Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Dürüstlük Olmak Gerekirse:İçimdeki Komplo Teorisyeni!  (Okunma sayısı 5662 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 25, 2017, 04:05:51 ös
Yanıtla #10

  Ben zaten kapattırdı demedim Sayın Nosam33.Kapatma kararı verdi ve daha henüz kapanmamışken , localar uykuya geçti.
  Atatürk'ün ölümü şaibeli bir ölümdür.Eğer bana Atatürk'ü öldürme görevi verilseydi , onu öldüreceğime kendimi öldürürdüm.İnanın yaş meselesi yahut karamsarlık meselesi değil bu.


Mart 25, 2017, 04:50:20 ös
Yanıtla #11
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Atatürk'ün ölümüyle masonların biri ilişkisi olması için Atatürk'ün mason düşmanı olması ve o dönem ki masonların da katil olması gerekir. Ki masonluk tarihinde masonluğa düşman kimsenin öldürüldüğü görülmediğine göre, masonlukta kendisine düşman olana karşı bir teşebbüs söz konusu değildir. O halde bir de Atatürk'ün mason düşmanlığına bakalım.

Atatürk'ün mason düşmanı olmadığı pek açıktır. Dönemin kurucu meclis üyelerinin birçoğu, dönemin başbakanlığını yapmış kişiler, içişleri bakanları, sanatçıları, toplumun önde gelenleri ve hatta sizin de dediğiniz gibi Atatürk'ün en yakınlarından olan doktoru masondur. Atatürk'ün masonlara bu kadar destek vermesi ve onlarla birlikte bu ülkenin temellerini atmış olması masonluk karşıtı olmadığını gösterir.

Ayrıca dönemin siyasi kırılganlığı nedeniyle Türk ocakları, tekke zaviyeler, kadınları himaye cemiyeti gibi birçok kurum ''yasayla'' zorunlu olarak kapatılırken (ki yasayla kapatılan kurumların tekrar açılması için ya yasa çıkması ya da eski yasada yeniden faaliyet tarihini içermesi gerekir) Atatürk, dönemin içişleri bakanı Şükrü Kaya'dan ricada bulunup, sonrasında bir zorluk çıkmaması adına, yasaya gerek olmadan masonların faaliyetlerini bir süre tatil etmelerini rica etmiştir. Ki Atatürk bu ricada bulunmadan önce çevresindeki birçok masonla bu konuyu değerlendirmiş ve bu karara varmıştır.

Vel hasıl görüldüğü üzere ne Atatürk'ün ölümüyle masonların bir ilgisi vardır ne de Atatürk'ün mason düşmanlığı.

''Atatürk mason localarını kapattı bu yüzden Atatürk'ü masonlar öldürdü'' gibi bir yargıya varacaksak başta tekke zaviyelerden başlamak gerek nitekim Atatürk bu kurumları kapattığı zaman ilk başta vatana karşı ayaklananlar bu kurumlardan çıkmıştır ne yazık ki.

Saygılarımla
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Mart 25, 2017, 06:11:39 ös
Yanıtla #12

  Atatürk'ün Mason olmadığı doğrudur ; Mason düşmanı değilse de Masonluğun ilkelerini destekler.Masonluğa ılımlı yaklaşımının nedeni kanımca budur.Atatürk'ün yaverliğini yapmış Kılıç Ali'nin anılarını anlattığı "Atatürk'ün Hususiyetleri" kitabında Atatürk'ün Armstrong'un "Bozkurt" biyografisini teyit ettiğini , hatta eklenecek noktalar olduğunu söylediğini belirtmiştir.Arba Yayınları'nın "Bozkurt"unun beşinci baskısı sayfa 16'daki şu bölümü sunmak isterim:
Alıntı
Mustafa Kemal Vedata Locası'nda bir birader olarak örgüte katıldı.Kendisini hoşlanmadığı bir atmosfer içinde bulmuştu.Katıldığı loca , uluslararası nihilist örgütün bir parçasıydı.Üyeleri arasında Yahudilerin ezildiği Rusya hakkında son derece kötü , ama bol bol para kazanmalarına izin verilen Viyana hakkında iyi sözler söyleyen milliyetsiz kişiler vardı.Bunlar adeta gizli yaşayan , sağlıksız , üstü kapalı sözlerle konuşan , sırlarla dolu kişilerdi.Mustafa Kemal , uluslararası finans ve uluslararası yıkıcı yeraltı örgütlerinin ağına yakalanmış olduğunun bilincindeydi , ama bunların ne tür insanlar olduklarını tümüyle anlayabilmiş değildi.
  Sorun Armstrong'un hatalı bir biyografi yazmış olmasında mıdır , Kılıç Ali'nin yalan söyleme olasılığında mı , yoksa Vedata Locası düzensiz bir loca mıdır?Okuduğum antimasonik kaynaklarda da tam belgeler yok ; Ogün DELi'nin kitabı artık elimde değil ne yazık ki.Tam anlamıyla bir cinayet suçlaması yapılamaz ancak bu hiç kimsenin tereddütünü de azaltmaz.Sonuçta ortada bir cinayetin olması da muhtemel olduğu gibi , Atatürk'ün rica yoluyla bir süre loca çalışmalarını tatil etmiş olması da doğru olabilir.

  Mehmet Talat Paşa konusu da , Atatürk'ün ölümü kadar olmasa da ilginç bir konu.Tabii Masonluğa giren insanların orta ve yüksek mevkilere çıkmasına yetecek kadar başarılı olması nedeniyle biraz daha kabul edilebilir bir olay.


Mart 25, 2017, 07:35:38 ös
Yanıtla #13
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 277
  • Cinsiyet: Bay

Mustafa Kemal, Siroz hastasıydı. Şu bir gerçektir ki Mason olan Doktorunu yanından göndermiş beni Kainatın Ulu Mimarı ile baş başa bırakın demiştir. O gün yanında ne Doktoru ne de Refakatçıları vardı. Sabah geldiklerinde ise Mustafa Kemal'in vefat ettiğini görmüşlerdir. Tarih ve saati zabıt olarak tutulmuştur. Bunu kamuoyuna bildirmişlerdir. Yani Masonlar ya da Mason olan Doktoru öldürmemiştir.

Hiçbir Loca'da kaydı yoktur. ( Araştırın )

O gün ki çevresi komple Mason'dur. ( İsmet İnönü dahil )

Mustafa Kemal kesinlikle Mason düşmanı değildir.

Ateist değildir. Boş kaldığı vakit devamlı olarak 3 Kutsal Kıtabı okurdu.

Mustafa Kemal, Mason Localarını kapatmamıştır. Localar sadece '' Geçici Ara '' vermiştir. ( Doğrudur. )

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Mart 25, 2017, 07:53:41 ös Gönderen: malang »
“Bize verilen sırları, kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız.”


Mart 25, 2017, 08:05:18 ös
Yanıtla #14
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 277
  • Cinsiyet: Bay

Sn. eskihalicli,

Mustafa Kemal, Siroz hastasıdır. Bu Evren'de kim baki kalacak ki ? Yani Mustafa Kemal kendisi ölemez mi? İllaki birinin öldürmesi mi gerekli ? Azrail öldürdü! Maktül, Azrail'dir..

  Ben zaten kapattırdı demedim Sayın Nosam33.Kapatma kararı verdi ve daha henüz kapanmamışken , localar uykuya geçti.
  Atatürk'ün ölümü şaibeli bir ölümdür.Eğer bana Atatürk'ü öldürme görevi verilseydi , onu öldüreceğime kendimi öldürürdüm.İnanın yaş meselesi yahut karamsarlık meselesi değil bu.
“Bize verilen sırları, kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız.”


Mart 25, 2017, 08:25:23 ös
Yanıtla #15

Mustafa Kemal, Siroz hastasıydı. Şu bir gerçektir ki Mason olan Doktorunu yanından göndermiş beni Kainatın Ulu Mimarı ile baş başa bırakın demiştir. O gün yanında ne Doktoru ne de Refakatçıları vardı. Sabah geldiklerinde ise Mustafa Kemal'in vefat ettiğini görmüşlerdir. Tarih ve saati zabıt olarak tutulmuştur. Bunu kamuoyuna bildirmişlerdir. Yani Masonlar ya da Mason olan Doktoru öldürmemiştir.

Hiçbir Loca'da kaydı yoktur. ( Araştırın )

O gün ki çevresi komple Mason'dur. ( İsmet İnönü dahil )

Mustafa Kemal kesinlikle Mason düşmanı değildir.

Ateist değildir. Boş kaldığı vakit devamlı olarak 3 Kutsal Kıtabı okurdu.

