Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => 3 Buyuk Din => Islam => Konuyu başlatan: oasis - Mayıs 06, 2011, 11:42:17 öö

Başlık: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: oasis - Mayıs 06, 2011, 11:42:17 öö
Ve (Allah) "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette iskân edin, dilediğiniz yerden de yeyin ve şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zâlimlerden olursunuz." (dedi) (Araf, 19)
 
“Kur’ân kendisini tanıtırken Âyetlerinin bir bölümünün müteşâbih [mecâz, kinâye gibi sanatsal anlatımlı ve çok anlamlı]  olduğunu açıklamış olsa da, kimileri sözcükleri mutlaka hakikat manalarında kabul edip Kur’ân'ı buna göre anlama çabası göstermişlerdir…
 
(Birçoklarının) bu ağacı (yasaklanan ağacı) hakikat anlamıyla fizikî bir ağaç olarak kabul etmeleri, Kitab-ı Mukaddes’in bu konudaki anlatımıyla örtüşmektedir. Ne var ki, bu örtüşme klâsik anlayışı temsil eden bu kişilerin Kitabı Mukaddes'in etkisinde kaldıklarını düşündürmektedir:
 
Biz, "yasaklanan ağaç" konusunu tam olarak açıklığa kavuşturabilmek için, Âyette geçen şecer ve mâl sözcüklerinin kökenine inme ihtiyacı duyuyoruz:
 
Şecer, "bitki cinsindendir. Gövdesi üzerinde desteksiz duran bitkidir. Kış mevsiminde varlığını koruyan bitki"dir. Hicazlılar, buğday, arpa ve hurmaya şecer derler.  Şecer sözcüğü, "ihtilâf" Nisâ Sûresinin 65. Âyetinde "sarf etme" anlamlarında da kullanılır. Çünkü ihtilâfların ekserisi "mal" yüzündendir, en çok harcaması yapılan da "mal"dır.
 
Dikkat edilirse, Âyetlerdeki şecer sözcüğü ile 22. Âyetteki varaku'l-cennet ifadesi aynı anlama gelmektedir ve her ikisi de kısaca "mal, altın, gümüş, deve, arpa buğday ve hurma" demektir.  Dolayısıyla biz de şecer'i Hicazlılar gibi "mal" olarak anlayabiliriz.
 
Mâl sözcüğü Türkçeye Arapçadan gelmiş bir sözcüktür. Konunun iyi anlaşılabilmesi için bu sözcüğün de Arapçadaki gerçek manasını tespit etmek gerekmektedir.

Mâl, "tüm eşyadan sahip olunan şeyler" demektir.  Mâl aslında "altın ve gümüşten sahip olunan" demektir. Sonradan kazanılan, elde tutulan ve ayniyattan sahip olunan şeylere ıtlak olunur oldu. Arap’ın mâl dediği şey, ekseriyetle "deve"dir.

Kıssayı anlatan Âyetlerdeki ifadeler ve sözcüklerin gerçek manaları göstermektedir ki, Allah insanın mal tutkusundan uzak olmasını istediği için Âdem ve eşini mal düşkünü olmaktan menetmekte, İblis de Âdem ve eşini mal ile aldatmaktadır.
 
Nitekim Tâ-Hâ Sûresinin 120. Âyetinde İblis, Âdem'i ebedîleştirmek için onu    şeceretü'l-huld'a; mala [altına, gümüşe, deveye, arpaya, buğdaya, hurmaya ...]  yönlendirmiştir. Aslında "şeceretü'l-huld"a yönlendirme, İblis'in üçüncü iğvasıdır. Aşağıda, 20. Âyette görüleceği gibi İblis'in ilk iğvaları, melek [iradesiz varlık; robot]  yapılma ve    hâlid olma [hiç değişmeden aynı kalma]  üzerine olmuştur.
 
İblis'in Âdem'i yoldan çıkartmak için başvurduğu bu son iğva, akla hemen Hümeze Sûresindeki 2–3. Âyetleri getirmektedir:
 
(Hümeze:2–3) O ki malı toplayıp ve malının gerçekten kendisini ebedîleştirdiğini sanarak onu tekrar tekrar sayandır. 
 
Netice olarak; bize göre gerçekte ne böyle bir olay cereyan etmiştir, ne de ortada herhangi bir ağaç vardır. Çünkü Âyetlerde temsil tekniği kullanılmış olup her şey temsili olarak anlatılmıştır. Yüce Allah mesajını Âdem, Âdem'in eşi ve İblis arasında geçen temsili bir olay üzerinden iletmiştir. Bu temsilin sahnesi cennet [yeşil bir bölge];  sahne dekoru ise şecer’ [mal; altın, gümüş, arpa, buğday, hurma, deve]  dir”.
 
