Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hz. Süleyman  (Okunma sayısı 19039 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 17, 2011, 12:47:01 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

Hz. Süleyman’ın Yüzüğü’nün Hikayesi

Hazreti Süleyman a.s.’ın mührü bir yüzüktü ki dört köşeli bir kaşı vardı. Bu yüzüğü Cebrail a.s. Cennetten çıkarıp Allah cc.’nin emri ile Davut a.s’a getirdi. Bir köşesinde “El mülkü lillah” (Mülk Allahındır) yazıyordu. Cebrail a.s bu yüzüğü Davut a.s’a verip dedi ki :
-”Ey Davut! Hak Tealadan sana bir yüzük ve on soru getirdim. Allahu Tealanın buyruğu odur ki: Evlatlarını toplayıp bu on soruyu onlara sor. Kim doğru cevap verirse senin yerine o geçsin. Devleri, Perileri, Ademoğullarını, yelleri, kuşları, canavarları, dünyada ne ki varsa hepsini buyruğuna başeğdirsin, itaatli kılsın. Ve bütün dünyaya padişah olsun” dedi.
Hz. Davut a.s Ekabirlerden, yüce insanlardan oluşan bir meclis kurup evlatlarını çağırdı ve bu meclis huzurunda tek-tek hepsine bu on soruyu sordu. Hiç biri cevap veremedi.

En son Hz. Süleyman a.s. ayağa kalktı:

-”Eğer izin verirseniz bu sorulara ben cevap vereyim!” Dedi. Davut a.s.’ın gönlü hoş oldu Ve:
-”Ya Süleyman söyle bana” dedi:

1-Dünyanın en kem kötü şeyi nedir ki ondan daha kötüsü yoktur?
2-En güzel, en üstün şey nedir ki ondan daha güzeli, daha üstünü yoktur?
3-Dünyada en acı şey nedir?
4-Dünyada en tatlı şey nedir?
5-O nedir ki ondan daha çirkini yoktur?
6-Nedir o ki ondan daha kabası yoktur?
7-Yine o şey nedir ki ondan daha yakını olmasın?
8-Nedir o şey ki ondan daha ırağı yoktur?
9-Yine nedir o şey ki onda daha gussalı, daha kaygı verici şey olmasın?
10-Nedir o şey ki ondan daha sevinçli şey yoktur?

Süleyman a.s. dedi ki:
–”Ey baba bu sorduğun sorular çok kolay şeylerdir?”
1-Dünyada en kötü şey insanoğlunun nefsidir ki ondan daha kötüsü yoktur.
2-Ondan daha güzel daha üstünü olmayan şey akıldır.
3-En acı şey yoksulluktur
4- Çok tatlı olan şey varlıklı, zengin olmaktır.
5-İnsanoğlu’nda süğmekten, küfürden daha çirkin şey yoktur.
6-Kaba (katı yürekli) kadından daha kabası yoktur.
7-İnsanoğlu’na ahiret’ten yakın şey yoktur. Ve bütün kişiler ona gitmektedir.
8-Sonra dünyadan ırak başka bir şey yoktur ki, insanoğullarından ıraklaşmaktadır.
9-Gayet gussalı, kaygılı şey; ruhun bedenden ayrılmasıdır.
10-Gayet şad, sevinçli olan şey yine ruhtur ki, insanoğlunda bulununca bu sevinci duyar!

Diye cevap verdi. Yalnız her soruya cevap vermeden önce gülümsedi sona cevap verdi

O zaman Davut a.s. oğlu Süleyman a.s.’a:
-”Gerçek söyledin, öyledir! Ama Bu yüce insanların huzurunda neden her soruya adaba aykırı olarak gülerek cevap verdin”: Süleyman a.s:
-”Bu soruların cevabını bende bilmiyordum ama siz her soruyu sordukça cevabı bir karınca bana söylüyordu bende size cevap veriyordum” dedi.
O zaman Davut a.s. dedi ki: Amaç Allah’a (cc) ulaşmak olduktan sonra vasıta isterse bir karınca olsun, önemli değil
(Kaynak:Tarih-Taberi cilt 1 sayfa 70-71)

Yüzük kimdeyse Süleyman odur”



Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu. Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz. Süleyman’dı. Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyordu. Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı. Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti. Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü
Mühr-ü Süleyman’ı buldu. “

Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman / Hz. Süleyman / King Soloman / Peygamber Süleyman. Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir. Asıl olarak Peygamber / Kral Davud’un oğludur. Hem Tevratta hem Kuran-ı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır.