Mustafa Kemal, Mason Localarını kapatmamıştır. Localar sadece '' Geçici Ara '' vermiştir. ( Doğrudur. )

Saygılarımla.


Yanılıyor olabilirmisiniz; yada, bilgi kaynağınız yanılıyor olabilir mi ?

"Gazi Mustafa Kemal'in" 2 gün komada kaldığı kanıtlı ve belgelidir.

Alıntı
Mason olan Doktorunu yanından göndermiş beni Kainatın Ulu Mimarı ile baş başa bırakın demiştir. O gün yanında ne Doktoru ne de Refakatçıları vardı. Sabah geldiklerinde ise Mustafa Kemal'in vefat ettiğini görmüşlerdir.


Gazi Mustafa Kemal'in hastalık süreci an olarak kayıt altına alınmıştır.

 Son sözleri ise, sizin ve Kadir mısıroğlu'nun söylediği gibi; "beni Kainatın Ulu Mimarı ile baş başa bırakın" olmadığı belgelidir.

 Gazi Mustafa Kemal'in son sözleri: Doktorun, "dilinizi çıkarın paşam," demesine karşılık Atatürk ise: "Ve aleykümselam.." der ve yaşama veda eder.(Hastalığın ağır etkileri olabilir)

Hastalık süreci kayıtları:

17 Ekim 1938 saat: 20.00

Bugün, dün akşamkine nispetle daha iyi geçmiştir. Asabi arazlarda bir deği­şiklik yoktur, nabız muntazam 116, teneffüs 20, hararet derecesi 37’dir.

18 Ekim 1938 saat: 10.00

Atatürk’ün umumi vaziyetinde büyük bir değişiklik yoktur; geceyi daha iyi geçirdiler. Nabız 90-100 arasında, teneffüs 18, hararet derecesi 36.4’tür.

18 Ekim 1938 saat: 20.00

Reisicumhur Atatürk’ün rahatsızlığı aynı halde devam etmektedir. Nabız 120, teneffüs 18 ve hararet derecesi 38’dir.

19 Ekim 1938 saat: 20.00

Asabi arazlarda hafif, fakat aşikar bir iyilik vardır. Umumi hal daha iyi; nabız muntazam 108, teneffüs 20, hararet derecesi 36.9’dur.

20 Ekim 1938 saat: 10.00

Geceyi çok rahat geçirdiler. Asabi arazlar zail olmak derecesinde azalmıştır. Umumi hal daha iyi, nabız muntazam 102, teneffüs 20, hararet derecesi 36.8’dir.

20 Ekim 1938 saat: 20.00

Asabi arazlar tamamen geçmiştir; umumi salah artmaktadır. Nabız muntazam 94, teneffüs 20, hararet derecesi 37.1 ‘dir.

O gün saat: 10.00’da neşredilen rapor:

Geceyi rahat geçirdiler. Umumi salah artmaktadır; nabız muntazam 94, teneffüs 20, hararet derecesi 36,9’dur.

Saat: 20.00’de neşredilen rapor:

Bugünü çok iyi geçirdiler; umumi ahvaldeki iyilik devam etmektedir. Nabız muntazam, kuvvetli 80, teneffüs 20, hararet derecesi 36.9’dur.

22 Ekim 1938 günü neşredilen rapor:

Bir hafta evvel zuhur eden arazlar tamamiyle geçmiştir. Nabız muntazam, kuvvetli 80, teneffüs 19, hararet derecesi 36.8’dir. Hastalık normal seyrine avdet etmiştir; günlük tebliğ neşrine lüzum kalmamıştır.

Koma devresinde yayınlanan raporlar:

8 Kasım 1938 Salı saat: 23.00

Bugün saat 18.30’da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhi vaziyetleri yeniden ciddiyet kesbetmiştir; hararet derecesi 36.4, nabız muntazam 100, teneffüs 22’dir.

9 Kasım 1938 saat: 10.00

Geceyi rahatsız geçirdiler; umumi hallerindeki vaziyet ciddiyetini muhafaza etmektedir. Hararet derecesi 36.8, nabız muntazam 128, teneffüs 28’dir.

9 Kasım 1938 saat: 20.00

Bugünü yorgun ve dalgın geçirdiler. Umumi ahvaldeki ciddiyet biraz daha ilerlemiştir. Nabız muntazam dakikada 124, teneffüs 40, hararet derecesi 37.6’dır.