     Tarihin ilk dönemlerinde doğa bütün insanlara açıktı. İnsanlar doğada çalışmaları ve çabalamaları neticesinde kendilerine gerekli bitkisel ve hayvansal ürünleri elde ediyorlardı. Toplayıcılık ve avcılık yapıyorlardı. Ta ki tarımsal üretime geçilene ve hayvanları ehlileştirene dek. Tarımsal üretim ve hayvanların ehlileştirilmesi insanın doğa üzerinde daha önce sınırlı olan hakimiyetini tam bir hakimiyet haline getirmiştir. Doğa karşısında elde edilen bu kesin zafer insanların mülkiyet iddialarının da keskinleşmesine neden olmuştur. Eken biçen ya da besleyip yetiştiren, toplayıp avlayandan daha keskin bir mülkiyet hakkı elde ettiğini düşünmüştür. Çünkü toplanmadan ve avlanmadan önce bitki ve hayvanlar üzerinde bir mülkiyet söz konusu değildir. Bunlar doğada serbest haldedir ve insanlar becerileri ve çalışıp çabalamaları oranında bunlara sahip olmaktadır. Oysa ki şimdi tarımsal üretim toprak parçası üzerinde hakimiyeti ve ehlileştirmek ise hayvanlar üzerindeki hakimiyeti açıkça ortaya çıkarmıştır. Adem kıssasında geçen şecer kelimesinin mal; altın, gümüş, arpa, buğday, hurma, deve  olduğunu söylemiştik. Buradan hareketle, Adem’in yaşadığı dönem olarak, tarımsal üretime geçilen, hayvanların ehlileştirildiği ve madencilik yolu ile altın ve gümüş gibi madenlere ulaşıldığı dönemleri görebiliriz. Tarımsal üretim ve hayvanların ehlileştirilmesi sonucunda ihtiyaçtan fazla üretim gündeme gelmiştir. Mantıksal olarak Adem’in toplayıcılık ve avcılık döneminde yaşamış olduğu düşünülemez. Bu dönemde doğada serbest halde bulunanı biriktirmek ve istiflemek mümkün değildir. Ancak ihtiyaç kadarı toplanır, avlanır ve tüketilir. Oysa ki Adem Kur’an’dan da anlaşılacağı üzere mal sevgisine yenilmiş, biriktirmiş ve istiflemiştir. Bu da ancak ihtiyaçtan fazla üretimin olduğu bir dönemde söz konusu olabilir. İhtiyaçtan fazla üretim ise yerleşik tarım ve hayvanların ehlileştirilip üretilmesi ile mümkündür. İhtiyaçtan fazla mal üzerinde hak iddia etmek ve mülkiyet iddiasında bulunmak ise Kur’an’ın en çok eleştirdiği konulardan biridir. Gerek tarımsal üretim, gerek hayvanların ehlileştirilmesi, gerekse altın ve gümüş madenleri nedeniyle mülkiyet duygusunun hat safhaya çıktığı bu dönemler, insanın arzu ve istekleriyle de büyük bir savaşa başladığı dönemdir.( Alıntıdır )


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
 

Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: shakespeare - Mayıs 06, 2011, 12:59:09 ös
sayın oasis,
çok güzel bir paylaşım, teşekkürler.
Kutsal kitapları bu şekilde Türkçe açıklayan bir site, kitap yada benzeri kaynak bulabilirmiyim ?
Özellikle Tevrat'ı arıyorum
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Prometheus - Mayıs 06, 2011, 01:22:55 ös
Sayın oasis, yazı için çok teşekkür ederim. Demek ki Dinlerin faydaları,şeytan ayetleri yazım değişik şekillerde destek görebiliyor. En azından bazı bölümlerine itiraz edilemeyeceği ortaya çıkıyor. Sağolun, varolun.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: neumann - Ekim 05, 2011, 06:46:43 ös
O zaman ortada temel bir problem var .Allah temsile ihtiyaç duyuyorsa gerçeği oluşturmaya gücü yoktur.
Gerçeği oluşturmaya gücü olmayan Allah olgusu olamayacağına göre bu sizi Kuranı Kerimin bir insan yapıtı olduğuna götürür ki buda islama aykırıdır.

Ayrıca neden ayetlerin mutlaka tek anlamlı olması gerektiği gibi bir kısıtlamaya sahipsiniz?

Sizin yürüttüğünüz mantıkla hareket edersek cennet=yeşil alan yani dünya o zaman insanlar öldüğünde tekrar bu dünyada yaptığı amale göre yeşil alanlarda tutulacak ?

Çelişki

Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Tij - Ekim 05, 2011, 09:02:18 ös
Selamlar,
makalenin yazari "Mantıksal olarak Adem’in toplayıcılık ve avcılık döneminde yaşamış olduğu düşünülemez."diyor. Bunu ben söyle anliyorum, ya Kur-an"in yazari tarihleri karistirdi diyecegiz ki diyemeyiz, zira bu Tanri"ya hakaret olur, yada aslinda Adem diye birisi yoktur bu yalnizca Tanri tarafindan hayali olarak "yaratilmis" bir hikeyedir, ozamanda bizim Adem ve Havva"dan geldigimiz dogru olmaz ki buda demin söyledigim sonuca var .

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Hacamat - Ekim 06, 2011, 01:34:13 öö
Adem ve Havvanın mezarı nerede?
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 06, 2011, 02:20:36 öö
Sayın oasis,

Dinsel kitapların insanoğlunun yaratılış hikayelerini Baz alırsak, sayısız zırvalığa rastlarız. Bunların hiçbirine de cevap verebilecek bir ulema yoktur. Çünkü gerçeklik payı yoktur…

Tanrı, Adem ve Havva’yı Cennette yaratmış ve sadece bir meyveden yememeleri konusunda sıkı sıkıya uyarıda bulunmuş. Sayısız Rızklarla donatılmış Cennetten söz ediyoruz!

Peki, Koca yaratıcının o muhteşem gücünü, yarattığı meleklerini, şeytanlarını, evrenini gören, meleklerin kendisine ibadet etme şerefine bile nail olan bir Adem, nasıl oldu da eşinin böyle aptalca bir hata yapmasına seyirci kalabildi.

 Yoksa suçlu Havva mıydı? Peki, suçlu sadece Havva ise bu ayet ne anlama geliyordu!

Bakara30
Hani Rabb’in meleklere;
'Ben yeryüzünde dünya düzeni kurmaya, ilâhi hükümleri icraya, yeryüzünü imâra yetkili halifeler hazırlayıp yerleştireceğim' demişti. Melekler:
'Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin? Oysa biz sana hamdederek zikrediyor, seni tesbih ediyoruz. Senin kutsallığını biliyor, kabul ediyor, Seni takdis ediyoruz' dediler. Rabbin:
'Ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum' buyurdu.
 
Melekler haklımıydı yoksa? Tanrı insanı yaratmakla büyük bir hatamı yapıyordu?

Peki, ya İblis! Kendisini bile yaratan O eşsiz yaratıcının defalarca uyarmasına rağmen neden Adem’e itaat etmedi acaba…

Biz kanalizasyonda  pırlanta mı arıyoruz acaba!



Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: neumann - Ekim 11, 2011, 04:28:32 ös
Sayın agnusdei,

Belirttiğiniz konu üzerine düşüncelerimi paylaşmak isterim.Bu düşüncelerim sorgulamalarınıza eleştirilerinize ve katkılarınıza açıktır.Tabiki tüm üyelerinde.

Ayetleri yorumlarken evrendeki düşüncelerimizle yorumladık.Peki ayetlerin içeriği evrenimizle mi ilgili ?

Hayır. Birebir Allah ile ve evren dışı bir amaç ile ilgili.

O zaman bu iki ayeti yorumlarken Allahın özelliklerini ve kendisinide göz önüne almamız gerekir.

Her olay zamandan bağımsız olarak Allahın bilgisinde dahil olduğuna göre (farklı bir durumda Allah tanımı çelişkiye uğrar)
aslında yaşanılacak olan her olay Allahın bilgisinde bellidir.Sadece evrende yaşanmasıyla Allahın bilgisi tecelli bulur.

Bu bakış açısıyla düşündüğümüzde yaşanılan olayların sadece görünen yüzü değil Allah ile birebir ilgili bir boyutuda olduğunu görebiliriz.

İçinde yaşadığımız muazzam nedensellik havuzu içerisindeyken yaşamı tadıyoruz acaba insanlığın amacının bazı olaylarla nedene bağlanabileceğini neden dışlıyoruz ?

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 11, 2011, 08:18:56 ös


(I):’Ayetleri yorumlarken evrendeki düşüncelerimizle yorumladık.Peki ayetlerin içeriği evrenimizle mi ilgili ? Hayır. Birebir Allah ile ve evren dışı bir amaç ile ilgili’

(A)Ayet’lerin içeriği Evren’imizle ilgilidir. Aksi yönde tek bir ayet bile gösteremezsiniz. Çünkü yok…


(I):‘O zaman bu iki ayeti yorumlarken Allahın özelliklerini ve kendisinide göz önüne almamız gerekir.’
(A):Yorumladığım ayet sayısı iki değil, bir taneydi. Bakara:30.
Aslında bu ayet tek başına bile 14 asırdır dünyanın başına musallat edilen Kuran’ı çürütüyor.
Ayete göre; İnsan, yaratılmadan önce Dünya zaten vardı.
Cennet Dünyadaydı ve Adem, kaburga kemiği(Havva) ile beraber dünyaya indirilecekti.
 Hata yapacakları, bozguncu olacakları, Allaha karşı gelecekleri ve…Kan dökecekleri zaten başından beri belliydi…
Ayrıca, Allahın korku salmaktan başka hiçbir özelliği olmadığı için değerlendirmeye bile gerek yok…


(I):‘Her olay zamandan bağımsız olarak Allahın bilgisinde dahil olduğuna göre (farklı bir durumda Allah tanımı çelişkiye uğrar)’

(A):Allah, hatta mahiyetindekiler bile asırlardır çelişiktedirler zaten.


