Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: EKLEKTİK METOT VE EKLEKTİZM  (Okunma sayısı 10825 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 20, 2010, 10:15:06 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay



“Bilinende sınır vardır, bilinmeyende sınır yoktur. İnsan aklı anlaşılmazlığın engin okyanusunda barınacak bir ada sağlar. Her kuşağa düşen iş, bu okyanustaki adaya biraz daha toprak katarak büyütmektir.” T. H. Huxley

Yeni bir öğreti meydana getirmek üzere, çeşitli sistemlerin en kabul edilebilir tezlerini seçip toplamaya dayanan metottur. Eklektik sözcüğü Yunanca ve Latince "seçmek" anlamına gelen "eligere" kökeninden gelir. Ayrıca eski Yunanca “eklektikos” veya “eklegein” seçmek demektir. Seçmeci ve kaynaştırıcı sisteme tekabül etmektedir. Sözlük anlamı olarak da “seçmecilik yanlısı, seçmeci” olarak geçer. Felsefik anlamda "Her sistemin sunduğunun en iyisini almak" gibi algılanabilir. Farklı düşünce sistemlerinden seçilen öğretilerin ayrı bir sistem içinde birleştirilmesidir. Dogmatik tek bir sistemi değil sürekli kendini yenileyebilen ve değiştiren bir bütünü temsil eder.

“Çeşitli düşünce sistemlerinin genelini benimsemeden, içlerinden belli öğeleri seçerek yeni bir sistem oluşturmaktır. Eklektizm günün düşünce sistematiğine ve kişinin akıl ve bilincine göre en iyi düşünce sistemini benimsemek amacına bağlı olarak değişkendir. Bu seçicilik; bilinç, akıl ve ruhun birlikte davranışları ile yapılmalıdır. Bu şekilde düşünceler zenginleştirilir ve sürekli çalışmayı gerektirir. Düşünceler sınırlardan, tek felsefeyi benimseyenin dogmatizminden kurtulunur.”

Sanat eserlerinde, düşünce sistemlerinde, felsefelerde, inanç sistemlerinde, bilimsel yaklaşımlarda öne çıkan belirgin temaları alıp farklı bir biçim yaratma durumudur. Felsefede kullanılan bir yöntemken Fransız düşünür Victor Cousin tarafından bir öğreti haline de getirilmiştir. Fransızca eklektik sözü felsefede “kurulmuş olan dizgelerden değişik düşünceleri seçip alan ve kendi öğretisinde birleştirerek yeni bir öğreti oluşturan” anlamında kullanılmaktadır. Bir öğreti geliştirip, ona takılıp kalınmaz. İnsanlığın birikimi her çağın katkısı ve zamanın ruhu ile yeniden gözden geçirilerek sürekli yenilenmesidir. Öz ile ilgilenir.

Alınan katkı alındığı sistemin bütününü benimsemediğini göstermez. Yüzeysel bakışla eleştirel görüşe sahip kişiye göre hatalı bir şekilde taklitçilik, tutarsızlık, oradan buradan toplayıp birleştirmek olarak nitelendirilebilinir. Yaşam felsefesi bakımından çeşitli sistemlerden düşünceleri, görüşleri, inançları inceleyerek, hiçbirine takılıp kalmadan iyi, doğru ve güzel yolunda her katkıya açık olup, taassuba kapılmadan ilerleyebilmenin yöntemidir. Bir derleme ve sentezdir.

Eklektisizm aynı zamanda bir davranış ve yaşam biçimidir. Sürekli yeni bilgiye açıklık, değişim ve dönüşüm demektir. Takılıp kalmama, kendini yenilemedir. Nerde iyi, doğru ve güzel ne varsa ön yargıları aşıp araştırıp, alıp, bir araya getirip birleştirebilmektir. Örnek olarak bu yöntemle ele alınan Hermetik öğreti ve felsefe de "eklektik" mahiyettedir. Birçok kadim fikir akımı bu karışımda yerini almıştır.

Farklı düşünce sistemlerinden seçilen öğretilerin ayrı bir sistem içinde birleştirilmesi olan sistem bireylerin yaşam biçimi olarak ise sürekli kendini yenilemek anlamına gelir. Hayat felsefesi olarak hiç durmamak, kendini sürekli geliştirip, bilgiyi yenilemektir.

Her görüşe saygı duyup hepsini bir potada eritebilmenin sistematiğidir. Sistemin zamanın gelişimlerine uyum sağlayabilmesi için yenilikleri bünyesine kattığı ve yetersizlikten kurtulduğu bir bakış açısıdır.

Ezoterik gelenek açısından bakılacak olursa burada da önerilecek sistem eklektiktir. Birçok ezoterik-inisiyatik sistem tarihte önemli izler bırakmışlardır. Hepsinin her söylediği doğru olmayabilir ancak insanoğlunun hakikat yolculuğunda yaptıkları katkılar göz ardı edilemez. Öğreti “Ya şu, ya bu” yerine “hem şu, hem bu” özgürlüğü ve hoş görüsü ile bilgiyi inceler. Ezoterik öğretiler insanlığın gelişimine katkıda bulunmak için eklektik metot ile çalışmaktadırlar. Hiçbir felsefe ya da inanç sistemine bağlanılmaz ama hepsinden yararlanılır. En doğru diye bir kavram söz konusu değildir. Farklı düşüncelerden yeni fikirler öğrenmenin yoludur. Bu yolda gözlem, deney, akıl ve bilimin yanında sezgi gerçeği de önemlidir. Kendini sürekli yenilemek tek bir sisteme ya da tek bir öğretiye saplanıp kalmamaktır.

Ustalar şöyle der: “İki kişi her konuda aynı fikirde ise, onlardan birine gerek yoktur...


Yukarıdaki makale,son zamanlarda ülkemizde ezoterizm ile ilgilenenlerin yoğun ilgisine mahzar olmuş Sayın Berk YÜKSEL'e aittir.İşte bu anlayış,beni ezoterizm sevdalısı yapan anlayıştır.

Dogmalardan arınmış,değişime,şüpheye ve gelişime açık,taassuba kapalı,hareket eden bir
İNANÇ...İman değil,İnanç.İman ile İnanç arasındaki en bariz fark,İnancın şüpheye ve sorguya açık olmasıdır.Bu durum,insanın aklını kullanabileceği zemini inşa eder.Aklın kullanılmadığı inanç,zamanla kabukçuların benimsediği imana dönüşür ki,bu durum insanın kendi kendini yok yadsıması ve yok etmesi demektir.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 20, 2010, 10:26:33 öö
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Ceycet bu aktarımıyla Masonluğu anlatıyor gibi geldi bana.

Anlattıklarını yinelemenin anlamıı ve gereği yok. Masonluik işte böyle seçici, birleştirici, değişime ve gelişime açık bir felsefe izler.

Bununla birlite elbette bunu donduranlar, bundan daha iyi ve daha güzeli olamayacağını iledri sürerek değişmez ve değiştirilemezliğe kendilerine kaptıranlar da vardır. Öyle olmasaydı, Masonluğun tarihinde bir de Eklektik Rit" diye bir ritin kurulmasına gerek kalmazdı. Gerçi o rit artık yok, diğir birçok mason riti gibi tarih sayfaları arasında yerini almış ama eklektik bir dünya görüşünü benimseyen, öyle çalışan mason kuruluşları var.

Sayın Ceycet'e bu konuyu gündeme getirmiş olduğu için teşekkürler. Belki eklenebilecek çok şey vardır ama pişmiş aşa su katmak gibi olacağından öyle bir şeye girişmiyorum.


 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 20, 2010, 10:41:41 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.ADAM

Bununla birlite elbette bunu donduranlar, bundan daha iyi ve daha güzeli olamayacağını iledri sürerek değişmez ve değiştirilemezliğe kendilerine kaptıranlar da vardır.


Yukarıdaki bu sözünüze bende katılıyorum.Şimdi bir benzetme yapacağım lakin bu benzetmem bir polemik yada tartışma konusu açmak için değil.O yazıyı okuyunca aklıma direk anayasamızın ilk 3 maddesi geldi.Burada ya sizlerin dediği yanlış yada anayasamızda bir çarpıklık var.Size göre o ilk 3 madde çarpık duruyor yerinde.B u yazının doğruluğunu kabul ettiğimde benim içinde öyle duruyor.

Saygılarımla.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Eylül 20, 2010, 05:48:21 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.ADAM

Anlattıklarını yinelemenin anlamıı ve gereği yok. Masonluik işte böyle seçici, birleştirici, değişime ve gelişime açık bir felsefe izler.


Sormak ve anlatmak istediğim eksik kaldı üstteki alıntıyı o yüzden verdim seçici,birleştirici.değişime ve gelişime açık bir felsefe izler bu terime ve yoruma göre sormuştum.

Bir konu tartışılırken alakasız bir konuya bağlamış gibi oldum.Lakin bu kadar güzel bir düşünce ve yorum hayatın neden başka dallarından esirgensinki.Neden nokta konulsun değişime kapansın.
Kusura bakmayın Sn.ADAM belki sizi şaşrıttım ama anayasamızdaki o 3 madde nin yorumu herzaman ilgimi çekmişti.

Saygılarımla.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Eylül 20, 2010, 06:26:44 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan'ın ne demek istediğini tam olarak anlayamadım doğrusu. Arayasamızın ilk 3 maddesi derken TC Anayasası mı demek istiyor? Öyleyse, belki öyledir, bunun Eklektizm ve Masonluk ile bağlantısını kuramadım. Daha açık belirtilirse belki bir tartışma söz konusu olabilir. Acaba benzetme mi tutmadı; yerli yerine oturmadı?

Hani zson zamanlarda TC Anayasası'nın ilk üç maddesi değişir mi, değişmez mi, değiştirilebilir mi, değiştirilemez mi tartışmaları yapılıyor. Konuyu oraya mı bağlayacağız?

Öyle yaparsak masonluğun anayasasına bakmak gerek. Onun kapsamında değiştirilemez yazıyor mu? Yoksa nasıl değiştirilebileceği mi yazıyor? Değiştirilmiş mi, değiştirilmemiş mi?

Bu konuyu da forumda uzun boylu işlemiştim.

Ancak buradaki konu yasalarla da ilgili değil. Örgütlenme konusu yok Eklektif felsefenin kapsamında. Buradaki olay sadece düşünce tarzı, benimseyiş tarzı. Belli bir felsefeye bağlanarak kendini dogmatikleştirmek ya da hiçbirine bağlı kalmaksızın evrimsel doğrultuda bir yol izlemek.

Şimdi nasıl bakacağız konuya?

Konuyu açan Sayın Ceycet... Ona soralım.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 21, 2010, 10:00:50 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sanırım sayın Karahan Eklektik felsefeyi beğendi ve onu dünya görüşüne uyumlamaya çalışıyor.

Kendi açısından haklı olabilir,ancak bunun bizim işlediğimiz konuyla ilgisi yok.Bu konu başlığı altında,inançları,dogmaları,taasubu,gelişimi,değişimi,seçiciliği sorguluyoruz.

Ben zaten yapım gereği özellikle ülkemizin siyasi arenasından uzak durmayı yeğliyorum.Benim düşünceme göre,kendisini kurtaran bütün ülkeyi kurtarmış olur.

Şems'in telkinini sürekli aklımda tutmaya çalışırım."Siyaset Şeytanın suyudur,dokunursanız heryerinize bulaşır"demiş Şems...

Gelelim yeniden konumuza...

Benim kişisel gelişim üzerine hassasiyetle durduğum konu,İnancın zamana,mekana,kişiye göre sorgulanabilirlik içermesi üzerinedir.Dogmalardan arınmış,hareket eden,içinde şüphe unsurları barındırabilen bir İNANÇ şeklini benimserim.İnancın taşıdığı değerler,eklenip,çıkarılabilir olmalıdır.Bunun reçetini de bizlere Eklektik felsefe verir.

Eğer,Tanrı'nın bizlere akıl bahşettiğine inanıyorsak,inşa etme gayretinde olduğumuz inancımız,eklektik felsefenin üzerine bina edilmelidir.Aksi taktirde inanç sahibi değil,kiracısı oluruz.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 21, 2010, 03:29:30 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Haklısınız  anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek diye belirlenen maddelerini kast ediyorum.Sn.Ceycet 'te haklı Eklektik felsefeyi resmen uyarladım.Bence Felsefe insanlar ve toplumları ilgilendiriyorsa toplum ve insanda sürekli gelişip değişiyorsa Bu eklektik düşünce yapısını yaşama uyarlamaktada sakınca yok zaten.

Bence doğal olanı bu.Bugün bize doğru gelen 20 yıl sonra belki ilkel bulunacak.Yanlış anlaşılmakta istemem ben o 3 madde değişmelidir demiyorum dediğim öyle bir metinde öyle bir ibarenin bir zırhmış gibi konulması ile bir şeyleri formüle etme çabası bana çok sağlıklı gelmiyor.

300 yıllık halifeliğin bir gecede ve bir cümlede kalkıp bir sürü devrimlerin tek bir sözle yapılabildiği bir ülkede buda böyledir denip nokta konması bana çok sağlıklı gelmiyor.

Sn.Ceyet'tende özür dilerim yazdığı konu ile söylemimimn belki alakası yok gibi duruyor ama bağ kurulabilir istenirse.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo