Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Johann Wolfgang von GOETHE  (Okunma sayısı 21347 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 25, 2006, 10:45:34 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Johann Wolfgang von
GOETHE

Büyük şair Goethe, eserlerinde masonik sembolizmayı yoğun olarak kullanmış olmasına rağmen, Mason olmayanlar bunun farkına varamaz ve bu nedenle Goethe hayranlarının çoğu Ustanın Mason olduğunu bilmez. Biyografları genelde, çoğu Goethe’nin 31 yaşında iken Strassburg’da uzun süre kaldığını ve orada, hocası büyük düşünür Herder’den aldığı ilhamla, gotik mimari tarzını ibadet eder gibi incelediğini yazarlar. Oysa Masonlar, Goethe’nin Strasbourg Katedralini muhteşem gotik mimarisi ile incelerken, Operatif Masonların yaşamını ve onları güden düşünce akımlarını incelediğini anlarlar.

Derleyen: Celil Layiktez

Goethe, ömrünün çoğunu geçirdiği Weimar’da Amalia Locasında 24 Haziran 1780’de tekris oldu. Bu Weimar Locası, politika, din ve Tampliyelik etkisinde olan “Strict Observance Riti” ne bağlı olarak çalışıyordu. Mackey’in tarifine göre, bu rit Baron von Hund tarafından 1754 yılında Almanya’da, Tampliye Şövalyeleri tarikatının yoğun etkisi altında kalınarak kuruldu.
Strict Observance Riti:
Rit yedi dereceden oluşuyordu: 1. Çırak; 2. Kalfa; 3. Üstat; 4. İskoç Üstadı; 5. Acemi; 6. Tampliye; 7. Bilge Şövalye .
Ritin yaratıcısı Baron von Hund’un sistemine ve efsanesine göre, Tampliyelerin Büyük Üstadı Jacques de Molay’ın ölümü üzerine, Auvergne Bölge Büyük Üstadı Pierre d’Aumont, iki Kumandan (Commander) ve beş Şövalye ile, Operatif Mason kisvesinde, İskoçya’ya sığındı. Orada, Büyük Kumandan (Grand Commander) George Harris ve Şövalyeleri ile tanışarak, Tampliye tarikatını devam ettirmeye karar verdiler.

Şövalyeler aforozun neden olduğu takipten kurtulmak üzere, 1313 yılında Aziz Yuhana günü toplanan Şapitr’de, Hürmason olmaya karar verdiler. 1361’de Tampliyelerin Büyük Üstadı tarikatın merkezini Eski Aberdeen kentine götürdü ve o tarihten itibaren, Hürmasonluk kisvesi altında, Fransa, Almanya, İspanya ve Portekiz’de hızla yayıldı.
Bu olaylar “Strict Observance” Riti derecelerinin ana konularıdır. Diğer konular ise, ilm-i simya, sihir ve benzer batıl uygulamalarla ilgiliydi. Ana doktrinlerine göre, her Mason aslında bir Tampliye Şövalyesiydi. Sözde “Gizli Yöneticilerin” inisiye olanlara saklı ezoterik sırlar ileteceklerine dair inanış Rit’in sonunun başlangıcı oldu. Tabidir ki hiç böyle bir sır verilemedi, “Gizli Yönetici” olduğunu iddia edip şövalyeleri 1763’te dolandıran Johnson’u (asıl adı Becker veya Leucht idi) takiben, 1775 yılında Fransız Gugumos Kontu da şövalyeleri tekrar dolandırınca kopan skandal üzerine Rit dağıldı, arada da Zinnendorf Kont’u benzer mitlerle İsveç Ritini kurdu.

Lessing:

Goethe’nin Lessing’e karşı duyduğu hayranlık, Strict Observance öğretilerini dengeledi. Lessing’in Hürmasonluk aşkı Goethe’yi Nur’u aramaya yöneltti: geniş ufku ve anlayışıyla, Goethe Weimar Locasının öğretilerini süzgeçinden geçirirken yeni arayışlara yöneldi.

Schroeder:

Almanya’nın ünlü tiyatro sanatçısı Frederich Ludwig Schroeder, ateşli bir Mason’du ve Alman masonluğunun yeniden yapılanmasına amil oldu. Strict Observance olayından hemen sonra, doğal olarak, Almanya Masonları arasında huzursuzluk belirtileri başladı.

Hamburg’da Emmanuel Locasının Üstadı Muhteremi olan Schroeder, Alman masonluğunu tüm batıl ve saçma fikirlerinden arındırmak maksadıyla, ilm-i simya, Rozikrüsyanizm ve Hermetik felsefeye, hatta, sihir ve mistisizme dayanan tüm ileri dereceleri, ritleri, fantastik yan nizamları ve dereceleri lağvetti. Tüm bunların yerine, “Engbund” tabir edilen ve Masonlukla masonik sistemleri araştırmakla görevli bir Üstat Masonlar Locası kurdu.
Schroeder’in inancına göre, “Steinmetzen”(1)lerin Almanya’daki faaliyetlerine rağmen, Hürmasonluk Gotik İngiltere’de başlayarak Kıt’a Avrupa’sına yayılmıştır. Saf Hürmasonluk yalnızca Anderson Anayasası ile İngiliz Ritüelinde mevcuttu. 1762 yılında İngiltere’de Goodall tarafından yazılan “(Pillars)” adındaki ritüel ifşaatını Schroeder Almanca’ya çevirdi ve ritüel olarak Locada uygulamaya başladı. Kısa zamanda Schroeder Rit’i veya Schroeder Sistemi olarak tanınan bu “kaynağa dönme” uygulaması hızla Almanya’da yayıldı. 1801 yılında Bölge Büyük Locası Schroeder sistemini aynen kabul etti. Amalia Locasının bağlı olduğu Hamburg Büyük Locası hala bu Riti uygulamaktadır.
Goethe hayranı tarihçi Otto Caspari K., Amalia Locasında ritüel değişikliğinin Goethe ve Schroeder’in işbirliği ile olabildiğini vurgular. Otto Caspari’ye göre, Frederich Ludwig Schroeder günümüzde Alman Hürmasonluğuna reform getiren kişi olarak tanınır. Oysa, Strict Observance skandalından sonra kapanan Amelia Locasının tekrar çalışmaya başlamasını temin etmek üzere, Schroeder de Weimar’a giderek Goethe ile Carl Augustus Dükünü ikna etti ve Goethe’nin sistemi kabul etmesi ile Amalia Locası 1808 yılında mabedini tekrar çalışmalara açtı.
Strict Observance’ın karışık ve süslü ritüellerinden sonra Schroeder Ritinin yalınlığı Goethe’yi cezbetmişti.
Goethe yaşamının sonuna kadar Amalia Locasına bağlı kaldı. Onun için Schroeder sistemi gerçek Eski Masonluk’tu. Goethe’nin tüm hayatı ile eserleri bu etki ile yoğrulmuştur.

Spinoza’nın etkisi Goethe kendini Spinoza’nın müridi olarak saydığından, cahil fanatikler onu yanlış yere ateizm ile suçlamışlardır. Kaldı ki, günümüzde Spinoza da ateist sayılmıyor. Okur, Goethe’nin eserlerinde, anlayamadığı ancak hayranlık duyduğu bir doğanın karşısında huşu ile eğilen şairi bulur. Evrenin güzellikleri Goethe’nin karakterlerinin gözlerini kamaştırır. O yalnızca, zamanının yerleşik fikirlerindeki dar Tanrı ve Cennet tariflerini kabul edemiyordu.
Bu en büyük Alman şairinin tüm eserlerinde masonik atıflar, düşünceler, referanslar ve alegoriler vardır. Kipling’de bulunanlar gibi, bunların bir bölümü özenle metin içine yerleştirilmiştir. Diğerleri ise masonik felsefe ile yoğrulmuş Goethe’nin yaşam, ölüm, ahlâk ve etik hakkındaki düşünceleridir. Goethe’nin “Mason Locası” adlı kısa şiiri bu konu hakkında fikir vermeye yeterlidir.(2) Şiirin İngilizce’ye çevrildiği şekli şöyledir:


The Masons’s ways are
A Type of Existence
And his persistence
Is as the days are
Of men in this world.
The future hides it
Gladness and Sorrow,
We press still thorow(3),
Naught that abides in it
Daunting us - onward.