(I):aslında yaşanılacak olan her olay Allahın bilgisinde bellidir.Sadece evrende yaşanmasıyla Allahın bilgisi tecelli bulur.’
(A): Doğrudur, Allah tarafından indirildiği iddia edilen ayetlere göre, her olaydan haberdardır.

     
(I):İçinde yaşadığımız muazzam nedensellik havuzu içerisindeyken yaşamı tadıyoruz acaba insanlığın amacının bazı olaylarla nedene bağlanabileceğini neden dışlıyoruz ?’

(A):Sizin vurguladığınız Tanrısal Nedenesellik üzerinden ele aldığımız zaman; sonuç her ne olursa, ya da her ne olacaksa olsun. Allah, kesinlikle Sadist’tir.

Odun'u insan olan bir cehennem yaratmış, ve Hiç sevmediği insan'ı sürekli dehdit ederek kendisine kölelik yaptıran bir Allah...
Saygılarımla…
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: neumann - Ekim 11, 2011, 08:53:57 ös
Sayın Agnusdei mesajımı yazarken bir kaç ayet aktarıp sonra kaldırdım o yüzden bir karmaşa oluşmuş.Umarım bu mesajımla bu karmaşayı ortadan kaldırırım.

Mesajımda ayetler ve iki ayet olarak bahsedilen sizin yazdığınız ayettir.

A:Ayet’lerin içeriği Evren’imizle ilgilidir. Aksi yönde tek bir ayet bile gösteremezsiniz. Çünkü yok…

Benim kastım sizin belirttiğiniz bakara 30 ile ilgiliydi.Ancak Allahın kelamı olduğu belirtilen her söz evren üstü bir değere sahiptir ve evren ölçülerinde yorumlanamaz.

A:Cennet Dünyadaydı ve Adem, kaburga kemiği(Havva) ile beraber dünyaya indirilecekti.

Cennetin dünyada olduğu ile ilgili kanıtınızı sormak isterim.Diğer söylediklerinizide Allahın bilgisi kıymetinde değerlendiriyorum.

Sadistlik kavramı insanın ürettiği bir kavramdır. Bugün 1000 yıl öncesindeki yapılan cerrahi yöntemler sizin için sadistlik olabilir.
Bugün yapılan ameliyatlarda gelecekte sadistlik olarak değerlendirilecek.Gördüğünüz gibi sadistlik kavramı günün koşullarına göre hatta yere ve insanlara göre değişiyor.Yani aslında insana özgü bir sıfat.Siz baştada belirttiğim gibi bu evrene ait olan değerlerle evren üstü değerleri değerlendiriyorsunuz.Bu sadistlik sıfatıda bunun bir örneğidir.

Saygılarımla




Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Hacamat - Ekim 12, 2011, 04:12:16 öö
Sayın bu konuda paylaşımda bulunan üyeler. Tartışmanın arasına giriyorum ama ben bir soru sormuştum, bileniniz var mı?
Adem'in mezarı nerde...?
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 12, 2011, 02:51:21 ös
Sayın Işığınesiri,


(I(:Cennetin dünyada olduğu ile ilgili kanıtınızı sormak isterim.


(I):Bakara:30. Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.

  Açıklama:
‘ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ Diyor, Yeryüzü!

Bakara:31. Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.

Bakara:32. Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler.

Bakara:33. (Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Bakara:34. Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu.

Bakara:35. Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.


Araf:12. Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.

Açıklama: yukarıdaki ayetlerin tümünü incelediğimizde,  ‘Halife’den, Adem ve soyunu kastettiğini çok iyi anlıyoruz.

TEVBE : 72. Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennet ler ve Aden cennet lerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur. 

Açıklama: Aden, yemende bir şehirdir. Aden şehri gerçekten Cennet inşa edilecek kadar güzeldir



(I):Sadistlik kavramı insanın ürettiği bir kavramdır. Bugün 1000 yıl öncesindeki yapılan cerrahi yöntemler sizin için sadistlik olabilir.
Bugün yapılan ameliyatlarda gelecekte sadistlik olarak değerlendirilecek.Gördüğünüz gibi sadistlik kavramı günün koşullarına göre hatta yere ve insanlara göre değişiyor.Yani aslında insana özgü bir sıfat.Siz baştada belirttiğim gibi bu evrene ait olan değerlerle evren üstü değerleri değerlendiriyorsunuz.Bu sadistlik sıfatıda bunun bir örneğidir.

(A): Cerrahi müdahale, zaten “var” olan ve tedaviye ihtiyacı olan canlılara uygulanan bir işlemdir.  Allah, bozguncu bir canlı türü yaratmış ve onu cezalandırmıştır…

Acaba, Allah Deneme yanılma yoluyla ideal canlı türünü mü bulmaya çalışıyordu…
Eğer öyle ise, biz zavallı insanların ne suçu vardı?


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: neumann - Ekim 13, 2011, 08:35:43 öö
Siz Bakara 31-32-33-34-35 i vermişsiniz, banada 36.ayeti vermek uygun düşer.
Bakara 36     Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır" dedik.

