Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MASON TÖRESİNE AYKIRILIKLAR -10  (Okunma sayısı 4355 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 28, 2009, 01:43:20 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



MASONLUĞUN İÇ POLİTİKADA KULLANILMASI


Konu iç politika olunca, Masonluğun politik emeller uğruna kullanılışına ilişkin örneklere daha sık rastlanmaktadır.

20. yüzyıl başlarında Fransa Büyük Doğusu (Grand Orient de France), bir zamanlar Masonluğun ne dinle ne de politika ile uğraştığının söylenmiş olmasına karşın, çağın koşulları altında Masonluğun asıl uğraşı alanının politikadan soyutlanamayacağını açıkça ilan etmiştir. Yaptığı duyuruda bu kadarla da kalmayarak, “kısa bir süre sonra bütün politik karar ve girişimlerin masonların kontrolü altında olacağı”nı da eklemiştir.

Aslında böyle bir deklarasyon ne bu obediyansın örgütsel olarak politikaya girmiş olduğunu ne de ona bağlı locaların tümünün üyesi olan masonların Masonluk toplumu içinde aktif politika yaptıklarını gösterir. Sadece o sıralarda obediyansın yönetiminden sorumlu olanların görüş ve tutumlarının bu yönde bir ağırlık kazanmış olduğunu ortaya koyar. Ancak bunun böyle olduğunu kime, nasıl anlatırsınız?

Aynı yıllarda bu obediyansın büyük üstadı bir demecinde «Masonluğun amacı demokratik bir Dünya Cumhuriyeti kurmaktır.» diyerek, bu konudaki eğilimini uluslararası politika ile de bağdaştırmıştır.

Yakın geçmişimizde Fransa Büyük Doğusu’nun iç politikayla daha da haşır neşir olduğunu gösteren örnekler vardır. İlginçtir ki, bunlardan biri Türkiye’nin AB üyeliğiyle bağlantılı olup, 2001 yılında olumlu bir sonuca doğru yönelmiş olmasına karşın, büyük üstadın değişiminden sonra bütünüyle tersine bir biçime dönüşmüştür.

Fransa'da Masonluğun sol eğilimli bir uluslararası politikaya sokulması üzerine sürdürülen çalışmalar, Rusya'da mason localarının iyiden iyiye politikaya karışmalarıyla sonuçlanmıştır. 1917 Şubatında gerçekleştirilen Sovyet devriminden sonra başbakan olan Kerensky, kabineyi bütünüyle mason kardeşleriyle kurmuştur. Bütün yüksek ve önemli devlet memurluklarına da çoğu mason olan kişiler getirilmiştir. Ancak Kerensky hükümeti, ülkenin ekonomik durumunu düzeltmek bir yana dursun daha da kötüye götürdüğü, ayrıca Rusya'yı dış politikada dünya savaşından geri çekmeyi reddettiği için, birkaç ay sonra Bolşevikler hükümeti devirmiştir. Bu atılımlarında Kerensky ve diğer masonlar, beceremedikleri bir işe girişirken Masonluğun adını ve varlığını ortaya koyduklarından, Masonluk da kusurlu bulunarak önce tüm mason locaları kapatılmış, daha sonra Masonluk yasa dışı ve rejim düşmanı olarak ilan edilmiştir.

Masonluğun iç politikaya sokulması eğilimlerine bir örnek de Türkiye'den verilebilir. İstibdat döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne alınacak yeni üyelerin önce mason localarında bir sınamadan geçirildiği öteden beri bir söylenti olagelmiştir. İşin gerçeği, çoğu ittihatçıların daha önceden mason olup, kendileriyle aynı görüş paralelinde olan ve çalışmaya istekli mason kardeşlerini cemiyete almalarıdır. Ancak, 1908 yılında Meşrutiyetin ilanından birkaç gün sonra Selanik'te düzenlenen bir kutlama ve geçit törenine katılırken, yalnız İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olanlar değil, olmayan birçok mason da önlük ve kordonlarını kuşanmış, ellerine localarının üzerinde masonik simgeler işli flamalarını almışlardır. Bu törende, ünlü bir mason olan Selanik mebusu Emanuel Karasu, masonik giyimiyle bir de ateşli söylev vermiştir. Böylelikle meşrutiyetin ilanını doğrudan Masonluğun sağlamış olduğu gibi bir izlenim yaratılmak istenmiştir. Doğal olarak Türk Masonluğu, bu yanlış davranışın faturasını, kendisine çok pahalıya mal olan taksitlerle ödemek zorunda kalmıştır. Bu taksitlerin henüz bitmemiş olduğu bile söylenebilir.

İç politika çerçevesinde yalnızca Masonluğun politikaya itilmesi değil, bir de politikanın Masonluğa sokulması girişimleri görülür.

1918 yılında, Maşrık-ı Âli-i Osmanî'nin Üstad-ı Azamı olan Dr. Rıza Tevfik, o tarihte muhalefette bulunan Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın aktif bir üyesiydi ve sahibi olduğu gazete aracılığı ile İttihat ve Terakki Fırkası’na âdeta savaş açmıştı. Bu tutumu elbette kendi bileceği bir işti ama bu aşırı tutkusal tutumunu Büyük Maşrık*a da soktu. İttihat ve Terakki Fırkası üyesi olan masonları çeşitli vesile ve yöntemlerle localarından ve Masonluktan uzaklaştırmaya girişti. Bu eylemini karşıt parti üyesi olan masonların isimlerini sırayla gazetesinde yayınlayarak ve Masonluğu kötüleyen yazılara yer vererek sürdürdü. Bu arada mason olan Şeyhülislam Musa Kazım Efendi*ye de çok ağır bir dille yüklendi. Ancak kendi partisi iktidara geçtikten sonra bu iş onun da kontrolünden çıktı ve kolluk güçleri o sıralarda Beyoğlu'nda Koloğlu Sokağı’nda bulunan mason derneğine bir baskın bile verdiler. Bu baskının soğukkanlılıkla atlatılmasından sonra Dr. Rıza Tevfik Masonluktan istifa etti ve olay kapandı.

Bu olayın da mason töresiyle çelişkili bağlantısı şöyle kurulabilir:

“Mason, vermeden önce kazanmalı, kazandığından vermeli, başkalarını aydınlatmadan önce kendini aydınlatmalıdır. Her şeyden önce de iyi bir insan olmalı, kin dolu kırıcı sözlerle kimseye saldırmamalıdır. Yetkinleşmemiş bir ruh yapısı ile olumlu-olumsuz toplumsal tartışmalara girmemelidir.”

Türkiye’den bir başka örnek de 1930 yılından verilebilir. Türkiye Büyük Locası'nın genel kurul toplantısı yapılacaktı. Bundan önce, göreve seçilmeleri öngörülen Daimi Heyet (Yönetim Kurulu) üyelerinin isimlerini içeren bir liste dağıtıldı. Genel kurul oturumunu yöneten Hakkı Şinasi Paşa, Halk Partisi’nin yurttaki tüm dernekleri kontrol ettiğini, buna göre ve “Emr-i Âli” uyarınca dağıtılmış olan listeye oy verileceğini belirterek, yapılan itirazları da bastırıp seçimi buna uygun bir tarzda sonuçlandırdı. Aslında hemen hiç kimsenin seçilenlere karşı bir diyeceği yoktu fakat uygulanan yöntem Masonluğa politikanın sokulmuş olduğunu gösteriyordu. Bundan dolayı hayli yaygın bir huzursuzluk doğdu ye seçilmiş olanlar istifa etmek zorunda kaldı. (Sonra yine aynı kişiler seçildi; o başka.)

Mason töresi ne der, ona bakalım:

“Bir mason, düzenli toplumsal evrim yolunu bırakmamalı, politik serüvenler peşinde koşmamalıdır. Aksi takdirde Masonluğu küçümsemiş ve terk etmiş sayılır. Eğer bir loca kendini böyle amaçlara kaptırırsa, masonik değerini yitirir.”

Öyledir ama dünyanın her yerinde he yazık ki bunun örnekleri görülmüş ve görülmektedir.

Daha pek çok örnek verebilirdim. Ancak sanırım bu kadarı yeter.

Bu yazı dizisine burada son veriyorum. Eleştiri ve katkılar başımın üzerinedir.

Sevgiler.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 28, 2009, 04:22:48 ös
Yanıtla #1
  • Skoç Riti Masonu
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 102
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili arkadaslar,

Bir insanin Mason olmasi, onun dunyevi islerden kopmasi gerekliligini gostermez; gostermemelidir.

Bence Mason'lar yasadiklari ulkeye duyduklari sevgiyi, bagliligi ve yuceltme istegini pratik anlamda hayata gecirmelidir. Fakat bu calisma, bireyin kendi belirleyecegi yontemler ile yapilmalidir; cunki gerek localar gerek buyuk localar din ve politika konusunda, evrensel degerleri yuceltmek disinda, yon tarif etmemelidir...

Buna mukabil, bir mason locasinin uyeleri arasinda ortak payda olarak belirli bir politik gorus kendini belli ediyor olabilir; sonucta masonlar iyi tanidiklari, iyi gecindikleri, hararetli tartismalar yasamadiklari insanlari aralarina cagirirlar (ornegin Fanatik bir Galatasaray taraftari Fenerbahce klubune uye olma daveti ile karsilasmaz)... Loca icinde bu durus kendini belli etmez, ama disarida rahatlikla, ornegin, bir politik partide aktif gorev alabilirler...

Gozonunde bulundurmak gerekir ki, yukarida bahsettigim evrensel gorusler, bir politik bir dusunce ile ortak payda sagliyor olabilir; ornegin laiklik... Mason localari laik cemiyetlerdir, ve laikligin surdurulebilmesi en buyuk arzularidir. Turkiye'mizde laikligi savunan politik partiler de var, fakat bu Mason'larin politikaya mudahale ettikleri anlamina gelmez.

Politika, bence Mason cemiyetleri icin Din konusuna nazaran daha riskli bir konu; Din olgusu loca icinde bence tamamiyle hazmedilmis bir konu; tum kitaplar taninmis, herkes birbirinin dinine saygili ve sevgili... Bugune kadar Dini konular yuzunden loca icerisinde ciddi tartismalar yasandigini ne gordum, ne duydum; farkli dinlere mensup uyeler rahatlikla ayni cati altinda harmoni icinde calismalarini yurutuyorlar...

En basit ornek, benim uyesi oldugum loca; iki tane Hristiyan dinine mensup din adami var; bir tanesi beni oneren sponsorum; ve ben locadaki tek Muslumanim. Kuzey Amerika'da, toplanti esnasinda sadece locada bulunan uyelerin mensup oldugu dinlerin kitabi aciliyor... Benim uyeligim gundeme gelince loca'da Kur'an bulundurma geregi gorulmus...

Bu konudaki dusuncelerimi yazmak istedim, Sn. Adam'a verdigi bilgiler icin tesekkur ederim.

Sevgiler, saygilar,

aashooter






Masonry is not a secret society, it is a society with secrets...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
39 Yanıt
38042 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2017, 11:19:30 öö
Gönderen: gfeenatre
0 Yanıt
2847 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 19, 2009, 10:53:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3677 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2009, 07:57:49 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2947 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2009, 03:52:37 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2550 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2009, 11:31:10 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3877 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2009, 03:26:58 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2526 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 08:01:18 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2524 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2009, 09:04:00 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3250 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 11:20:42 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3232 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 08:10:44 öö
Gönderen: erdal