Efsaneler şöyle der Hz. Süleyman / Kral Süleyman Tanrı’nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur. İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır. Temelde Tanrısal bir görevi vardır. Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemiş/verilmeyecek bir saltanat diler Tanrı’dan. Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir. Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır. Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir. Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır. Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar.

Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür. Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı’nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir.

Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz. Süleyman’a getirmiştir. Terim aslen Mühr-i Süleyman’dır. Ancak Türkçe’deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman’dır. İngilizce ‘Seal of David’, ‘Star of David’, ‘Davis’s Sheald’ ‘Magen David’ isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür.”
Prof. Dr. Nusret Çam / Ankara İlahiyat Fakültesi

Kelime manasıyla Süleyman’ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir. Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır. Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır.

Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur.

Süleyman Peygamber’in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir. Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır. Kuran bu konuya atfen şöyle der.

“Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı.” Bakara Suresi / 102

Ayrıca Neml suresi’nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi’nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır.

Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler.” Neml / 18

“Kendinde Kitap’tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: “Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm.” Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: “Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî’dir, cömerttir.” Neml / 40

“Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! ” Sebe / 13

“Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.” Sebe / 14

” Yüzük kimdeyse Süleyman Odur “

Süleyman’ın Tapınağı’nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa’ya döndükleri iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal’ı, kimileri Felsefe Taşı’nı, kimileri ise Mühr-ü Süleyman’ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Kral Süleyman’dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz. Musa’nın emaneti olan Ahid Sandığı’nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir.

Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir. Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür. Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder. Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür.

Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir.

Süleyman (a.s.) peygamberlerin en zenginlerinden ve kendisine krallık verilen bütün cinni ve hayvanları yönetip onlarla konuşabilen bir peygamberdi. Süleyman (a.s.)’ın parmağındaki yüzük bütün cinleri toplayabilme ve egemenliği altına alabilme özelliğine sahipti. Fakat Süleyman (a.s.) vefat ettikten sonra yüzüğü kayboldu. Çünkü bu yüzüğe kim sahipse bütün cinn ve hayvanları yönetebilecekti. Bu yüzük Allah tarafından arşa kaldırılmış ve orada bir kale içinde korunuyordu. Fakat cinnilerden bir tanesi yüzüğü kalenin içinde gördü ve almak istedi. Tam kalenin içine girecekken yüzüğü koruyan başı ve dişleri kızgın demirden, gözleri kırmızı yakuttan, vücudu cehennem ateşinden yaratılmış büyüklüğünü sadece Allah’ın bildiği bir ejderha gördü ve hemen endişeye kapılarak yeryüzüne indi. Yeryüzünde üç parça çamur aldı ve bunları okuyup başka bir cinni arkadaşına verdi. İki cinni arşa çıkarken yüzüğü almak isteyen cinni diğerine “ben içerideyken bana birşey olduğu zaman bu çamuru benim üzerime at” dedi. Diğer cinni de “tamam” dedi.

İkisi kalenin önüne geldiler ve yüzüğü almak isteyen cinni içeriye girdi. Ejderha ona hemen orayı terk etmesini buranın Allah tarafından korunduğunu ve hiçbir zaman o yüzüğün alınamayacağını söyledi. Cinni yüzüğün üzerine doğru harekete geçince ejderha ağzını açarak ona cehennem ateşi püskürttü ve cinni kül oldu .Diğer arkadaşı külleri toplayıp üzerine çamuru koydu. Cinni hiçbir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalktı ve içeriye girdi. Bu sefer ejderha cehennem demirinden olan tırnaklarıyla cinniyi paramparça yaptı. Arkadaşı parçalarını topladı ve üzerine diğer çamuru koydu. Cinni tekrar hiçbirşey olmamış gibi ayağa kalktı ve içeriye girdi. Bunun üzerine ejderha onu öldüremeyeceğini zannetti ve Allah’a sığındı. Allah ejderhaya ona kuyruğuyla vurmasını ve artık arkadaşının ona yardım edemeyeceğini nida etti. Bunun üzerine ejderha cinniye kuyruğuyla vurdu ve cinni bir anda yok oldu .Diğer cinni Allah’ın azametinden korkup yeryüzüne indi ve Allah’a sığındı. Fakat diğer cinninin ne olduğunu hiçbiri öğrenemedi. (alıntı)


Haziran 17, 2011, 02:14:29 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

Mühr-ü Süleyman...Davud Yıldızı’ yada Hexagram...

