Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Rosslyn Şapeli – Birinci Bölüm  (Okunma sayısı 13032 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 16, 2010, 02:47:47 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Rosslyn, İskoçya’da Edinburgh’un 10 Km. kadar güneyindedir.

Rosslyn Şapeli (Chapel) olarak anılan bu harika binanın yapımını 1446 yılında Henry Sinclair’in torunu Sir William Sinclair başlatmıştı. Mimari planlarından süslemelerine kadar her bir şeyi ile doğrudan ve yakından ilgilenirdi. Bu nedenle de önceleri çok daha büyük bir bina olmak üzere tasarımlanmış, temelleri buna göre atılmış olan şapelin inşaatı yarım kaldı; onunla başlayıp onunla bitti. Büyük değil, ama dünyanın en ilginç mimari yapıtlarından biri olup çıktı.

“Tapınakçıların Hazinesi” genel başlığı altındaki öykülerde bu şapel ile bağlantılar var. Onun için mimari özelliklerini daha önce anlatayım istedim.. Ancak bu şapelin özellikleri de anlatmakla öyle kolay kolay bitecek gibi değil. Bu nedenle burada kısa bir özet yapmakla yetineceğim.





Başlarken belirtmem gereken önemli bir nokta var: Bu şapel, daha yapılırken herhangi bir kiliseden farklı bir işlevinin olması öngörülmüştü.

Genelde “kilise” denilince, bu Müslümanlıktaki “cami”nin Hıristiyanlık’taki karşılığı gibi alınır. Yanlış da sayılmaz ama bazı kilise ve şapeller diğerlerinden hayli farklı bir amaçla kullanılır. Bu farklı amaçlardan biri de dinsel eğitimdir. Bir şapelde olağan âyinler ve diğer dinsel uygulamalar yapılmaz. Bunlar, halka her an açık değildir; gezilip görülebilir ama dinin gerekleriyle ilgili bir uygulama yoktur. Bir bakıma Müslümanlığın önceki dönemlerindeki medreseler gibi bir işlevleri olduğu söylenebilir.

Rosslyn Şapeli de işte bunlardan biridir.

Bu şapelin yapımı 40 yıl kadar sürdü. Sir William Sinclair 1484 yılında ölünce buraya gömüldü. Özgün tasarımı uyarınca bitirilemeyip daha küçük bir boyutta bırakılmış olması bu nedene bağlanabilir. Onun ölümünden sonra, sadece o ana kadar başlanmış olan işler bitirildi.

İlk kez açıldığında amacına uygun olarak kullanılmasına başlanan şapel, sonra zaman zaman terk edildi. Yüzyıllar içinde bazen sıradan bir kilise gibi kullanıldığı dönemler de oldu. Son kez 1942 yılında dinsel bakımdan kapatıldı ve bundan böyle sadece turistik nitelik taşıyan bir tarihsel yapıt olarak nitelendi. Restore edilmesi zorunluluğu da doğdu. 1997 yılında bir çelik yapı ile güzelce sarılıp sarmalanması gerekli görüldü.




Kuşkusuz asıl önemli olan tarihsel geçmişi değil, özellikleridir.

Rosslyn Şapeli’nin en önemli özelliği, hem Tapınak Şövalyeleri hem Masonluk ile bağlantılı birçok oyma, işleme ve diğer dekoratif öğeler içermesidir. Oysa Tapınak Şövalyeleri Tarikatı bu şapelin yapımına başlanmasından 140 yıl önce ortadan kaldırılmıştı. Masonluk ise bu binanın bitiminden iki yüzyıl sonra ortaya çıkma kıpırtıları göstermeye başladı.

Buna karşın Rosslyn Şapeli, sanki Tapınak Şövalyeleri ile masonlar arasındaki bağlantının somut bir kanıtı gibidir. Dünya yüzünde böyle bir özellik taşıyan tek binadır.

