Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ynt: Kabala'nın 5000 Yıllık Sırrı  (Okunma sayısı 28236 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 05, 2009, 01:46:42 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

KABALA'NIN 5000 YILLIK SIRRI

Aslında ilk kez Babil'de gelişmesine rağmen Ortaçağ'daki diaspora döneminde daha da güçlenen Kabalacıların en önemli hedefi, gizli bilimleri yani büyücülüğü kullanarak Yahudi ulusunun tarihini değiştirmek ve dünya hakimiyetlerini sağlayacak olan sözde Mesihlerine hazırlık yapmaktır. İsrail'li tarihçi Moşe Sevilla-Sharon şöyle diyor:

    "... Kabala edebiyatının gelişmesi, Mesih'in geleceği inancıyla yakından ilişkilidir. Bilindiği üzere, bu inanca göre, Mesih Büyük Kurtarıcı geldiğinde İsrail ulusu sürgünden kurtulacak, İsrail devleti yeniden kurulacaktır... Yahudi bilginlerin o zamanki yaklaşımına göre, ulusun nasıl izah edileceği bile bilinmeyen bu kötü kaderi, ancak 'gizli bilimlerin' yardımıyla aşılabilirdi."

"Kötü kaderin" aşılması, Mesih'in dünyaya gelişi anlamındaydı. Kabala'nın amacı, işte bu büyük rüyayı gerçekleştirmekti. The Universal Jewish Encyclopedia şöyle yazar: "Kabala'nın temel amacı Mesih'in dünyaya gelişini sağlamaktır. Kabala'ya göre, bu amaca ulaşmak için, kişisel yoğunlaşma, derin dua-konsantrasyon ve çile egzersizleri ile çalışılmalıdır..."

Ortaçağ Avrupası'nın Yahudiler üzerinde oluşturduğu baskı ve kısıtlamalar, Mesih'in gelişi konusunun tümüyle Kabalistik bir faaliyet haline gelmesiyle sonuçlandı. Hedefe ulaşmak için gizli ilimlerden yararlanılmalıydı. Kabala, bu gizli bilimlerin yöntemini açıklayan ama yalnızca "anlayanlara" açıklayan bir gelenekti.

"Gizli bilimlerle uğraşmak, bunun için yoğun ayin ve trans yöntemleri kullanmak..."; bu tanımın bir diğer ifadesi büyü yapmaktır. Acaba Kabala büyü sanatı mıdır? Kuran, Yahudilere, Babil'delerken, özel bir "büyü ilmi" öğretildiğini, fakat dönemin Yahudilerinin bunu "hayır" değil, "şer" yolda kullandıklarını bildirir: "...Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: 'Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme' demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi." (Bakara Suresi, 102)

Ayet, Babil'deki iki meleğin Yahudilere büyü ile ilgili yöntemler öğrettiklerini ama bunu inkar için kullanmamaları gerektiğini söylediklerini anlatıyor. Buna rağmen, dönemin Yahudilerinin bu ilmi kötülük yolunda kullanmaya başladıklarını ve hayatlarını büyü ve büyücülük ilmine adadıklarını haber veriyor.

Bundan çıkan sonuç şudur: Babil'de, Yahudilere büyü ile ilgili bazı gizli bilgiler verilmiş, fakat onlar bunu Allah'a başkaldırmak ve insanlara zarar vermek için kullanmışlardır.

Bu ilmin Babil'de verilmiş olması ise çok ilginçtir: Çünkü Babil, Kabala'nın da çıkış yeridir. Aslında Kabalistler, Kabala geleneğinin tarihin başından beri sürdüğünü iddia ederler; ancak Kabala'nın ilk yazımı sürgün döneminde Babil'de yaşayan Simeon Ben Yohai tarafından gerçekleştirilmiştir. Diaspora döneminin başlaması ve Yahudi merkezinin doğudan batıya kaymasıyla birlikte, Kabala'nın merkezi de değişmiş, Kabalistik çalışmalar Babil'den İspanya'ya ve diğer Avrupa merkezlerine kaymıştır.

