Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: AMERİKA’NIN İLK KEŞFİ - 2  (Okunma sayısı 8083 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 10, 2010, 09:30:28 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sanırım bu başlık ile bağlantılı ikinci ve son bölümü buraya tazesi tazesine yerleştirmek gerek. Ancak böylece benim bu konuyu niçin gündeme getirmiş olduğum anlaşılabilir. Nitekim Sayın Veritas Rosslyn Şapeli’ne değinmek suretiyle benim gelmek istediğin noktanın ipucunu vermiş oldu. Sanırım o konuyu aslında ayrıntılı olarak biliyor. Ancak bilmeyenler de olabilir. Ben anlatayım; sonra Sayın Veritas da katkıda bulunsun. (Ancak şunu da hatırlatmalıyım: Benim yapacağım anlatımın bütünü bu başlık altında değil, “Tapınakçıların Hazinesi” adlı kitabın özeti başlığı altında yer alacak. Dolayısıyla Sayın Veritas belki onu da foruma yerleştirmemi beklemeyi yeğler; elbette isterse.)


Henry Sinclair


Şimdi burada Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını keşfedişi gibi biraz romantik bir serüvene ilişkin fakat daha eski bir öyküyü hayli kısaltarak anlatacağım. Bu öykü özetini vermekte olduğum kitapta aslında çok daha iyi anlatılıyor.  Be-nim burada yaptığım, ona coğrafya bakımından bir bilgisel giriş gibi bir şey. Referans olsun diye…

“İskoçya’nın ünlü ailelerinden biri olan Sinclair ailesinin 14. yüzyılın ikinci yarısındaki ileri gelenlerinden Rosslyn Örlü ve Orkney Prensi Henry Sinclair, kuzeydeki birçok adayı egemenliği altına almıştı.

1390 yılında, İskoçya ile İzlanda arasındaki Far Oer adalarında (Fair Islands ya da Faereo) yabancı bir geminin karaya oturup parçalanmış olduğunu, balıkçıların tayfayı öldürüp ganimet elde etmeye hazırlandığını öğrendi. Geminin kaptanı ile tayfasını balıkçıların elinden kurtardı. (Asıl niyeti gemicileri kurtarmak değil, balıkçıların ganimete konmasını engellemek olabilirse de bundan pek söz edilmez.)

Venedikli olduğu anlaşılan denizcilerin kaptanı Nicolo Zeno, Henry Sinclair’e borçlanmıştı. Her ne isterse yapacağını söyledi.

Henry Sinclair, ta Venedik’ten okyanusun kuzeyine kadar gelebilmiş bu deneyimli kaptanın yardımıyla çok şey yapılabileceğini düşündü. Hele Nicolo Zeno’nun yıllardan beri bu çevrelerde fırdolayı gezmiş, hemen her yeri kendisinden bile çok daha iyi bildiğini öğrenince, ona donanmasının başına geçmesini önerdi. Niyeti, Atlas Okyanusu’nun kuzey bölgelerini tümüyle ele geçirmekti.

Henry Sinclair’in elinde Rosslyn’de bulmuş olduğu eski bir harita vardı. Nicolo Zeno, bunu görünce hayretler içinde kaldı. Kendi çizimleriyle karşılaştırdı. Neredeyse bire bir tutuyordu.

Henry Sinclair, Nicolo Zeno’nun önderliğiyle, 1393 yılında Grönland’a çıkıp o kıyılara da egemen olduktan sonra güneybatıya doğru yönelmek istedi. Ancak bu dileğin biraz ertelenmesi gerekti çünkü bunun için yeni ve daha dayanıklı gemilere gereksinme vardı.

Bu arada Nicolo Zeno artık hayli yaşlanmış olduğunu, Venedik’e dönüp orada ölmek istediğini söylüyordu. Küçük kardeşi Antonio Zeno’yu İskoçya’ya çağırttı. Ancak yurduna dönemedi. 1395 yılında, günümüzde artık var olmayan Frisland adasında öldü. Henry Sinclair de onun yerine kardeşi Antonio Zeno’yu geçirdi.

1398 yılında Antonio Zeno, ağabeyinin çizdiği haritalardan yararlanarak Henry Sinclair’i Grönland’dan daha güneye, günümüzde Kanada’daki “Nova Scotia” eyaletinin bulunduğu yere kadar götürüp getirdi.