And Solemn before us
Veiled, the dark portal,
Goal of all mortal;
Stars are silent o’er us
Graves under us silent.
While earnest thou gazest
Comes boding of terror,
Comes phantasm and error
Perplexes the bravest
With doubt and misgiving.

But heard are the voices –
Heard are the Sages,
The Worlds and the Ages;
Choose well; your choice is
Brief and yet endless;
Here eyes do regard you
In eternity’s stillness;
Here is all fullness,
Ye have to reward you,
Work, and despair not.”

Masonik mit ve doktrin kısa bir şiirle daha güzel anlatılamaz. Mason yaşam tarzı ve sebatı, eskiliği, birbirini takip eden mutluluk ve keder, her şeye rağmen yolumuzda tırmanmaya devam, perdeli kapıya varış, karanlık güçlerden, batıl itikatlardan, sessiz mezarlardan, açıklanmayan sırlardan korkmadan cesaretle daima ileri; bilgelik, deneyim, tarih ve doğanın temin ettiği rahatlık ve ümit; öteden (ilâhi kattan) bize bakan gözler. doğru seçim yaparsak gelecek sonsuzluğa kadar bizimdir; ve sonuç olarak: “Çalış” ve “Hiç bir Zaman Ümidini Kaybetme”.
Faust’un muazzam alegorik draması şairin belki de en önemli eseridir. Goethe Faust karakterini, veya ruhunu Şeytana satmak düşüncesini ilk defa kullanan yazar olmamıştır. Faust, dolandırıcı sihirbaz ve astrolog olan gerçek bir kişiydi ve hakkında bir çok mit uydurulmuştu.
1587 yılında yayınlanan popüler bir eserde Faust zevk-u sefa içinde geçecek bir hayata karşılık olarak ruhunu Şeytan’a satan bilgili ve güçlü bir kahraman olarak gösterilir. Goethe eski mite bir aşk hikâyesi ekleyerek, tümünü bir felsefi hamur içinde yoğurdu ve kocakarı hikâyesinden, kukla oyununa oradan da popüler bir kitaba varan basit eserden yola çıkarak bildiğimiz ezoterik eseri yarattı. Goethe’nin Faust’u bir düşünürdür, ama tüm beşerî arzulara sahiptir.
Mefistofeles aşağılık, günaha teşvik edici şeytandır; Margaret şeytanın sunduğu yemdir. Tragedya boyunca, Masonik dramada olduğu gibi, iyi ile kötünün mücadelesi sürer. Burada Goethe okuru, Hürmasonluk öğrencisi, şairin düşüncesi ile Hürmasonluğun bağlarını hisseder. Hiram Abif mitinde olduğu gibi, Faust sonunda kötülüğün sonsuza dek iyiliğe karşı galip gelemeyeceğini ve sağlanabilecek en büyük ve son doyumunun, ruhun ölümü demek olan egoist zevklerden değil, insanlık için çalışmaktan geleceğini anlar.
Hiram ve Faust değişik yollardan aynı noktaya gelirler. Hiram günaha teşvike sonuna kadar dayanırken, Faust mağlup olur ve kendini günaha teslim eder, ancak ders aynıdır: Er geç Hakikat hata ve kötülüğü yenecektir ve ilâhi güç daima içimizdedir, yeter ki derine inerek aramasını bilelim.
Hürmasonluğun büyük şair üzerindeki etkisini diğer eserlerinde de görüyoruz. Wilhelm Meister bir dizi çıraklıktan geçerek daha aydınlık bölgeye gelir, bu aydınlık bölgede de yalnızca Tanrı’ya ibadet suretiyle, bedenle ruh sağlam bir karakterin temelini atabilirler. Werther, Edmont ve Gotz von Berlichingen, şairin ruhani özgürlüklere verdiği değerin yansıdığı karakterlerdir. İfijeni ırk ve -din farklılıklarını reddeden bir tolerans anıtıdır. Tasso’da kahraman siyasal ve sosyal güçler tarafından tehdit edilir, ancak içindeki imandan gelen kuvvetle bunların üstesinden gelir.
Mason olsun ya da olmasın, şair ve yazarlar her dönemde bu tür konuları ele aldılar, genelde de iyilik kötülüğe galip gelir. Ancak büyük şair, satırların arasına büyük sıklıkla, yalnız Masonların anlayabileceği masonik referanslar yerleştirmiştir. Ayrıca, Goethe’nin aktif masonik hayatı belgelenmiştir.
Yaşlanmış ama dinç Goethe’nin Masonlukta 50. yılı Amalia Locasında törenle kutlandı. Tüm konuşmalardan sonra söz alan Goethe, Masonik bir şiir okuyarak, ileri yaşına rağmen kalbinde ebedi gençliği ve aşkı yaşatabilmiş olduğunu gösterdi. Otto Caspari biografik eserinde, “Goethe son günlerine kadar Amalia Locasının entelektüel merkezi olmuştur” diyor.
22 Mart 1832’de Goethe Ebedî Meşrik’e intikal etti. Bu büyük Şairin, büyük Mason’un kaydedilen son sözleri “daha çok ışık olsun” oldu. Goethe, şair olarak, filozof ve Mason olarak bir ömür boyu öğrenme, bilinmeyeni arama, tüm misterlere cevap bulma dürtüleri ile yaşadı; son nefesinde de “daha çok ışık” diye haykırarak, yaşam felsefesini tek cümle ile özetledi.