İspanya'da ise Kabala geleneğine yeni bir boyut daha eklendi. Burada, 13. yüzyılda yazılan ve Kabala'nın en önemli kitabı haline gelen Sefer ha-Zohar doğdu. Zohar'la birlikte de Sefirot kavramı.

Sefirot, aslında bir tür şemaydı. Kabalacılar, Sefirot'un Tanrı Yehova'nın "yansıma şekli" olduğuna inandılar. Bu sapkın inanca göre dünya üzerideki hayata dair herşey Sefirot'a göre yaratılıyordu. İnsanın ruhundan, evrenin yapısına kadar herşey Sefirot şemasıyla uyumluydu. Tüm varlıklar Sefirot'a göre konumlanıyor, evren Sefirot'a göre işliyordu. Ve Kabalacılar, bu noktadan hareketle çok ilginç bir sonuca vardılar. Evrenin işleyişi dünya üzerindeki hayat gibi tarih de Sefirot'a uygun olarak gelişiyordu!... Yahudi yazar Eli Barnavi şöyle yazıyor:

"Bu durumda insan, bazı belirli ritüelleri uygulayarak, bu Sefirotları etkileyebilir ve dolayısıyla dünyanın gelişimine yön verebilirdi. Bu Sefirot teorisi, İspanya'daki Kabalacı öğretinin temel noktası haline geldi "

Tüm bu aktardıklarımız, Kabalacı Yahudilerin Sefirotla uğraşıp çeşitli büyüler yaparak dünyayı değiştirdiklerine inandıklarını ortaya koyuyor. Kabalacılar bu sapkın inanç ve eylemleriyle, büyüyü kullanarak, kötülüğü sistemli dünya çapında uygulamış oluyorlar. Bu yüzden de bir nevi şeytanın temsilciliğini yapan Kabalistik anlayış insanlık için tehlikeli olmaya devam ediyor.

Ancak Kabalistler büyü yoluyla kötülüğü organize etseler de, unutulmaması gereken tek gerçek Allah'ın kaderde belirttiklerinin dışında hiçbirşeyin yaşanmasının mümkün olmadığıdır. İnsanlık tarihinde meydana gelen her olay daha o olay meydana gelmeden önce Allah katında bulunan Levh-i Mahfuz'da yazılıdır.

Allah yeryüzünde büyücülükle uğraşarak bozgunculuğu yaygınlaştıranları lanetlemiştir. Dünya'da da Ahirette de onları acıklı bir azap beklemektedir. Kuran'daki Hz. Musa'nın Firavun'un emrinde çalışan büyücülerle olan mücadelesi çok güzel bir örnektir. Hz. Musa büyücülükle uğraşanların her zaman hüsrana uğrayacağını şöyle belirtmiştir:

     "Onlar atınca, Musa dedi ki: 'Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez.' .'" (Yunus suresi, 81)
« Son Düzenleme: Aralık 26, 2010, 01:06:33 öö Gönderen: dogudan »
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 05, 2009, 04:40:56 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


KABALA'NIN 5000 YILLIK SIRRI

Aslında ilk kez Babil'de gelişmesine rağmen Ortaçağ'daki diaspora döneminde daha da güçlenen Kabalacıların en önemli hedefi, gizli bilimleri yani büyücülüğü kullanarak Yahudi ulusunun tarihini değiştirmek ve dünya hakimiyetlerini sağlayacak olan sözde Mesihlerine hazırlık yapmaktır. İsrail'li tarihçi Moşe Sevilla-Sharon şöyle diyor:

    "... Kabala edebiyatının gelişmesi, Mesih'in geleceği inancıyla yakından ilişkilidir. Bilindiği üzere, bu inanca göre, Mesih Büyük Kurtarıcı geldiğinde İsrail ulusu sürgünden kurtulacak, İsrail devleti yeniden kurulacaktır... Yahudi bilginlerin o zamanki yaklaşımına göre, ulusun nasıl izah edileceği bile bilinmeyen bu kötü kaderi, ancak 'gizli bilimlerin' yardımıyla aşılabilirdi."

