Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Dini Felsefe => Konuyu başlatan: ADAM - Kasım 13, 2009, 02:11:10 ös

Başlık: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 13, 2009, 02:11:10 ös


Sanırım bu konu üzerinde diyeceklerimi bir an önce bitirsem yararlı olacak.


Genellikle dinsel ya da politik alanda belli bir kanıya saplantı ve tutku derecesinde bağlılık olarak tanımlayabileceğimiz bağnazlık, geçmiş dönemlerdeki hemen tüm din savaşlarının öncelikli nedeni olmuştur. Günümüzde de toplumları ideolojik savaşlara sürükleyen bağnazlığın temelinde sınıfsal çekişmeler, ırk ya da soy ayırımcılığı ile sosyoekonomik nedenler ve sömürü vardır.

Bunun karşıtı toleranstır. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak olan uzlaşmanın en önemli öğesidir. Kuşkusuz tek başına ekonomik çatışmaları ortadan kaldırmaya yetmez. Ancak, toleranslı davranarak karşılıklı anlayış sergilemek, bir çözüm yolu bulunmasını sağlayabilir.

Gerçi “tolerans” konusunu ayrıca ele almalı ama sırası geldiği için burada belirtmeliyim. Toleransın temelinde bilgi ve sevgi, bağnazlığın temelinde bilgisizlik ve sevgisizlik vardır.

Doğanın gerçeklerinin bulunmasındaki güçlükler insanı yıldırabilir. Bu yüzden de insanın “değişmez” olarak nitelenen birtakım dogmalara sarılmasına neden olabilir. Ancak insanın bu yanılma hakkının karşıtı olarak düşünme hakkı da vardır. Bunu kullanarak, yanılgılar elenebilir; özgür düşünceye doğru yol alınabilir.

Toplumda genel bilgi düzeyi az oldukça bağnazlık artar. Bilgisizlik, bir yandan eğitim noksanlığından diğer yandan ekonomik zorluklardan ileri gelir. Ekonomik bakımdan güçsüz insanları bilgisizliğe yönlendiren ve kutsal kitapları bir kalkan olarak kullanan, onların içeriğini açıklamak istemeyen din bağnazları, her şeyin insanın mutluluğu ve kendini geliştirmesi için yapılması gerektiğini bilmezden gelir.

Faşizm, emperyalizm, kapitalizm, demokrasi, komünizm gibi sosyoekonomik ve politik kökenli devlet anlayışları da temellerinde bağnazlığı barındırabilir. Her nerede çıkara dayalı iktidar mücadelesi ve bu mücadelenin araçları olarak aşırı dincilik, milliyetçilik, ırkçılık varsa, orada bağnazlık ve doğal bir sonucu olarak yıkıcılık da vardır.

Gerçekten aydın olan düşünür, politikacı, bilim adamı ve sanatçılar, daha güzel yarınları hazırlamak için sorgulayıcı ve eleştirici bir tutum takınır. Her türlü bağnazlığın karşısına dikilen bu aydınlar, egemen olan yanlış değerleri eleştirerek yarının doğru değerlerini yaratmayı amaç edinirler. Bu doğal sürtüşme nedeniyledir ki, tarih boyunca yönetim gücünü elinde bulunduran tutucular ile aydın kesim, hemen her zaman uyumsuzluk içinde olmuştur. Bu uyumsuzluk ise yapay değil, toplumun gelişmesi için gerekli olan nesnel bir olgudur.

Önemli olan, toleransın bağnazlığa üstün gelebilmesindedir.


Benim açımdan bağnazlık konusunda bu kadar lâf etmek yeter. Kuşkusuz forum katılımcıları bu konuyu daha açacaktır. Durağanlığa düştüğümüzde söz bitmiş demektir diye düşünerek tolerans konusuna geçebilirim.

Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 13, 2009, 02:24:22 ös
Sn.Adam

ilk katılımı ben yapayım bu konuda.

Önemli olan, toleransın bağnazlığa üstün gelebilmesindedir.

En son cümleniz sanırım aydın bir insanın en iyi temennisidir.Birbirine zıt 2 kavram olarak gösterdinizki katılıyorum.Ama kavramlar konusunda bir gerçek varki oda şudur her ikiside birbirlerinden beslenirler ve ihtiyaç duyarlar.Hayatta herşeye hoşgörülü ve toleranslı baktığınızı düşünsenize tüm yaşayan insanların sizce hayat nasıl olurdu.Herkeste aynı tolerans ve bakış açısı olsa idi insanların hayatla mücadelesinin anlamı kaybolmazmı idi.Size düşüncede katılmakla beraber uygulanmasının mümkün olmadığı kanısındayım.İnsan hayatta mertebesi ne olursa olsun egoları ile yaşadığından dolayı her bir olaya sadece kendi çıkarlarına en uygun hale getirmek isteyeceğinden o önce ben duygusundan kurtulmadan sanırım mümkün değil.

Saygılar
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 13, 2009, 03:04:21 ös

Sayın Karahan benim anlayışıma göre olayı "diyalektik" bir açıdan değerlendiriyor.

Elbette... Her kavram, her olgu, her oluşum ancak karşıtıyla birlikte vardır ve onunla çatışarak gelişir. Şayek bagğnazlık olmasa toleransı nasıl tanımlayabiliriz? Bağnazlık olmasa toleransa ne denli hak ettiği önnemi ve değeri verebiliriz? Hani aydınların açısından bağnazlığın tümden yok olması, toleransın kesin egemenlik kurması hoş gibi görülürse de, aslında bunun için bağnazlığın da var olması gereklidir.  Bütün sorun, ölçülebiliyorsa eğer bunların miktar ya da yoğunluğunda; daha doğrusu hangisinin toplum üzerinde bir egemenlik kurmuş olduğunda.
 
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 13, 2009, 03:25:10 ös
Sn.Adam

Burda işte insan olgusu ortaya çıkıyor.Bu tür konuları ya kavramlarındaki anlamdan bakacağız yada bu konuda ortaya atılmış bir sürü fikirden derleme yapacağız.Eğer  bağnazlığı ve toleranslığı birbirine zıt bir kavram olarak benimsiyorsak o zaman işin içine dini motif giriyor.Çünkü bu kavramların tamamı allahtan gelmedir.Allah insanoğlunu birbirine taban tabana zıt kavramlarla kulunda akıl yetisini kullanarak kendi en doğru kararını vermesini istiyor.Problemde bu noktada çıkıyor zaten bu kadar güzel huri bu kadar güzel nimeti varken insanoğlu önce bana demeden en doğru kararı nasıl verebilir doğrusu bilemiyorum.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 13, 2009, 03:39:45 ös

Allahın ne bağnazlıkla ne toleransla ilgisi olabilir. Bunlar tümüyle insani davranışlardır ve insanların yaratmış olduğu iyi ya da kötü (bakışa göre değişir) bireysel tutum ve niteliklerdir. Her yşeyin ille de Allah ya da Tanrı'ya bağlanması gerekmez. Bu olsa olmsa insanın zayıflığını, kendini değerlendiremeyişini hatta kensdinini evrende değersiz bir yaratık olarak görüşünü yansıtır.

Bunların Allah'tan geldiğini söyleyene ben şunu sorarım: Nereden biliyorsunuz? Onunla konuştunruz mu? Size öyle mi dedi?

Benim bu tutumun işi polemiğe sokmak olur. Onu da yapmak istemem.

Ancak her şeyi, hele insani konuları Allah'a bağlayanlardan şunu rica edebilirim: LÜTFEN ALLAH'I BU KADAR KÜÇÜLTMEYİN. Eğer sizin kendinize göre küçük bir allahınız varsa, ona diyeceğim olamaz.

   
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 13, 2009, 04:01:42 ös
Benim söylemim itikadi baz alıyor.Evrende var olan tüm duygu ve düşüncelerin kaynağı olarak allahı görmek onu küçültmek olmadığı gibi öyle bakmayıda gerektirmez.Tüm kutsal kitaplarda ortak kanıdır herşeyin aslı allahtandır.Kaynağı Allah olarak göstermek herşeyi ona havale ettiğimiz anlamınada gelmez.Şöylede anlaşılmamalı tabiki cevabını bulamadığın yada çözemediğin her problemi allahtandır de değil bı benim dediğim.Bunların allah tan geldiğini anlamak için onunla konuşmamız gerekmiyor.Böyle kesin bilgilerde istenmemeli.Dünyada herşeyin kaynağını allah olarak kabül ediyorsak her sorunun cevabınıda içinde aramak lazım değilmidir.Bu yazdıklarımda tabiki polemik cevaplamak değil.Çünkü bunun terside doğru olur ozaman.Aksini kanıtlayacak elinizde ne var diye sorarlar adama.Doğruyu bulmakta içinden çıkılmaz bir hal alır ozaman.Dünyadaki tüm kavramalar içinde dahil olarak yaşadığımız tüm olaylara hangi gözlükle baktığıızada bağlı değilmidir.Bu kadar birbirine eş anlamlı ama farklı etkileri olan zıt kavramların hayatımızdaki yerini tam olarak kim açıklayabilirki.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 13, 2009, 06:17:05 ös


Doğruyu bulmakta olay ve olgularak bakılacak tek bir güvenilir gözlük vardır: BİLİM.

Fakat bilimbel veriler yetmez. AKIL kullanılarak değerlendirme yapılır.

O da yetmez. Gerçeklerin yolunda BİLGELİK ile ilerlenir.

Ancak böylece insan aydınlanır; bilimsel yöntemle, akıl ve bilgelik yoluyla doğanın ve evrenin somut ve nesnel gerçeklerine ulaşma olanağı elde eder.

Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ozak1977 - Kasım 13, 2009, 08:15:45 ös
En kötüsü de  bilimi  din kurallarına göre  uyarlamaktır , bunu yapanlar  ne kadar zavallı  ve  trajikomiktirler... Ahlaksız  bir din , ahlaka  göre  din  ,  hangi  ahlaka  göre  din , hayatı  din kitaplarına  göre  açıklamaya  çalışıp  gülünç  olmak  ...Bunların tümü  bağnazlığın getirileri...Kitleleri  idare  edebilmenin , savaştırabilmenin ,  yokedebilmenin  , kullanabilmenin , sömürebilmenin  en kolay yoludur  din... Bağnazlıkla  din ikiz kardeş gibidir...Tabi bu benim fikrim...
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: Genius Loci - Kasım 13, 2009, 08:36:01 ös
"İnsanoğlu tekdüzelikten hoşlanmaya eğilimlidir" (Vic0)

Niçin mutaassıplaşır insan? Çünkü tekdüzeliği ister. Bu tek tipleştirme düşüncesi onu diğerlerine karşı saldırgan bir tavır içine sokar. Tanrı adına, ülke adına, ırk adına yani kendisine benzemeyen herşeye karşı kendisi gibiler adına total bir redci tavır takınır ve bu tavır ona kendisi gibi olmayana karşı şiddet uygulamasını da meşrulaştırma zemini yaratır. Bu meşrulaştırmanın da dayanakları olmak zorunda, kimisi yaratışıltan dem vurup işi tanrıya vardırır, nitekim tanrı istemese yaprak kıpırdamaz zaten, kimisi inandığı ideolojinin gerekliliği olarak bunu görür ve meşrulaştırmada bunu temellendirir.

Ben tanrının pek de tek tipci olmadığına inanıyorum. Tek tipci bir Tanrı, kendi kafirinin olmasına en başta engel olabilirdi. Tek tipci bir Tanrı, akıl gibi bir melekeyi vermezdi. "Akledesiniz diye" söze başlamazdı. Hatta kendi kafirini varetmemenin ötesinde kendisine iman edenlerin de onu farklı farklı algılamasına izin de vermezdi. Ben tanrının bu cümbüşü var ettiğine inanıyorum. Nitekim benim inandığım Tanrının isimlerindenbirisi el-Bari birisi de el-Musavvir. Yani yontarak biçimlendiren, tasvir eden , ölçüp biçerek var edendir. En büyük geometrik ustanın ve En büyük Mimar'ın kalıpçı olmadığına inanıyorum. Ol sebep işin dönüp dolaştırılıp Tanrıya bağlanmasını kendim adıma pek de tatminkar bulmuyorum.

Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: Prenses Isabella - Kasım 13, 2009, 08:37:47 ös


Doğruyu bulmakta olay ve olgularak bakılacak tek bir güvenilir gözlük vardır: BİLİM.

Fakat bilimbel veriler yetmez. AKIL kullanılarak değerlendirme yapılır.

O da yetmez. Gerçeklerin yolunda BİLGELİK ile ilerlenir.

Ancak böylece insan aydınlanır; bilimsel yöntemle, akıl ve bilgelik yoluyla doğanın ve evrenin somut ve nesnel gerçeklerine ulaşma olanağı elde eder.



Yaşamlarındaki herşeyi Allah' a bağlayarak ne yazıkki taptıkları Allahlarını kendi bünyelerinde küçülterek aslında ilahlaştıdıklarının tamamiyle kendi karanlık düşüncelerinin esaretinde kalmış olanlara verilecek en güzel ve Saygın bir Cevap diye düşünüyor ve nitelendiriyorum.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ceycet - Kasım 13, 2009, 11:57:44 ös

Sayın Karahan,

konuyu fazla karıştırmak istemiyorum;ama,istemeden de olsa Allah'a haksızlık etmiş olabileciğiniz hususunda biraz düşünmenizi öneriyorum.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 14, 2009, 10:22:41 öö
Sn.Ceycet

Sizde dahil olmak üzere bu forumdaki tüm arkadaşlarımın fikirleri çok önemli benim için.Fazla yada az karışma gibi bir ölçütte bulunmanız gerekmez.Yazılanları okudum muhabbetin gidişatı açısındanda  hoş bulduğumu ifade edeyim.Arkadaşlar bu işte bir yanlışlık var yalnız Din ile Bilim yanyana ifade edilmeye başlandığında Bilime sahip çıkılıp Dine sert atıflar yapılıyor.Bağnazlıkla suçlanıyor insanlar,kendi açımdan ben bu tip söylemlerden açıkçası etkilenmiyorum fazla bana uzak ifadeler geliyorlar o yüzden rahat olalım.Şunuda gözden kaçırmayalım,insanlar ne yaparlarsa yapsınlar tarih boyunca Din ile problemleri hep olmuştur.Bir taraf karşısındakini ateist diğeride gerici yada bağnaz diye hep suçlamış inandıkları değerin hep kendilerininki olduğunu savunmuştur.Kısaca önce sn.ceycet'e cevap vereceğim.Hayır Allaha haksızlık yaptığıma inanmıyorum çünkü öyle bir mertebe yok karşımda.Allahla bir rekabetim söz konusu değil haksızlık yapmak için.Benim inancım kainattaki her şey her oluşum allahın kendi tasarrufu ve sahibi o.Banada kulu olarak şunu diyor sana verdiğim aklı kullan,kendini bil,beni bil.Tüm bunları yaparkende asla sorgulamaktan vazgeçme.Ben yukarıdaki yazımda Allahı herşeyin kaynağı olarak gösterdim sanırım bu konuyu açmam gerekecek.İnsanlar iyiyide kötüyüde var eden allahtan öğrenirler eğer o böyle bir şeyin varlığını bize yansıtmasaydı biz bunları bilemezdik.Bunları yansıtmasının yoluda insana verdiği iyi ve kötü adına olan tüm kavramlardır.Tüm kutsal kitaplarda bu böyle tarif edilir.Hatta kutsallığı olmayan Kabala'da yada islami birtakım felsefecilerin deyimi ile Vahdet'i vücut dedikleri kavramla ifade ederler.Benimde bu noktada herşeyin başlangıcı sahibi ve kaynağı olarak onu kabul etmemin altında bu var.İyide kötüde ondandır yalnız allah burda bize verdiği akıl ile onların arasındaki en doğru seçimi yapmamızı ister hayatında tüm özelliği insan için yapabildiğin en doğru tercihlerdir.Yalnız o kadarla kalmıyor bu tercihleri en sağlıklı bir biçimde yapabilmen içinde burda din devreye giriyor.Şimdi sitedeki arkadaşların bazıları din ile ilgili söylemlerde bulunurkenki ifadelerini açıkçası doğru bulmuyorum.Açıklamak gerekli.Diyanette din şöyle tarif ediliyor.

Hür iradeleriyle inanan akıl sahibi insanları, en iyiye, en doğruya, en güzele ve ebedî mutluluğa ulaştıran ilahî kanunlar bütünüdür.

şimdi tekrar soralım hal böyle iken din Allahın sözleri oalrak kabul ediliyorsa dünyada din ile ilgili söylenen sözler aslında allaha edilen küfür ve hakaret olmuyormu.Benim dinden anladığım ve savunduğum bu.Şimdi o sözleri Allah insanların toplum olarak yaşarken en sağlıklı ve en iyi şekilde yorumlamalarını isteyen düzenlemeler getirmiş geniş açılımları ile biz bu açılımları dinci bu gibi ifadelerle reddederken aslında neyi reddettiğimizin farkında bile değiliz.Ahlaksız bir din tanımlaması bu formüle göre ne anlama geliyor bakalım,Din allahı'ın kendi sözleri ise Din'in Ahlaksız olması yada öyle değerlendirilmesi çok fena.Ama söz sahibine haksızlık yapmama adına onu böyle düşünmeye iten sözüm ona dinci geçinen Hayatlarını Allah'ı ve sistemini sömürmeye adamış verdikleri fetvalarla önce kendi zayıf egolarını sonrada toplumları bağnazlaştıran insanlardır bu sözü söyleten.Muhteviyatında ilahi bir söz olmadığı aşikar olan sözleri biz insanlarında anlayıp çözmesi gerekmezmi.Bu tip sözler etrafta bolca yokmu.Biz bazen bir şeye muhalif olalım derken ne söylediğimizin bile farkına varamıyoruz buda çok açık.