1) Steinmetzen: Alman operatif masonları.
(2) İngilizce metinlerden istifade edilerek bu derleme yapılmıştır. Zaten çeviri olan bir şiiri tekrar çevirmek olamayacağından, İngilizce’sini aynen aktardım.
(3) obsolete variant of thorough meaning “through”, +“forward,” “ahead,” or “onward.”

« Son Düzenleme: Ekim 12, 2006, 09:36:33 ös Gönderen: MASON »
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mayıs 08, 2009, 02:40:59 ös
Yanıtla #1



Alman edebiyatında önemli bir yer teşkil eden Gothe, "28 Ağustos 1749'da öğle vakti saat on ikiyi çalarken ben, Main kıyısındaki Frankfurt'ta dünyaya geldim." der Alman edebiyatının ve klasizmin en büyük yazarlarından olan Goethe.

Goethe'nin büyükbabasının babası demirci, büyükbabası önce terzi, sonra otelcidir. Babası, Johann Gaspar ise bir hukukçuydu ve İmparatorluk Danışmanı ünvanını taşıyordu. Babası evlendiğinde otuz sekiz yaşında, annesi Cathérine Elisabeth Textor ise on yedi yaşındaydı. Aralarındaki yaş farkı aile içinde devamlı sorun olmuştur.

Goethe ailesinin yedi çocuğu olmasına rağmen sadece Goethe ve ondan bir yaş küçük kızkardeşi Cornelie hayatta kalmış, diğerleri küçük yaşlarda ölmüşlerdir.

Babası tarafından aydınlanma düşüncesinin ideallerine göre yetiştirildi.Babası Goethe'nin eğitimine çok önem vermiş ve özel öğretmenler tutarak Latince, eski Yunanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, tarih, coğrafya, doğa bilgileri, matematik, din bilgisi, resim, müzik, dans, eskrim, ata binme dersleri görmesini sağlamıştır. Ayrıca zengin kitaplığı da Goethe'nin yetişmesinde önemli rol oynamıştır. Goethe eğitim duygusuyla hastalık derecesindeki koleksiyon yapma, sıraya dizme, sınıflandırma merakını babasından almıştır. Ama babasının sert tutumunu hiçbir vakit unutmamış; ve babasına içten içe bir kin beslemiştir.

İlk şiirlerini on yaşında yazmaya başlamıştır. Ancak bu dönemde yazdığı şiirlerini daha sonra yok etmiştir. Goethe bu hususta "Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaşam da öylesine çeşitli ki insan her zaman bunlardan şiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her şiirin bir durumdan doğması gerekir, yani şiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir şey üzerine dayanmayan bir şiirin iyi olacağını sanmıyorum." der.

Goethe, 1765’de hukuk eğitimine başladı. 1765 ekiminde babası onu Leipzig'e hukuk eğitimine gönderir. O dönemde Leipzig Almanya'nın kültür merkezi durumundadır. Burada, kendisinden üç yaş büyük olan Annette ile ilk büyük aşkını yaşar; iki genç delicesine sevişmektedirler. Ancak, bir süre sonra duygularında, Annette ile evlenmesi gerektiği gerçeği ile karşılaşınca, evliliği henüz düşünmediğinden büyük bir eziklik ile bu büyük aşkı sona erdirir.

