Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bağnazlık Nedir? - 2  (Okunma sayısı 15612 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 13, 2009, 02:11:10 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sanırım bu konu üzerinde diyeceklerimi bir an önce bitirsem yararlı olacak.


Genellikle dinsel ya da politik alanda belli bir kanıya saplantı ve tutku derecesinde bağlılık olarak tanımlayabileceğimiz bağnazlık, geçmiş dönemlerdeki hemen tüm din savaşlarının öncelikli nedeni olmuştur. Günümüzde de toplumları ideolojik savaşlara sürükleyen bağnazlığın temelinde sınıfsal çekişmeler, ırk ya da soy ayırımcılığı ile sosyoekonomik nedenler ve sömürü vardır.

Bunun karşıtı toleranstır. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak olan uzlaşmanın en önemli öğesidir. Kuşkusuz tek başına ekonomik çatışmaları ortadan kaldırmaya yetmez. Ancak, toleranslı davranarak karşılıklı anlayış sergilemek, bir çözüm yolu bulunmasını sağlayabilir.

Gerçi “tolerans” konusunu ayrıca ele almalı ama sırası geldiği için burada belirtmeliyim. Toleransın temelinde bilgi ve sevgi, bağnazlığın temelinde bilgisizlik ve sevgisizlik vardır.

Doğanın gerçeklerinin bulunmasındaki güçlükler insanı yıldırabilir. Bu yüzden de insanın “değişmez” olarak nitelenen birtakım dogmalara sarılmasına neden olabilir. Ancak insanın bu yanılma hakkının karşıtı olarak düşünme hakkı da vardır. Bunu kullanarak, yanılgılar elenebilir; özgür düşünceye doğru yol alınabilir.

Toplumda genel bilgi düzeyi az oldukça bağnazlık artar. Bilgisizlik, bir yandan eğitim noksanlığından diğer yandan ekonomik zorluklardan ileri gelir. Ekonomik bakımdan güçsüz insanları bilgisizliğe yönlendiren ve kutsal kitapları bir kalkan olarak kullanan, onların içeriğini açıklamak istemeyen din bağnazları, her şeyin insanın mutluluğu ve kendini geliştirmesi için yapılması gerektiğini bilmezden gelir.

Faşizm, emperyalizm, kapitalizm, demokrasi, komünizm gibi sosyoekonomik ve politik kökenli devlet anlayışları da temellerinde bağnazlığı barındırabilir. Her nerede çıkara dayalı iktidar mücadelesi ve bu mücadelenin araçları olarak aşırı dincilik, milliyetçilik, ırkçılık varsa, orada bağnazlık ve doğal bir sonucu olarak yıkıcılık da vardır.

Gerçekten aydın olan düşünür, politikacı, bilim adamı ve sanatçılar, daha güzel yarınları hazırlamak için sorgulayıcı ve eleştirici bir tutum takınır. Her türlü bağnazlığın karşısına dikilen bu aydınlar, egemen olan yanlış değerleri eleştirerek yarının doğru değerlerini yaratmayı amaç edinirler. Bu doğal sürtüşme nedeniyledir ki, tarih boyunca yönetim gücünü elinde bulunduran tutucular ile aydın kesim, hemen her zaman uyumsuzluk içinde olmuştur. Bu uyumsuzluk ise yapay değil, toplumun gelişmesi için gerekli olan nesnel bir olgudur.

Önemli olan, toleransın bağnazlığa üstün gelebilmesindedir.


Benim açımdan bağnazlık konusunda bu kadar lâf etmek yeter. Kuşkusuz forum katılımcıları bu konuyu daha açacaktır. Durağanlığa düştüğümüzde söz bitmiş demektir diye düşünerek tolerans konusuna geçebilirim.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 13, 2009, 02:24:22 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

ilk katılımı ben yapayım bu konuda.

Önemli olan, toleransın bağnazlığa üstün gelebilmesindedir.

En son cümleniz sanırım aydın bir insanın en iyi temennisidir.Birbirine zıt 2 kavram olarak gösterdinizki katılıyorum.Ama kavramlar konusunda bir gerçek varki oda şudur her ikiside birbirlerinden beslenirler ve ihtiyaç duyarlar.Hayatta herşeye hoşgörülü ve toleranslı baktığınızı düşünsenize tüm yaşayan insanların sizce hayat nasıl olurdu.Herkeste aynı tolerans ve bakış açısı olsa idi insanların hayatla mücadelesinin anlamı kaybolmazmı idi.Size düşüncede katılmakla beraber uygulanmasının mümkün olmadığı kanısındayım.İnsan hayatta mertebesi ne olursa olsun egoları ile yaşadığından dolayı her bir olaya sadece kendi çıkarlarına en uygun hale getirmek isteyeceğinden o önce ben duygusundan kurtulmadan sanırım mümkün değil.

Saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 13, 2009, 03:04:21 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan benim anlayışıma göre olayı "diyalektik" bir açıdan değerlendiriyor.

Elbette... Her kavram, her olgu, her oluşum ancak karşıtıyla birlikte vardır ve onunla çatışarak gelişir. Şayek bagğnazlık olmasa toleransı nasıl tanımlayabiliriz? Bağnazlık olmasa toleransa ne denli hak ettiği önnemi ve değeri verebiliriz? Hani aydınların açısından bağnazlığın tümden yok olması, toleransın kesin egemenlik kurması hoş gibi görülürse de, aslında bunun için bağnazlığın da var olması gereklidir.  Bütün sorun, ölçülebiliyorsa eğer bunların miktar ya da yoğunluğunda; daha doğrusu hangisinin toplum üzerinde bir egemenlik kurmuş olduğunda.
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 13, 2009, 03:25:10 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Burda işte insan olgusu ortaya çıkıyor.Bu tür konuları ya kavramlarındaki anlamdan bakacağız yada bu konuda ortaya atılmış bir sürü fikirden derleme yapacağız.Eğer  bağnazlığı ve toleranslığı birbirine zıt bir kavram olarak benimsiyorsak o zaman işin içine dini motif giriyor.Çünkü bu kavramların tamamı allahtan gelmedir.Allah insanoğlunu birbirine taban tabana zıt kavramlarla kulunda akıl yetisini kullanarak kendi en doğru kararını vermesini istiyor.Problemde bu noktada çıkıyor zaten bu kadar güzel huri bu kadar güzel nimeti varken insanoğlu önce bana demeden en doğru kararı nasıl verebilir doğrusu bilemiyorum.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 13, 2009, 03:39:45 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Allahın ne bağnazlıkla ne toleransla ilgisi olabilir. Bunlar tümüyle insani davranışlardır ve insanların yaratmış olduğu iyi ya da kötü (bakışa göre değişir) bireysel tutum ve niteliklerdir. Her yşeyin ille de Allah ya da Tanrı'ya bağlanması gerekmez. Bu olsa olmsa insanın zayıflığını, kendini değerlendiremeyişini hatta kensdinini evrende değersiz bir yaratık olarak görüşünü yansıtır.

Bunların Allah'tan geldiğini söyleyene ben şunu sorarım: Nereden biliyorsunuz? Onunla konuştunruz mu? Size öyle mi dedi?

Benim bu tutumun işi polemiğe sokmak olur. Onu da yapmak istemem.

Ancak her şeyi, hele insani konuları Allah'a bağlayanlardan şunu rica edebilirim: LÜTFEN ALLAH'I BU KADAR KÜÇÜLTMEYİN. Eğer sizin kendinize göre küçük bir allahınız varsa, ona diyeceğim olamaz.

   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 13, 2009, 04:01:42 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Benim söylemim itikadi baz alıyor.Evrende var olan tüm duygu ve düşüncelerin kaynağı olarak allahı görmek onu küçültmek olmadığı gibi öyle bakmayıda gerektirmez.Tüm kutsal kitaplarda ortak kanıdır herşeyin aslı allahtandır.Kaynağı Allah olarak göstermek herşeyi ona havale ettiğimiz anlamınada gelmez.Şöylede anlaşılmamalı tabiki cevabını bulamadığın yada çözemediğin her problemi allahtandır de değil bı benim dediğim.Bunların allah tan geldiğini anlamak için onunla konuşmamız gerekmiyor.Böyle kesin bilgilerde istenmemeli.Dünyada herşeyin kaynağını allah olarak kabül ediyorsak her sorunun cevabınıda içinde aramak lazım değilmidir.Bu yazdıklarımda tabiki polemik cevaplamak değil.Çünkü bunun terside doğru olur ozaman.Aksini kanıtlayacak elinizde ne var diye sorarlar adama.Doğruyu bulmakta içinden çıkılmaz bir hal alır ozaman.Dünyadaki tüm kavramalar içinde dahil olarak yaşadığımız tüm olaylara hangi gözlükle baktığıızada bağlı değilmidir.Bu kadar birbirine eş anlamlı ama farklı etkileri olan zıt kavramların hayatımızdaki yerini tam olarak kim açıklayabilirki.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 13, 2009, 06:17:05 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Doğruyu bulmakta olay ve olgularak bakılacak tek bir güvenilir gözlük vardır: BİLİM.

Fakat bilimbel veriler yetmez. AKIL kullanılarak değerlendirme yapılır.

