Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Önder Öztürel  (Okunma sayısı 10412 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 15, 2007, 07:01:03 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

1930 kanunlarıyla AB'ye giremeyiz



Avukat röntgen doktoru gibidir

Dedesi, 1890' larda Filibe' den gelip Bursa'ya yerleşti. Bursa'da doğan babası Emniyet'te çalıştı, başkomiser oldu. Önder Öztürel, 1937'de İstanbul'da dünyaya geldi. Önce baba mesleğini seçti: ''Emniyet kökenliyim. İstanbul Mali Polis Şubesi'nin kurucularından biriyim. 1961'den 68'e kadar emniyetteydim. Ayrıldığımda başkomiserdim. Emniyetteyken hukuk fakültesini okudum. 1964'te hukuk fakültesine girdim. Mali polis şubesi, yanılmıyorsam 1963 ortalarında önce İstanbul'da kuruldu. Kurulduğunda kırk–elli kişilik bir gruptu. Başında da, saygı ile andığım emekli vali ve emniyet genel müdürlüğü yapmış Gürbüz Atabek vardı.''

'Vazgeçemediğiniz birincil ilkeniz hangisi?' sorusuna cevabı: ''Hiçbir müvekkile davanın görünen sonucu dışında bir sonuç vadetmedim. Bir doktor röntgen filmine baktığı zaman o hastalığı söyler. Bir avukat da dosyayı okuduğu zaman o davanın sonucunu aşağı yukarı söyler. Bir duruşmada hakime, 'Kararınızı biliyorum.' dedim. Beş dakika ara verdi. Dönüşte, 'Söyleyin bakalım kararım nedir?' dedi. '1,5 sene hapis, 10 bin lira para cezası' dedim. Adam, 'Hayır' dedi, 'Bir sene hapis, 10 bin lira para cezası.' Öztürel, Avrupa Birliği'nin kurumlarından olan Uluslararası Ceza Hukuku Birliği'nin Türkiye Şubesi kurucularından ve Beşiktaş Spor Kulübü Hukuk Komitesi üyesi. Hem İstanbul Barosu'nun genç avukatlarına, hem de üst düzey emniyet görevlilerine yönelik seminerlerde dersler veriyor.

1968'de İstanbul Emniyeti'nin mali şubesinde başkomiserdi. Eğer o tarihte hukuk fakültesini bitirmiş bir polis olmasaydı, belki de tayin edildiği yeni görev yerine gitmek zorunda kalacak ve günümüzün üst düzey bir emniyet müdürü olacaktı. Ama Önder Öztürel, emniyetçi bir babanın çocuğu olmasına ve mesleğini de sevmesine rağmen tayin yerini beğenmeyip polislikten ayrıldı. Stajını tamamlayıp 1969 sonunda avukatlığa başladı. O tarihten bugüne, 31 yıl boyunca ''ceza avukatlığı'' yaptı. Geçmişindeki sekiz yıllık mali polis kimliği, katıldığı operasyonlar bir anlamda onu bugünlere hazırladı:

''Avukatlığa başladığım zaman, diğer avukatlara göre farkım, ben esasen yedi–sekiz sene bunun fiilen uygulamasını yaptım. Polis olarak çeşitli operasyonlarda, çeşitli zabıtların düzenlenmesinde, araştırılıp soruşturmasında bizzat bulundum. Böylece avukatlığa başlayınca size hukuk davası gelmiyor artık. Otomatik olarak ceza davaları ağırlıklı oluyor. Zaten cezaya sempatim vardı, emniyetteki alışkanlıklarımızdan dolayı da olabilir. Yıllarca bu konularda operasyonel bazda çalıştığım için, operasyonun akabinde de soruşturma evrakını düzenlediğimiz için, ceza muhakemesi hukukunun hazırlık soruşturması dediğimiz bölümünü fiilen yaparak öğrendim.''

Kaçakçılığa sebep kalmadı

Mali polis kökenli bir avukatın önüne daha çok hangi dosyalar gelir? Doğal olarak en başta kaçakçılık dosyaları. Söz son günlerin ''Paraşüt Operasyonu''na geldiğinde, ''Görmediğim dosya üzerinde konuşmayayım. Ama ben size sistemi anlatayım'' deyip devam etti: ''Kaçakçılık olayı hukuki olmaktan öte ekonomik bir olaydır. Ben emniyette çalışırken o zaman ülkemizde naylon eşya üretimi olmadığı için Türkiye'deki paralı kadınlar Amerikan üslerine gidip, Amerikalı kadınların naylon iç çamaşırlarını alırlardı. O tarihte Edirne'den giren işçilerin yüzde sekseni böyle naylon eşya getirirdi ki, para eden eşyaydı. Türkiye'de bunların üretimi başlayınca bu iş bitti. Kaçakçılık niye yapılır? İthalatta vergi vermemek veya az vermek, ihracatta devletten teşvik almak için. Devlet olarak ben sıfır gümrükle mal ithal ediyorum. Katma Değer Vergisi (KDV) seni niye rahatsız etsin? İthal ettiğin malın KDV'sini müşteriden tahsil ediyorsun. O zaman niye kaçakçılık yapıyorsun? İthalat rejimi kararlarına göre, silah, mermi, uyuşturucu madde gibi şeylerin ithali yasak, başka ne istiyorsan, çay, kahve, buyur getir. Mesela eskiden altın kaçakçılığı vardı, bugün altın borsası var. Eskiden kıymetli taşların kaçakçılığı vardı, taş ithali serbest.''