Üç yıl Leipzig'te kalan Goethe, 1 Ağustos 1768 günü kan tükürmeye başlar; bu esrarlı bir hastalığın başlangıcı olmuştur. 28 Ağustosta da Frankfurt'a dönmüştür. Din ve mistisizmle tanışması bu dönemdedir. Aile içindeki sessiz huzursuzluktan çok sıkılır; ancak sağlığı iyice bozulduğu için dört ay yataktan çıkamaz. 1770 mart ayında sağlık durumu iyice düzelir ve hukuk eğitimini tamamlama bahanesi ile evden uzaklaşabilmek için Strasbourg'a gider.

Yaz sonunda girdiği sınavı verir; hukuk doktoru ünvanını alabilmek için tez hazırlaması gerekmektedir. Bunun için de bir yıl süresi vardır. Bu dönemde tıp ve kimyaya olan ilgisi artmıştır. Vaktinin büyük çoğunluğunu hastanelerde geçirmeye başlar. Hastalarla cesetler karşısında metinliğini yitirmeyecek, iğrenç manzaralar önünde bile tiksinti duymayacak bir iç yapıya ulaşır. Yüksekten başı dönmeden bakmaya alıştırır kendini. Geceleri, mezarlıklara, insana korku veren yarlara tek başına gitmeyi alışkanlık haline getirir.

1770 eylülünün ilk günlerinde, kendisinden beş yaş büyük olan Alman ozan Herder hastaneye yatar; onunla tanışır ve aralarında iyi bir dostluk başlar. Yedi ay sonra Herder, Strasbourg'dan ayrıldığında, Goethe bu genç öğretmeninden edinmiş olduğu özgür düşünüş ve cesur görüşler ile edebiyata ağırlık vermeye başlamış; ve yazdığı büyük edebiyat eserlerinin temelleri atılmış olacaktır. Goethe, kafasında ulusal düşüncelerin meşalesini yakar ve Almanların, Alman oldukları için övünmeleri ve Fransızlara tepeden bakmaları zamanı geldiğini savunmaya başlar. Arkadaşlarıyla, Fransız sanatı ve edebiyatına karşı sanki bir boykot hareketine girişirler. Almancadan başka dil kullanmamaya başlar Goethe.

6 Ağustos 1771'de tezini vererek hukuk doktoru ünvanını alır ve Frankfurt'a döner. Burada avukatlık yapmaya başlar ve aynı zamanda yazmaya da ağırlık verir. Daha sonra kızkardeşi ile evlenecek olan arkadaşı Schlosser ve Merc ile birlikte bir gazete çıkarmaya başlarlar.

Çeşitli dergilere de yazı göndermektedir. "Götz von Berlichingen" adlı manzum dramını Herder'e göndermiş, Herder de beğenmediğini belirterek geri göndermişti. Goethe, dramı yeniden yazarak kendi hesabına borçlanarak bastırır. Kitap Almanya'da ses getirir ve çok beğenilir. Herder de eserin yeni biçimine hayran kaldığını belirtir.

1773 yılında kızkardeşi Cornelie ile arkadaşı Schlosser evlenirler ve Schlosser'in yeni işi dolayısı ile Frankfurt'tan ayrılırlar. Goethe yalnız kalmış ve içe dönük, sıkıntılı bir yaşam başlamıştır. Ayrıca karşılıksız sevdiği Lotte'yi de unutamamıştır. Bu duygular içinde "Genç Werther'in Acıları" nı yazar. Büyük gürültü koparan bu eseri ile tüm Avrupa'da tanınmaya başlayan Goethe'nin evi konuklarla dolmaya başlamıştır. Konukları ağırlayabilmek için de borca girmiştir.

Çok hızlı yazmaktadır, Goethe. Werher'i dört haftada, Clavigo'yu sekiz günde yazmıştır.