Şapelde Tapınak Şövalyeleri’nin İskoçya’nın Argyll bölgesinde görülenlerin hemen aynısı olan mezarları bile vardır. Bu da Tapınakçıların İskoçya’daki varlığının 15. yüzyılda sürdüğünün açık bir göstergesidir.

Ancak bu şapel, Tapınak Şövalyelerinin kendilerine özgü kiliseleri gibi yuvarlak ya da sekizgen değildir. Plânı, diğer çoğu kilise gibi bir haç biçiminde düzenlenmiştir. Gotik Mimari Stili’nin tipik özelliklerini yansıtır. Mimari nitelikleri bakımından ne İskoçya ne de İngiltere’de bir benzeri daha vardır. Güney Fransa ve Kuzey İspanya’da hayli sık rastlanabilen bir yapı tarzı kullanılmıştır.

Fakat mimarî tarzından çok daha önemli olan özelliği, hem içinde hem dışında, süsleme amacıyla yapılmış olan oyma ve kakmalara ek olarak, gerek resim gerek yazıyla simgesel bir dille anlatılan birçok mesaj içermekte oluşudur.

Rosslyn Şapeli hakkında birisi şöyle demiş:

«Bu insanı hayretlere düşüren bir bina... Sanki taştan yapılma bir kitap... Fakat tümüyle simgesel bir dille yazılmış. Üstelik bu Orta Çağa özgü bir dil. Onun için, daha başlangıç sayfası bile çözümlenemedi.»

Gerçekten de şapelin her bir yanında tarihin birçok ayrı dönemiyle bağlantılı çeşitli anlatımlar, betimlemeler vardır. Bunları kavrayabilmek için, dendiği gibi 15. yüzyıla dönmek, o sıralarda İskoçya’da nasıl bir simgesel dil kullanıldığını öğrenmek, ne denmek istendiğini o zamanın anlayışıyla incelemek gerekmektedir. Günümüze dek bunu yapabilen çıkmamıştır. Kimilerini şöyle bir tezi var:

“Şayet burada anlatılmak istenenler çözümlenebilirse, Tapınakçıların öteden beri çok merak edilmiş olan sırları açığa çıkarılabilir. Hatta “Tapınakçıların Hazinesi” denilen şey her ne ise ona bile ulaşılabilir.”

Her kilise ya da şapelde, elbette Hıristiyanlığın kutsal kitabı ile bağlantılı birtakım resimler, oymalar, kakmalar, rölyefler, freskler, resimler, ikonalar, vitraylar vardır. Bunların çoğu İsa, Meryem Ana, havariler ve İncil’de geçen çeşitli konular ile bağlantılıdır. Benzerleri Rosslyn Şapeli’nde de görülür ama çok önemli bir farkla: Bu şapeldeki işlemeler, İncil’den çok Tevrat’ta yer alan anlatımlar üzerine yoğunlaşmıştır. Bu kadarla da kalınmamıştır. Keltler ve Vikinglere, Eski Mısır ve Hermetizme, Yahudilere, Pagan inançlarının benimsendiği uygarlıklara hatta İslâm dinine özgü motiflere bile rastlanır. Nitekim bu bakımdan kimileri, Rosslyn Şapeli’nin bir Hıristiyan yapıtı sayılamayacağı görüşündedir. Katolik Kilisesi’ne soracak olursanız, bu şapel sapkınlığın tipik bir örneğini yansıtır.

Anlaşılan bu şapeli yaptırmış olan William Sinclair, bunun salt Hıristiyanlığa özgü olmamasını, bilinen tüm dinleri ve inançları, çeşitli kültürleri içererek hepsine saygı gösteren bir uzlaşma sağlamayı öngörmüştür.

Şapelde yer alan oyma, kakma ve işlemelerin, salt dekoratif amaçla yapılmamış olduğu açıkça bellidir. Hepsi ayrı ayrı mutlaka bir şey anlatır. Tıpkı dünyanın birçok yerinde özellikle tarih öncesi çağlardan kalma tapınaklarda görüldüğü gibi... Her birinin ardında bir özel mesaj saklı gibidir.



« Son Düzenleme: Ocak 16, 2010, 02:51:11 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 16, 2010, 07:01:19 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Sanat ve sakulun yerınde bulusması ıle gunyuzune cıkan bır efsane..
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Ocak 17, 2010, 03:59:09 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Don Brown, St Clair'in mason oldugunu iddia ediyor. Buna delil olarak Sinclair ailesinin ilk defa Iskocya'da kurulan Buyuk Loca'nin ustad masonlariyla saglam baglarinin olduguna dayandiriyor.  Bununla ilgili ne dusunuyorsunuz Sn Adam?


Ocak 17, 2010, 08:57:16 öö
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Saint-Clair, kökeni daha da geriye uzanan Normandiyalı ünlü bir ailedir. Sinclair de bunun İskoçya'daki uzantısıdır. (Kimi zaman St. Clair biçiminde yazılırsa da bu doğru olmaz çünkü o zaman başka anlama çekilebilir.)

İskoçya'daki diğer birçok aile gibi Sinclair ailesinin de İskoçyalı Taapınakçılar ile yakın ilişkileri olmuştur. Öte yandan özellikle 16. yüzyılda inşaatçı masonlar/mumarlar ile de yakın bağlantıları olmasının yanı sıra kendileri de doğrudan bu mesleğin içine girmişlerdir. Nitekim Rosslyn Şapeli'nin mimarı olan William Sinclair de işte böyle bir mimar sanatçı, o zamanın anlayışı çerçevesinde bir masondur. 17. yüzyılın hemen başında İskoçya Kralı 6. James (daha İngiltere Kralı 1. James olmadan önce) ülkesindeki mason localarının (bugünün deyişiyle operatif mason localarının) başına Sinclair ailesini getirmiştir. Hiç kuşkusuz daha sonra, 18. yüzyılda bugünkü anlamda Masonluk oluştuğunda da Sinclair ailesi İskoçya'daki çağdaş Masonluğun ileri gelenleri arasında yer almış, birçoğu İskoçya Büyük Locası'nın Büyük Üstatlığını da yapmıştır.   

Tüm bunlarda hiçbir anormallik, hiçbir olağanüstülük ya da olağandışılık, gariplik yok.

Ancak bu bağlamda Dan Brown'un kitabı bir kaynak olarak alınamaz. Çünkü onun yazdıkları, başka kaynaklardan derleyip toparladıkları üzerine kurulu birer romandır. Bu açıdan bakıldığında gerçeklerle uyuşmayan birçok yanlışlar da içermektedir. (Bu bakımdan haksızca eleştirilmiştir.) Elbette öyle olacak. Dan Brown bir araştırmacı değil ki, bir romancı. Ancak anlattıklarının gerçek olduğunu söylüyor; yaptığı yanlış bu. Elbette kurgulama yapacak. Bu nedenle de onun kitaplarını okumak ama güvenilir birer kaynak olarak kullanmamak gerek.

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 17, 2010, 12:09:28 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Tesekkur ederim sn Adam.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2740 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 01, 2008, 06:28:15 ös
Gönderen: MASON
3 Yanıt
7728 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2008, 02:32:21 ös
Gönderen: Son of Hades
3 Yanıt
17208 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2010, 08:30:20 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
9704 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2011, 06:15:32 ös
Gönderen: ARCHITECT
9 Yanıt
17057 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2011, 02:23:13 ös
Gönderen: fırkateyn
2 Yanıt
6568 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2011, 05:57:09 ös
Gönderen: Mustafa Kemal
0 Yanıt
3837 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2010, 01:45:53 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
7595 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 01:21:35 öö
Gönderen: khanjar
15 Yanıt
19622 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2011, 05:48:55 ös
Gönderen: bilGe
9 Yanıt
6677 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2013, 08:36:19 öö
Gönderen: ADAM