerikan Mısır ve Kaktüs gibi bitkilerin motif olarak kullanıldığını biliyoruz.

Bunun yanında birde Amerika'nın adı konusu var ki Amerigo Vespucci denilen vatandaşın yaşadığına dair bilinen tek kanıt Venedik baskısı bir metindir. Böyle birinin gerçekten tarihte varlığı muammadır. Ancak "La Merica" adlı bir yıldızın takibi ile yeni ülkeye "yıldızın ülkesine" gidilebileceğini anlatan bir yazı vardır ki bu yazı Mason ve Tapınak Şövalyeleri ile ilgili- yanılmıyorsam- orjinali İbranice'dir.  Nasıralılar ile ilgili Yıldız olan Merica'dan doğmuştur.

http://www.wardom.org/amerikayi-zheng-he-mi-kesfetti-t253867.html

Sözünü ettiğim Çin amirali ile ilgili yazının yer aldığı link.

Saygılar.


Ocak 09, 2010, 11:18:00 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Vikingler'in Labrador kıyılarına, Newfoundland civarlarına 1000'li yıllarda gittikleri gerek yazılı edebiyatlarında (Vinlandsaga) gerekse bulgular sonucu (kamp ve tekneler) ispatlanmış bir olay. Kızıl Erik'in oğlu Leif Eriksson ve kızkardeşi, beraberlerinde bir kaç aileyle birlikte Kuzey Amerika'da kısa süreli bir yerleşim kurmuşlar.

Haritada Frisland olarak geçen adanın 1300'lü yıllarda var olup sonradan tektonik bir hareket sonucu yok olması gibi bir durumun olabileceğine ihtimal vermiyorum açıkçası. Öncelikle Frisland denilen bölge halihazırda Hollanda'nın eski isimlerinden biriydi. Bölgeye adlarını veren Frizler, Angllar ve Saksonlar'la birlikte yaşayan komşu Cermenik kabilelerdi ve aslında bu iki grup ve Jütlerle birlikte Britanya'ya göç eden Cermen topluluklarındandılar. Anglo Sakson kronikleri ve Britanya'yı uzun süre istila eden (Danelaw dönemi) Danimarka ve Norveç'lilerin yazılı kaynaklarında Britanya'nın batısında bu şekilde bir ada oluşumu olarak İrlanda'dan başka bu büyüklükte bir ada sayılmaz. Üstelik bu bahsettiğim yazılı kaynaklar bir-iki değil, epey fazladırlar da. Böyle büyük bir tektonik hareketin gözlerden kaçması bence mümkün değildir. Hele ki o dönemde İzlanda'dan Grönland'a Kuzey Denizi'nin her yerini kolonileştirmiş İskandinavya'lıların bu ada hakkında bir bilgisinin olmaması imkansız.

Nicolo Zeno'nun çizdiği söylenen (ki bu konuda sanırım bir delil yok çünkü 1558'de yayımlanmış) haritası Jütland haricinde çok isabetsiz geldi bana. Açıkçası oralara gittiğini hiç zannetmiyorum. Frisland olarak geçen ada bir ihtimal yanlış çizilmiş bir İrlanda olabilir. 1380 yılında İtalya yarım adasının siyasi haritasını bir incelemek gerek. Bilindiği üzere Sicilya adası çok uzun süre Norman işgalciler tarafından yerleşke olarak kullanıldı. Normanlar vasıtasıyla Heimskringla gibi önemli Viking sagalarına ulaşmak ve Labrador kıyılarının varlığını öğrenmek meraklı bir Venedikli için imkansız değil. Ancak bir Venedikli için 1300'lü yılların sonunda karşılaştığımız galleass, galley, dromon, dhow gibi Akdeniz gemileriyle Kuzey Denizi'nin kıyılarında keşif yapmak esas imkansız olandır. Akdeniz'liler için bu tip keşifleri yapmak İspanyol-Portekiz carrackları ortaya çıkana kadar mümkün olmayacaktır ve bu da 1400'lerin sonu ve 1500'lerde olur.

Sanırım sayın Fraternis'in bahsettiği Çinli general aslında Çinli bir müslüman yani Hui olan Zheng He'dir. Kendisinin keşifleri daha çok ticaret yolları üzerinedir ve Amerika değil de Zanzibar, Filipinler gibi Hint Okyanusu'nun uzak kıyıları için önem taşımaktadır. Amerika'ya gittiğine dair bir kanıt yoktur.