MÜHR-Ü SÜLEYMAN, ALLAH’ın CELÂL ve CEMÂL sıfatlarını sembolize eder.
 İç içe iki üçgenden oluşan yıldız şeklindeki muhur,yukarıyı ve asagıyı ifade eder.
Dunyadan cıkıs,dunyaya inis...
 Genel bilnen anlamı ,varlık dogum yoluyla iner ölum yoluyla cıkar.
Mühürün sahibi arz ve arsı bir etmistier. inis ve cıkıs arz ve arsın arasındaki kapı anahtarıda bu mühür,inis ve cıkısların onayı izni muhur sahibinde.
  Tarihte sembol olarak kullanımı bu gucu ifade etmek ,gecis yolunu gostermek amacıylada kullanılmıstır.

Biraz arastırma yaptıgımızda karsımıza cıkan bilgilere bakalım,

Aslında altı köşeli yıldız, Yahudiler’den ve İsrail Devleti’nden çok önce, bizde Anadolu’da kullanılmıştır. Anadolu Selçukluları, Artukoğulları ve İlhanlılar’ın eserlerinde bilhassa kubbelerin kilit taşlarında sık rastlanır.

İstanbul’daki yüzlerce yıllık tarihe sahip pek çok caminin tavan, duvar ve cam süslemelerinde de Mühr-ü Süleyman deseni bulunmaktadır. Mühr-ü Süleyman, metal, ahşap, mimari, dokuma gibi pek çok dalda nakış amaçlı kullanılmıştır. Taş, ağaç, cam, kağıt vb. satıhlarda merkezî motif niyetine kullanılmıştır. Osmanlılar’da ise başta hamam kubbe delikleri olmak üzere mezar taşları, cami tezyinatları, padişah gömlekleri, sancaklar, anıtlar ve kemer kilit taşlarıyla çini, seramik gibi mimariyi ilgilendiren hususlarda, mutfak eşyalarında, çeşmelerde, sebillerde, giyim eşyaları ve takılarda kullanılmıştır.

Altı köşeli yıldız, bugün dünyada İsrail bayrağı ve Yahudi sembolü diye bilinmektedir. Yahudiler’in altı köşeli yıldız’ı kendilerine sembol ve bayrak yapmaları, Musevi Hazar Türkleri’nden dolayıdır . Bilindiği gibi Dünya Musevilerinin yarısından çoğunu Hazar Türkleri’nin soyundan gelenler oluşturmaktadır. (Bakınız: Arthur Kostler, 13. Kabile, Ansiclopedia Judaica) İsrail bayrağına mavi renkte işlenmesinin sebebi de, mavi rengin hemen hemen bütün Türk boylarında Tanrı’ya işaret etmesidir ( Gök rengi)

EDİN-ER, EDİN-İR, DİNGİR, TENGİR, TENGRİ, TENRİ ve TANRI değişiminden geçmiştir. EDİN-ER, Sümercede TANRI demekti. Sonraki bin yıllarda DİNGİR de aynı anlamda kullanılmıştır.

EDİS kelimesi, M.Ö.3000’lerde Ege bölgemizde ve Yunanistan’da varlık gösteren ve Ön-Türk olan Pelasglar’da Tanrı anlamına gelirdi. I O = ED IS ONG = Yaratma Başarısı = Yaratan demekti.