Bu ayet açıklamaya yer bırakmadan doğru yolu gösteriyor. Cennet ve yeryüzü farklı yerler ki kelime olarakta ayrıca eş anlamlı değiller.

Siz yazdıklarınızı lütfen bir kez daha okuyun.Cennet ve yeryüzünü bir tutmak için elimizde hiç bir neden yok.

Tevbe 72 de de aden kelimesinin kullanımıyla bir tez ileri sürmüşsünüz.Size bende örnekle tez ileri süreyim.Sürekli cennet bahçelerinden söz edilir.Yapılan bir konut projesinin adı "Cennet bahçeleri" acaba kuranda adı geçen cennet bahçeleri burası mı dır ? Sizin düşüncenize göre düşünme yolunuza göre buda doğrudur.

"Cerrahi müdahale, zaten “var” olan ve tedaviye ihtiyacı olan canlılara uygulanan bir işlemdir.  Allah, bozguncu bir canlı türü yaratmış ve onu cezalandırmıştır…" olarak belirtmişsiniz.Bunu söyleme sebebiniz bakara 30.ayet olsa gerek.

Bakara 30: Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz." demişler, Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" demişti.

1-Bozgunculuk tanımlaması Allahın kelamı değil Meleklerin söylemidir.
2-Bu cümlenin anlamı her insanın bozgunculuk yapacağı şeklinde bir anlam barındırmaz.
3-İnsana özgür irade verilmiştir.Bu özgür irade ile bozgunculukta yapar , barış ve sevgi içindede yaşar.Özgür irade ile bulunan bir varlık kümesinin içerisinden bazılarının bozgunculuk yapabileceği zaten tahmin edilebilir bir durum değil midir .

Saygılarımla

Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 13, 2011, 03:58:09 ös
Selam,

Er-Rad:22. Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.

Er-Rad:23. (O yurt) Aden cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır.

Er-Rad:24. (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler).

Er-Rad:25. Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.


En-Nahl:30. (Kötülüklerden) sakınanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiğinde, "Hayır (indirdi)" derler. Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir!

En-Nahl31. (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Aden cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır.

El-Kehf:31. İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

MERYEM:60. Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır.

MERYEM:61. O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır.

MERYEM62. Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.

MERYEM63. Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur.

TAHA:75. Kim de iyi davranışlarda bulunmuş bir mümin olarak O'na varırsa, üstün dereceler işte sırf bunlar içindir.

TAHA:76. İçinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur.

FATIR:33. (Onların mükâfatı), içine girecekleri Aden cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir.
FATIR35. O (Rab) ki lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir.

SAD:50. Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Aden cennetleri vardır.

SAD:51. Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.

SAD:52. Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır.

SAD:53. İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır.

SAD:54. Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Ona bitmek ve tükenmek yoktur.
---------------------------------------------------------------------------------------------
El-MU’MİN:8. Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Aden cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!

-   es-SAFF : 12. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Aden cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. 

el-BEYYİNE : 8. Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Aden cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.

Umarım yukarıdaki Kuran ayetleri yeterli olur.


Ayrıca,Tevrat’ta Aden ile ilgili yazılar:



Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 8 RAB Tanrı doğuda, Aden 'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 10 Aden 'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 15 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.3: 23 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.3: 24 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.4: 16 Kayin RAB'bin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod*ff* topraklarına yerleşti. D Not 4:16 "Nod": "Aylak" anlamına gelir. 

Tevrat - YEŞAYA  : Yşa.51: 3 RAB Siyon'u ve bütün yıkıntılarını avutacak. Siyon çölünü Aden 'e, bozkırı RAB'bin bahçesine döndürecek. Orada coşku, sevinç, Şükran ve ezgi olacak.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.28: 13 Sen Tanrı'nın bahçesi Aden 'deydin. Yakut, topaz, aytaşı, Sarı yakut, oniks, yeşim, Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşlabezenmiştin. Kakma ve oyma işlerin hep altındandı. Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 9 Sık dallarla o sedir ağacını güzelleştirdim. Tanrı'nın bahçesi Aden 'deki bütün ağaçlar onu kıskandı.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 16 Ölüm çukuruna inenlerle birlikte onu ölüler diyarınaindirdiğimde, yıkılışının gürültüsünden ulusları titrettim. Ozaman Aden Bahçesi'ndeki bütün ağaçlar, Lübnan'ın en seçkin, eniyi, bol sulanan ağaçları yerin derinliklerinde avunç buldu.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 18 "'Aden ağaçlarından hangisi görkem ve yücelikte seninle boyölçüşebilir? Ama sen de Aden ağaçlarıyla birlikte yerin derinliklerine indirilecek, sünnetsizlere*, kılıçla öldürülmüşlere katılacaksın. "'İşte firavunla halkının sonu böyle olacaktır. Egemen RAB böyle diyor."

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.36: 35 Şöyle diyecekler: Viran olan bu ülke Aden bahçesi gibioldu; yıkılıp yerle bir olmuş, kimsesiz kalmış kentler yenidengüçlendiriliyor, içinde oturuluyor.