"Kötü kaderin" aşılması, Mesih'in dünyaya gelişi anlamındaydı. Kabala'nın amacı, işte bu büyük rüyayı gerçekleştirmekti. The Universal Jewish Encyclopedia şöyle yazar: "Kabala'nın temel amacı Mesih'in dünyaya gelişini sağlamaktır. Kabala'ya göre, bu amaca ulaşmak için, kişisel yoğunlaşma, derin dua-konsantrasyon ve çile egzersizleri ile çalışılmalıdır..."

Ortaçağ Avrupası'nın Yahudiler üzerinde oluşturduğu baskı ve kısıtlamalar, Mesih'in gelişi konusunun tümüyle Kabalistik bir faaliyet haline gelmesiyle sonuçlandı. Hedefe ulaşmak için gizli ilimlerden yararlanılmalıydı. Kabala, bu gizli bilimlerin yöntemini açıklayan ama yalnızca "anlayanlara" açıklayan bir gelenekti.

"Gizli bilimlerle uğraşmak, bunun için yoğun ayin ve trans yöntemleri kullanmak..."; bu tanımın bir diğer ifadesi büyü yapmaktır. Acaba Kabala büyü sanatı mıdır? Kuran, Yahudilere, Babil'delerken, özel bir "büyü ilmi" öğretildiğini, fakat dönemin Yahudilerinin bunu "hayır" değil, "şer" yolda kullandıklarını bildirir: "...Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: 'Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme' demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi." (Bakara Suresi, 102)

Ayet, Babil'deki iki meleğin Yahudilere büyü ile ilgili yöntemler öğrettiklerini ama bunu inkar için kullanmamaları gerektiğini söylediklerini anlatıyor. Buna rağmen, dönemin Yahudilerinin bu ilmi kötülük yolunda kullanmaya başladıklarını ve hayatlarını büyü ve büyücülük ilmine adadıklarını haber veriyor.

Bundan çıkan sonuç şudur: Babil'de, Yahudilere büyü ile ilgili bazı gizli bilgiler verilmiş, fakat onlar bunu Allah'a başkaldırmak ve insanlara zarar vermek için kullanmışlardır.

Bu ilmin Babil'de verilmiş olması ise çok ilginçtir: Çünkü Babil, Kabala'nın da çıkış yeridir. Aslında Kabalistler, Kabala geleneğinin tarihin başından beri sürdüğünü iddia ederler; ancak Kabala'nın ilk yazımı sürgün döneminde Babil'de yaşayan Simeon Ben Yohai tarafından gerçekleştirilmiştir. Diaspora döneminin başlaması ve Yahudi merkezinin doğudan batıya kaymasıyla birlikte, Kabala'nın merkezi de değişmiş, Kabalistik çalışmalar Babil'den İspanya'ya ve diğer Avrupa merkezlerine kaymıştır.

İspanya'da ise Kabala geleneğine yeni bir boyut daha eklendi. Burada, 13. yüzyılda yazılan ve Kabala'nın en önemli kitabı haline gelen Sefer ha-Zohar doğdu. Zohar'la birlikte de Sefirot kavramı.

Sefirot, aslında bir tür şemaydı. Kabalacılar, Sefirot'un Tanrı Yehova'nın "yansıma şekli" olduğuna inandılar. Bu sapkın inanca göre dünya üzerideki hayata dair herşey Sefirot'a göre yaratılıyordu. İnsanın ruhundan, evrenin yapısına kadar herşey Sefirot şemasıyla uyumluydu. Tüm varlıklar Sefirot'a göre konumlanıyor, evren Sefirot'a göre işliyordu. Ve Kabalacılar, bu noktadan hareketle çok ilginç bir sonuca vardılar. Evrenin işleyişi dünya üzerindeki hayat gibi tarih de Sefirot'a uygun olarak gelişiyordu!... Yahudi yazar Eli Barnavi şöyle yazıyor:

"Bu durumda insan, bazı belirli ritüelleri uygulayarak, bu Sefirotları etkileyebilir ve dolayısıyla dünyanın gelişimine yön verebilirdi. Bu Sefirot teorisi, İspanya'daki Kabalacı öğretinin temel noktası haline geldi "

Tüm bu aktardıklarımız, Kabalacı Yahudilerin Sefirotla uğraşıp çeşitli büyüler yaparak dünyayı değiştirdiklerine inandıklarını ortaya koyuyor. Kabalacılar bu sapkın inanç ve eylemleriyle, büyüyü kullanarak, kötülüğü sistemli dünya çapında uygulamış oluyorlar. Bu yüzden de bir nevi şeytanın temsilciliğini yapan Kabalistik anlayış insanlık için tehlikeli olmaya devam ediyor.