Bir diğer arkadaş yaşamlarındaki herşeyi Allaha bağlamakla başlayan bir cümlesi var.AçıkçasıYaşamın kaynağı o başka neye bağlayabilirimki.İnsanlarda en fazla gördüğüm yanılgıların başında maalesef şu geliyor söze bakın,Allaha inanıyorum ben ama dinleri çok tehlikeli buluyorum o yüzden reddediyorum.
Bu söz normal bir aklın icadı olamaz karışık bir akıl işi sadece.Allah'a ilahımız kabul ettiğimiz için taparız o yüzdendir herşeyi ondan ummam,beklemem ve sorumlu tutmam.Bilimle dinin arasındaki belki yegane fark din referansını allahtan alıyor bilim ise araştırmadan ve karşılıklı istişareden.Burda belki şu soruda yerinde olur doğru olacağınıda düşünüyorum.Hangisi yanılır bilimmi Dinmi.Yanılgı bilimde daha fazla olur çünkü metod buna dayalı sonsuz doğru sonsuz yanılgı ile bulunuyor.Hakikaten ve inanarak şunu çok açıklıkla söylemek isterim hayatımda hiç bir konuda allaha haksızlık yaptığımı düşünmediğim gibi haksızlık yapabilecek donanımın biz insanlarda olduğunu pekte düşünmüyorum.Allah bildiğim hiç bir kutsal metinde ya kulum bak bu sefer bana haksızlık yaptınız gibi bir şeyi ima dahi etmemiştir çünkü aksi olsa tanrı olamazdı.Sn.Skullg çok güzel anlatmış tek tip inanç diye.Ben şöyle yorumluyorum Allahı algılayabilmek için karmaşıklıklardan kurtulmak lazım son derece yalın ve anlaşılır bir dille zaten anlatmış kutsal kitaplarda olayı.
KENDİNİ BİR BENİ BUL

Sevgilerimle.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 14, 2009, 11:17:41 öö


Sayın Karahan'ın şu son yazdığını inanın ki çok zor okudum. Nedeni de anlatım değil, yazış tarzı. Uzun paragraflar, noktalama işaretleri yerli yerinde değil, gramer yanlışları bol bol.

Hadi bunları geçelim bir kalem, herkes kompozisyon dersinden iyi not alarak geçmiş olamaz. Ben de ucu ucuna bir 5 ile sıyırmıştım.

Ancak benim şurada yapmak olduğum gibi, uygun düşen yerlerde  biraz daha çok sayıda paragraf rica etsem nasıl olur acaba? Zaten font küçük (10 pt) ve ekranda zor izleniyor. Bir de paragraf bölünmeyince ben satırları birbirine karıştırıyorum.

Elbette Sayın Karahan konuyu dindar bir kişinin yaklaşımı açısından alabilir. Buna bir diyeceğim yok; yeter ki bu yaklaşım "dinci" olmasın. O da zaten olmadığını belirtiyor.

Ancak bir noktasına iyice takıldım. Şöyle diyor Sayın Karahan:

"Hangisi yanılır bilimmi Dinmi.Yanılgı bilimde daha fazla olur çünkü metod buna dayalı sonsuz doğru sonsuz yanılgı ile bulunuyor."

Gerçi bu tümce ile ne demek istediğini aünlamakta da zorlandım ama üzerinde durmayacağım.

Yanıtım şöyle:

Hayır... Tamamen tersine... Bilim, bilimsel yöntemi uygulayarak doğanın gerçeklerini birer birer çözmektedir. Bu tarih boyunca hep böyle gelmiştir ve böyle devam etmektedir. Dinin ortaya koyduğu gerçekler ise değişmez, değiştirilemez, kesin ve tartışılmaz niteliktedir. Bir diğer deyişle dogmadır.

Bugüne dek dinin bilimin ortaya koymuş olduğu gerçeklerden çürütmüş olduğu hiç bir tanesi görülmemiştir. Buna karşılık bilim, öyle bir amacı olmadığı halde dinin ortaya koyduğu dogmalardan birçoğunu çürütmüştür.

Din adamları, inandıkları ve empoze ettikleri dogmaları kurtarabilmek amacıylarbir  çıkar yol bulmak için çabalayıp durmuştur.

Örneğin bazı dinlerin dogmalarına göre hiçbir canlı varlık bedensel olarak bu dünyanın dışına çıkamaz. Bu nedenle Neil Armstrong Ay'a ayak bastığı zaman bunun bir kandırmaca olduğu ileri sürülmüştür. Sonra uydular, Ay'a yine gidiş gelişler artık yadsınamaz hale gelince, bu kez bunların zaten kutsal kitaplarında da yazılı olduğunu göstermeye kalkışmışlardır.

Hıristiyanlığın başına dert olan Kopernik kuramlarını, Galile'yi, Kepler'i  geçelim.  Bundan daha büyük dert Darwin kuramıdır. Birtakım dinciler Darwin kuramının ne denli yanlış olduğunu kendi yöntemleriyle göstermeye çalışadursun, bilim adamları Darwin'in yanılgılarını bilimsel yöntemle ortaya koymaktadır.   Ancak o bilim adamlarının bu girişimleri din adamlarının başına daha da büyük dertler açacak gibi görünmektedir.

Din, en çok ve en düzenli bir biçimde Katolik Kilisesi'nde kurumlaşmıştır. (Gerçi Anglikan Kilisesi de bir bakıma onun gibidir ama ulusal boyutta kalmaktadır.) Yahudilikteki Sanhedrim bile Katolik Kilisesi kadar güçlü değildir bu bağlamda. Yakın geçmişimizde Katolik Kilisesi artık bu sorunla başa çıkamayınca, dini bilim ile ya da bilimi din ile bağdaşır duruma getirebilmek için, teologların yanı sıra bilim adamlarından da oluşan, özellikle astronom, antropolog, biyolog gibi kişilerin katıldığı bir çalışma konseyi kurmuştur. Ara sıra bu konseyin araştırma çıktılarına dayanarak birtakım bildirgeler yayınlamaktadır.

Katolik Kilisesi'nin bildiğim, izleyebilmiş olduğun kadarıyla son bildirgelerinden birinde Darwin kuramının Hıristiyanlığa aykırı olmadığı belirtilmiştir.

Yandı gülüm keten helva!....

1929 yılında ABD'de J.J. Scopes adlı bir öğretmen, öğrencilerine Darwin kuramını anlattığı için velilerin şikayeti üzerine yargılanmış, hüküm giymiş, öğretmenlikten kovulmuştu.

Bu gibi örnekler çok.

Şimdi acaba kim yanılıyor? Din mi, bilim mi?