Bu yolculukta İskoçlar oraya bir küçük koloni yerleştirdi. Hatta daha da güneye uzanıp Amerika Birleşik Devletleri’nin Massachusetts eyaletinin başkenti olan Boston dolaylarına kadar bile ilerlediler.

O tarihlerde dillerinden ötürü İskoçların “Micmacs” (Mikmekler) adını taktığı ilkel yerliler, denizden gelen bu insanları gözlerinde çok büyütüp onları kendi dillerinde “beyaz tanrılar” anlamına gelen bir adla anmıştı. Sonra onların “tanrı” olmayıp kendileri gibi “insan”, tenlerinin doğudan geldikleri için beyaz olduğunu anladılar.

Antonio Zeno, yıllar sonra Venedik’e dönerken, Atlas Okyanusu’nun kuzey bölgelerinin ayrıntılı bir haritası ile ağabeyinin anılarını götürdü. Bu anılarda Şövalye Nicolo Zeno, 1371 yılında okyanusta yakalandıkları bir fırtınadan kurtulamayıp batıya sürüklendiklerini, parçalanmış olan gemileriyle neden sonra Estotiland’a çıkabildiklerini, sonra yeni bir gemi yapabilmek için 20 yıl kadar oralarda kaldıklarını anlatıyordu.”

Nicolo Zeno’nun düzenlemiş olduğu haritanın Henry Sinclair’in bulmuş olduğu harita ile uyuşması, Tapınak Şövalyelerinin çok daha önceki tarihlerde Amerika kıtasına ulaşmış olduklarının kanıtı olarak gösterilir.

Hangi Tapınak Şövalyeleri?... Tarikat Fransa’da ortadan kaldırılmadan öncekiler mi  yoksa sonraki İskoçyalı Tapınakçılar mı?

Orası belli değil... Hatta Henry Sinclair’in bulmuş olduğu anlatılan harita da günümüzde bir “belge” niteliğiyle ortaya konmuş değil. Böyle bir harita varsa, daha önce saklanmış ve bir rastlantı sonucu bulunmuş olduğu söylendiği gibi yine saklanmış ve hâlâ bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor olabilir.

Anlaşılan Nicolo Zeno da gençliğinde ister istemez oralara kadar gitmiş, üstelik hayli uzun bir süre kalmış. Ancak o gidişin bir keşif serüveni değil, kaza olduğu anlaşılıyor. Henry Sinclair’in kararlı gidişi ise çok daha sonra.

Bunlara bakılırsa, Amerika kıtasının keşfi 1492 değil, 1371. Hatta kim bilir belki bundan çok daha önce.

Nova Scotia

Günümüzde Kanada’nın güneydoğudaki eyaletlerinden biri olan Nova Scotia’nın eski adının “Arcadia” olduğu söylenir. Asıl Arcadia (Arkadya), Yunanistan’ın güneyindeki Peleponez (Mora) yarımadasının kuzey bölgesidir. Kanada’da ise daha sonra “r” harfi çıkarılıp, “Acadia” denmiş.

Peki sonra niçin “Nova Scotia” (Yeni İskoçya) olmuş?

Avrupa’dan oraya ilk kez İskoçların vardığı kabul edildiği için... Fakat oraya daha önce ulaşan Nicolo Zeno da “Drageo” adını koymuş.

Acaba Nicolo Zeno Tapınak Şövalyelerinden kalma birtakım bilgileri önceden edinmiş ve oralara özellikle gidebilmek için yola çıkmış olabilir mi?

Belki!... Ancak anılarında böyle bir şeyden söz etmediğine, Henry Sinclair’in Rosslyn’de bulmuş olduğunu belirttiği bir haritaya değindiğine göre, bu ancak bir kurgu olarak düşünülebilir.

Tapınak Şövalyelerinin ardında kim bilir daha neler kalmıştır.

Bunların kapsamı tümüyle bilinemez ama 14. yüzyıl ve sonrasında ortaya çıkan ezoterik örgütlerden birçoğu, Tapınak Şövalyelerinden kendilerine çok önemli özel bilgiler kaldığını, bunların mal ve mülkten daha değerli olduğunu ileri sürmüştür.