Ön-Türkçe’de UÇU-EKİ tanımlanır. “Gök İkilisi” anlamına gelir. M.Ö.3000 yıllarında Ortadoğu’ya indiği sanılmaktadır. Aslı bilinmediği fakat kutsal sayıldığı için İslamiyet’te Mühr-ü Süleyman, Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta Davud’un Yıldızı ( Star of David ) olarak bilinir. Selçuk ve Osmanlı sanatında, çiniler, tabaklar, sahan ve siniler üzerinde, tahta ve tavan süsleri arasında çok sık kullanılmıştır..

Barbaros Hayreddin Paşa’nın, sancagında Sancağın alt ortasındaki iç içe iki üçgenden oluşan yıldız şeklindeki Hz. Süleyman muhrunu ve masonların meshur pergelini görebiliriz.

Barbaros Hayreddin Paşa’nın, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde bulunan sancağının en üstünde “Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih vardır. (Ya Muhammed) Mü’minlere müjde ver” (Saff Suresi 13.) ayet-i kerimesi bulunmaktadır.
bu pergeli  Hz. Ali’nin çatal şeklindeki meşhur kılıcının adı zulfıkar olarak tanımlarlar..Bu kılıcın catal ucuda arzı ve arşı temsıl eder..(rahman ve rahımı...celalı ,cemali gb)
 Zülfikar’ın yanındaki “beyaz el” ise azametın gucu Allahın elı gıbı kullanılmıstır.
Sancağın dört köşesinde, 4 Büyük Halifenin ; Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin isimleri bulunmaktadır. bu 4 halife 4 buyuk gucu temsil eder.4 bas melegi..4 elementi anlatır.
kare sekli ayni zamanda arzı temsil eder...pıramıtın tabanı olarak bakabılırz.


{Barbaros Hayrettin Paşa’nın asıl adı Hızır’dı (Hızır Reis). Ona Hayrettin adını, hizmetinde bulunduğu Kanuni Sultan Süleyman verdi.  hayrettin...dinin hayırlısı" anlamına gelir.. Avrupalılar ise onu, sakalının kızıla çalması nedeniyle Barbarossa ya da Barbaros (kızıl sakal) olarak adlandırdılar.}

Hz. Süleyman (a.s.)’ın mührü ayni zamanda , Hz. Hızır (a.s.)’ın da mührüdür. Ondada gorulur.
İbrâhim aleyhisselâmdan sonra yaşamış bir peygamber veya veli diye bilinir.

Hz. Hızır zamana ve mekâna bağlı değildir. Her dönemde yaşar. Hz. Musa kıssasında Hz. Musa’ya yardım eden kişidir.


Hz. Hızır duvarcı ustasıdır
“Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.” (Kehf Suresi, 77) Aynı zamanda bu duvar Hz. Süleyman’ın Mescidinin duvarıdır. Ona da işaret ediyor. Ki bildiğiniz gibi bu duvar yeniden inşa edilecektir. Mehdi tarafından Süleyman’ın Mescidi yeniden imar edilecektir.

Hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin”

vee ....Kuran’da bahsedilen Hz. Hızır ahir zamanda Hz. Mehdi’ye yardım edecektir.


Haziran 17, 2011, 02:25:11 ös
Yanıtla #2

Yunanca "D" harfi deltadır, eşkenar bir üçgen yani... İki tane üçgen bir altı köşeli yıldız eder. (birisi düz diğeri ters).

Davut - David "D" harfi ile başlamaktadır.

Ben askerlerin kalkanlarında, Davut Mührü olarak bu sembolün kullanıldığını okumuştum bir zamanlar...

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Haziran 18, 2011, 12:12:46 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu sabah eleştirel yazasım tuttu.

Sayın Smyrnali bir başka kaynaktan bir aktarımda bulunmuş; eleştirim ona değil.

Eleştirim bu başlık altında anlatılan öyküye de değil; bu öykünün kaynağının niteliği nedeniyle yapılan anlatım tarzına.

Konu Kral Süleyman. İsrailoğulları'nın Kral Davut'tan sonra kralı olmuş; M.Ö. 10. yüzyıl ortalarında yaşamış.

Onunla bağlantılı olarak anlatılmış bir sürü öykü vardır. Hatta Masonlukta da anlatılır bu öykülerden bazıları birer alegori niteliği taşımak üzere. (Kimi masonlar ise o öykülerin alegori falan değil, tarihsel gerçekler olduğunu ileri sürüyor.)