Ancak Kabalistler büyü yoluyla kötülüğü organize etseler de, unutulmaması gereken tek gerçek Allah'ın kaderde belirttiklerinin dışında hiçbirşeyin yaşanmasının mümkün olmadığıdır. İnsanlık tarihinde meydana gelen her olay daha o olay meydana gelmeden önce Allah katında bulunan Levh-i Mahfuz'da yazılıdır.

Allah yeryüzünde büyücülükle uğraşarak bozgunculuğu yaygınlaştıranları lanetlemiştir. Dünya'da da Ahirette de onları acıklı bir azap beklemektedir. Kuran'daki Hz. Musa'nın Firavun'un emrinde çalışan büyücülerle olan mücadelesi çok güzel bir örnektir. Hz. Musa büyücülükle uğraşanların her zaman hüsrana uğrayacağını şöyle belirtmiştir:

     "Onlar atınca, Musa dedi ki: 'Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez.' .'" (Yunus suresi, 81)


          Sayın Karahan,
yukarıdaki yazınızın kaynağını öğrenebilirmiyim.Kabala hakkında bukadar net,bir okadarda değişik bir yorum görmemiştim.Kabala yı,basitçe,büyücülük olarak tanımlamak oldukça sığ kalabilir diye düşünüyorum.Ayrıca,biraz daha araştırırsanız göreceğiniz üzere,Kabala felsefesi,büyücüleri ıslah eden Hazreti Musa'ya dayanmaktadır.Yukarıdaki alıntının önyargılı olduğu,manipüle ögeleri içerdiği zannındayım.

Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Mayıs 05, 2009, 07:04:45 ös
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

sn.Ceycet

linki vereyim lakin sizinde dediğiniz gibi,manipüle olabilir tabiki tek pencereden baktığıda açık.Ama benim için tek fikir değil çok fikir önemli ozaman kendi harmanımı yapabilirim.Umarım önyargılı değil ama sorgulayıcı yorumlarınızı bekliyorum.Bir açıklama yapayım kabala felsefesini hz.Musa yasakladığı ve uğraştığı doğru ama ben bir çok kaynaktan okudum bu felsefe ta babile kadar uzanıyor.Esenkal

http://us2.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/8346/AMERIKA_NIN_GIZLI_TARIHI_-1-
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Mayıs 06, 2009, 10:18:07 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

sn.Ceycet

linki vereyim lakin sizinde dediğiniz gibi,manipüle olabilir tabiki tek pencereden baktığıda açık.Ama benim için tek fikir değil çok fikir önemli ozaman kendi harmanımı yapabilirim.Umarım önyargılı değil ama sorgulayıcı yorumlarınızı bekliyorum.Bir açıklama yapayım kabala felsefesini hz.Musa yasakladığı ve uğraştığı doğru ama ben bir çok kaynaktan okudum bu felsefe ta babile kadar uzanıyor.Esenkal

http://us2.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/8346/AMERIKA_NIN_GIZLI_TARIHI_-1-




Sayın Karahan,

Kaynağın Harun Yahya olmasına hiç şaşırmadım.Araştırma arzunuzu tamamen destekliyor ve saygı duyuyorum.Kabala felsefesine,günümüzde bukadar rağbet olmasının gerekçelerini ve bugünkü yorumları araştırırsanız,bir nebze daha tatmin olacağınızı sanıyorum.Yolunuz açık,yüreğiniz dingin,zihniniz berrak olsun.

Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 08, 2009, 12:57:22 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 300
  • Cinsiyet: Bay

harun yahya )

konuyu yayınlayan arkadaşım harun yahya ne istediğini bilmeyen hangi dine inanca hizmet ettiği bilinmeyen bir sahtekar insandır ki onun yazısını yayınlamak doğru değildir.


Ekim 14, 2009, 11:16:31 öö
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Harun yahya hakkındaki yorumlarınızda haklısınız bende aynı fikirdeyi o sadece bir derlemeci her konuda çok fikri olan biri değil etrafının yaptığı işleri derleyen biri arkadaş bana sorduğunda ilk okuduğum yerlerden biri olduğu için o kaynağı verdim.Son okuduğum kitaplardan birinde soner yalçın efendi 2 de Bir enteresan kabala tarifi vardır okumuşsanız bilirsiniz çok acaip buldum mesela ben onu ama aşağı yukarı birçok değişik kitaptaki kabala yorumları bu yöndedirİşin ilginç yanı çıkışı ile ilgili sağlıklı bir bilgi yok ama benim tahminim mısırın gizemleri isimli kataptan edindiğim bilgidir bu kabala antik kayıp kıtalar atlantis ve mu kıtasından geldiği yönündedir eğer bu teori doğru ise yahudiler bu kitaba nasıl hak sahibi olup sahiplenmişler orasını anlamak zor
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 08, 2010, 06:25:39 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

İnsan kendi gözüyle göremediğini, bir başkası gösterdiği zaman buna büyü der. Aslında büyü insanın içindeki gerçekten başka bir şey değildir. Tabi ki bunu ortaya çıkartmak herkesin harcı değildir özel deneyimlere ve öğretilere sahip olmak gerekir. İnsanın özüne inebilmesi gerekir ve bunu uslubunca ortaya çıkartması gerekir. Bu öyle bir dengedirki normallik ve anormallik arasında incecik bir çizgidir. Çizgiyi geçtiğinizde bir bakmışsınız delirmişsiniz :) ve bu konular gerçekten önemli konulardır ve değerlidir. Herkesin ağzında olamaz her bilip bilmeyen konuşamaz ama harun yahya inatla konuşuyor. Buda bana bir zamanlar denediğini ve başaramadığı hissini doğuruyor. Düşünün ki etrafınızdaki herkeste altın olsaydı, altının kıymeti olurmuydu. Buda böyle bir şey bence.


Şubat 09, 2010, 07:38:37 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 566
  • Cinsiyet: Bay
    • Yok site mite...

Simdi Harun Yahya'nin etrafindakiler deli degil diye Harun yahya degerli deli mi oluyor bu mantikla? :D

Kuyuya tas atmis ya o bakimdan dedim.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlari sevmiyorum.


Şubat 09, 2010, 08:00:54 ös
Yanıtla #8

Onemli olan yaziyi kimin yazdigi degil iceriginin dogru olup olmadigi degilmidir? Lutfen bu baglamda icerigi tartisalim yazari ve motivasyonlarini degil.
Spes mea in Deo est


Şubat 09, 2010, 08:16:46 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Temelleri birbiriyle örtüşen  inanç sistemlerinin birbirini  tehlikeli ve sapkınca bulması ne kadar da garip...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
5316 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 16, 2014, 09:58:03 ös
Gönderen: Eagle35
2 Yanıt
4955 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 11, 2007, 09:06:18 ös
Gönderen: SublimePrince
2 Yanıt
2916 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 08, 2008, 03:17:49 ös
Gönderen: Bra
21 Yanıt
18485 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2015, 06:30:36 ös
Gönderen: davut
0 Yanıt
2955 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2011, 01:06:02 ös
Gönderen: AQUA
1 Yanıt
9586 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2011, 01:16:53 ös
Gönderen: 418
5 Yanıt
4396 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2014, 02:32:41 ös
Gönderen: yazbenide
0 Yanıt
2039 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2014, 10:31:22 ös
Gönderen: ThomasReid
1 Yanıt
2626 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 26, 2015, 11:22:40 öö
Gönderen: Selim
0 Yanıt
2079 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2015, 08:02:26 ös
Gönderen: MEDUSA