Goethe, babası ile daha fazla beraber kalamayacağından İtalya'ya gitmeye karar verir; ancak yolda Weimar Dükü'nün habercisi onu yakalar ve Dükün davetini bildirir. 7 Kasım 1775 günü Weimar'a gelen Goethe'ye uygun bir görev verilir. II. Friedrich tarafından da soyluluk payesi verilir. Burada ki on bir yıllık devlet adamlığı, Goethe'yi olgunlaştırır. 8 Haziran 1777'de kızkardeşi Cornelie ölür.

Tüm Almanya'yı görevi nedeni ile dolaşmaktadır. Ayrıca, İsviçre'ye de yolculuklar yapmıştır. Devlet işlerinden sıkılan Goethe, yarım bıraktığı İtalya yolculuğuna çıkmaya karar verir; Düke ve dostlarına uzun bir yolculuğa çıkacağını bildiren ancak yerini belirtmeyen bir mektup bırakarak Weimar'dan ayrılır. 1786 eylül ayında başladığı yolculuğunda tanınmamak için Johann Philipp Möller adını kullanır. İtalya'nın bir çok şehrine giden Goethe, sanat eserlerini, tarihi yerleri ziyaret etmiştir. Burada güzel sanatlar alanında incelemeler yaptığı gibi Sicilya’da botanikle ilgilendi. İki yıl kaldığı İtalya'da da yazmaya devam etmiştir.

18 Haziran 1788'de Weimar'a döner. Dükten edebiyat çalışmalarına ağırlık verebilmek için daha hafif bir görev ister. Yine bakanlar kurulunda kalan Goethe, kendine daha fazla zaman ayırmaya başlamıştır.

Bir yapma çiçek fabrikasında çalışan ve yirmi üç yaşında olan Christiane Vulpius ile tanışır ve ona tutulur. Aralarında büyük bir aşk başlar. 25 aralık 1789'da bir erkek çocukları olur; Vulpius, Goethe'nin evine yerleşir. Daha sonra dört çocukları doğsa da hemen ölür. Ancak 16 Ekim 1806'da resmi nikahları yapılır.

1790 yılında İtalya'ya ve Polonya'ya bir yolculuk yapar. İtalya, bıraktığı yer değildir artık. 1791 yılında Weimar'a döndüğü zaman Weimar Saray Tiyatrosu'nu kurmakla görevlendirilir. Yirmi altı yıl yöneticiliğini yapacağı bu tiyatro, Almanya'nın önde gelen tiyatrolarından birisi olmuştur.

1792 yılında ihtilal Fransa'sı Avusturya İmparatorluğu'na savaş açar. Weimar Dükü Karl August, Goethe'yi yanında görmek ister. Dük ile birlikte savaşa katılır.

1787'de tanıştığı ancak dostluk kurmak istemediği Friedrich Schiller ile aralarında 1794 yılında iyi bir dostluk başlar. Schiller'in düşünceleri ile kamçılanır Goethe.

1801 yılında hastalanır. Günlerce ölümle pençeleşir. Ruh durumu iyice bozulur. 1805'de Schiller'in ölümü ruh durumunun daha da bozmasına neden olur.

Napoleon yönetimindeki Fransız ordusu14 Ekim 1806'da Weimar'a girer. Goethe'nin evine yerleştirilen Fransız askerleri bir gece iyice sarhoş olarak evde kargaşa çıkarırlar. Ertesi gün üzücü olayı haber alan feldmareşal Ney bizzat Goethe'nin evine gelerek özür diler.

1808 Ekiminde Napoleon ile tanışır; Napoleon, Goethe ile Wieland'a "Légion d'honneur nişanı" verir. Ayrıca, Napoleon Weimar'a savaşta yitirdiklerini karşılayabilmek için 300,000 frank bağış yapar ve Weimar alayını İspanya seferine götürmekten vazgeçer. Napoleon'un kişiliği Goethe'yi derinden etkiler. Ve Napoleon için "Dünyanın en zeki adamı" diyecektir.

1812 yılında Napoleon Rusya savaşından ordusu perişan bir vaziyette geri döner. Fransa ordusunun bu durumdan dolayı Prusya Fransa'ya karşı ayaklanır. Goethe ve Weimar bu ayaklanmaya katılmazlar. Bunun üzerine Weimar alayı tutsak alınır ve şehir Prusyalılar tarafından kuşatılır. Goethe, Weimar'dan ayrılarak, Teplitz'e gider.