O da yetmez. Gerçeklerin yolunda BİLGELİK ile ilerlenir.

Ancak böylece insan aydınlanır; bilimsel yöntemle, akıl ve bilgelik yoluyla doğanın ve evrenin somut ve nesnel gerçeklerine ulaşma olanağı elde eder.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 13, 2009, 08:15:45 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

En kötüsü de  bilimi  din kurallarına göre  uyarlamaktır , bunu yapanlar  ne kadar zavallı  ve  trajikomiktirler... Ahlaksız  bir din , ahlaka  göre  din  ,  hangi  ahlaka  göre  din , hayatı  din kitaplarına  göre  açıklamaya  çalışıp  gülünç  olmak  ...Bunların tümü  bağnazlığın getirileri...Kitleleri  idare  edebilmenin , savaştırabilmenin ,  yokedebilmenin  , kullanabilmenin , sömürebilmenin  en kolay yoludur  din... Bağnazlıkla  din ikiz kardeş gibidir...Tabi bu benim fikrim...


Kasım 13, 2009, 08:36:01 ös
Yanıtla #8
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

"İnsanoğlu tekdüzelikten hoşlanmaya eğilimlidir" (Vic0)

Niçin mutaassıplaşır insan? Çünkü tekdüzeliği ister. Bu tek tipleştirme düşüncesi onu diğerlerine karşı saldırgan bir tavır içine sokar. Tanrı adına, ülke adına, ırk adına yani kendisine benzemeyen herşeye karşı kendisi gibiler adına total bir redci tavır takınır ve bu tavır ona kendisi gibi olmayana karşı şiddet uygulamasını da meşrulaştırma zemini yaratır. Bu meşrulaştırmanın da dayanakları olmak zorunda, kimisi yaratışıltan dem vurup işi tanrıya vardırır, nitekim tanrı istemese yaprak kıpırdamaz zaten, kimisi inandığı ideolojinin gerekliliği olarak bunu görür ve meşrulaştırmada bunu temellendirir.

Ben tanrının pek de tek tipci olmadığına inanıyorum. Tek tipci bir Tanrı, kendi kafirinin olmasına en başta engel olabilirdi. Tek tipci bir Tanrı, akıl gibi bir melekeyi vermezdi. "Akledesiniz diye" söze başlamazdı. Hatta kendi kafirini varetmemenin ötesinde kendisine iman edenlerin de onu farklı farklı algılamasına izin de vermezdi. Ben tanrının bu cümbüşü var ettiğine inanıyorum. Nitekim benim inandığım Tanrının isimlerindenbirisi el-Bari birisi de el-Musavvir. Yani yontarak biçimlendiren, tasvir eden , ölçüp biçerek var edendir. En büyük geometrik ustanın ve En büyük Mimar'ın kalıpçı olmadığına inanıyorum. Ol sebep işin dönüp dolaştırılıp Tanrıya bağlanmasını kendim adıma pek de tatminkar bulmuyorum.



Kasım 13, 2009, 08:37:47 ös
Yanıtla #9



Doğruyu bulmakta olay ve olgularak bakılacak tek bir güvenilir gözlük vardır: BİLİM.

Fakat bilimbel veriler yetmez. AKIL kullanılarak değerlendirme yapılır.

O da yetmez. Gerçeklerin yolunda BİLGELİK ile ilerlenir.

Ancak böylece insan aydınlanır; bilimsel yöntemle, akıl ve bilgelik yoluyla doğanın ve evrenin somut ve nesnel gerçeklerine ulaşma olanağı elde eder.



Yaşamlarındaki herşeyi Allah' a bağlayarak ne yazıkki taptıkları Allahlarını kendi bünyelerinde küçülterek aslında ilahlaştıdıklarının tamamiyle kendi karanlık düşüncelerinin esaretinde kalmış olanlara verilecek en güzel ve Saygın bir Cevap diye düşünüyor ve nitelendiriyorum.

Saygılarımla
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
18449 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2013, 10:54:30 ös
Gönderen: Melina
17 Yanıt
15270 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 12, 2011, 12:53:09 ös
Gönderen: TANMAN
9 Yanıt
6431 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2013, 06:28:48 ös
Gönderen: Samuray
1 Yanıt
3384 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 16, 2013, 06:27:39 ös
Gönderen: ceycet
6 Yanıt
4162 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 07:22:24 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
2868 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 01:15:12 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3080 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2013, 03:39:35 ös
Gönderen: ceycet
8 Yanıt
4274 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2013, 07:32:49 öö
Gönderen: ceycet
25 Yanıt
12474 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2013, 06:24:01 ös
Gönderen: Samuray
7 Yanıt
4148 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2013, 08:00:32 ös
Gönderen: bymokurai