Dinsal dogmalar egemen... Çünkü bilimin henüz açıklayamadığı evrensel gerçekler üzerine kesin, değişmez ve değiştirilemez olduğu ileri sürülen yargıları hâlâ var. Üstelik bilim adamlarını kışkırtıyorlar «Hadi gelin bunu da açıklayın bakalım.» diye... Bilim ise o kadar iddialı değil; daha doğrusu iddiası hemen bugün, bu an için değil. Bilimin zamana gereksinmesi var. Üstelik özgür...

Hiçbir bilimsel bilgi, kesin, tam, mutlak, sorgulanamaz, eleştirilemez, değişmez, değiştirilemez değildir. Bilimin böyle bir iddiası olursa, bilim kendi ilkeleriyle ters düşer. Nitekim birçok bilimsel bilgi bu süreçten geçmiş, eksikleri, yanılgıları ortaya konmuş, düzeltilmiş, gerçeğe daha çok yaklaşılması sağlanmıştır. Bunun en iyi örneklerinden birini de Kuantum Fiziği'nde izliyoruz. Daha henüz sonuca ulaşamamış, belki de hiç ulaşamayacak bir bilim dalı bu.  Bu forum alanında ne kadar çok uğraştım Mikrokozmos'u herkesçe anlaşılabilecek bir düzeye indirgeyerek anlatırken...

Yakında birtakım din adamları Kuantum Fiziği'nde geçen Nötrino, Mezon gibi cisimciklere, dalgalara ve genel bir deyişle radyasyon dediğimiz olgulara da kutsal kitaplarda değinilmiş olduğunu söylerlerse hiç şaşırmayalım.

Sevgiler.   

 


     








 
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: Prenses Isabella - Kasım 14, 2009, 12:14:30 ös
Hayır Din' le Bilim 'i burada şahsım adına söylemem gerekirse farklı kategoriye sokmuyoruz ki.. Hem ne Din 'i bağnazlıkla suçluyoruz ne de Bilim' i daha ileri bir durumda görüyoruz. Şimdi aradaki ayrımı iyi bir şekilde irdelemek lazım. Bakınız ben yoluma başlarken ilk etapta Dinsel doyumumu aldım, yaşadım ve kazandım yani doyumumu sağladım. Sonra Bilimsel yolla kendi inancımı daha ileri bir evrime tabi tutarak yoluma devam ettim. Demekki Insan için öngürülen önce dinsel doyumu yaşamak ve sonrasında bunu bilimsel yolla tamamlamaktır. Ben şuanda ne Din' e karşıyım ne de Bilime.. Çünkü evrimimi önce dinsel olarak yapmakla mükellefim, sonrasında da Bilimsel olarak tamamlamak zorundayım. Belki ilk etapta evrimin bilimsel yolla yapılması elbetteki benim için çok ağır geleceği için öncelikle dinsel yoldan bilime doğru hem yol almak adına hem de hazırlanmam için, Bilimsel yolla almam gereken Bilgileri hazmedebilmem için dinsel bir aşama yapma zorunluğunu taşıyor olması bu sebepledir.

Bakınız Sevgili Karahan; size atfen konuşmamın nedeni şu, her ne kadar bana atfen hitap etmeyip de ucu ucundan gönderme yapmanız sebebiyle yazımdaki yanlış bir anlaşılmayı her ihtimale karşı beni direkt olarak muhatap almasanız da söylemekle yükümlüyüm. Hayatın kaynağı elbetteki O' dur. Ama bize kalan bize sunulan seçeneklerin en doğrusunu işaretlemek ya da tercihimizi buna göre yapmak zorundayız. Ama bunu yaparken aklın ve mantığın sınırları içersinde yapmak ve akılcı en önemlisi de Insaniyetliği kaybetmek vahşi durumlara düşmeden, vahşet içerikli olayları sergileyerek Insanlığımızı kaybetmenin sonucunda hayvanlaşmadan yapılmalıdır. Beni kendi düşünce ufuklarınızda arayınız denilirken, düşünce sınırlarını zorlayarak bir bireysel açılım sağlanılmalı ve sınırsız düşünce ufkuna doğru yol alınmalı, böylelikle de kendimizi aşma yönünde bir çığır açılarak evrimsel bir boyuta hazır hale gelinmelidir, şeklinde bir durum söz konusuyken bağnaz düşüncelerde Allah' ı ilahlaştırarak yapılan her kötü sonucu O'na atfederek, yapılan her türlü olumsuzluğu O'nun istediğini sanarak düşünüp uygulayanlar bugün bağnazlığın en korkunç göstergesi durumundadırlar ne yazıkki. Bunu kastetmek istedim, eğer beni kastettiğiniz düşünülürse..Bundan böyle sizinle direkt konuşamayacağım için üzgünüm. Bana hitap edenle muhatap olmak benim en önemli ilkemdir :)

Saygı ve Sevgilerimle,  

    
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 14, 2009, 12:44:25 ös
Sn.Adam

Bundan sonraki yazılarım daha iyi anlaşılması açısından daha aralıklı puntolarla yazmaya çalışacağım.Gramer bilgim yok benim tarzımı bağışlayın muhabbet tarzı biraz.Buraya yazarken sn.adam'la yahut sn.mason'la karşılıklı muhabbet ediyor uslubu içindeyim.Bir edebiyatçı değilim yada dergiye yazmıyorum biliyorumki bu sitede bir çok insan bu konuda titizler ve bende onları anlıyorum.

Sn.Adam  yukarıda yazdıklarınızın tamamı doğru örneklerinizde doğru.Ama benim okuduklarım gerek dini gerek diğer yayınlardan anladığım ve kabul ettiğim dini öğeler değil.

Sanırım problem aramızda hep aynı yönden çıkıyor.Bakınız benim algıladığım,anladığım,yorumladığım ve kabül ettiğim bir dini inancım var ama o inanç yukarıda sizin anlattığınız gibi değil bir çok anlamdan farklı düşünüyorum.

Sanırım kendi düşüncelerimi anlatmadan muhabbete devam edersek polemiklerden kurtulamayız.

Tüm arkadaşlarım beni bağışlasın,peşinen diyorumki sözlerim beni bağlar ve kesinlikle kimseyi yermek,kırmak,inancı ile alay etmek yada aşağılamak gibi bir gayem yok.