Sayın Smyrnali'nin aktarımında dikkati çeken nokta, bu aktarımın öyle yansız, evrensel falan olmayıp, doğrudan İslâm kültürü çerçevesinde anlatılmış oluşu.

Öyle ya, burada Kral Süleyman değil, Hz. Süleyman deniyor. İşin ilginç yanı başka hiçbir dinde Kral Süleyman'a böyle bir azizlik sıfatı bağlanmaması. İslâm'da Kral Süleyman Yahudilerden de Hıristiyanlardan da daha çok önemsenmiş sanki.

Süleyman ve diğer kişilerin adının arkasına bir şey takılmı (a.s.) diye... Ne demek ki bu acaba? Aleyhisselâm'ın kısaltması olabilir mi? Gerçekten bilmiyorum.  Şu dediğim de sadece bir tehmin; doğru mu, yanlış mı bilmiyorum.  Doğruysa, o zaman bu aktarımın açıkça İslâm eğilimli bir tarzı bulunduğunu söyleyebilirim. Böyle olunca da anlatımlara o gözle bakmak gerek. Öznel bir tutum nerneyle yanıltıcı olabileceğini bilmek gerek.

Ancak bu deyişim öykünün güzelliğini ortadan kaldırmaz. Yazın sanatına hiç  söz edemem.

Süleyman'ın mührü konuisuna geldiğimizde. masonları da yakından ililendirebilecek çok şey anlatılabilir. Bu söz konusu olunca da her iki Süleyman'ı birden göz önünde tutmak gerekir. Beri yanda bu mühürde gördüğümüz iç içe geçmiş iki üçgen biçimindeki simgeyi ele alıp masonları Siyonistlik ile suçlayanların saçmalayışlarına da diyecek yok hani. Bunları yapanların kültüründen kuşku duyulur.

Tek bir noktaya daha değinmek isterim. Şu deyiş: "Yüzük kimdeyse Süleyman odur." mu yoksa bu aslında "Mühür kimdeyse hükümdar odur." biçiminde midir?
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 18, 2011, 01:12:55 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

 Sn Adam elestirilere her zaman acıgım rahat olun ,
(a.s) filan tabiki arapcadan gelen hurmetler vs..iletilerin bir kısmı alıntı gordugunuz gibi aralarda kendi yorumlarım var ,alıntılarıda temizlemedim.

Krallık ve Hz konusuna gelirsek ..
Hazret , Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvandır
Halîfe; başkasının yerini tutarak ve onu temsil etmek üzere görev üstlenen kimse demektir...

Osmanlıda islamiyet ve getirisi arapca farsca terimler vardı,bildiginiz gibi kral yerinde  padişah ,sultan kelimeleri kullanılırdı, ve sehzadeler kucuk yasta donemin en iyi mursiti diyelim, bilgesi diyelim onlardan dini egitim alırdı.Halife olarak yeryuzunde Allahın temsilcisi olurdu.
 padisahlık ile hukumdarlıgını ilan ederken Hz  sıfatınıda alırdı. Hazret sıfatıyla belirtilen halifelik Müslümanlar'ın yönetimini üstlenen kurumdur.

Kral suleyman, sultan suleyman ne fark ederki? toplumlar ve inanclar arasında paylasılıp çekistirilsede bilinc ve algılara gore sekil alıyor ve konumlanıyor,muslumanların olunca cici, masonların olunca tu kaka olabiliyor .
(masonlarda malum siyonistler hristiyanlar vs kavramları icinde kaybolmus her turlu yakıstırma icinde tanımlanıyor,buda saklı olmanın dezavantajı )

O deyiste sizin belirttiginiz gibi "Mühür kimdeyse hükümdar odur..
 bencede zaten yuzuk de bir nişandır,semboliktir. Muhur sahibini isaret eder .
sevgiyle kalın :)


Haziran 18, 2011, 01:45:24 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


Bu sabah eleştirel yazasım tuttu.