Tevrat - YOEL  : Yoe.2: 3 Önlerini ateş kavuruyor, Artları alev alev. Önlerinde Aden bahçesi gibi uzanan topraklar Artlarında ıssız çöllere dönüyor. Hiçbir şey onlardan kurtulamıyor.


Kuran Yazarlarının Tevrat’tan esinlendiklerini anlamamak mümkün değil.

Yukarıda yazılı dinsel metinler, Aden diye tarif edilen yerin kesinlikle dünya’da olduğunu kanıtlıyor bize.

Saygılarımla.



Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: enelsır - Ekim 13, 2011, 04:55:03 ös
Selam,

Er-Rad:22. Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.

Er-Rad:23. (O yurt) Aden cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır.

Er-Rad:24. (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler).

Er-Rad:25. Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.


En-Nahl:30. (Kötülüklerden) sakınanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiğinde, "Hayır (indirdi)" derler. Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir!

En-Nahl31. (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Aden cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır.

El-Kehf:31. İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

MERYEM:60. Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır.

MERYEM:61. O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır.

MERYEM62. Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.

MERYEM63. Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur.

TAHA:75. Kim de iyi davranışlarda bulunmuş bir mümin olarak O'na varırsa, üstün dereceler işte sırf bunlar içindir.

TAHA:76. İçinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur.

FATIR:33. (Onların mükâfatı), içine girecekleri Aden cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir.
FATIR35. O (Rab) ki lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir.

SAD:50. Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Aden cennetleri vardır.

SAD:51. Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.

SAD:52. Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır.

SAD:53. İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır.

SAD:54. Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Ona bitmek ve tükenmek yoktur.
---------------------------------------------------------------------------------------------
El-MU’MİN:8. Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Aden cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!

-   es-SAFF : 12. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Aden cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. 

el-BEYYİNE : 8. Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Aden cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.

Umarım yukarıdaki Kuran ayetleri yeterli olur.


Ayrıca,Tevrat’ta Aden ile ilgili yazılar:



Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 8 RAB Tanrı doğuda, Aden 'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 10 Aden 'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.2: 15 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.3: 23 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.3: 24 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. 

Tevrat - YARATILIŞ KİTABI  : Yar.4: 16 Kayin RAB'bin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod*ff* topraklarına yerleşti. D Not 4:16 "Nod": "Aylak" anlamına gelir. 

Tevrat - YEŞAYA  : Yşa.51: 3 RAB Siyon'u ve bütün yıkıntılarını avutacak. Siyon çölünü Aden 'e, bozkırı RAB'bin bahçesine döndürecek. Orada coşku, sevinç, Şükran ve ezgi olacak.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.28: 13 Sen Tanrı'nın bahçesi Aden 'deydin. Yakut, topaz, aytaşı, Sarı yakut, oniks, yeşim, Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşlabezenmiştin. Kakma ve oyma işlerin hep altındandı. Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 9 Sık dallarla o sedir ağacını güzelleştirdim. Tanrı'nın bahçesi Aden 'deki bütün ağaçlar onu kıskandı.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 16 Ölüm çukuruna inenlerle birlikte onu ölüler diyarınaindirdiğimde, yıkılışının gürültüsünden ulusları titrettim. Ozaman Aden Bahçesi'ndeki bütün ağaçlar, Lübnan'ın en seçkin, eniyi, bol sulanan ağaçları yerin derinliklerinde avunç buldu.

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.31: 18 "'Aden ağaçlarından hangisi görkem ve yücelikte seninle boyölçüşebilir? Ama sen de Aden ağaçlarıyla birlikte yerin derinliklerine indirilecek, sünnetsizlere*, kılıçla öldürülmüşlere katılacaksın. "'İşte firavunla halkının sonu böyle olacaktır. Egemen RAB böyle diyor."

Tevrat - HEZEKİEL  : Hez.36: 35 Şöyle diyecekler: Viran olan bu ülke Aden bahçesi gibioldu; yıkılıp yerle bir olmuş, kimsesiz kalmış kentler yenidengüçlendiriliyor, içinde oturuluyor.

Tevrat - YOEL  : Yoe.2: 3 Önlerini ateş kavuruyor, Artları alev alev. Önlerinde Aden bahçesi gibi uzanan topraklar Artlarında ıssız çöllere dönüyor. Hiçbir şey onlardan kurtulamıyor.


Kuran Yazarlarının Tevrat’tan esinlendiklerini anlamamak mümkün değil.

Yukarıda yazılı dinsel metinler, Aden diye tarif edilen yerin kesinlikle dünya’da olduğunu kanıtlıyor bize.

Saygılarımla.





 Şimdi bura da iki tane çok büyük hata var:

 1. Bu başlık kuran'ın başka kitap veya dinlerden esinlenerek yazılığp yazılmadığını tartışmak için mi açılmıştır?

 2. Kuran'ın alıntılandığı, esinlendiği söyllenen kitap, doğruluğu bilimsel verilerle kanıtlanmış bir kitap mıdır? Bu net olarak ortaya konmadan, bırakın kuran'ın esinlenmeyle yazıldığını, bu esinlenmeye kaynak olan kitap kaynak gösterilerek, nasıl olur da bir konu hakkıın da işte bu bize ..... yı kanıtlıyor diyebiliriz.