Savaş bittikten sonra Weimar Dükü, Goethe'ye yeni bir ev armağan eder ve aylığını oldukça arttırır. 6 Haziran 1816'da Karısı Vulpius ölür. Bir yıl sonra oğlu evlenir. Hırçın bir kadın olan gelini Ottilie'yi, Goethe çok sever. Goethe'nin üç torunu olur.
1817 yılında, Weimar Tiyatrosu yöneticiliğinden uzaklaştırılır. Bunun üzerine Dük ile arası açılır; ancak Dük ayağına kadar gelerek özür diler ve barışırlar. Ancak tiyatrodan uzaklaştırılması Goethe'de acı bir anı olarak kalır.

1821 yılı yazında Karlsbad kaplıcalarında bulunduğu sırada on yedi yaşında olan Ulrike von Levetzow ile tanıştı; ve ona aşık oldu. 1823 yılı yazında yetmiş dört yaşındayken bu kızla evlenmeye karar verir ve Dükü kızı annesinden istemek üzere görücüye gönderir. Buradan oyalayıcı bir yanıt alırlar. Ancak, bu olgun adamın bu uçukluğu dillere düşer. Yaz sonu Marienbad'dan ayrılırken onu yolcu etmeye gelenler arasında Ulrike'de vardır. Genç kız Goethe'yi öper. Ama bu öpücük bir babayı öpen öpücük müdür? Goethe anlayamaz. Dönüş yolunda "Marienbad Elejisi" ni yazar. Bir daha Marienbad'a gitmemiştir:

"Ben evrenden koptum! Yitirdim benliğimi Tanrıların gözdesiydim oysa. Sınadılar beni, Pandora'yı verdiler, İyiliklerle dolu Pandora, tehlikelerle dolu Pandora! Onlar, beni iteleyen Pandora'nın cömert dudaklarına, Onlardır beni ayıran ondan, yokluğa iten!"

1823 yılından sonra evinden pek ayrılmaz Goethe. 15 Haziran 1828'de Dük ölür; 1830'da İtalya'da bulunan oğlu ölür. Bu ölümler Goethe'yi çok etkilemiştir. 22 Mart 1832 günü yaşama gözlerini kapar.

Eserleri :

Şiirleri:
Balladlar
Şiirler
Toplum Türküleri
Annette'in Kitabı
Tatlı Ksenia'lar
Batı Doğu Divanı
Sevgi Üçlemesi

Oyunları :
Faust
Götz von Berlichingen
Clavio
Egmont
İphigenie Tauris'te
Torquato Tasso
Aşığın Kaprisi
Stella
Pandora
Kardeşler
Prometheus
İlettiğimiz Şey
Muhammet (tamamlanmamıştır)
Suç Ortakları
Akhilleus
Halk Generali
Elpenor (tamamlanmamıştır)
Duygululuğun Zaferi

Romanları :
Genç Werther'in Acıları
Wilhelm Meister'in Tiyatroculuğu
Wilhelm Meister'in Çıraklık Yılları
Wilhelm Meister'in Yolculuk Yılları
Ruh Yakınlıkları
Herman ile Dorothea
Oyuncular İçin Kurallar
Alman Göçmenlerinin Anlatıları
Bir güzel söz söyleme sanati varsa;birde güzel dinleme ve anlama sanati vardir..


Mayıs 24, 2009, 03:15:35 ös
Yanıtla #2
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 100

Elimizde bulunan son tarihi bulgulara göre Goethe köle/parali asker ticaretine bulasmistir, hem de ahlakli bir insanin bulasmayacgi seviyelerde. Önce Alman, sonra diger milletlerin localarinin bu yeni bulgulari ne kadar benimseyecegini zaman gösterecek.


Temmuz 05, 2009, 02:40:59 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 259
  • Cinsiyet: Bay

Sayın amerbach;

Bu tarihî bulgular nelerdir , bizimle de paylaşabilirmisiniz?

Saygılar,sevgiler...