Anlatımlarımın merkezi daha iyi anlaşılsın diye kısaca anlatmak zorundayım.Başka bir şey aranmasın.

Konu benim için anladığım kadarı ile kısaca şu.

İnanç sisteminde olan şey ne,bir hiç görmediğimiz bir allah var birde bu gezegende yaşayan biz canlılar var.Sistem doğası gereği bizim hiç görmediğimiz bir varlığa inanmamızı buyuruyor.

Yaratıcı olduğuna inandığımız Allahı tanıyabilmenin en doğru yoluda getirdiği sitemi tanıyabilmekten geçiyor.Yani amaç önce tanımak.Allah yarattığı şeye karşı kendini nasıl tanıtacak peki.

Burda komik bir yol izleyelim benzer inşallah.En basit insan üretimi bir aygıtta yada cep telefonunda bir kullanma klavuzu olur.Bu klavuzu yazan kişi bu aleti bilmediğimizi düşünerek onu tanıtmak için kaleme almıştır.

Allah'ta burda aynı sistemi yapıyor bize.Adına din dediğimiz öğretileri kendi sözlerini insanlara bir aracı ile sunuyor.Ben burada olayı yani din'i insanın kullanma klavuzu olarak algılıyorum.

Peki sorun ne burda ozaman insan nesli tek kalemden meydana gelmişse eğer ozaman kullanma klavuzuda yani din'ide bir tane olması lazım aklım böyle söylüyor bana.

Benim burdan anladığım Allah aslında tek ve ilk dini Hz.Adem'le insanlığa yollamış zaten.Dört büyük kitabın peygamberide dahil hiç birinin ben insanların anladığı anlamda din getirdiğine inanmıyorum.Şu ana kadar gelmiş tüm peygamberlerin ayrı bir dini olurdu.Bunu 3 büyük peygamberin sözlerindende arayabiliriz mesela hz.musa,isa yada hz.muhammed bu konuda şunu demişlermidir ey insanoğlu uyanın size allahın yen dinini getirdim.

Ben bu konuda şuna inanıyorum din ademle beraber zaten gelmişti gelişiminide tüm peygamberlerle tamamladı.Bakıyorsunuz 3 peygamberede sözlerinin kaynağı hep tek noktayı işaret ediyor ama yahudi,hristiyan yada islam diye ayrılıyor.İnsanoğlu bu peygamberlerden sonraki zamanlarda ise işi iyice azıtıp bir arenaya döndürdüler.Anlaşılamayan bir yarış havası hakim oldu.

Sn.Adam
Bence sorun burda çıkıyor biz insanoğlu okadar değişik beyinli insanlarızki kendimize ettiğimiz eziyeti başka hiç bir canlı edemiyor.Sırf kendi egolarını tatmin için adına ne dersen de ister haham ister papaz ister imam kendi yorumları ile işin içinden çıkılmaz bir noktaya getirdiler benim olaya baktığım nokta bu.

Bu noktada kendi din alimlerinin aklımın almadığı kabül edemediğim hadislerinden birkaç örnek vereyim konu kadınlarla ilgili.

Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta.
Ebu Davud, Tıb, 24/3922; Müslim, Selam, 34/115 Buhari, Nikah, 17/4805

Dövme yapan ve yaptırana, yüzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah
lanet etsin. Sahihi Buhari

Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben Cehennem halkının çoğunun sizler
olduğunu gördüm.
Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003


Çok lanet ediyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar
çelebilen aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim.
Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003

Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. Sahihi Buhari

Kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. Çünkü kadınlar iyice
doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. Fakat onlar biraz
aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur. İbnül Cevzi, Mevzuat,
II/282-283; Suyuti, Leali, II/154 İbn Arrak, Tenzihü'ş-Şeria, II/212-213

Hadis örneklerini sırf kadından verdiğim için sitedeki hanımlar bağışlasın beni.Bu tür örnekler maalesef tevratta yada talmuddada rastlanır şeyler.

Benim karşı olduğum inandığım din bunları söyleyenlerin dini değil.Bu sözleri eğer allah böyle buyuruyor diye yorumluyorlarsa tanıdığımız  allahlar farklı ozaman.

Ben Allah'ın kendi isteklerini indirdiği kitaplarla yada peygamberleri ile anlatamadığını düşünmüyorum.Dolayısı ile bana kitap ve peygamber yeterli.

Tüm bu belirttiğim noktalardan sonra sizin yazılarınızda belirttiğiniz dini anlayış ve söylemlere sahip değilim.

Sırf haklı çıkmak adına bu tip yorumlar yapıldığında özü anlamaktan uzakta kalırız diye düşünüyorum.

Biz insanların ne kadar bozguncu,çıkarcı ve değişik egoalara sahip olduğumuzu anlamadan kısaca kendimizi bilmeden ALLAH 'ın ne dediğini en açık en yalın anlatımı ile bile anlayamayacağımızı düşünüyorum.

İnsan hertürlü musibeti ve güçlüğü hep kendine iş edindiği müddetçede gerçekelri algılayamayız.
Hz.İsa'nın o sevdiğim güzel sözü ile bitireyim.

Gerçeği bilmek seni özgür kılar.

Sevgi ve saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 14, 2009, 01:00:34 ös
Bakınız Sevgili Karahan; size atfen konuşmamın nedeni şu, her ne kadar bana atfen hitap etmeyip de ucu ucundan gönderme yapmanız sebebiyle yazımdaki yanlış bir anlaşılmayı her ihtimale karşı beni direkt olarak muhatap almasanız da söylemekle yükümlüyüm. Hayatın kaynağı elbetteki O' dur. Ama bize kalan bize sunulan seçeneklerin en doğrusunu işaretlemek ya da tercihimizi buna göre yapmak zorundayız. Ama bunu yaparken aklın ve mantığın sınırları içersinde yapmak ve akılcı en önemlisi de Insaniyetliği kaybetmek vahşi durumlara düşmeden, vahşet içerikli olayları sergileyerek Insanlığımızı kaybetmenin sonucunda hayvanlaşmadan yapılmalıdır. Beni kendi düşünce ufuklarınızda arayınız denilirken, düşünce sınırlarını zorlayarak bir bireysel açılım sağlanılmalı ve sınırsız düşünce ufkuna doğru yol alınmalı, böylelikle de kendimizi aşma yönünde bir çığır açılarak evrimsel bir boyuta hazır hale gelinmelidir, şeklinde bir durum söz konusuyken bağnaz düşüncelerde Allah' ı ilahlaştırarak yapılan her kötü sonucu O'na atfederek, yapılan her türlü olumsuzluğu O'nun istediğini sanarak düşünüp uygulayanlar bugün bağnazlığın en korkunç göstergesi durumundadırlar ne yazıkki. Bunu kastetmek istedim, eğer beni kastettiğiniz düşünülürse..Bundan böyle sizinle direkt konuşamayacağım için üzgünüm. Bana hitap edenle muhatap olmak benim en önemli ilkemdir 

Saygı ve Sevgilerimle, 

Sn.İsabel

Sanırım farkında olmadan kırdım sizi bir kstım yoktu.Burda muhatap almama diye bir şey söz konusu olamaz.Bu konuda farklı br şey düşünmeyin lütfen.

Allah' ı ilahlaştırarak

Bu sizin sözünüze genel anlamda cevap vereyim.Allah' ı ilahlaştırarak  demek doğru değil Allah zaten inanan insanoğlunun tek ilahı.
Tevrat'ın on emrinin ilki benden başka ilah edinmeyeceksinizdir bildiğiniz üzere.

O yüzden allah'ı ben tüm inanç sistemlerinin ortak ilahı olduğu kanısındayım.Burda yukarıdaki yazımdada belirtmeye çalıştığım üzere Din 'i eğerki biz Allahın buyrukları olarak kabül ediyorsak ve o buyrukların içeriğide toplumsal yaşantı ve bilimle içiiçe ise Allahı kendi kurduğu düzenin dışında tutmaya çalışmış olmuyormu dünyadaki bu düşünce süreci.

Şimdi bu noktada biz insanlara düşen Allahın bu sisteminimi dışlamak yoksa bir takım bağnaz ve gerici Allah ile kul arasına çelikten anlamama duvarları ören zihniyetlerlemi uğraşıp savaşmalıyız.

benim bakış açımdan anlatmak istediklerim bunlardı.

sevgiyle kalın.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: ADAM - Kasım 14, 2009, 01:11:26 ös


İşe yaradığımı duyumsuyorum; Sayın karahan'ın anlatıları çok daha okunası, anlaşılası oldu.

Ancak bu konu üzerinde ben artık bu noktadan ileri gitmeyeceğim. Çünkü daha ile bir tartışmaya yönelişim, birtakım yanıtlanamaz sorular içereceği için inanmış kişiyi incitebilir. Gerçi bu forum alanında kimileri birbirini çok incitici sözler ediyor hatta konuyu bireyselleştiriyor ama ben onlardan değilim.

Böylece Sayın karahan da konu üzerindeki bilgi ve görüşlerini aktardı; sayın Isabell de katkıda bulundu. Bundan sonra isteyen bu tartışmaya katılır, isteyen sadece okuyarak izler.

Sevgilerle.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: Prenses Isabella - Kasım 14, 2009, 01:12:27 ös
Anlıyorum, benim için sorun değil :) asla illa da muhatap alınmak zorunda değilimdir, keyfiyete bağlı bir durum olduğu için serbesttiyetlik hakimdir. Bize düşen sadece hür iradeye saygı gösterip, kendi mantığıma riayet etmektir. Bu arada yanlış bir anlaşılma söz konusu olmuş, tarafımdan, açıklama yaparak en azından bu yanlışlığı giderdiğiniz için Teşekkürler. 

Haklısınız, dünyadaki düşünce süreci bunu öngörüyor ama benim düşündüklerim biraz bana özgü olduğu için belki anlatımda direkt olarak ifade edebilmekte zorlandığımdan tam olarak anlatılmak istenileni aktaramadığımdan bir çok anlaşılma güçlüğü de ortaya çıkabilmektedir. Öncelikle birbirimizi anlayabilmemiz için bu dünyada herkesin görüşlerinin dinlenilip mantık çerçevesinde hangisinin doğru olabileceğine karar verebilmektir, esas olan..

Burada mantık hatası yapmak yerine akılcı bir çözümle sorunları irdelemek ve dünya yüzeyinde yeralırken de bireysel olarak benliğin kölesi olmaktan kurtulmuş, bağnazlıkla savaşıp, güçlükleri yenmiş ego karşıtı kimselerin ürettiği çözümlerin mantığa daha yakın olması daha makul bir anlayıştır.

Bir de şuna değinmek isterim ki, asla kişi yaşamını Tanrı' nın buyruklarına göre yaşayamaz. Mutlaka değişimler yoluyla gelişen koşullar bunu zorlayacak ve İnsani bilinçle ne yazıkki bunu aşabilme imkanımız kısıtlı ve sınırlı olduğundan bunun alternatif bir yolu da bulunamamaktadır desem, kendimle çelişmiş olurum ve bunun yolunu da herkesin kendi hür iradesi kapsamında vermesi gereken karar neticesinde yapmış olduğu seçimle belirleneceği için saklı tutmakta yarar var, düşüncesindeyim.

Saygılar,
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 14, 2009, 01:19:21 ös
Bir de şuna değinmek isterim ki, asla kişi yaşamını Tanrı' nın buyruklarına göre yaşayamaz. Mutlaka değişimler yoluyla gelişen koşullar bunu zorlayacak ve İnsani bilinçle ne yazıkki bunu aşabilme imkanımız kısıtlı ve sınırlı olduğundan bunun alternatif bir yolu da bulunamamaktadır desem, kendimle çelişmiş olurum ve bunun yolunu da herkesin kendi hür iradesi kapsamında vermesi gereken karar neticesinde yapmış olduğu seçimle belirleneceği için saklı tutmakta yarar var, düşüncesindeyim.