Çağdaş tarihçi yazar Frederick J. Pohl, Henry Sinclair ve Amerika kıtasının Kristof Kolomb’dan önceki keşifleriyle bağlantılı olmak üzere 1961 ve 1974 yıllarında yayımlanmış kitaplarında, yukarıda özetini verdiğim öyküyü çok daha ince ayrıntılarına girerek anlatmış. Ancak diğer birçok çağdaş tarihçi, bu anlatımlara güvenemediğini, doğruluğuna katılmadığını belirtmiştir. Bu güvensizlik, Frederick J. Pohl’un sırf bir tarihçi olmayıp aynı zamanda bir bilim kurgu yazarı oluşundan ileri gelebilir.

1997 yılının Eylül ayında İskoçya’da özellikle bu konunun irdelenmesi amacıyla “The Orkney Symposium” adı altında bir bilimsel toplantı düzenlenmiş. Üç gün süren bu toplantıya bildirge verip konuyu tartışan tarihçilerden kimisi 1991 yılında ölmüş bulunan Frederick J. Pohl ile hemen aynı paralelde görüş belirtirken, kimisi de başka belgelere dayanarak bu savlara karşı çıkmış. Bir tartışmadır gitmış. Sonra da bu bilimsel toplantının tutanakları yayımlanmış. (İnternette bulmak olanaklı.) Ancak çoğunlukla Henry Sinclair’in gerçekten de böyle bir serüven yaşayıp yaşamadığı üzerinde görüşülmüş. Zeno Haritası’nın yanlış ya da düzmece belge olduğunu ileri süren çıkmamış. Üstelik Nova Scotia eyaletindeki Louisburg limanında bulunmuş bir batık gemi topunun, Venedik’teki bir müzede sergilenen bir 14. yüzyıl gemi topu ile tıpatıp aynı olduğu bile ortaya konmuş.

Kaldı ki, Amerika Birleşik Devletleri’nin Massachusetts eyaletindeki Westford kasabasındaki bir tepede, kaya üzerine kakma yöntemiyle yapılmış bir resim var. Zamanla aşınmış olmakla birlikte, oraya ne çizilmiş olduğu hâlâ seçilebiliyor. Bir elinde kılıcı, diğerinde kalkanı ile bir 14. yüzyıl şövalyesinin resmi. İşlemenin o tarihten kalma olduğu da bilimsel yöntemle kanıtlandı.

Yukarıda değinmeden geçmiş olduğum bir diğer husus özetle şöyle:

“Henry Sinclair’in has adamlarından Sir James Gunn adlı bir şövalye, orada ölmüş ve defnedilmiş. Anısını yaşatmak üzere dağdaki bir kaya üzerine böyle bir çizim yapılmış.”

Buna karşın, Genç Nicolo Zeno’nun 1558 yılında ortaya çıkardığı belgede Henry Sinclair’in adı geçmez. Sadece “Zicmni” diye pek garip adlı bir prensten söz edilmektedir. Nitekim Henry Sinclair’in böyle bir serüveni olamayacağını ileri sürenlerin üzerinde durduğu noktalardan biri de budur. Elbette sadece bir adın farklı bir biçimde yazılmış olması pek bir şey değiştirmez ama bu öykünün doğruluğuna karşı çıkanların kendi görüşlerini destelemek üzere ortaya koymuş olduğu deliller de hiç yabana atılabilir gibi değil.

Kim bilir, belki de Henry Sinclair o tarihlerde günümüzdeki Kanada kıyılarına kadar gitmiş olan İskoçlar ile birlikte değildi. Fakat romantik bir tarzda kaleme alınmış öyküsünün kapsamında sanki bu serüvende bulunmuş gibi gösteriliyor. (Tapınakçıların Hazinesi adlı kitapta da öyle.)

Buna karşın hiç kimsenin karşı çıkmadığı gerçek ayan beyan görülüyor: Amerika kıtasına Kristof Kolomb’dan çok önce gitmiş olanlar vardı ve bu kişiler oraya varmak için Tapınak Şövalyelerinden kalma bilgilerden yararlanmıştı. Ancak rotaları farklıydı; okyanusu dosdoğru geçmeye kalkışmak gibi bir riske girmemiş, hep kuzeyden dolaşmışlardı.

Kristof Kolomb’un kayınbabası Bartolomeo Perestrello aslen Madeiralı idi yani bir bakıma Afrikalı. Perestrello ailesinin İskoç asıllı Drummond ailesiyle öteden beri organik bağları vardı. Henry Sinclair’in torunu John Drummond, 1430’lu yıllarda uzun süre Madeira adalarında kalmıştı. Kristof Kolomb da onun torunu Juan Affonso Ercorcio ile arkadaşlık etmişti. (Portekizce’de Escorcio, “İskoç” demektir.)