Aynen devam edin sayın ADAM. :)

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Haziran 19, 2011, 02:04:37 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

        Sayın ADAM, belirttiğiniz gibi , Kur'an haricinde hiç bir yerde Süleyman'ın peygamber olduğu yazılmadığı gibi, Tevrat'ta    isimleri yazılı bulunan  İsrailoğulları  krallarının hemen hepsi, Kur'an da peygamber olarak geçmektedir. 
         Sayın  smyrnali,  kral ile sultan ibareleri belki çok farketmez ama kral ile peygamber ifadelerinin çok farklı şeyler ifade ettiği her halde sizce de malumdur. Halifelik de ap ayrı başka bir zaman uzun uzun tartışılabilecek  bir konu.
         Saygılar sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Haziran 23, 2011, 04:40:25 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 342
  • Cinsiyet: Bayan

 Halifelik,
Yavuz Sultân Selim’in İslam Dünyasının lideri olmak istemesi ile ,Memlük toprakları alındı.dogal olarak
Memlük hazinesi alındı,Kutsal Emanetler İstanbul’a taşındı vee Halifelik Osmanlılar’a geçti. ........
tarih bunu yazar.
Suleymanın agzından kendini tanıyalım.....sultanlık kralık çözulsun..
'Ben, Süleyman "adı, Mekke ve Medine hutbelerinde anılan. ''Bağdat'ta, Şah'ım. ''Bizans'ın Sezar'ı ''ve Mısır'ın, Sultan'ıyım.''

“Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kânunî Sultan Süleyman Hânım.

ve halifedir ....... bu  suleyman peygamber degildir ......

Hz suleyman dedigimiz zaman hem kral olan hem peygamber olanı isaret ederiz.

Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik. (Nisa Suresi, 163)

Hz. Süleyman'a büyük bir saltanat, eşsiz bir zenginlik, cinler ve kuşlarla desteklenmiş çok güçlü ordular ve üstün ilimler lütfetmiştir. Yaşadığı topraklarda hayatı boyunca adaletle hükmetmiş, yüksek yöneticilik ve hakimlik vasfı ile farklı toplulukları hizmetinde toplamıştır.

 Kanuni sultan suleymanda ,kanun yasalar cıkardıgı ıcın degıl ,tum cıhanda  hayatı boyunca adaletle hükmetmiş, yüksek yöneticilik ve hakimlik vasfı ile farklı toplulukları hizmetinde toplamıştır.

mıkserlık yapayım bıraz :)

Hayreddin Paşa'nın asıl adı Hızır'dı (Hızır Reis). Ona Hayreddin adını, "dinin ... yaptığı hizmetinden dolayı Padişah Kanuni Sultan Süleyman verdi. ...

iki süleyman ve hızır.......bundan iyi hikaye cıkar gibi :)





Haziran 23, 2011, 11:23:37 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

        Sayın smyrnalı, Hz Süleyman denildiğinde hem kral ve hem de peygamber olanın anlaşıldığına pek tanık olmadm. Hz. Süleyman denildiğinde Müslümanlarca Kur'an'da ismi geçen peygamberlerden biri, Tevrat'ta ise İsrailoğullarının krallarından biri anlaşılır.
         Diğer taraftan, gerek şah (padişah)Süleyman ve  gerekse peygamber Süleyman'la ilgili anlattığınız özellkler tartışma konusu olabilir.
         Biraz mikserlik yapın bakalım neler çıkacak.
         Saygılar-sevgiler.       
"Vur ama dinle beni"


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
5570 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2007, 09:22:09 ös
Gönderen: shemuel
süleyman mabedi

Başlatan ahu « 1 2 ... 5 6 » Yahudilik

59 Yanıt
31175 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 23, 2013, 04:10:03 ös
Gönderen: murad salman
12 Yanıt
20267 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2012, 01:00:18 ös
Gönderen: NOSAM33
24 Yanıt
20028 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2012, 01:05:25 ös
Gönderen: 418
12 Yanıt
6961 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 25, 2012, 10:28:27 öö
Gönderen: Felix Steiner
0 Yanıt
1929 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2013, 10:06:56 öö
Gönderen: Etimolog
15 Yanıt
6960 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2013, 07:50:23 ös
Gönderen: karahan
9 Yanıt
6674 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2013, 08:36:19 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
11173 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 09, 2014, 06:18:36 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
1823 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2015, 09:13:59 ös
Gönderen: İNSAN