Elimizde bulunan son tarihi bulgulara göre Goethe köle/parali asker ticaretine bulasmistir, hem de ahlakli bir insanin bulasmayacgi seviyelerde. Önce Alman, sonra diger milletlerin localarinin bu yeni bulgulari ne kadar benimseyecegini zaman gösterecek.
Her şey bir adımla başlar...


Ağustos 10, 2009, 10:03:58 ös
Yanıtla #4
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 100

Sayin Merciccan,

Harici edebiyat dünyasinda amerikali akademisyen W. Daniel Wilson'in arastirmalarina bakmanizi tavsiye edebilirim. Kisa, kisa kafada soru isareti birakan hareketlerini saymak istersem;

- Ünlü Mayer Amschel Rothschild'in ilk büyük finansal cikisini yapmasina imkan veren Hessen-Kassel kontu Wilhelm IX' ve onun servetinin ardinda baska bir hikaye vardir. Wilhelm IX'in babasi Kont Friedrich II. Amerikan Bagimsizlik Savasi sirasinda Britanya'ya alman parali askerler satarak cok büyük bir servete ulasmistir. Ve bu askeri "ticaret" isinde Goethe'nin bizzat istiraki olmustur.  Bir cok  Goethe biyografisinde bu durum gecmemektedir bile. Goethe o dönem (1776-1783) Kont'un "Savas Komiseri" (bir nevi savas bakani) idi ve bu parali askerlerin toplanmasindan sorumluydu. Bu insanlarin kislalarda toplanmasi ve savasa yollanilmasi onun denetiminde pek de gönüllü olmayan metodlarda gerceklestirilmistir. Siddet kullanilarak binlerce insana uniforma giydirilip bir nevi köle gibi satilmislardir. Insan vicdan ve ögzürlügüne zoraki bir girisim olan bu eylemleri savunacak bir ahlak sistemi yoktur.

- 1808'de Weimar'da hristiyanlarin, yahudilerle evlenebilmesine imkan veren kanunu agir bir dille elestirmesi de örnek verilebilir

- 1783'de yine Weimar'da tartisma yaratan kendi cocugunun katili bir annenin ölüm cezasina carptilmasini siddetle destelkemesi ve bu hükmün uygulanmasinda gösterdigi gayretin, edebi eserlerinde savundugu merhamet ve özgülük düsüncesine karsi olan tezatligi da verebilecegim örneklerdendir.

Saygilar


Ağustos 10, 2009, 10:23:50 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 259
  • Cinsiyet: Bay

Sayın amerbach ,

Cevaplar için teşekkür ederim,  beni aydınlattınız.
Tekrâren araştıracağım.

Saygılar,sevgiler...
Her şey bir adımla başlar...


Ağustos 10, 2009, 10:49:34 ös
Yanıtla #6

Bir parantez acmak istiyorum konunun disina tasmadan.Wilhelmin adini tasiyan Wilhelmshöhe bana cok yakin ve bazi zamanlarda gittigim bir yer; kafa dinlemek icin cok ideal bir yapiya sahip.
Buda WilhelmIX in yasamis oldugu sato.
Selamlar...


Bir güzel söz söyleme sanati varsa;birde güzel dinleme ve anlama sanati vardir..


Temmuz 29, 2015, 11:53:47 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 92
  • Cinsiyet: Bay

Keşki her kez daha iyi tanıyor olsaydı.
 Saygılar
"Adonai melekh namen"


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
5414 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2012, 05:02:22 ös
Gönderen: Discipule
1 Yanıt
3724 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 26, 2010, 10:54:21 ös
Gönderen: AKTUĞ
1 Yanıt
7285 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2010, 11:11:56 öö
Gönderen: Texan
0 Yanıt
3020 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 29, 2011, 12:09:00 öö
Gönderen: Makbenah
1 Yanıt
3826 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2011, 02:56:50 öö
Gönderen: shakespeare
0 Yanıt
3652 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 16, 2011, 09:58:08 ös
Gönderen: AQUA
0 Yanıt
2050 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 06, 2011, 01:04:45 öö
Gönderen: AQUA
0 Yanıt
4732 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2015, 05:07:18 ös
Gönderen: Risus
1 Yanıt
2758 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2015, 02:04:11 ös
Gönderen: İNSAN
9 Yanıt
4175 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2015, 11:03:44 ös
Gönderen: ARARAT