Özal'ın iyi niyeti istismar edildi

Peki neden hâlâ bu faaliyetler devam ediyor?

''Bir, bu konuların karmaşasına, kırtasiye işlemlerine girmek istemeyenler, kafası ermeyenler. İki, eski alışkanlıklarından kurtulamamış olanlar. Üç, sınır boylarında ağırlıklı olarak sınır ticaretine bağlı olarak sürdürülüyor. Bugün ithal kaçakçılığı yapılması için bir sebep görmüyorum. Avrupa Topluluğu'ndan(Avrupa Birliği) olmak kaydıyla sıfır gümrükle mal getirin. Kaçakçılığın önlenmesi, kuralların regüle edilmesiyle, ekonomik önlemlerle olur. Hukukla kaçakçılığı önleyemezsiniz. Hapisle, cezayla kaçakçılığı önleyemezsiniz. İşte bu gerçeği tespit eden bir başbakan, Turgut Özal, iyi niyetle yola çıktı. Mevzuatı libere etti, dört klasörlük kambiyo mevzuatını, 'Kaldırın' dedi. Birinin üzerinde 100 dolar bulundu, hapis. İki defa yurt dışına çıktın hapis. 100 bin dolarlık ihracat yaptın da 95 bin 900 doları geldi de, 100 doları gelmedi, bir yıldan beş yıla kadar insanlar ağır hapisle yargılandılar.''

''Özal bu tespiti yaptı. Yalnız uygulama yanlış yapıldı. İhracatı teşvik etmek amacıyla yaptığı değişiklikler istismara başladı. Hayali ihracat olayı başladı. Önce ilk tedbir olarak, mal ihraç edenlere, ödeyecekleri Gelir Vergisi'nden indirim yapma teşviğini getirdi. '100 dolarlık mal sattın, 50 lira vergi vereceksin. 20 lirasını verme, 30 lira ver. Seni böyle teşvik ediyorum' dedi. Sonra bu teşvikler Hazine'ye konan hazır paralarla nakden ödenmeye başlandı. O zaman ne oldu? 100 bin dolarlık mal ihraç edeyim de Hazine'den bu oranda vergi iadesi adı altında para alayım diye insanlar ihraç ettikleri malların cinsinde, miktarında oynamaya başladılar. Çakmak ihraç etti beş liraya, altın çakmak olarak 55 lira gösterdi. 100 tane çakmak ihraç ettim dedi, aslında iki tane ihraç etti. Çünkü çok çakmak ihraç etmiş göstermek çok para almasına neden oluyor. Bu sistem maalesef uyanık ve bütün dünyayı sadece paradan ibaret sananlar için istismar vesilesi oldu.''

Çok büyük vurgunlar oldu mu?

''İnanılmaz vurgunlar oldu. Bu sistemin içine çok üst düzey politikacılardan başlayarak gümrük kapılarına kadar, vergi dairelerine kadar, pek çok insanın karıştığı olaylar meydana geldi. Bunları deşmenin bir faydası yok. Ben sistemi anlatayım. Turgut Özal'ın, 'İhracatı teşvik ediyorum, Türkiye döviz kazansın.' tarzındaki çok iyi niyetle gelişinin kötü sonuçları yüzünden Türkiye bu hale geldi. Yıllar önce, 10–13 sene önce hayali ihracatta sadece para ile cezalandırılan suçlar, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin bir kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla 'teşekkül halinde kaçakçılığa' dönüştü. Bugün hayali ihracat yapanların alacakları cezalar, 10 yıldan 15 yıla kadar ağır hapistir. Malın değerine göre bunlar artırılabilir, 20 yılı bulabilir. Niye teşekkül halinde kaçakçılık? Çünkü, mal satın aldığınız bir adam olması lazım, yok böyle bir adam. O zaman hayalî bir fatura verdi. 300 çakmak ihraç etmişsin; ama sana 3 bin çakmak faturası kesen bir faturacı var. İki, bunları alan ambalajlayan, yükleyen insanlar var. Üç, bu işi organize eden insanlar var. Dört, bu malların böyle olduğunu söyleyen gümrükçüler var. Beş, bu malların bedelini getiren dövizle uğraşan insanlar var. Böyle altı, yedi çeşit insanın bir araya gelmesiyle oluşan bir kaçakçılık olduğu için, teşekkül halinde kaçakçılık denildi. Çok ağır bir cezadır, onu söyleyeyim. Çünkü önlemiyor. 15, 20 yıl vermekle engelleyemezsiniz.''

Ama bu ağır cezalar caydırıcı değil mi?