Sn.İsabel

Bu yorumunuzu tamamlamak isterim.
Kişi tamamen tanrının buyruklarına göre yaşamalıdır düzenleme bunu diyor ama yukarılardaki yazımdada anlatmaya çalıştığım üzere kişi kendi hırs ve egoları ile hareket ettiğinden bunları yaşamakta hep güçlük çeker.Geneldede eninde sonunda kendi egosuna uygun gelecek şekilde kendi yorumunuda yapar.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: Prenses Isabella - Kasım 14, 2009, 01:22:36 ös
Kesinlikle uygun bir tamamlama oldu Sayın Karahan; gerçekten buna hem çok memnun oldum hem de Sevindim, diyebilirim. Doğru bir çıkarsama olduğu için.. Genelde kişinin egosuna yenik düşmesi çoğunlukla ve sıklıkla rastlanılabilen bir durumdur.

Egonun yenilmesi ise, tahmin edildiği gibi çok zor hatta bazı durumlarda imkansız halde olunduğundan, gayret-öz ve vicdan mekanizmalarının yardımlarıyla yenilebilinmesi mümkündür. Aksi halde imkansızdır. Ego savaşını veren Insanlarda daha çok gözlenen durumlardan biri de Insanlığını kaybetmemek adına ne kadar çok uğraş verdikleridir. Tespitlerim, genelde bu yönde olduğu için daha çok az spekülatif yapmaktayım. Burada asıl sorun şu; Egonun Insanı yenmesinde ne olur, Insanın Egoyu yenmesi sonucunda neler olabilmektedir. Bence bunun üzerinde derin bir muhakeme yapmalıyız, diye düşünüyorum.

Saygılar,
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: karahan - Kasım 14, 2009, 01:33:14 ös


İşe yaradığımı duyumsuyorum; Sayın karahan'ın anlatıları çok daha okunası, anlaşılası oldu.

Ancak bu konu üzerinde ben artık bu noktadan ileri gitmeyeceğim. Çünkü daha ile bir tartışmaya yönelişim, birtakım yanıtlanamaz sorular içereceği için inanmış kişiyi incitebilir. Gerçi bu forum alanında kimileri birbirini çok incitici sözler ediyor hatta konuyu bireyselleştiriyor ama ben onlardan değilim.

Böylece Sayın karahan da konu üzerindeki bilgi ve görüşlerini aktardı; sayın Isabell de katkıda bulundu. Bundan sonra isteyen bu tartışmaya katılır, isteyen sadece okuyarak izler.

Sevgilerle.

Teşekkürler Sn.Adam

Ben saygı çerçevesini aşmamak kaydı ile sorulamayacak soru olduğunu düşünmüyorum.Bilgi birikiminizi sorularınızla bizden esirgemezseniz sevinirim.Gerçek olan bilgiye sadece sorularla gidilebildiği muhakkak.
Haklı olduğunuz bir konu ile kapatayım doğrudur insanlar birbirlerine karşı çok kırıcı olabiliyorlar bu ya konuyu tam anlayamadığımızdan yada sonuna kadar okuyamadığımızdan kaynaklanıyor bence.

İncitmekte işin doğası gereği bir refleks olarak gelişiyor.Hakaretvari sözler halbuki insana karşısındakine göre bariz bir üstünlükte sağlamıyor.Bunu ben birazda karılarını döven aciz kocaların durumlarına benzetiyorum.Söylenebilecek sözün yoksa hakaret işin en kolay yolu bu mantıkta.
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: cardiffmonster - Kasım 14, 2009, 08:00:24 ös
Bağnazlığı genelden özele doğru indirgemek istiyorum biraz daha somut örneklendirerek,

Toplumsal yahut sosyal grupların bağnaz olarak tanımlanan hareketlerine bakarsak, şahsım adına o kitlenin adına genelleştirmek yerine kişisel bazda değerlendirmeyi tercih etmeye çalışıyorum.

Zira dinsel olarak,
Muhafazakar müslümanın hoşgörü yoksunu kalmayı becererek, kişisel egosunu ve arzularını dinsel, töresel bazı konulara bağladığında, onun inancının temelinde, hakikatte kendi inancına aykırı hareket ettiğini ve mevcut tepkileri kısa vadeli çıkar ilişkisi ile veya duygusal tatmininde kullandığını görüyorum.Aynı şekilde bir misyoner Hristiyanında kendi dinini tebliğ ederken diğer inançları hakir görerek yaklaşımı, veya uluslararsı siyasetle ilgili bir konuya Musevi Yahudi'nin akıl ve mantık dışı yaklaşımı da benzer etkiyi yapıyor.

Sosyal kutuplarda,
Siyasi duruşu, mesleği, eğitimi ne olursa olsun, bir insan eğer ki her konuyu konuşabileceğini söylerken, öyle bir anda karşıt gruptan biri ile konuşmasında yahut tartışmasında, olguları tartışmaktan ziyade kişileştirerek karşıdan ne gelirse gelsin muhalefet etme çabasını gösteriyorsa, ağır bir bağnazlıktır diye düşünüyorum.

Misalen,

Bizzati kendi yaşadığım bir tecrübe; Kozmopolit bir ortamda tartışıyorduk arkadaşlarla, ancak sert geçen tartışmalar bir türlü sonuca ulaşmadı ve artık konuyu havadan sudan şeylere şakalara çevirmek zorunda kaldım.  Ortamda bir kaç farklı siyasi görüşü ve liberal, muhafazakar insanlar vardı.  'Sen de onlardansın' gibi verilen cevaplarla konuşulacak hiçbir şey olmadını ve doktora düzeyli insanların ve siyasal düşüncesi ne olursa olsun, her insanın kendini kaybederek birere bağnazlık abidesi olabileceğini tecrübe ettim....

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: cardiffmonster - Kasım 14, 2009, 08:13:14 ös
Ek olarak,

Özellikle bağnazlık konusunu da tartışırken haddim olmayarak, inanç veya mensubu olunan herhangibir kitle adına değil bireysel olarak kendi yaklaşımımızı savunursak/vurgularsak, yanlış anlamalardan yahut gereksiz tartışmalardan uzak kalacağımızı düşünüyorum.....
Başlık: Ynt: Bağnazlık Nedir? - 2
Gönderen: erdal - Kasım 15, 2009, 08:09:38 öö
bağnazlık her alanda olabilir. dinde,ahlakta,örfte,adetlerde ve hatta bilimde . örngin tıp-alternetif tıp gibi.bagnazlık  zaman içinde tarih süpürüp götürmektedir.zaten ama bazen ıkişilere veya topluma bayagı pahalıya mal olarak.