İşte bu kadar… Artık bu yazboz bilmecesinin eksik taşlarını da siz yerine oturtun. Ben ise şu kitap özetinin sonrasına geçeyim.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 10, 2010, 11:54:40 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Anlatımlar,İskoçya'daki Süleyman tapınağı'nın kopyası olarak inşa edilen şapeldeki emareler,Amerika'nın kurucuları ve kuruluş felsefesindeki izler gayet net örtüşüyor.Sayın ADAM,varolan bir gerçeği farketmemizi sağlamaya çalışıyor kanımca...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ocak 10, 2010, 12:29:07 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Ceycet burada Rosslyn Şapeli'nden söz ediyor.

O konuya daha sonra ayrıntılı olarak değinmek istiyordum gerçi ama sanırım bu konudaki en güzel anlatımlar şu "Tapınakçıların Hazinesi" adlı kitabın sonraki bölümlerinde yer alıyor.  Ancak elbette o bir romansı anlatım ve Rosslyn Şapeli'nin betimlemek bakımından yetersiz.

Ben o şapeli gördüm. Gittiğimde onarım (restorasyon) olduğu için ayrıntıları inceleyecek kadar gezemedim. Ancak birçok ayrıntısı çeşikli kaynaklarda var. Öte yandan Kudüs'teki varsayımsal Süleyman Tapınağı'na ilişkin de araştırıcı sanatçıların yaptığı model çalıışmaları var. bunların arasında gerek dış görünüm, gerek yapı tekniği, gerekse iç mimari bakımından hiçbir benzerlik yok.

Dolayısıyla Sayın Ceycet'in sözünü ettiği sadece birtakım spekülasyonlarda, bu ayrıntılar hakkında en ufak bir bilgisi bile olmayanları yönlerdirmek amacıyla geçen bir söz...

Sevgiler,

 
     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 10, 2010, 12:54:36 ös
Yanıtla #3

Bural Eldem'in kitabındaydı yanılmıyorsam. Amerika kıtasının bize öğretilen zamanından çok önce, orada bir Roma imparatorunun büstü bulunmuş. Bir başka yerde de Çin paraları bulunmuş. Oraya Kolomb'dan evvel gidenlerin varlığı bir gerçek. Zaten Kolomb'un da Kuzeyden dolaşmayıp, büyük bir cesaretle doğrudan Atlas okyanusunu geçmesi, onun da bu gerçekten haberli olduğunu gösteriyor.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ocak 10, 2010, 01:11:42 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Daha önceki mesajımda da söylediğim gibi Niccolo Zeno 1394 senesinde Venedik'teydi. Aslında 1390'dan beri Akdeniz'de olduğunu iyi bir şekilde biliyoruz, çünkü bu tarihlerde şu an Yunanistan sınırlarında bulunan Modon ve Koron adalarının askeri valisi olarak görev yaptı. 1394 yılında ise bu görevini icra ederken zimmetine para geçirdiği suçlamasıyla yargılandı. 1558'de mirasçıları tarafından yayınlanan bu kitapta 1935'te (1934 de olabilir) Frisland'da öldüğü söylense de kendisinin 1400 yılında hazırlamış olduğu bir vasiyetnamesi bulunmaktadır. 5 senedir ölmüş olan birisinin vasiyetname hazırlaması ilginç bir husus...

Unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı, bu bilgileri aldığımız kitabın ve haritanın 1558 tarihli olmasıdır. 1390'larda yapıldığına dair bir karbon testi sonucu yok yanılmıyorsam. Mirasçıları yayınlamışlar, bizim atalarımız daha önce buldu Amerika'yı diye.

Fakat yine de İskoçya'dan Newfoundland'e gitmek bence o dönem için de imkansız değil. İmkansız olan bana kalırsa bu yolculuğu aslında Akdeniz'de olan bir Venedikli'nin yapmış olması. Tayy-ı mekan gibi bir ermişliğe sahip olması lazım insanın.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 10, 2010, 01:58:02 ös
Yanıtla #5
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Veritas bu konuyu benden daha iyi biliyor; orası belli.