La Merica konusu ve Rosslyn Şapeli'ndeki aloe vera - mısır gibi bitkilerin varlığı ise elbette ilginç. Ancak şu da var ki acaba algıda seçicilik mi yapıyoruz? Yani orada gördüklerimiz gerçekten mısır ve aloe vera olsun diye mi yapılmıştı?

Bir de şu var tabi; Zeno kardeşlerin 1500'lü yıllarda bana kalırsa Amerika'nın keşfini kendi ailesine mal etmek isteyen mirasçıları tarafından yayınlanan anılarına göre 1394'te Frisland'da ölmüş olması gereken Niccolo Zeno'nun, aslında 1390'lı yıllarda Modon'da askeri yönetici olduğu zamanlarda yapmış olduğu hareketler için "güveni kötüye kullanma ve zimmetine para geçirme" suçlamasıyla yine 1394'te yargılandığını ve 1400'lü yıllarda yazmış olduğu bir vasiyetnamesi olduğunu biliyor muydunuz?
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 10, 2010, 09:17:22 öö
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan, Sayın Popperist, Sayın Fraternis ve özellikle Sayın Veritas'a teşekkür etmeliyiz. Bu konuya coğrafyanın tarihsel doğruları açısından çok güzel açılımlar getirdiler.

Ancak benim tüm bunları anlatışımın amacı başka... Onu da daha sonra göreceğiz. Benim anlattığım tarzdaki keşfin üzerine oluşturulmuş başka iddialar, dolayısıyla ortaya çıkmış başka olaylar var.  Bir diğer deyişle olay sırf Batılıların Orta Çağda bilmedikleri hatta yok saydıkları bir kıtaya aslında ne zaman ve nasıl gitmiş oldukları değil.

Bu arada bir tek Sayın Veritas'ın Frisland için dediğine katılmıyorum. Sözünü ettiğim tektonik olay bilimsel verilerle kanıtlanmış durumda. Ona bir ara rastlamıştım; yine bulmak için hayli aramam gerek. Nitekim o bölgede Atlas Okyanusu çok sığ (yanlış hatırlamıyorsam 30 m falan gibi bir su derinliği var.) Çok mu önemli?... Belki bilim adamları için önemli olabilir ama bizim için o kadar da önemli olmamalı.

Sevgiler.

 

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 10, 2010, 01:00:33 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM, o noktada Atlas Okyanusu'nun derinliğini açıkçası bilmiyorum. Ama sizin söylediğiniz gibi olduğunu varsayalım. 30 m civarlarında bir derinlik araştırmacılar için hiç bir şey değildir. Pek çok bulgu bulunabilmeli. Haritadan anladığımız kadarıyla neredeyse İzlanda kadar büyük ve dikkatli şekilde tüm ayrıntıları (körfez isimleri, yerleşim birimleri) verilmiş bir ada var karşımızda. Böyle bir yerleşim birimini bütünüyle sulara gömebilecek bir tektonik hareket örneğin İrlanda gibi alçak bir ülkeyi kesinlikle çok büyük bir şiddetle etkilemeliydi. O dönemde Danimarka'lılar olmasa da Norveç'lilerin Britanya ve İrlanda'ya olan saldırıları da hala aktifti. Ne İrlanda, ne İngiliz, ne de Norveç kaynaklarında böyle bir bilgi yok sanırım. Olsaydı muhakkak karşımıza çıkardı, önemsenmeyecek bir konu değil ki bu...

Sizin anlatılarınızın amacının başka olduğunu biliyorum. Gerçekler ve teorileri birbirinden ayırıyor ve teorileri paylaşıyorsunuz burada bizlerle. Bu fikirlerin kişiler ve kurumları nasıl etkilediğiyle ilgileniyorsunuz gibi daha çok. Ancak başka üyelere, biraz daha farklı ve daha belgelere dayanan bir bakış açısı sunma ihtiyacı hissediyorum ben de. Paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz.

Saygılar.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
10955 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2012, 03:58:28 ös
Gönderen: hypatia
0 Yanıt
7590 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 04, 2007, 11:17:23 ös
Gönderen: shemuel
2 Yanıt
6327 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2007, 08:55:00 ös
Gönderen: shemuel
45 Yanıt
23492 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2013, 11:16:30 öö
Gönderen: serdar-turk
0 Yanıt
4772 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 13, 2008, 05:52:48 ös
Gönderen: Genius Loci
3 Yanıt
5283 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2014, 08:27:19 ös
Gönderen: evvah
12 Yanıt
8471 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2012, 07:45:56 ös
Gönderen: hypatia
8 Yanıt
8096 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2010, 08:31:11 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4635 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2010, 03:38:39 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3723 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 05:21:11 ös
Gönderen: ozak1977