''Şu anda Türkiye'de yüzlerce kaçakçılık davası var, yarın da yüzlercesi olacak. Suçu doğuran etkenleri ortadan kaldıracaksın... Ekonomik düzeyini belirli çizgiye getirmemiş, mevzuatını işleyebilir hale getirmemiş, ithalat ihracat kaçakçılığına karışmış yetkililerini doyuramamış ülkelerde bu bitmez. Kaçakçılık suçlarında yargılama sistemi suç üstü yasasına tabidir. Bir kaçakçılık davasında geçen günlerde 2 Şubat 2001 tarihine gün aldım. Kaçakçılık dosyaları, dört klasör, beş klasör, mübaşirler bağlayarak kucaklarında getiriyorlar. Şimdi on tane kaçakçılık davasına bakan mahkeme, uzmanlaşma olsun diye bu davalara bir numaralı ağır ceza mahkemeleri ile asliye ceza mahkemeleri bakar, bu mahkeme günde 40 sanıklı, 6 klasörden oluşan on tane kaçakçılık davasına bakacak. Böyle beş yüz dava var...''

Kanunlarda da enflasyon var

Önder Öztürel de, ''Türkiye bir hukuk devleti değil kanun devleti'' diyor. Bunu ilginç bir örnekle anlatıyor: ''Adamın ismi İzzet'tir, nüfus memuru Izzet yazmış. Gideceksin mahkemeye bu Izzet değil de İzzet'tir diyeceksin, karar alacaksın. Ondan sonra nüfus kütüğünde Izzet İzzet olacak. Kızın adını Ayhan koymuş. Askerlik şubesi çağırır, kadın olduğunu ispat et.''

Hukukta da, ''enflasyon'' olabileceği belki de tahmin bile edilmezdi. Ama, Önder Öztürel, Avrupa Birliği eşiğindeki Türkiye'nin ''kanunlarıyla'' gösterdiği dağınık ve eskimiş görüntüyü net biçimde gözler önüne seriyor:

''Enflasyon hukukta da var. Onbinlerce kanun var, onbinlerce. Öyle kanunlar var ki gülersiniz. İçerikleri ve dilleriyle o kadar eskimiş ve yıpranmış, günün ihtiyaçlarını karşılamayan, kanunlardır bunlar. Türk Ceza Kanunu bile yaşlanmıştır, 1925 tarihlidir. Kaçakçılık Kanunu, her ne kadar zaman içinde çeşitli değişiklikler göstermişse bile dünyanın yaşadığı en önemli ekonomik buhran tarihini taşır. 1930 tarihli, yani yetmiş yaşındadır. 565 milyon liraya kadar kadar toplu kaçakçılık suçlarında hapis cezası verilmiyor. 10 sene evvelki bir kriter. Bugün bir buzdolabı 565 milyon lira. İki kişi bunun kaçağını getirseler sekizer seneden onikişer sene hapis yiyecekler. Olacak iş mi bu? Türk parasının Kıymetini Koruma Kanunu, bazı değişiklikler geçirmesine rağmen 1930 tarihli. Bu kanun ve eklerinde kredi kartı düzenlenmemiştir. Yolcular, beraberlerinde en çok beş bin doları yurt dışına çıkarabilirler. Adamın cebinde 10 tane kredi kartı varsa onlar ne olacak? 21. yüzyıla girmiş AB üyesi bir Türkiye, niye oturup günün şartlarına uygun kanunları yapıp yürürlüğe koymaz? Türkiye'nin ekonomik yapısı değişti; dünyanın ekonomik yapısı değişti. Batı Avrupa Ticaret Birliği ile, Dünya Bankası ile ilişki içindesin, Bırakın 1930 tarihli kanunu da 2001 tarihini taşıyan kanun yapın. Türkiye şu AB mevzuatını ne zaman düzenlemeye başlayacak? Bunlar ne zaman toplumun tartışmasına açılacak?''

http://arsiv.zaman.com.tr/2001/02/08/odosya/z-avukatlar.htm
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Temmuz 09, 2008, 06:42:51 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Beyefendi meseleyi çok öz bir şekilde özetlemiş , ağzına sağlık...

Şu an yürürlükte bir borçlar kanunu var ki içinde tek bir Türkçe kelime bulmak oldukça çaba istiyor..

Bugüne kadar bu kitabı alıp okuyup anlayan birine rastlamadım..Hukuk öğrencilerinin bile anlamadığı bu kanunun günümüz Türkçesine çevrilmemesindeki anlamsız inadı anlamak normal bir insan için mümkün değil...

Ayrıca kanun ve hukuk çoğu kişinin sandığı gibi statik bir yapıda değildir ve hergün yenilenmeye , değişmeye ihtiyaç duyar...

İktisatta ilk öğretilen düşünce nasıl ki insan ihtiyaçlarının sınırsızlığıysa bu olanakları , imkanları ve getiri sağlayacak ekonomik hayatı düzenleyecek kanunlarda o kadar işlevsel ve modern olmalıdır...

Yukarıdaki paylaşım için teşekkürler.. 

Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır.
  Moliere


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3047 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2008, 08:08:25 ös
Gönderen: Supeluta
4 Yanıt
7760 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2019, 09:11:07 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3175 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2011, 09:33:38 ös
Gönderen: Tij