Dediklerini çürütme eğilimi göstermeksizin, sadece sormak istiyorum:

Bildiğimce o Zeno ailesi pek geniş... Carlo Zeno belki de o ailenin en ileri gelen kişisi. Bu arada bir isim benzerliği söz konusu olamaz mı acaba?

Nicolo Zeno'nun haritasının 1558'de ortaya çıkarılmış olduğu konusunda uyuşuyoruz. Ben de zaten o 1380 tarihinin sonradan atılmış olabileceğini düşünüyorum. Tarihte sanki geçmişte düzenlenmiş gibi sonradan ortaya çıkarılmış düzmece o kadar çok belge var ki... Bunlardan birini de ben anlatacağım zaten bir başka başlık altında.

Sevgiler.

   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 10, 2010, 02:22:50 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Renieri Zeno'nun Venedik doçluğu görevine getirilmiş olduğunu düşünürsek sanırım Zeno ailesinin en önemli şahsı da o oluyor. Carlo Zeno bu göreve talip olmuş ancak seçilememişti. Ve evet Carlo Zeno, Nicolo ve Antonio'nun bir diğer kardeşidir.

Ben zaten sizin yazılarınızı mutlak gerçek olarak sunmadığınızın farkındayım. Sizin verdiğiniz bilgilere elimden geldiğince eklemeler yapıyorum, açıkçası bu düzmece veya şüpheli belgeler benim de çok ilgimi çekiyor. Tarih sadece doğruluğu kanıtlanmış belgeleri değil, düzmece veya yalan olduğu aşikar belgeleri de değerlendirmeye almalıdır. Çünkü bu belgelerin yapım nedenleri, doğurduğu etkiler de tarihsel önem arz eder.

Bahsettiğiniz başlığı dört gözle bekliyor olacağım,

Sevgi ve saygılarımla...
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ekim 06, 2010, 12:30:38 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Değerli forum üyeleri bu konuda ben de birkaç şey yazmak istiyorum. ancak detaya giremeyeceğim. Ayrıntılı bilgi ve kaynak isteyenler bana özelden yazabilirler.
1- Öncelikle keşif olarak adlandırabileceğimiz olay bilinçli yapılan veya farkındalık içeren bir davranış vaya olgudur. Şu veya bu şekilde yeni karalara ayak basanlar kaşif olarak kabul edilemez. Amerika da ilk yerleşmeler  veya yaşam izleri dersek daha doru olur mö 21.000 öncesine kadar gidiyor. ancak mö 7000 yılları ve özellikle mö 3000'lerden itibaren iyi takip edilebiliyor. ve bu yaşam izleri(kronolojik olarak) kuzeyden güneye doğru gençleşiyor. Bu olasılıkla kuzeyden güneye doğru bir göç hareketini olası kılıyor.
2- Şu an için kolomb öncesi bilinçli bir keşif yapıldığına dair bilimsel geçerliliği yüksek bir teori yok.
3- yazıda geçen tarihlerde Dünya'nın yuvarlak olduğu biliniyordu. Hatta eratos zamanından beri şüphe götürmez bir gerçekti Ancak esas sorun Dünya'nın büyüklüğü idi. Büyüklük konusunda kolomb yanılmıştır. Çünkü batlamyus'un hesaplarından haberi vardı ve bu hesaplar oldukça yanlıştı. Avrupada o tarihlerde üniversitelerde  sacrobosco'nun 1233 tarihli sphaera(küre) adlı eseri zaten okutuluyordu. Daha öncelerinde de islam dünyasında dünyanın küresel olduğu kabul edilmiştir.
4- Piri reis'in haritası ilginçtir. Ancak piri reis Akdeniz havzasının dışına çıkmamıştır. Dolayısıyla çizdiği haritalar o dönemki haritacılardan yararlanılarak çizilmiştir. Zaten piri reis haritalarında bugünde pratikte uygulanan nokta atma yöntemiyle çizmiştir. Eserlerinde çizim aşamalarını anlatır. Hatta kolombun yanında çalışan birinin akrabası osmanlıya esir düşer ve ondan aldığı haritadan yararlanır.Dünya haritalarının diğer paftaları kaybolmuş olmasa muhtemelen nasıl çizdiğini ve hangi kaynaklardan yararlandığını anlayabilirdik. yine de haritasında yakın zamanlarda keşfedilen yerleri göstermesi ilginçtir.
5- sonuç olarak bilim tarihi kronolojik olarak eksikliklerle dolu da olsa gelecekte yeni bilgilere ulaşılacaktır. Zamanım kısıtlı olduğu için detaylandıramadım. Selamlar .İyi paylaşımlar.




Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ekim 06, 2010, 08:31:11 öö
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın asimov'un "zamanı olmadığı" icin ayrıntıya girmeden özetle anlattıkları elbette ki pek ilginç. Zamanı olduğunda bunları ayrıca derleyerek foruma aktarmasını dilerim çünkü önemli bilgiler. Resmi tarih yanlıştır; bunu her vesile ile görebiliyoruz.

"Amerika'nın keşfi"ne gelince... Bir noktada Sayın asimov'a katılamıyorum. Keşif yapmak için ille de keşif amacıyla yola çıkılması gerekmez. Keşif rastlantısaldır. Adı üstünde: Keşif. Öteki türlüsü araştırma sonucu bulgu olur. Zaten en azından o yanlış olan resmi tarihe göre Kolomb da orada bir başka kıta bulunduğunu göstermek üzere yola çkmış değil.

"Ameraka'nın keaşfi" denilince, bunun kime göre olduğunu belirlemek gerek. Elbette bu keşiften çok önceki yüzyıllarda o kıtada yaşayanlar vardı. Hatta bu konu Kızılderililerin soyu bakımından hayli spekülasyona uğramıştır. Bunra da sözü edilen "keşif",yanlaşık bir yıl bir kaeralanlık çağ yaşamış olan Batı'ya, bir diğer deyişle bağnaz Avrupa'ya özgüdür. Nitekim bu yüzden 1492 tarihi (başka nedenler olsa bile) Orta Çağ'ı sona erdiren tarih olanrak benimsenir.

Eğer Nicolo Zeno'nun Amerika kıtasını keşfi ille de rastlantısal olarak oralara sürüklendi diye keşiften sayılmayacak olursa, onun ardından Antonio Zeno ile birlikte Henry Sinclair'in kuzey Amerika'ya yapkmış oldukları gidiş gelişler, orada oluşturdukları koloniler tam anlamıyla bir keşif olayıdır ve bu da Kolomb'dan yüz yıl kadar öncedir. Bu olayın belgelerini bir yana bırakalım, onlar her zaman için düzmece olabilir, ta Massachusetts eyaletine kadar inen somut kalıntıları vardır.  Bunlar birer kanıttır. Ancak Heny Sinclair kim ola ki? Ötesi İskoçya'nın kuzayinde, pek çok kişinin yerini de adını da bilmediği Orkney diye bir küçük ülkenin prensi. Asamisi okunmaz. Beri yanda ise Isabella ile Ferdinand'ın oluşturduğu yeni İspanya var; Endülüs'ü tümüyle tepelemeye girişen.  Bu nedenle göklenre çıkarılmıştır Kolomb'un yolculuğu.

Tüm bunlar cok mu önemli? Olay olarak hiç de önemli değil.  Ancak bunun ardından insanlara yanlış bilgilerin nasıl doğruymuş gibi yutturulmuş olduğuna baükacak olursanız, bir örnek olarak önemi ortaya çıkıyor.

Zaten asıl sorun buradadır. Egemen güçlerin kendi yarar ve çıkarları uğruna insanları bir yandan bilgisizliğe tutsak ederken diğer yandan da onların sonraki kuşaklarını kendi işlerine gelen yanlış bilgilerle donatmış olmaları.

     


 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
10903 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2012, 03:58:28 ös
Gönderen: hypatia
0 Yanıt
7555 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 04, 2007, 11:17:23 ös
Gönderen: shemuel
2 Yanıt
6313 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2007, 08:55:00 ös
Gönderen: shemuel
45 Yanıt
23437 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2013, 11:16:30 öö
Gönderen: serdar-turk
0 Yanıt
4769 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 13, 2008, 05:52:48 ös
Gönderen: Genius Loci
3 Yanıt
5271 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2014, 08:27:19 ös
Gönderen: evvah
12 Yanıt
8452 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2012, 07:45:56 ös
Gönderen: hypatia
9 Yanıt
11037 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2010, 01:00:33 ös
Gönderen: Veritas
0 Yanıt
4631 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2010, 03:38:39 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3718 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 05:21:11 ös
Gönderen: ozak1977