9 Kasım 1938 saat: 24.00

Saat 20.00’den itibaren dalgınlık artmıştır. Umumi ahval vehamete doğru seyretmektedir. Hararet derecesi 37.6, nabız 132, teneffüs 33’tür.

Raporlardan da anlaşıldığı gibi hastalığı boyunca ölümüne kadar dakika nabız teneffüs sayılarına kadar kaydedilmiştir.


Not: "Atatürk'ün naaşı neden mumya/tahnit işlemine tabi tutuldu?"; bu durum başlı başına ayrı ve uzun bir mevzu..

Saygılar-Sevgiler


« Son Düzenleme: Mart 25, 2017, 08:39:04 ös Gönderen: Tik-Tak »
Sen Özelsin


Mart 25, 2017, 08:35:49 ös
Yanıtla #16
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Ne kadar çok yanlış bilgi var!
Örnek: Evrenin Ulu Mimarı bir simgesel kavramdır; başka hiçbir şey değil.
Ne kadar çok uyduruk var.
Örnek: Atatürk Şükrü Kaya'ya talimat falan vermemiştir. Bunun belgesini bulursanız, bugüne dek Türk Masonluğu'nun tarihini yazmış olanlar, eksik bilgilerini giderebilmiş olmak bakımından çok sevinir.
Bir diğeri: İsmet İnönü'nün mason olduğu nerede, hangi belgeye dayanarak yazılı.
Öneri: Tutturamayacağınız uyduruklar atmayın.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 25, 2017, 08:39:03 ös
Yanıtla #17
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 277
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Tik-Tak,

Mustafa Kemal, son nefesini verirken sonsuz doğu'ya göç ederken '' ve aleykum selam '' diye herhangi bir şey söylememiştir.  Bunun belgesi de yoktur. Zaten böyle bir belgenin olması ve bunun Kaynak olarak alınması tamamen uygunsuz ve asılsızdır. Bunu kanıtlarsanız bende öğrenmiş olurum..

“Bize verilen sırları, kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız.”


Mart 25, 2017, 08:42:57 ös
Yanıtla #18
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 277
  • Cinsiyet: Bay

Sn. ADAM,

İsmet İnönü'nün Mason olmadığı kanıtlarsanız sevinirim..

Ne kadar çok yanlış bilgi var!
Örnek: Evrenin Ulu Mimarı bir simgesel kavramdır; başka hiçbir şey değil.
Ne kadar çok uyduruk var.
Örnek: Atatürk Şükrü Kaya'ya talimat falan vermemiştir. Bunun belgesini bulursanız, bugüne dek Türk Masonluğu'nun tarihini yazmış olanlar, eksik bilgilerini giderebilmiş olmak bakımından çok sevinir.
Bir diğeri: İsmet İnönü'nün mason olduğu nerede, hangi belgeye dayanarak yazılı.
Öneri: Tutturamayacağınız uyduruklar atmayın.
“Bize verilen sırları, kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız.”


Mart 25, 2017, 09:28:14 ös
Yanıtla #19
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Örnek: Atatürk Şükrü Kaya'ya talimat falan vermemiştir. Bunun belgesini bulursanız, bugüne dek Türk Masonluğu'nun tarihini yazmış olanlar, eksik bilgilerini giderebilmiş olmak bakımından çok sevinir.

Kendi yanlış bilgim olduğu iddia edilene cevap vereyim. Evvela kimse ''talimat verdi'' dememiştir ''ricada bulundu'' denmiştir.

Aşağıda sayın MASON'un yazmış olduğu makalenin ilk parafını paylaşıyorum;

https://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=586.0

''Atatürk, aynı zamanda Mason olan dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile görüşür ve ondan Masonların üst düzey yöneticilerine genel durumu açıklamasını ve yasaya gerek olmadan kendi kendilerini tatil etmeleri mesajını iletmesini ister. Sonunda 10 Ekim 1935 günü Mason yöneticileri tarafından imzalanmış bildirge Anadolu Ajansı tarafından yayınlanır.''

Benzer bir açıklamayı Sayın Remzi SANVER Teke Tek programında yapmıştır.

Dilerseniz ADAM, daha detaylı bir yanıt veya belge istiyorsanız sayın MASON'a danışmanızı tavsiye ederim. Böyle bir makaleyi paylaşan sayın MASON elbette bununla ilgili detaylı argümanlara sahiptir.

Saygılar

« Son Düzenleme: Mart 25, 2017, 09:30:22 ös Gönderen: Risus »
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe