Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gazi Osman Paşa  (Okunma sayısı 4104 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 09, 2007, 03:11:47 ös
  • Ziyaretçi



GAZİ OSMAN PAŞA

 Doksanüç Harbi diye meşhur olan, Osmanlı-Rus Savaşında (1877-78 Plevne cephesinin ünlü kumandanı.
1832’de Tokat’ta doğdu. Beşiktaş’taki Askerî Rüşdiyede ve Kuleli Askerî İdâdîsinde (lisesinde) okudu. Harbiye’yi yirmi yaşında ikincilikle bitirdi. Harp Akademisine girdi. Akademi’yi bitirmeden, Kırım Savaşının çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak, teğmenliğe yükseldi. Savaşın sonunda yüzbaşı oldu. 1856’da Akademi’ye devâm ederek tahsilini tamamladı. Genel Kurmay Başkanlığında çalıştı. Anadolu’nun haritasını çıkarma göreviyle Bursa’ya gönderildi. Teselya’da, Yenişehir’de ve Cebel-i Lübnan’da görev aldı. Girit isyânlarının başlaması üzerine Girit’e tâyin edildi. 1866’da Girit’teki çalışmaları ile Serdâr-ı ekrem Ömer Paşa'nın takdirini kazandı. Miralay (albay) oldu ve Yemen’e gönderildi. Arkasından Paşa rütbesiyle Rumeli’de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka (tümen) Kumandanlığına tâyin edildi (1875). Buradaki çalışmaları takdir edilerek, birinci ferik (korgeneral) oldu. Sırp isyânları başlayınca emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını zaptetti. Sırp ordusunu yendi ve müşir (mareşal) oldu (l876).

Gâzi Osman Paşa'yı bütün dünyâya tanıtan, (1877-187 Osmanlı-Rus Harbindeki savunma, gayret ve kahramanlıklarıdır. Bu harpte, Plevne cephesindeki müdâfaası ile dünyâ harp târihine yeni prensipler getirdi.

Gâzi Osman Paşa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı başladığı sırada Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla vazifeliydi. Tuna’yı geçerek savaşın düşman topraklarında yapılmasını teklif ettiyse de, buna izin verilmedi. Rusların Berkofça Dağlarını aşmaya başlamasından sonra Osman Paşaya hareket emri verildi. Osman Paşa, kumandasındaki kuvvetlerle Plevne önlerine geldi. Rusların elinde bulunan şehri ele geçirerek, savunma için gerekli tedbirleri aldı. Ruslar Pelevne’ye karşı saldırıya geçti. Osman Paşa, Rusların bu ilk saldırısını, bir karşı taarruzla Osma Suyunun öte yakasına atarak bertaraf etti (20 Temmuz 1877).

Ruslar, 30 Temmuz'da tekrar bir saldırıya geçtiler ve yapılan kanlı savaşlardan sonra geri çekildiler. Bunun üzerine Rus Çarı, Osman Paşaya karşı Romen ordusundan yardım istedi. Rus Çarı, Romanya Prensi Birinci Karol’e yardım için şu târihî telgrafı çekti.

“İmdâdımıza gel! İstediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna’yı geç! Acele Plevne’de yardımımıza yetiş! Türkler bizi mahvediyorlar! Hıristiyanlık, dâvâsını kaybetmek üzeredir!”

Bu yardım talebi üzerine, Romenler elli bin kişilik bir orduyla Plevne’de Ruslar'a yardıma koştu. 11 Eylüld'e Rus-Romen birleşik ordusu, tekrar Plevne’ye doğru taarruza geçti. On iki saat süren büyük Rus taarruzu, düşmanın, kesin mağlûbiyetiyle neticelendi. Böylece Osman Paşa, üçüncü Plevne Savaşını da kazandı (11 Eylül 187. Gâzi unvânını aldı.

Daha büyük kuvvetlerle kuşatmaya devâm eden Ruslar, Plevne’nin teslimini istediler. Gâzi Osman Paşa, bu teklifi reddetti. Hiçbir yerden yardım gelmeyen Plevne’de yiyecek, yakacak ve ilâç sıkıntısı başlamıştı. Bu durum karşısında Gâzi Osman Paşa, bir huruç (çıkış) harekâtı yaparak, Plevne’den çıkmaya karar verdi. Bu kararı öğrenen Plevne ahâlisi, ileri gelenleri Osman Paşaya ricâcı gönderdiler; “Eğer asker Plevne’den çıkarsa, sivil halk içindeki Bulgarlar, bizlere çok zarar verir. Müsâade ediniz biz Müslüman ahâli de Plevne’den çıkalım” şeklindeki teklif üzerine Bulgar halkının ileri gelenlerini çağıran Osman Paşa, onlardan Müslümanlara zarar vermeyeceklerine dâir söz aldı. Buna rağmen Müslümanlar; “Biz de sizlerle gelelim.” diye çok yalvardılar. Osman Paşa, kimseyi kırmamaya dikkat ederdi. “Biz askerî usûllerle harekât yaparız. Sizler bize ayak uyduramazsınız” dediyse de, halkın istekleri çok acındıracak durumda olduğundan istemeyerek râzı oldu.

Huruç harekâtının yapılacağı sabah, halkın araba, kağnı ve hayvanları ile askerin intikal yoluna askerden önce, geceden dizilmiş olduğu görüldü. Plevne yollarında tam bir hengâme oldu, yollar kapanmıştı. İşte bu esnâda Rus topçusu ateşe başladı. Nice çoluk çocuk, kadın-kız bu ateş altında şehid oldu. Halkın bu aceleciliği aynı zamanda harekâtı da ifşâ etmişti. Zâten küçük bir kasaba olan Plevne yollarında yayaların bile geçmesi zorlaşmıştı. Plevne’yi kuşatan Rus ordusuna karşı asker “Allah Allah” sesleri arasında hücûma geçti. Sayı ve silâhça kendilerinden kat kat fazla olan düşman ordusunun birinci hattını kahramanca yardı. Ancak Ruslar, asker ve silâh çokluğunun yanında, ayrıca devamlı takviye alıyordu. Bu çıkış harekâtı sırasında Gâzi Osman Paşa'nın atı isâbet alarak öldü. Kendisi de bacağından ağır yaralandı. Açlık, hastalık, yardımın gelmemesi ve maiyetinde her türlü fedâkârlığı gösteren askerin harcanmaması düşünceleri, Gâzi Osman Paşa'yı teslime mecbur etti. Yarası, Vizsuyu kenarında bir evde sarılırken, Rus generali Ganetski tarafından esir alındı. Az sonra Rus Başkumandanı Grandük Nikola, askerî tören yaptırarak, askerlik ve esirlik kâidelerine aykırı olmasına rağmen, Osman Paşa'nın kılıcını iâde etti. Heyecan ve samimiyetle takdir ve parlak savunmasından dolayı tebriklerini bildirdi. Azamî hürmet göstermeye çalışan Nikola, Osman Paşaya:

“Şu anda yeryüzünde bu kılıcı şerefle taşımaya hakkı olan tek insan sizsiniz” demekten kendini alamadı.

Kısa bir süre sonra Rus Çarının bulunduğu karargâha getirilen Osman Paşa, Çar tarafından da tebrik edildi. Rusya’ya trenle götürülen Osman Paşa, trende Rus subaylarıyla harp ve askerlik üzerine Fransızca sohbetler etti. Rusya’ya varışında, ülke içinde istediği yere gidebileceği bildirildi. Gâzi Osman Paşa, bâzı Türk illerini gezdi. Her gittiği şehirde devlet reislerine yapılan merâsimle karşılanıp uğurlandı.

Gâzi Osman Paşa, bir müddet sonra 2. Abdülhamid'in teşebbüsleri neticesinde Rusya’dan İstanbul’a döndü. İstanbul’a gelişte halk tarafından büyük sevgi ile karşılandı. Sultan 2. Abdülhamid, göz yaşları içinde alnından öptü ve kendisine; “Sen benim yüzümü bu dünyâda ak ettiğin gibi, Allah da senin yüzünü iki cihânda ak etsin” diye duâ etti. Serasker oldu. Yedi yıl bu görevde kaldıktan sonra Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Mâbeyn Müşiri (Saray Mareşalliği) görevine getirildi.

Ölünceye kadar bu görevde kaldı. Törenlerde, Pâdişâhın arabasında ve ona karşı otururdu. 1900’de 68 yaşında vefât etti. Kabri, Fâtih Câmii avlusundadır. Türbesini, onu çok sevenSultan 2. Abdülhamid  yaptırmıştır.

Gâzi Osman Paşa, temiz ahlâkı, kahramanlığı, samîmî Müslümanlığı ve devlete olan bağlılığı ile günümüze kadar sevgi ile anılmıştır. Adına yazılan Plevne veya Gâzi Osman Paşa Marşı hâlâ söylenmektedir
.
« Son Düzenleme: Mayıs 09, 2007, 03:15:05 ös Gönderen: Ittihatci »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
ORALET OSMAN :D

Başlatan bilmeliyimgalilei Mizah

2 Yanıt
2722 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2008, 10:31:15 ös
Gönderen: tuana
0 Yanıt
4556 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2009, 12:59:00 ös
Gönderen: asoraman
5 Yanıt
7190 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2009, 11:25:17 öö
Gönderen: lucifer
4 Yanıt
4762 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2010, 09:35:08 ös
Gönderen: Kaan
13 Yanıt
30489 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2016, 12:09:58 öö
Gönderen: Herakles
2 Yanıt
7067 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2012, 02:01:34 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
14384 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 03, 2012, 05:55:50 ös
Gönderen: BULGARIA
4 Yanıt
3637 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 15, 2013, 06:30:34 ös
Gönderen: Samuray
7 Yanıt
3442 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 26, 2014, 12:58:39 ös
Gönderen: 38
4 Yanıt
5275 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 01, 2017, 08:22:54 ös
Gönderen: ADAM