Sayın Alşah bu ortaya atmış olduğu soruyu Masonluk Hakkında Soruylar ve Yanıtlar bölümünde bir başlık açarak sorsun, Sayın Noah yanıtlasın. Bakarsınız başka katılanlar da olur.
Ben ise konu başlığına uzanayım izninizle.
Atatürk ile bağlantılı olmak üzere yayımlanmış kimi anılar var. Celal Bayar’ın Kılıç Ali’nin, Salih Bozok’un anıları gibi. Kimileri bu anılardan anlatılanları işlerine gelmediği için pek onaylamaz. Ancak yazılırken herhangi bir özel eğilim gütmekte olmadığı belli, yazarın konuyla bağlantısı bir ön yargısı olmayan, ayrıca farklı kişilerce anlatılıp örtüşen olayların doğruluğunu benimsemek gerekir. Ötesi tarih de yazıldığı zaman bir yandan belgelere bir yandan da bu anılara dayanır. (Eskiden kronolojistler yani vaka nüvistler varmış ve tarih onların notları üzerine yazılırmış. Oysa onların güvenilirliği sonradan anılarını yazanlardan çok daha az çünkü egemen gücün etki ve baskısı altında tutulmuş olabiliyorlar.)
Celal Bayar, sonradan kendisiyle yapılmış röportajlardan birinde röportajı yapanın bu başlığın sorusunu özellikle yöneltişi üzerine Atatürk’ün mason olmadığını hayli ayrıntıya girerek anlatmış. Sanırım bu konudaki ayrıntıları internette arayarak bulmak olanaklıdır.
Celal Bayar’ın Masonluk ile herhangi bir alıp veremeyeceği olmadığı için de bence bu bağlamda sözüne güvenilebilir. Ancak Celal Bayar da mason olmadığı içindir ki, bu konuda bilmediği bir gerçek olduğu da düşünülebilir.
Atatürk ve Masonluk ile bağlantılı konular, 1930’lu yıllarda ulu önderin ünlü Çankaya sofra sohbetlerine sık sık gelmiş ve not edilerek aktarılmıştır. Bir diğer söyleşide, o tarihlerdeki adalet bakanı ve Masonluğa kabul edilmemiş olduğu için masonlara hınç duyan Mahmut Esat Bozkurt’un İzmir’de bir locanın çalıştığı binayı kurşunlaması üzerine Atatürk’e bilgi verildiğinde, onun buna karşı söyledikleri var. Hatta bu deyişleri kapsamında bir de “Şayet bu cemiyet zararlıysa kapatılsın. Böyle kurşunlamak olur mu?” gibisinden bir deyişi de var.
Nitekim onun bu deyişi Türkiye’deki antimasonik cephe tarafından Atatürk’ün mason localarını kapattırmış olduğunun bir kanıtı olarak gösterilmiştir. Böyle bir sonuca varmak çok yanlış ama bu deyiş en azından Atatürk’ün Masonluğa karşı özel bir sempatisinin olmadığının göstergelerinden biri (kanıt değil) olarak alınabilir.
Türkiye’deki gelmiş geçmiş en ünlü masonlardan biri, Atatürk’ün arkadaşı ve özel doktoru Mim Kemal Öke’dir. Atatürk’ün Masonluk konusunun da özellikle gündeme getirildiği söyleşilerden birinde Mum Kemal Öte ile aralarında geçmiş olun bir kısa diyalog da belgelenmiş ve antimasonik cephede çok yanlış bir şekilde yorumlanarak aktarılmıştır. Bu konuşmada Mim Kemal Öke, Atatürk’ün “Reisiniz kimdir?” sorusu üzerine, (ayrıntılarına girmiyorum) “Zatı âlinizdir.” tarzında bir yanıt verişi üzerine, “Ben bu cemiyete girmem. Ben başkalarının yaptığı prensiplere değil, sadece kendi prensiplerime uyarım.” gibisinden bir söz söylemiştir. (Ben burada bunları ezberden yazıyorum. Aşağı yukarı böyle diye. Biraz farklı olabilir. Tam metni ararsanız internette mutlaka bulursunuz. Ünlü masonik araştırıcı yazarlardan biri olan Tamer Ayan’ın kitabında yorumu da yapılmıştır.)
İşte Atatürk’ün bu deyişi de onun mason olmadığının göstergelerinden biridir.
Burada bir soru: Mim Kemal Öke niçin öyle demiştir?... Bu öylesine söylenmiş olan bir söz müdür, sadece Türk masonların Atatürk’ün izinden gittiğini, onu kendilerine önder olarak aldıklarını vurgulamak için, yoksa bu sözün arkasında Atatürk’ün de mason olduğuna ilişkin bir sezdirme mi gizlidir?... Yoksa bu bambaşka bir anlama mı çekilmeli?... Mim Kemal Öke, bu deyişiyle Atatürk’e bir şey anımsatmış olabilir mi?
Benim bununla bağlantılı olmak üzere verebileceğim bir yanıt var. O yanıt aynı zamanda Atatürk’ün mason olup olmadığını da gösteriyor. Ancak bunu şimdilik buraya yazmıyorum. Forum üyesi deneyimli masonlar, bu konuyu çok iyi biliyor. Aktarmayı onlara bırakıyorum.