 Ha anlatılmak istenen, evet gerçek budur, fakat bu kuran'dan önce zaten yazılmıştı, kuran oradan alıntılamış demekse, o hal de bu iş başka bir başlık altında enine boyuna yapılabilir? Gerekli bilgi birikimi ve zamanı olan kişi bunu yapabilir.

 Yoksa konu uzar gider. Hatta sonra biri çıkar şöyle der: ''Yahu arkeolojik bulgular o dönemde yaşamış insanların, bırakın yaşantısını, neredeyse yatak odasını bile anlatacak kadar ileri gidebiliyor. Fakat öte yandan, suyun üstünde yürümek, ölüleri diriltmek, kocaman denizleri ikiye bölmek, ayı ikiye bölmek, bir deveden koca bir kabileyi doyuracak süt almak..... gibi bir sürü tartışılmaz (!), inanılmaz olayı bize kanıtlayan ( kanıtı geçelim) , bir tane yazıt, bir bulgu olmaz mı?'' derse bu kişiye ne cevap vermeliyiz? Umarım bu kaynak kitaplar buna da bir çare düşünmüştür. Fakat kabalık olarak almayın ama okumadığım için bilmiyorum. Fakat dinlemeye hazırım.
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 13, 2011, 05:52:58 ös
1.   Bu başlık kuran'ın başka kitap veya dinlerden esinlenerek yazılığp yazılmadığını tartışmak için mi açılmıştır?

Söz konusu başlık ‘Adem’in yaşadığı dönem’ değil de ‘İlk İnsanların yaşadığı dönem’ Şeklinde olsaydı, haklıydınız. Bir hata vardı!

Adem deniyor başlıkta! Yani, Varoluş destanının Baş Kahramanı. İki milyar’dan fazla insanı peşinden sürükleyen dinsel kitapların “ilk insan” olarak anlattığı Adem…

2.   Kuran'ın alıntılandığı, esinlendiği söyllenen kitap, doğruluğu bilimsel verilerle kanıtlanmış bir kitap mıdır? Bu net olarak ortaya konmadan, bırakın kuran'ın esinlenmeyle yazıldığını, bu esinlenmeye kaynak olan kitap kaynak gösterilerek, nasıl olur da bir konu hakkıın da işte bu bize ..... yı kanıtlıyor diyebiliriz.

Ben şahsım adına, bu başlık altında bahsi geçen kitapların “ADEM” söylencesinin(her biri kendi içerisinde) ne kadar çelişkili ve ne kadar tutarsız olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Kim bilir, anlamak isteyen olursa belki sadece bu konu bile tek başına bir KANIT Olur…

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: neumann - Ekim 13, 2011, 06:01:12 ös
Sayın enelsır ,

Birinci belirttiğiniz husus konusunda haklısınız.Ancak ikinci husus konusunda burada belirtmek istediğimiz durum ile ilgili bir yanlış tespit var.
Amacımız kuranın doğrumudur değilmidir yada bilimsel gerçeklere dayanıyormu dayanmıyormu soruları değil bu sorulardan önce sorulması gereken kuranın kendi anlamını anlama ile ilgilidir.Dolayısıyla kaynağımız kuranı kerimdir.

Sizde bu başlık altında belirttiğiniz yargılamalarınız ve tartılmasını istediğiniz konularda ayrı bir başlık açmanız halinde tartışmaya katılacağımı bildirir ve bu durumdan da gayet memnun olurum.Tartışma sözcüğü biraz sevimsiz durdu biz değerlendirmede diyebiliriz.

Aynı durum sayın agnusdei içinde geçerli.Konu harici konuları farklı bir başlık altında açmasını bekliyorum.Sayın agnusdei nin yazmış olduğu son mesajada yanıt verme gerekliliği duyuyorum.

Öncelikle vermiş olduğu ayetlerin diyanet mealini veriyorum.

Ra`d suresi
22. Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz
rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır.  İşte
bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.
23. Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya
girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler):
24. “Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”
25. Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği  şeyleri
(akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun
kötüsü (cehennem) de onlaradır.

Diğer belirttiğiniz ayetlerden yeryüzünün cennet olduğuna dair herhangi bir anlam çıkmamaktadır.Yukarıdada belirtildiği gibi bu ayetlerdede dünyanın sonucu denmektedir.Dünya hayatının neticesi anlamına gelen bir kelime grubu kullanılmış olup belirttiğiniz anlam çıkamamaktadır.

Tevrat için yazdıklarınız hakkında yorum yapmam yanlış olur çünkü tevratın kavramlar bütünü hakkında bir bilgim yok.Ancak belirttiğiniz cümlelerde herhangi bir yeryüzü;=cennet gibi bir anlam bulamıyorum.Bu anlamın bulunuşunu kesin olarak atfetmeniz hayli ilginç.

Konu dışında başka bir yargınızı belirtmişsiniz.Kuranın tevrattan alıntılandığını belirtiyorsunuz.

Kurana göre tevrat zaten hak kitaptır.Tevrat zebur incil hak kitaplardır.Ancak bu hak kitapların kuranın gelmesiyle hükmünün kalktığı belirtilir.Ayrıca bu hak kitaplar deforme olmuşlardır.

Tevhid inancı bağlamında düşünürseniz ortada bir gerçek vardır.Aynı gerçekler farklı kapsamlarda anlatılmaktadır.

Bir polisiye olayın tanıkları bir olayı anlatıyorsa bunların birbirinden esinlendiğini söylemek doğru olmaz kanımca.

Sizden ricam sayın agnusdei lütfen her yargınızı tartışmak istediğiniz ,farklı bir konu başlığında açmanızdır.

Saygılarımla


Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 13, 2011, 06:10:33 ös
Sizden ricam sayın agnusdei lütfen her yargınızı tartışmak istediğiniz ,farklı bir konu başlığında açmanızdır.

Haklısınız Sayın Işığınesiri.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: enelsır - Ekim 13, 2011, 06:26:19 ös
 Sayın Işığınesiri,

 Kaynağımız kurandır diyorsunuz. Tamam peki. Ben bu konuda bir şey diyemem. Sayın agnusdei'ye de bir şey demedim zaten. Fakat benim ne demek istediğimi ( en azından birinci madde de)  siz anlamışsınız.

 Şimdi herhangi bir konu tartışılırken bir kutsal kitap kaynak olarak gösterilmemeli. Ha tartışma dini boyutta ve onu anlamak için yapılıyorsa, tam tersi, kutsal kitap kaynak olur. Ona bir şey diyemem.

 Fakat bilimsel bir tartışma yapılırken bir kutsal kitabı kaynak göstermek, ilk başta o kutsal kitaba haksızlık olur. Çünkü. Kutsal kitapların bir çok bölümünde bilimle anlayıp açıklayamayacağımız bir çok bölüm vardır. Bu, yargılamadan, sorgulamadan, ölçmeden bir inanmayı gerektirir. Oysa bilim ölçüm ister. Yargı ister. Sorgu ister. Sapla samanın karışmaması gerekir. Ben konuyu böyle anladığım için o yazdıklarımı yazmıştım. Bunu şöyle daha iyi anlarız: Şimdi kutsal kitapların herhangi bir ayetine  inanmadığımızı düşünelim. Bu o kutsal kitabın tümünü birden red etmek anlamına gelmez mi? Gelir. Çünkü bunu kendileri söyler. Dinde sorgulama yoktur. Ya inanıyorsundur, ya da inanmıyor. Bunun ortası olmaz. Bunu muhafazakar bir arkadaşımla, buna benzer bir konuyu tartışırken onun kulandığı bir tümceyle anlatabilirim belki: '' Bak dostum, insanın aklının almadığı yerde Allah'ın hükmü başlar, her şeyi sorgulama.''... Buyrun!

 Bunlar benim kendi düşüncelerimdir.

 En içten sevgi ve saygılarımla.

 
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Alşah - Ekim 13, 2011, 11:55:10 ös
         Sayın katılımcılar, konu başlığına baktığımız zaman "Adem'in Yaşadığı dönem " olarak görüyoruz. Bu başlığa uygun olarak sayın Hacamat bir soru yöneltiyor. Sayın Hacamat'ın sorusu şu, "Adem'in mezarı nerede? bilen varsa açıklasın."
         Bu sorunun cevabını ben  bilmediğim  için sadece izlemeyi tercih ettim. Ama bakıyorum konu Adem olmasına rağmen katılımcılar konudan bir hayli uzaklaşıyor dinlerin felsefesini, kutsal kitapların ayetlerini , kutsal kitapların kıyaslamalarını yapmaya başlamışlar. Kutsal kitaplarla ilgili geçmişte de çok ilgi çekici teatiler olmuştu, bu gün yine oluyor ama, ben  sayın Hacamat'ın sorusuna hala cevap verilmediğini görüyorum. Bazıları mantıksız bulabilir ama bence iyi bir soru. Bilen varsa lütfen cevaplasın.
          Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: agnusdei - Ekim 14, 2011, 03:49:54 öö
Şahsen, cevabı olan bir soru olduğunu düşünmüyorum Sayın Alşah.
Özellikle Dinsel mitolojiye göre İnsanlığın ikinci evresi, NUH(Utnapiştim) tufan'ından sonra ele alınıyor ve Semavi dinlerin atası İbrahim peygamber'in bile mezarı bilinmiyor.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Adem'in Yaşadığı Dönem.......
Gönderen: Alşah - Ekim 14, 2011, 10:16:53 ös
          Teşekkür ederim sayın agnusdei, bunu öğrenmek istiyordum.
           Saygılar-sevgiler.